< < TÜRK VE TÜRKİYE KAVRAMI


TÜRK VE TÜRKİYE KAVRAMI

Yazan  24 Nisan 2009
Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un konuşmasına beklendiği gibi her kesim kendisine göre bir anlam yüklemiştir.

Özellikle Başbuğ'un Atatürk'ten yaptığı "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran, Türkiye halkına, Türk milleti denir" alıntısını "Türkiyelilik" kavramıyla eşleştirenler bile oldu. Bu eşleştirmeyi yapanlar gerçekte bir saptama değil saptırma yapmış olmaktadır. Bu zevat, beklendiği gibi Orgeneral Başbuğ'un Türkiye Cumhuriyetini kuran iradenin "Türk" kavramına "etnik" bir anlam yüklemediğini anlatmak için verdiği örneğe tam aksi yorumlar yüklemişlerdir. İfade edilen kavramları Türkiye'nin birliği ve bütünlüğü aleyhine yorumlamak bu malum ekibin görevidir.

Kavramları yerinde kullanmak ve yerli yerine oturtmak, bilimsel düşünce kaygısı taşıyanların işidir. Bu tür kaygı taşımayanların her kavramı ve olguyu mecrasından çıkarması söz konusu olabilir. Bunu fazlaca da yadırgamamak gerekir.

Söylenenlerin anlaşılabilmesi için önce coğrafi bir kavram olarak Türkiye ile tarihi, sosyolojik ve kültürel bir kavram olarak Türk'ten ne anlaşılması gerektiğini ortaya koymak gerekir. Bu bağlamda Türkiye; Türk milletinin yaşadığı ülkenin adıdır. Bu saptamadan bütün Türklerin, Türkiye'de yaşadığı anlamı da çıkmaz. Türkiye'nin dışında dünyanın bir çok yöresinde de Türk'ler yaşamaktadır. Bu bakımdan Türkiye'nin kurucu iradesi "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına, Türk milleti denir" derken siyasi ve hukuki bir tanımlama yapmıştır. Yoksa "Türk" kavramının tarihi, sosyolojik ve kültürel tanımı daha geniş ve daha kapsayıcıdır.

Konuyu daha iyi anlayabilmek için şu soruları kendi kendimize sormamız gerekiyor: Ötüken Abidelerini Moğolistan'da kimler dikti? Göktürk devletini Orta Asya'da kimler kurdu? Malazgirt Savaşı, kimlerle kimler arasında gerçekleşti? Viyana'yı iki kez kimler kuşattı? Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti devletini kimler kurdu? Bütün bu olayları gerçekleştirenlerin Türkler olduğunu tarih kayıt altına almıştır. Buradaki Türk kavramı etnisite merkezli bir algı değildir. Türk kavramını etnisite ya da coğrafi olguya indirgemek onu dar bir alana hapsetmek anlamına gelir. "Türk" kavramı etnik değil kültürel bir kavramdır. Türk kavramının etnisiteyi de içeren ama onun ötesinde bir anlamı vardır. Etnisite tek başına Türk kavramını açıklamak için yeterli değildir. Hiçbir toplum için de etnisite ya da mezhep belirleyici tek faktör olarak kullanılmamaktadır. Etnisite milleti meydana getiren onlarca öğeden yalnızca birisidir. Bir milleti etnisiteye indirgemek, bir toplumu bir boyutuyla tanımlamak gibi sakat bir durumla bizi karşı karşıya bırakır.

Kaldı ki Türk kavramı da her zaman dışlayıcı değil içselleştirici, ayrıştırıcı değil birleştirici, tek tipleştirici değil bütünleştirici bir anlamda kullanılmıştır. Türk kavramının farklılık içinde birlik esasına dayandığı da hep ifade edilmiştir. Bu farklılık da sanıldığının aksine yalnız etnisiteyle ilgili olmayıp coğrafi, tarihi, sosyolojik, dini, ideolojik ve diğer farklılıklar için de geçerlidir.

Türk kavramı, kurucu irade tarafından da bir aidiyet duyma, rıza gösterme ve mensup olma duygusu olarak ele alınmıştır. Doğrusu da budur. Çünkü önemli olanın insanın etnisite, dil, din, bölge ya da ideolojik bağlamda kim olduğu değil, daha çok kendini kim hissettiğidir. Unutulmamalıdır ki İstiklal Savaşını yapanlar da İstiklal Marşını yazanlar da kendisini yalnız ve ancak Türk hissedenler olmuştur.

Özcan Yeniçeri

1954 yılında Gümüşhane'nin Şiran ilçesinde doğdu. İlk ve orta tahsilini Gümüşhane'de, yüksek tahsilini Ankara'da tamamladı. 1987 yılında Uludağ üniversitesi Sosyal Bilimler Ensti-tüsü'nde Yüksek Lisansını tamamladı. 1991 yılında ise Erciyes üni-versitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde Yönetim Organizasyon dalında “örgütlerde çatışma ve Yabancılaşmanın önlenmesinde Yönetime Katılmanın Rolü” adlı tezinin kabul edilmesiyle de doktor unvanını aldı.

1998 yılında doçent, 2004 yılında da profesör oldu.

Prof.Dr. özcan Yeniçeri, Niğde üniversitesi'nde çeşitli aralıklarla Kamu Yönetimi Bölüm Başkanlığı, Meslek Yüksek Okulu Mü-dürlüğü, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü yaptı.

1999 yılında Kazakistan'daki Ahmet Yesevi üniversitesi'nde görev aldı. Bu üniversitede “Uluslararası İlişkiler Bölümü”nü kurdu ve bir yıl süreyle de başkanlığını yaptı. 2004 yılında AYSAM (Ahmet Yesevi Stratejik Araştırmalar Merkezi) Başkanlığına getirildi. İki yıl bu görevi yapmış olup halen Niğde üniversitesi'ndeki görevine de-vam etmektedir.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri'nin yazdığı eserlerden bazıları şunlardır: Yeniden Türkleşmek, örgütsel Değişmenin Yönetimi, Küre-selleşme Karşısında Milliyetçilik ve Kimlik, Küresel Kıskaç ve Türkçülük, Bilgi Yönetim Stratejileri ve Girişimcilik, Dokunanlar, İtirazlar, Bugünden Yarına Türk Dünyasına Stratejik Bakış, Yönetimde Yeni Yaklaşımlar. ölüler Nefes Almaz (Roman), örgütlerde çatışma ve Yabancılaşma Yönetimi

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, 2003 yılı “Prof. Dr. Osman Turan Kültür Araştırmaları” ödülünü almıştır.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, Ortadoğu, Ayyıldız, Millet, Hergün ve Siyaset Ekseni gazetelerinde çeşitli aralıklarla köşe yazarlığı yapmıştır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde köşe yazarlığına devam etmektedir.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, 12 Haziran 2011 Genel Seçimleri ile Milliyetçi Hareket Partisi Ankara milletvekili olmuştur. Ankara Milletvekili Yeniçeri aynı zamanda TBMM Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Komisyonu üyesidir.

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

  II.Mahmut, Vakay-ı Hayriye adıyla, Aksaray-Et Meydanı’ndaki yeniçeri kışlaları top ateşine tutularak 6.000'den fazla yeniçeri öldürülmüş ve isyana katılan yobaz takımı tutuklanmıştır. Askeri kuvveti çok zayıflayan Osmanlı’nın Donanması 1827’de Navarin’de sonra Sinop Limanında yakılınca Osmanlını...

Error: No articles to display