< < YIPRANAN KURUMLAR DEĞİL TOPLUMDUR


YIPRANAN KURUMLAR DEĞİL TOPLUMDUR

Yazan  19 Şubat 2009
Yığınları toplum, toplumları millet yapan dört temel öğe vardır.

Bunlar; ilmiye sınıfını temsil eden eğitim, adalet dağıtan yargı, maneviyat aktaran din ve bağımsızlığın teminatı askeri kurumlardır. Bu unsurlar, milletleri var eden çadırların orta direkleridir. Bu direklerin çökmesi halinde milleti koruyacak başka bir faktör bulmak mümkün değildir.

Devlet soyut bir mekanizmadır ve varlığını sahip olduğu bu kurumlardan alır. Kurumları sağlıksız bir devletin kendisi de sağlıksızdır. Eğitimi, yargısı, güvenliği ve kültürü ile onların dayandığı kurumları sağlam olan bir ülkenin gelecek kaygısı duymasına gerek yoktur.

Kurumlara güveni sarsmak!

Bu sebepledir ki dünyanın her yerinde ülke işgalci ve yıkıcıları, işe ilk önce o ülkeye vücut veren bu tür kavram ve kurumları tahrip etmekle işe başlarlar. Bir millete var olma iradesini veren en önemli unsurların başında bu saydığımız eğitim, adalet, din ve askeri kurumlarına olan güven gelir. Şer güçler bu kurumlara olan güveni yıkmak için ellerinden gelen her yola başvururlar.

Bu sebepledir ki, toplumların özgürlük, gelecek ve refahları, sahip oldukları kurumların sağlıklarıyla doğrudan ilişkilidir. Eğitim, adalet, savunma ve maneviyat fukarası bir toplumda yaşayan insanların mutlu olduklarını düşünmek de mümkün değildir. Bu bakımdan sözü edilen kurumları hırpalamak, örselemek ve saldırı hedefi yapmak dost işi değildir.

Bugün Türkiye'de birbirini tamamlaması gereken bu kavram ve kurumlar birbirleriyle çatıştırılmaktadır. Moral ve psikolojik bakımdan ülkenin en önemli sorunu da bu noktada başlamaktadır. Ülkemizde bugün devlet kavramı ile demokrasi, barış kavramı ile güvenlik, din kavramı ile laiklik, insan hakları kavramı ile vatanseverlik bu nedenle karşı karşıya getirilmektedir. Bu kavramların birbirine karşı kullanılması kaos ve anarşiye davetiye çıkarmakla eşdeğer bir durumdur. Böyle tartışmalar ancak millet ve devlet düşmanları tarafından çıkarılabilir.

Kavramları karşı karşıya getirmek!

Devletin olmadığı yerde kâmil manada ne din, ne demokrasi, ne barış, ne de insan haklarının olamayacağı ortadadır.

Devlete, dine, milliyetçiliğe, ideallere ya da aile kurumuna saldırmakla demokrasiyi, laikliği, insan haklarını ve barışı sağlamak mümkün değildir. Tersi de doğrudur. Devlet ile demokrasiyi, milliyetçilikle insan haklarını, dindarlık ile laikliği bir çeşit "bileşik kap" olarak görmek, yani biri azalmadan diğerinin artmayacağını sanmak en büyük yanılgıdır. Esasen bu kavram ve kurumlar arasında sistem ve alt sistem ilişkisi vardır. Bu faktörler ancak birbirini tamamlar. Birisinin tam ve mükemmel manada var olmadan diğerinin işlevini tam olarak yerine getirmesi mümkün değildir.

Yığınları millet yapan temel kurumlar ve kavramlar konusunda toplumun her kesiminin belirli bir saygı ve fikir birliği içinde olması gerekir. Hâkimi, öğretmeni, imamı ve askeri örselemek gerçekte toplumun geleceğini örselemektir. Siyasi amaçlar uğruna adliye, cami, okul ve kışlayı tartışmaya açmak, tarihe ve topluma ihanettir. Diğer yandan devleti, demokrasiyi, dini, milliyetçiliği diğer kavramlarla takas etmek, milletin istiklal ve istikbalini mahvetmek demektir. Haince gündeme konan bu tür gayretler, tek cümleyle milleti ve geleceğini hasara uğratma faaliyetleridir.

Özcan Yeniçeri

1954 yılında Gümüşhane'nin Şiran ilçesinde doğdu. İlk ve orta tahsilini Gümüşhane'de, yüksek tahsilini Ankara'da tamamladı. 1987 yılında Uludağ üniversitesi Sosyal Bilimler Ensti-tüsü'nde Yüksek Lisansını tamamladı. 1991 yılında ise Erciyes üni-versitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde Yönetim Organizasyon dalında “örgütlerde çatışma ve Yabancılaşmanın önlenmesinde Yönetime Katılmanın Rolü” adlı tezinin kabul edilmesiyle de doktor unvanını aldı.

1998 yılında doçent, 2004 yılında da profesör oldu.

Prof.Dr. özcan Yeniçeri, Niğde üniversitesi'nde çeşitli aralıklarla Kamu Yönetimi Bölüm Başkanlığı, Meslek Yüksek Okulu Mü-dürlüğü, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü yaptı.

1999 yılında Kazakistan'daki Ahmet Yesevi üniversitesi'nde görev aldı. Bu üniversitede “Uluslararası İlişkiler Bölümü”nü kurdu ve bir yıl süreyle de başkanlığını yaptı. 2004 yılında AYSAM (Ahmet Yesevi Stratejik Araştırmalar Merkezi) Başkanlığına getirildi. İki yıl bu görevi yapmış olup halen Niğde üniversitesi'ndeki görevine de-vam etmektedir.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri'nin yazdığı eserlerden bazıları şunlardır: Yeniden Türkleşmek, örgütsel Değişmenin Yönetimi, Küre-selleşme Karşısında Milliyetçilik ve Kimlik, Küresel Kıskaç ve Türkçülük, Bilgi Yönetim Stratejileri ve Girişimcilik, Dokunanlar, İtirazlar, Bugünden Yarına Türk Dünyasına Stratejik Bakış, Yönetimde Yeni Yaklaşımlar. ölüler Nefes Almaz (Roman), örgütlerde çatışma ve Yabancılaşma Yönetimi

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, 2003 yılı “Prof. Dr. Osman Turan Kültür Araştırmaları” ödülünü almıştır.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, Ortadoğu, Ayyıldız, Millet, Hergün ve Siyaset Ekseni gazetelerinde çeşitli aralıklarla köşe yazarlığı yapmıştır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde köşe yazarlığına devam etmektedir.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, 12 Haziran 2011 Genel Seçimleri ile Milliyetçi Hareket Partisi Ankara milletvekili olmuştur. Ankara Milletvekili Yeniçeri aynı zamanda TBMM Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Komisyonu üyesidir.

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...

Error: No articles to display