Bu sayfayı yazdır

KÜLT KAVRAMININ KULLANIMI VE FETÖ

Yazan  24 Aralık 2018

İncelediğimiz “On Using the Term Cult”[1] başlıklı makale, ilk olarak 1990’ların sonunda internete koyulmuş ve daha sonrasında üzerinde bazı değişiklikler yapılarak ICSA Today dergisinde 2015 yılında yayımlanmıştır. 

Bu makale Herbert L. Rosedale ve Michael D. Langone tarafından yazılmıştır. Rosedale, 1970’lerin sonundan 2003 yılında vefat edene kadar kültler konusunda Amerika’nın önde gelen isimlerinden birisi olmuştur. 1988’den 2003 yılına kadar Amerikan Aile Vakfı’nın (American Family Foundation-AFF)[2] başkanlığı görevinde bulunmuştur. Langone ise 1981’den beri Uluslararası Kült Araştırmalar Derneği’nin (ICSA) yöneticisidir. Kültlerle ilgili birçok çalışması bulunmaktadır ve derneğin “ICSA Today” başlıklı dergisinin genel yayın yönetmenidir.

Yazarlar bu makaleye her ne kadar yirmi yıldan fazla bir süredir kültler hakkında hem çalışmış hem de eğitimler vermiş olsalar da kült kavramı hakkında tamamen rahat olmadıklarını belirterek başlıyorlar. Makalede bu kavram hakkında soruları olanlara yardımcı olmak amacıyla kült kavramının tanımlanması ve kullanımı hakkındaki düşüncelerini sunuyorlar.

Makalede ilk olarak mevcut tanımları tarihsel olarak gözden geçiriyorlar. Oxford İngilizce Sözlüğünün kompakt baskısına (1971) göre kült kavramı başlangıçta; tapınmak, ilahi varlığa saygı, dini ibadet biçimi, belirli bir kişiye veya şeye adanmışlık veya biat anlamı taşıyor. 1994 tarihli başka bir sözlükte ise kavramın buna ek çağırışımlar kazandığı görülüyor. Buna göre kavram şu anlamları işaret ediyor:

  • Ortodoks olmayan veya sahte olarak kabul edilen bir din
  • Dogmayı sunan tarafından illetlerin çaresi olarak gösterilen inanç temelli bir sistem
  • Bir kişiye, fikre, nesneye, harekete ya da işe aşırı adanmışlık
  • Bu adanmışlıkla karakterize edilen genellikle küçük bir grup

1988 tarihli sosyolojik bir çalışmada ise kültleri tanımlamak için dört perspektif sunuluyor:

  1. Tehlikeli, baskıcı gruplar olarak kültler
  2. Kültürel olarak yenilikçi ya da kültürler üstü (transcultural) gruplar
  3. Gevşek yapılandırılmış din benzeri (protoreligions) gruplar
  4. Üyelerin sadece bilgi almak amacında olduğu seyirci kültleri, üyelerinin fayda sağlamak amacında olduğu müşteri kültleri ve üyelerinden yüksek seviyede bağlılık beklendiği örgütler olarak kült hareketler

Profesör Benjamin Zablocki (1997) ise kültü “çekici (etkileyici) ilişkiler sayesinde bir araya getirilen ve sınırsız bağlılık talep edilen ideolojik bir örgüt” olarak tanımlıyor. En genel tanımlarından biri ise şu şekilde paylaşılıyor: 

Üyelerin, onların ailelerinin ya da toplumun hâlihazırda ya da ihtimal dâhilinde olan zararına ve grup liderlerinin amaçlarını gerçekleştirmek amacıyla oluşturulmuş bir kişi, fikir veya şeye büyük veya aşırı bir bağlılık veya adanmışlık sergileyen ve etik olmayan manipulatif ikna ve kontrol teknikleri kullanan (örneğin; arkadaşlardan ve aileden tecrit, güçten düşürme, telkinlere açıklığı ve boyun eğmeyi arttırmak için özel yöntemlerin kullanımı, güçlü grup baskısı, enformasyon yönetimi, bireyselliğin ya da eleştirel düşüncenin askıya alınması, gruba olan sınırsız bağımlılığın desteklenmesi ve grubu terk etme korkusunun yaratılması) bir grup veya hareket.

ICSA tarafından geliştirilen tanımlamalarda kültleri kült olmayanlardan ayıracak geniş bir gri alanda kavramın bir süreklilik içerdiğine dikkat çekiliyor ve yıkıcı, zararlı, tahrip edici gibi nitelikler kavrama ekleniyor.

Makalenin son kısmı olan ikinci bölümde, kavramın kullanımında göz önünde bulundurulması gereken bazı kaygılar dile getiriliyor. Öncelikle bir grubun gerçekten bir kült olup olmadığını anlayabilmemizi sağlayacak hâlihazırda kesin bilimsel bir testin bulunmadığı belirtiliyor. Bu nedenle ICSA, yanlış anlaşılmalara karşı resmi bir kült örgütler listesi yayınlamıyor. İnsanlar “böyle bir kült var mı?” şeklinde sorular yönelttiklerinde, onlara psikolojik manipülasyonlar ve kült gruplar hakkında yaptıkları bilgilendirmeler üzerine çalışmaları tavsiye ediliyor.

Birtakım analizler sonucunda kimi insanlara zarar veren bazı grupların mutlaka kült olmadığı sonucuna varılabildiği ve kişiler arasında birtakım bireysel zarar örneklerinin de görülebileceği belirtiliyor. Fakat özellikle bu noktada, kült örgütlerde görünüşlerin aldatıcı olduğuna dikkat çekiliyor. Bu nedenle bu tür vakaların daha fazla araştırılması talep ediliyor. Bu sayede kült dinamiklerin varlığının ortaya çıkabileceği düşünülüyor. Burada önemli olan nokta ise kült konusunda sınıflandırmaların mevcut en iyi kanıtlara dayandırılması ve her zaman yeniden değerlendirmeye açık olunması gerektiğidir.

Sonuç olarak yazarlar,kült kavramı haricinde sosyopsikolojik etki, beyin yıkama, nüfuzu kötüye kullanma gibi psikolojik grup manipülasyonlarıyla ilgili başka hiçbir kavramın toplumsal eğitimin temel şartı olan kamu yararını yakalayıp sürdürmeyi başaramadığını belirterek,kült kavramının sınırlılıkları ne olursa olsun bizlere anlamlı bir çerçeve sunduğu sonucuna varıyorlar.

Bu makale, kültler konusunda uzunca bir deneyime sahip iki araştırmacının kült kavramının anlamı ve kullanımı üzerine yazdıkları önemli bir çalışma olarak ortaya çıkıyor. Kavramın 1970’lerden itibaren tarihsel sürecini izlemek kültlerin toplumsal hayatımızdaki varlığını vurguluyor. Günümüzde kült ve kült olmayan örgütlerin ayrımında kullanılabilecek kesin bilimsel testlerin olmaması nedeniyle kült kavramına eklenen yıkıcı, zararlı, tahrip edici gibi nitelikler önem kazanıyor. Bunlarla birlikte kanımızca çalışmadaki en önemli hususlar şunlardır:

  1. Bir kült örgütün görünüşünün aldatıcı olduğu: Örneğin örgüt, ülkemizdeki FETÖ yapılanması gibi dışarıya karşı çok ılımlı, barışçıl, dürüst, yardımsever bir görünüşü paravan olarak kullanabilir.
  2. Kült örgüt sınıflandırmasında değerlendirilen grupla ilgili kanıtların sağlam, güvenilir, açık olması: Örneğin ülkemizde FETÖ’nün bir kült örgüt olarak incelenmesi henüz yeni bir araştırma konusudur. FETÖ’nün kült bir örgüt olduğuna dair elimizde birçok kanıt bulunsa da bunların profesyonel olarak tasnif edil(e)memesi, araştırıl(a)maması ve ulusal-uluslararası mecralarda anlatıl(a)maması büyük bir eksikliktir. Ayrıca konunun siyasi bir mesele, kavga, iktidar savaşı olarak anlamlandırılması mevcut kanıtların güvenirliğini her geçen gün azaltmaktadır.
  3. Kült örgüt sınıflandırmasında yeni değerlendirmelere her zaman açık olunması gerektiği: Örneğin ülkemizde FETÖ benzeri birçok grubun bulunduğuna dair haklı şüpheler, uyarılar dile getirilmekte; fakat bu uyarılara, geçmişte FETÖ meselesinde deneyimlediğimiz üzere, gereken önem gösterilmemektedir. Oysaki bu tür vakalar ideolojik girişimlerden ziyade, kamu güvenliği kapsamında değerlendirilmeli ve en küçük bir istismar, zarar, tahrip vakası araştırılarak konunun üzerine gidilmelidir. Tehlikeli bir demagog hakkındaki uyarıları görmezden gelmenin ölümcül sonuçlar doğurabileceği[3] aklımızdan hiç çıkmadan bu tür araştırmalarda bağımsız, nesnel yeni değerlendirmelere her zaman açık olunmalıdır.

 

[1]https://www.icsahome.com/articles/onusingtermcult

[2] 2004 yılında Amerikan Aile Vakfı’nın ismi, Uluslararası Kült Araştırmalar Derneği (International Cultic Studies Association-ICSA) olarak değiştirilmiştir. 

[3]https://21yyte.org/tr/merkezler/islevsel-arastirma-merkezleri/teostrateji-arastirmalari-merkezi/kult-orgutler-kapsaminda-feto-ile-mucadele

Yağız Aksakaloğlu

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Bilimsel Danışmanı