Bu sayfayı yazdır

Vladimir Putin’in Yunanistan ve Aynoroz Gezisi

Yazan  12 Haziran 2016
Aynoroz’da bir Rus varlığı olan, “Sveti Panteleimon Manastırı” (Aziz Pandeleymon) Rusya için çok önemlidir.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin 27/28 Mayıs’ta Yunanistan’ı ziyaret ve Yunanistan Cumhurbaşkanı Prokopis Pavlopulos ile Başbakan Aleksis Tsipras’la da görüştü. Görüşmelerde ekonomik işbirliği, enerji konuları ve Doğu Akdeniz'deki gelişmeler ele alındı. Putin bu siyasi görüşmeler kapsamında; Aynoroz’da bulunan bir Rus manastırını da ziyaret etti

Putin son yıllarda Rus Ortodoks Kilisesi’ne desteğini, siyasi amaçlarla daha fazla kullanmaya başlamıştır. Bu gezide kendisine Rus Ortodoks Kilisesi Patriği Kiril de eşlik etmekteydi ve Patrik Kiril ile birlikte Aynoroz’u da ziyaret ettiler. Putin’in Yunanistan ziyareti aynı zamanda Aynoroz’da Rus Keşişliğinin bininci yılına da denk geldiği için Rus Kilisesi açısından çok önemliydi ve Patrik Kiril’in devlet başkanı ile birlikte diplomatik bir geziye iştirak etmesi ziyareti daha önemli kıldı.

Kuzeydoğu Yunanistan’ da, Makedonya Bölgesi’nde bulunan ve kısaca “Aynoroz” olarak tanımlanan, Yunanistan’ın içinde yarı otonom bir idari yapıda olan “Aynoroz Dağı Özerk Cumhuriyeti”; Makedonya’dan Ege Denizi’ne uzanan Khalkidiki Yarımadası’nda üç dağlık bir burun şeklindedir. “Athos” ya da “Agion Oros” olarak bilinen bu bölge; 9. yüzyıldan bu yana Yunanistan’ın özel statüye sahip dinî bir merkezidir.

Bölgede, 17 Yunan ve birer Rus, Bulgar ve Sırp olmak üzere toplam 20 büyük manastır bulunmaktadır. Ayrıca bu manastırlara bağlı küçük kilisecikler ile keşişlerin inzivaya çekildiği hücreler de vardır.  Aynoroz Dağı Özerk Cumhuriyeti; Yunan Anayasası’na göre idari olarak Karyes Valisi’ne bağlıdır ve bu bölgeye Hıristiyan olmayanlar ve kadınlar giremez!

Yunanistan Anayasası’nda 3. ve 105. Maddeler Aynoroz’un statüsü ile ilgilidir. 3. Madde (3. Madde, II Bölüm: Kilise Devlet İlişkisi) özetle; Yunanistan’ın dininin Ortodoksluk olduğunu ve dinin başının Konstantinopolis’te bulunduğunu belirtir. Burada Rum Patrikhanesi “Ekümenik” ve İstanbul da “Konstantinopolis” olarak tanımlanmıştır.

105. Madde; Aynoroz yarı otonom bölgesinin idari yapısını ve bu ruhani cumhuriyetin başkanının o an görevde olan Rum Patriği olduğunu belirler. (105. Madde, III Fasıl); Aynoroz rejimlerinin, detayları ile çalışma şekilleri, devlet temsilcisinin işbirliği ile yirmi Kutsal Manastırdaki idare şekli; Rum Patrikhanesi ile Yunanlılar Meclisi’nin onayladığıAynoroz Nizamnamesi” ile belirlenmiştir. (105. Madde, IV Fasıl);  Aynoroz’un yönetim nizamnamelerine tam olarak uyulması için, dini açıdan Ekümenik Patrikhane’nin yüksek murakabesi, idari ve emniyeti sağlamak açısından Devlet’in mutlak yetkisi ve gözetimi altındadır.

Aynoroz’da Yunan olmayan diğer bazı Ortodoks ülkelerin, kendi milli kiliselerine bağlı manastırları da vardır. Bunlardan Ruslara ait manastırın adı “Sveti Panteleimon”dur ve bir adı da “Rustik”tir. Onuncu asırda kurulan Bulgar manastırının adı “Zograf”, Sırplarınki ise “Hilendar”dır.

Yıllar önce “İver” ve “Gruzik” adlı Gürcü manastırları ise zaman içinde Yunanlıların eline geçmiştir. Aynoroz’daki dinsel kanunlara (Kanon) göre bir manastırdaki başkeşiş orada yaşayan keşişlerce seçilmektedir. Manastırların kapıları ise orada yaşamak isteyen keşişlere (Ortodoks olma dışında) şart koşulmadan açıktır. “İver” ve “Gruzik” adlı Gürcü manastırlarının bu gün Yunanlıların eline geçmiş olmasının nedeni bilinçli olarak o manastırlara yerleşen Yunanlı keşişlerdir. Yunanistan Krallığı; Rusya’nın gücünden korktuğu için tarihte böyle bir yola başvurmadığı gibi Rusya Bulgarların arkasında da olduğu için Aynoroz’daki Bulgar Manastırı Zoğraf’ta da böyle bir durum söz konusu olmamıştır.

Rusya asırlardır kendini Ortodoksların hamisi saymıştır. Bunda Bizans İmparatoru’nun İstanbul’un Fethi’nden önce askeri destek karşılığında Papalığın güdümüne girmeyi kabul etmesi rol oynamıştır. Bu; bir anlamda Ortodoksluk ve Katolikliğin birleşmesi de olacaktı. Fetihten öncesi son Paskalya Töreni de zaten bir Katolik Piskopos tarafından icra edilmişti. Fetih tamamlanmasıydı bugün başka bir tarih yazılmış olacaktı. İstanbul’un Fethi bu nedenle Dünya’da Hıristiyan Tarihi’ni de değiştiren çok önemli bir hadisedir.

Bizans İmparatorluğu’nun bu yaklaşımı Rusya tarafından dine ihanet olarak addedilerek “Ortodoksların Hamisi” rolünü üstlenmesine neden olmuştur. Tarihsel süreçte Osmanlı’nın da önemli bir hasmı olan Rusya, Ortodoksluğu kullanarak Osmanlı’yı farklı zaman dilimlerinde hayli zora sokmuştur. Rusların Panslavizm’in hamisi olması ve Ortodoksluk adına Bulgarlara destek vererek Osmanlı’nın karşısına dikmesi de aynı şekilde kendine biçtiği “Ortodoksların Hamisi” rolünün bir parçasıdır. Bugün ise bu hamilik başka bir boyutla karşımızdadır ve Rusya Ortadoğu’daki Ortodoksların hamisi rolündedir.

Aynoroz’da bir Rus varlığı olan, “Sveti Panteleimon Manastırı(Aziz Pandeleymon) Rusya için çok önemlidir. Dünya’daki en büyük Ortodoks nüfus Rusya’dadır. Rusya’nın topraklarındaki en yaygın mezhep de Ortodoksluktur ve Dünya Ortodokslarının yarısı bu ülkenin vatandaşıdır. Bu durumda kısaca şunu demek mümkündür: “Rusya güçlüdür ve Rusya’da kilise de çok güçlüdür

Rum Patriği Bartholomeos 7-12 Ekim 2011 arasında Aynoroz Bölgesi’ne bir ziyaret yapmış ve pek alışılmamış bir şekilde Rusya için fevkalade önem arz eden Aziz Pandeleimon Manastırı’nı da ziyaret etmişti. Geleneksel olarak geçmişte Aynoroz’a giden Rum patriklerinin yapmadığı bu ziyaretin programı açıklandığında hemen Ruslar tepki gösterdiler.

Rum Patriği’nin 7-12 Ekim 2011’deki Aynoroz programı kapsamında Rus manastırını da ziyaret edecek olması Rusya’da politik açıdan da tepkiye neden oldu. Bu ziyaretin hemen öncesinde, 30 Eylül 2011’de Rus Patriği Kiril, o zamanki Devlet Başkanı Dimitri Medvedev ve çok üst düzey bürokratların katılımı ile “Aziz Pandeleimon Rus Manastırı Kültür ve Manevi Mirası Koruma Kurulu” oluşturuldu ve bu manastırın rehabilitasyonu için çok büyük bir bütçe ayrıldı.

Putin’in 27/28 Mayıs Yunanistan gezisi kapsamında Aynoroz’da Aziz Pandeleimon Manastırı’nı da ziyaret etmesi ise Yunan medyasında bir gövde gösterisi olarak kabul edildi ve tepkiye neden oldu!

Bu tepki o kadar ileriye gitti ki Osmanlı dönemine atıfta bulunularak ve Aynoroz’un tarihsel süreçte asırlardır Osmanlı yönetiminde olduğu belirtilerek; “Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Aynoroz’a bir ziyaret yaparsa, buna Putin’den daha fazla hakkı vardır” şeklinde yazılar çıktı. Oysaki Aynoroz’a kadınlar ve Hıristiyan olmayanlar giremez…

Rusya Devlet Başkanı Putin; Başbakan Tsipras'la saatler süren bir görüşmesinin ardından muhalefetteki muhafazakâr Yeni Demokrasi Partisi (Nea Dimokratia) lideri Kyriakos Mitsotakis ile de bir araya geldi. Bu gezide Putin; bir açıdan Aynoroz’daki Rus varlığının arkasında olduklarını göstermiş ve bir başka açıdan ise Rusya’nın Dünya’daki en büyük Ortodoks nüfusa sahip ülke olduğunu da Yunanistan’da vurgulamıştır.

Putin’in Yunanistan gezisi siyasi olarak yaptığı görüşmeler açısından ve Başbakan Çipras'la uzun saatler görüşmesi de fevkalâde önemlidir. Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras ile birlikte yaptığı basın toplantısında ise Türkiye ile ilişkileri düzeltmek istediğini de söyledi. Ama Türkiye'den düşürülen uçak konusunda hâlâ bir özür açıklaması gelmediğini ve bunu beklediklerini de ifade etmiş, bir yandan teröristlerle mücadelede Türkiye ile işbirliğine hazır olduğunu vurgularken, öte yandan düşürülen uçağın ikinci pilotunun öldürülmesinin ise ”Savaş Suçu” olduğunu söylemiştir.

Yunanistan’ın en büyük gelir kaynağı turizmdir. Ancak geçtiğimiz on yıllarda Yunanistan turizm kaynaklarını yenilemek için fazla çaba göstermedi ve tesisler eskidi. Bugün Yunanistan turizmi bahis olduğunda, başta adalar olmak üzere salaş yerlerde tatil yapanların cenneti şeklindedir. Oysaki son on yıllarda Türkiye’de şatafatlı ve Dünya’daki servis kalitesi olarak çok yüksek beş yıldızlı tesisler yapıldı. Sadece Yunanistan değil İtalya turizmi de tatilcilerin Türkiye’yi tercih etmelerinden yara almıştır.

Rusya’nın Türkiye’ye karşı bugünkü hasmane tavrı malumdur. Ve gayri resmi olarak, “Türkiye’ye gitmeyin, ticaret yapmayın!” denmektedir. Rus Halkı ile bazı televizyon kanallarımızın yaptığı röportajlarda, halkın Türkiye’de tatil yapmak istediği ama bunun için çekindikleri ve tatilden sonra olumsuz bir durumla karşılaşmamak için, daha açık bir ifade ile korktuklarından dolayı Türkiye tatillerini iptal ettikleri anlaşılmaktadır.

Rus Halkı’nın Türkiye dışında tatil arayışlarına girmesinde “Korku Faktörü” de bulunmaktadır.

Putin’in şu an dorukta olan “Türkiye Kini” ise anlaşılıyor ki Yunanistan’a turizm açısından yarayacaktır. 

Bojidar Çipof

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Bilimsel Danışmanı