Bu sayfayı yazdır

Ya Açılım Ya Ölüm!

Yazan  10 Eylül 2009
Başbakan, “Bedeli ne olursa olsun adımlarımızı attık, atıyoruz ve atacağız. Bedeli ne olursa olsun verdiğimiz sözü gerçekleştirecek, bu meseleyi çözüm yoluna koyacağız” dedi.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ise hiç kimsenin, AK Parti'nin demokratik açılımı gerçekleştirmekten vazgeçeceğini düşünmemesi gerektiğini belirterek, "Bütün riskleri göze alıp Türkiye'nin önünü açacağız. Kimsenin cesaret edemediği işleri biz yaptık, bunu da biz yapacağız" diyor. Buna Hakkâri Valisinin adeta felaket senaryosu çizerek "Dağ fare doğurursa Türkiye için felaket olur" sözlerini eklerseniz fotoğraf tamamlanmış oluyor. Yetkililer, "büyük lokma ye, büyük söz etme" diyen Türk atasözünü hiç duymamış gibi.

İktidar resmen "mahkûmuz, mecburuz, başka yolu yok" diyor başka bir şey demiyor. Mahkûm olunan şey ise İktidarın ortaya attığı "demokratik/Kürt Açılım" adlı söylemdir. Bu açılımın içinde ne olduğunu kimse bilmiyor. İşin daha da garibi "açılım" söylemcilerinin bizzat kendilerinin de "demokratik açılım" ın içine neyi koyacaklarını kendilerinin de bilmiyor olmalarıdır. Bu nedenle de konuyla ilgili olarak "Ortak Akıl" ı bulmak için yetkililer, görüşme turlarına devam ediyor. İçinde ne olduğu bilinmeyen, içine ne koyulacağı da belli olmayan bir proje için "bedel" üstlenen, "risk" alan bir iktidar ise ilk olarak Türkiye'de ortaya çıkmış oluyor.

Bu sözler ve tavırlar gerçekte büyük bir çaresizlik ve çözümsüzlük kokuyor. Ağızlarda "Mecburuz" , "25 yıldır bu terörü önleyemedik" , "Başka çaremiz yok" sözlerinden başka söz yok. Öyle anlaşılıyor ki iktidar gerçekte "Kürt Açılımı" ya da "Demokratik Açılım" sözünü ettiğine bin pişman. Ancak, Ahmet Türk'ün dediği gibi etnik "cin bir kez şişeden çıktı" . Türkçe söyleyişle de "ok bir kez yaydan çıktı" . Aşağısı sakal, yukarısı bıyık bir durum var ortada. İktidar sakinleri de bu şartlar karşısında ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar. Şaşırmaya gerek yoktur. Çünkü bu tür durumlar, önce konuşup sonra düşünen her iktidarın başına gelecek konulardır. Kafası iyice karışmış olan iktidar çözümsüzlük ve çaresizlik duyguları içinde daha önce hiçbir hususta muhalefetin görüşlerine itibar etmezken, bu kez muhalefetin görüşlerini çok merak ediyor. Muhalefet ise iktidarın oynadığı Rus Ruleti oyununa bu kez partner olmak istemiyor

İktidar yetkilileri bütün Türkiye'nin kısa bir süre sonra "Açılın, Açılın" diye tempo tutacağını umut ederek bu sözleri ettikleri anlaşılmaktadır. Kararlılık, gözü karalık ve dik duruş adına hiç kimsenin aklına gelmeyenin Türkiye'nin başına gelmesi pahasına iktidar açılım edebiyatına devam ediyor. AKP iktidarı "bindi bir alamete gidiyor kıyamete" misali alabildiğine açılım adı altında resmen "etnik" kışkırtıcılık yapmaktadır. Pusuda ise ABD ve AB var. Türkiye'yi gevşetmekten sorumlu AB komisyonu üyesi Olli Rehn, açık konuşuyor: "Türk hükümeti ve parlamentosunun Güneydoğu'daki ekonomik ve sosyal gelişmeyi sağlayacak, tüm Türklerin dilsel ve kültürel haklarını genişletecek ciddi bir inisiyatif sunup sunmayacağını görmemiz gerekiyor" .

Çözüyoruz, çözeceğiz söylemi!

İktidar, aslında "çözdük, çözüyoruz, çözeceğiz" türünden büyük sözler ederken, sorunun ne olduğunu anlamadığını da ortaya koymuş oldu. İktidar yetkilileri ortada terör yaparak, kan dökerek Türkiye'yi istikrarsızlaştırmaya çalışan bir örgütün olduğunun farkında değil. Yetkililer, sorunu demokratik eksikliklere ve kötü yönetime bağlamıştır. Bu konudaki eksiklik ve aksaklıklar giderilirse terör sorununun kökten çözüleceğini düşündüler. Hâlbuki (Kürt ya da Türk hiç fark etmez) halkın hangi demokratik hak ve özgürlüklere sahip olduğu terör örgütünü hiç mi hiç ilgilendirmemektedir. Yetkililer, terör örgütünün amacının, hem demokrasi olmadığı hem de Kürt ya da Türk'le ilgilerinin olmadığını anlamadılar. Terör örgütü sorunları çözmek için değil istismar etmek için vardır. Bu yüzden de örgüt, önce sınıf savaşını ardından da etnik ırkçı bir savaşı strateji olarak benimsemiştir. PKK, sonuçta düşük yoğunluktaki bu savaşı vekâleten yürüten emperyalist enstrümandır. Bu sorunun çözümü terörle mücadeleyi zorunlu kılmaktadır. Terörle mücadele iradesini göstermeyen iktidar, "demokratik açılım" larla ancak kendi kendisini kandırabilir. 'Ya açılım ya ölüm'anlamına gelen söylemleri, terör sorununu çözmez ama içinden çıkılmaz hale getirir.

Özcan Yeniçeri

1954 yılında Gümüşhane'nin Şiran ilçesinde doğdu. İlk ve orta tahsilini Gümüşhane'de, yüksek tahsilini Ankara'da tamamladı. 1987 yılında Uludağ üniversitesi Sosyal Bilimler Ensti-tüsü'nde Yüksek Lisansını tamamladı. 1991 yılında ise Erciyes üni-versitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde Yönetim Organizasyon dalında “örgütlerde çatışma ve Yabancılaşmanın önlenmesinde Yönetime Katılmanın Rolü” adlı tezinin kabul edilmesiyle de doktor unvanını aldı.

1998 yılında doçent, 2004 yılında da profesör oldu.

Prof.Dr. özcan Yeniçeri, Niğde üniversitesi'nde çeşitli aralıklarla Kamu Yönetimi Bölüm Başkanlığı, Meslek Yüksek Okulu Mü-dürlüğü, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü yaptı.

1999 yılında Kazakistan'daki Ahmet Yesevi üniversitesi'nde görev aldı. Bu üniversitede “Uluslararası İlişkiler Bölümü”nü kurdu ve bir yıl süreyle de başkanlığını yaptı. 2004 yılında AYSAM (Ahmet Yesevi Stratejik Araştırmalar Merkezi) Başkanlığına getirildi. İki yıl bu görevi yapmış olup halen Niğde üniversitesi'ndeki görevine de-vam etmektedir.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri'nin yazdığı eserlerden bazıları şunlardır: Yeniden Türkleşmek, örgütsel Değişmenin Yönetimi, Küre-selleşme Karşısında Milliyetçilik ve Kimlik, Küresel Kıskaç ve Türkçülük, Bilgi Yönetim Stratejileri ve Girişimcilik, Dokunanlar, İtirazlar, Bugünden Yarına Türk Dünyasına Stratejik Bakış, Yönetimde Yeni Yaklaşımlar. ölüler Nefes Almaz (Roman), örgütlerde çatışma ve Yabancılaşma Yönetimi

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, 2003 yılı “Prof. Dr. Osman Turan Kültür Araştırmaları” ödülünü almıştır.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, Ortadoğu, Ayyıldız, Millet, Hergün ve Siyaset Ekseni gazetelerinde çeşitli aralıklarla köşe yazarlığı yapmıştır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde köşe yazarlığına devam etmektedir.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, 12 Haziran 2011 Genel Seçimleri ile Milliyetçi Hareket Partisi Ankara milletvekili olmuştur. Ankara Milletvekili Yeniçeri aynı zamanda TBMM Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Komisyonu üyesidir.