Bu sayfayı yazdır

Gaziantep: “Menşei Belirsiz” Sahte Bir Ambulans

Yazan  10 Temmuz 2016

19 Nisan’da Musul Başika’daki tankımıza ve 28 Nisan’da Cerablus karşısı sınırda konuşlu 155’lik obüslerimize tanksavar füzeleriyle yapılan saldırılar, 18 Ocak’tan beri günbegün Kilis’e düşen havan ve katyuşalar, en nihayet yine dün Kilis’e düşen mermiler ve Gaziantep’in orta yerinde Emniyet Müdürlüğümüzü hedef alan bombalı araç ve silahlı intihar saldırısı. Ve telsiz anonslarına konu olan: “Menşei Belirsiz Sahte Bir Ambulans!” Bunlara ek 28 Nisan Bursa Ulu Cami bölgesinde gerçekleşen intihar saldırısını ve bunu PKK’ya müzahir TAK’ın üstlenmesi.

Ve 12 Mart’ta Kandil’de ilan edilen yeni bir başka uğursuz herze:

Şu ana kadar Hatay’da askeri aracımıza yapılan bombalı araç saldırısını üstlenen (15 Mart), Mart ayında Gazi mahallesinde estirilen terör ve tedhişe ortak olan, Köln başta Almanya’da yıkıcı-bölücü toplantılar düzenleyen (23-24 Nisan), 13 Mart Ankara saldırısını yaptığı ima ve iddia edilen ve en nihayet reklamasyon ve propagandayla 1 Mayıs’ta boy gösteren PKK’nın kucağındaki ‘sözde’ Halkların Birleşik Devrim Hareketi yani HBDH.

Ve bütün bunların hepsinin ötesinde ‘şimdiki sıcağı Şırnak merkez ve Nusaybin olan’ Güneydoğumuzda tam gaz devam eden terörle mücadele... Öncesiyle sonrasıyla ve bu haliyle meskun mahaller ve kırsalda devam eden ve edecek merkez mücadelemiz.

IŞİD (DAEŞ)-PKK ve bunlara müzahir diğer terör örgütleri ile alt unsurların var güçleriyle Türkiye’ye abandıkları kaçamayacağımız bir gerçek olarak karşımızda duruyor. ‘Doğrusal ya da asimetrik’ küresel destek ve şımarıklıklarıyla arsızca saldıran etnik ve radikal kökenli bu terör canımızı yakmaya, ülkemizi sarsmaya, insicamımızı bozmaya, düşmanlık tohumlarını ekmeye, insanımızı birbirine düşürmeye ve yaptıkları tahriklerle Türkiye’yi tuzak ve tuzak içinde tuzaklara çekmeye çalışıyor. Yalnız sorun sadece bunlar ve Türkiye’nin mücadele ettikleri değil. Asıl sorun IŞİD VE PKK’nın menfaatlerine hizmet ettiği iradelerdir. Sorunun büyüğü de zaten budur.

Terör Saldırılarının “Zamanda ve Alanda Kademe Üretmesi”

Gaziantep Emniyet Müdürlüğü’ne yapılan saldırı ise kendi içinde bazı ilkler barındırıyor. IŞİD güvenlik kuvvetlerimizi hedef alan bu denli büyük bir saldırıyı Türkiye içinde ilk defa gerçekleştiriyor. Olayın dikkat çeken tarafı ise şu: Saldırı “Hem zamanda hem de alanda kademe” üretmeyi amaçlıyor. Önce silahlı saldırganlar ateş açıyorlar, bariyerleri aşıyorlar, oradan açılan gedikten sızan bomba yüklü araç araçtaki intihar bombacısı tarafından patlatılıyor. Bir de telsizlerden ihtar ve ikaz anonslarıyla kendini belli eden “Menşei Belirsiz Sahte Bir Ambulans!” var.

Acaba anonslara konu olan bu ambulans ne anlama geliyor? Şu ana kadar bu ambulansla ilgili telsizlerden anons edilen ikaz ve ihtarlardan başka bir veri yok. Peki ikaz ve ihtarı yapılan bu ambulans ne olabilir? Bahse konu olan ambulans büyük olasılıkla “can almaya gelen bir cankurtarandır”, bomba yüklüdür, Irak ve Suriye kokmaktadır.

Şu ana kadar konu ile ilgili bir açıklama yapılmamış ve belki de hiç yapılmayacak olsa da; “Eylemin zaman ve alanda kademelenmesini” esas alacak şekilde harekete geçen ambulansın saldırının yapıldığı emniyet müdürlüğümüzün önünde oluşan can havli ve can pazarını, karmaşa ve hengameyi, yardıma koşan insan yığınını ve araçları hedef aldığı/alabileceği anlaşılmaktadır.

Benzer uygulamalar geçmişte ‘genel hatlarıyla’ şu şekilde gerçekleşmiştir: Bomba yüklü sahte ambulans gerçek ambulanslar içine karışarak “yemleme olarak kullanılan” patlama bölgesine sızar ve orada patlatılır. Sonuçları “tam da PKK ve DAEŞ başta olmak üzere terör örgütlerin istediği gibi” korkunç olacaktır.

Konunun daha iyi anlaşılması, tecrübe, ders ve tedbir için bir örnek anlatmak gerekir. 30 Eylül 2013’te 126 kişinin öldüğü 155 kişinin yaralandığı bir Irak mutadında benzer bir olay yaşanmıştır. Yine bir emniyet birimine IŞİD (DAEŞ) tarafından yapılan saldırı şu şekilde gerçekleşir: Önce şehrin emniyet müdürlüğünün önünde bir araç patlatılır. Ardından üzerlerinde bomba sarılı 4 intihar saldırganı (intihariy) ellerindeki uzun namlulu silahları kullanarak ve el bombalarını atarak binalara girmeye çalışırlar. Çıkan çatışmada bu 4 intihariy kendini patlatamadan öldürülür. Ancak güvenlik kuvvetlerinden de hayatını kaybeden ve yaralananlar vardır. Bunları tahliye etmek üzere bölgeye ambulanslar sevk edilir. İşte bu ambulanslardan biri, olayı daha sonra üstlenecek olan IŞİD-DAEŞ militanları tarafından olay bölgesinde patlatılır.

Ambulansın nasıl ve ne şekilde ele geçirildiği, içerisine bomba düzeneğinin nasıl ve ne zaman konulduğu bilinmemektedir. Hiç şüphe edilmeden ve bir kontrole maruz kalmadan saldırı bölgesine sızdırılan ve orada patlatılan ambulansa dair bu örnek, bundan sonra yaşanabileceklere dair, pek çok kaygıyı ve dersi ve içinde alınması gereken tedbirleri barındırmaktadır.

30 Eylül 2013 tarihinde 126 kişinin öldüğü 155 kişinin de yaralandığı Irak mutadındaki bu saldırıda 12 kişi hayatını kaybederken 62 kişi de yaralanmıştır. Bu örnek olay yaşamakta olduğumuz teröre özgü kıssadan bir hissedir. Diğer bir tarafıyla da kimin kimlerin ve neyin arkasına saklanabileceğini gösteren, çok önemli bir örnektir. IŞİD ve PKK’nın arkasına kimlerin saklandığını, yemlemelerin kimler üzerinden nasıl yapıldığını gösterir.

Yaşanan bütün bu yemlemelerin beyaz rengi cankurtaran’ın can almaya gelmesi için olduğunu anlatır. Türkiye yaşadığı tahriklerle bir tuzağa çekilmektedir. Gerekçeleri, alt yapısı, bağlantıları doğru olmayan Irak ya da bir Suriye macerası Türkiye’yi mezhepsel kökenli bir savaşın içine sokacaktır. IŞİD ve PKK’nın bir istediği de budur.

Ezcümle, PKK, IŞİD yalanının rahminde yeniden doğmuş bir Gulyabani'dir. PKK IŞİD'in, IŞİD PKK'nın tamamlayıcı parçası, yani mütemmim cüzi'dir. Hacivat'la Karagöz gibi, aynı PKK ve IŞİD de perdenin önünde hep kavga eder, ama her ikisini de oynatan aynı kuklacılardır. Mütemmim cüz'lerin ana parçası da asıl o kuklacılardır. IŞİD ve PKK "İnsanları" katledecek bombaları bedenlerinde, onlar ise "İnsanlığı" katledecek bombaları beyinlerinde taşırlar. IŞİD ve PKK'yı güden de işte o beyinlerdir.

PKK ve IŞİD birer güç - denge - tehdit ve dizayn unsurudur.  An’a ve geleceğe, durmaksızın “düşmanlık tohumu” ekerler.