Bu sayfayı yazdır

Rtük Ve Kürtçe Televizyon Yayını

Türkiye çok uzun süre Kürtçe televizyon yayınını tartıştıktan sonra AB Uyum Yasaları çerçevesinde Kürtçe yayınlar başladı.

Yayınların milli birliğe zarar vermeyeceği, Fransa'da olduğu gibi haftada bir kez devlet televizyonundan yarım saat yayın yapılarak Kopenhag Kriterlerinin yerine getirileceği, böylece Türkiye-AB ilişkilerinde çok önemli bir sorunun aşılmakla kapmayıp PKK'nın elinden Türkiye'ye karşı önemli bir propaganda aracının alacağı AB'ciler tarafından ileri sürüldü.

Türk devletinin ve milletinin psikolojik bir operasyon ile irade zaafı altında olduğu bir dönemde Kürtçe ve diğer beş etnik dilde televizyon yayını başladı. Ancak kısa bir süre sonra bunların yeterli olmadığına dair AB'den baskılar gelmeye başladı. Oysa "yeterli" çok belirsiz bir kavramdır. Fransa'da yeterli olanın neden Türkiye'de yeterli olup olmadığını anlamak mümkün değildi.

Baskılar sonucunda yerel televizyonlarda da kısıtlı bir süre için Kürtçe televizyon yayınına izin verildi. Böylece günde 45 dakika haftada 4 saat Kürtçe yayını başladı yerel televizyonlarda. Herhangi bir tepki gelmedi milli hassasiyetleri yüksek olan çevrelerden ve partilerden. Bir zamanlar sert tepkiler veren kurumlar dahi sanki sürecin parçası oldular.Zaten bazı yerel kanallar izne gerek duymadan devletin olmamasından istifade ederek yayına başlamışlardı.

Ancak yurt içinde ve dışında bazı çevreler bununda yeterli olmadığını ileri sürerek, film ve eğlence programlarının da Kürtçe yapılabilmesi için AKP Hükümetinin yeni bir düzenleme yapmasını istediler. RTÜK 10 Haziran 2006'da aldığı karar ile Kürtçe film ve müzik gibi kültürel yayınlarının Kürtçe yapılması imkanını verdi yerel televizyonlara.

RTÜK attığı bu adım ile Türkiye'nin sosyolojik anlamda milli bütünleşme sürecine en ağır darbelerden birisini vurmuştur. Televizyon yayınları Güneydoğu Anadolu'da Türkçe'nin öğrenilmesinde çok büyük bir araç olarak hizmet etmiştir. Daha dün Mardin'de bir grup arkadaşımla kendi yaptıkları takan 8-12 yaş grubundan çocuklarla konuşurken, bir arkadaşımız kız çocuklarından birisine Kürtçe "bu takılar kim yapıyor?" sorusunu sorunca kız Türkçe "ağabey bu takıları bende evde yapıyorum "cevabını verdi.

Bu kız çocuğunun bu kadar akıcı ve aksansız Türkçe konuşmasını sağlayan şey Türkçe televizyon yayınları olmuştur. RTÜK şimdi yüz inlerce gencin elinden bu imkanı almanın ilk adımını atmıştır. Bir süre sonra Güneydoğu Anadolu'da evlerde filmler ve eğlence programlarının hatta çizgi filmlerinin Kürtçe seyredilmeye başlanması ile birlikte Türkçe hızla gerileme süreci içine girecektir. Bu süreçte " yeni gerçeğin altını çizecek olan" çevreler Kürtçe eğitim taleplerini daha güçlü bir şekilde gündeme taşıyacaklardır.

AB sürecinin Türkiye'yi parçalayacak bir süreç olduğunun altını çizdiğimiz zaman "AB'ye girip de parçalanan ülke mi var?" sorusunu AB lobicileri büyük bir bilgiçlikle sorarlardı. İşte size parçalanan üç ülke; İngiltere, İspanya, Belçika. Hatta İngiliz Time dergisi 2020'ye kadar İtalya ve Fransa'dan da parçalar kopacağınıyazdı ve haritasını yayınladı. RTÜK üyeleri bence geceleri rahat uyumamalıdırlar. Altına imza attıkları karar Türkiye'nin milli bütünlüğüne vurulmuş bir darbedir.

Son ekleyen 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Editörü