Bu sayfayı yazdır

Terörle müzakere, istihbarat ve Kandil

Yazan  16 Eylül 2011
Terörü “kuralsız şiddet” olarak tanımlayanlar vardır. Aslında yalnız şiddetin değil kuralsız olan her tavrın terörle ilgili bir yanı vardır.
Teröristler açısından yapılan konuşmaların, verilen sözlerin, varılan mutabakatların, atılan adımların yahut edinilen yeminlerin hiçbiri kurala tabi değildir.
Teröristi bağlayan hiçbir etik, estetik, insani, hukuki ve dini kural yoktur. Bu nedenle de 'oyunu kuralına göre oynamadı' diye teröriste kızılmaz. Aksine teröristten her an her türlü kalleşlik, kahpelik, alçaklık, döneklik, zalimlik, canilik ve hainlik beklenir. Zaten kan dökmeden, can yakmadan, kalleşlik yapmadan ve şiddet uygulamadan terör yapılamaz.
Bu bakımdan Oslo'da terörist elebaşlılarıyla MİT arasında yapıldığı iddia edilen görüşmelerin sızdırılması çok fazla yadırganacak bir şey değildir. Bu görüşmeleri, gizli kalacağı ve sızmayacağını sanarak yapanlar terörist stratejiler konusunda yeterli donanıma sahip olmayanlardır.
Ancak MİT ve PKK'lı terör organizatörleri arasında yapıldığı iddia edilen görüşmeleri kimlerin organize ettiği, bu toplantılara PKK ve MİT mensupları dışında (arabulucu olarak) kimlerin katıldığı önemlidir. Orada yapılan konuşmalar, üslup, Öcalan'ın akıl ve sağlık durumuyla ilgili olarak ifade edilenler de önemlidir. Dikkat edilirse (sızan bilgiler doğruysa) MİT Müsteşar yardımcısı Öcalan'ın durumuyla ilgili olarak terör organizatörlerine rapor ve adeta teminat veriyor!
Diğer yandan bu durum bu ülkenin bir gerçeğini de gözler önüne seriyor: O da MİT Müsteşarının (o zaman yardımcıydı), Genelkurmay Başkanı'nın yaptığı konuşma ya da toplantıların birileri tarafından biliniyor, dinleniyor, kayıt altına alınıyor ve yeri geldiğinde de servis ediliyor olmasıdır. Bu durum ülke güvenliğinin ve geleceğinin ne hale geldiğinin, istihbarat faaliyetlerini bizzat yetkililerin ağızlarına burunlarına bulaştırdıklarının göstergesidir. Kendi istihbarat ve güvenliğini sağlayamayan kurumların ülkenin istihbarat ve güvenliğini nasıl sağlayacağını varsın, vatandaşlar düşünsün! Olanı biteni teknolojinin geldiği aşama ya da Wikileaks örneği ile açıklamak ise konuyu saptırmaktır.
Diğer yandan sızdırılan konuşmalar doğruysa terör örgütüyle gizli temasların İmralı'dan ibaret olmadığı, muhtemelen Kandil'de silahlı militanlarla (gazeteciler aracılığıyla), Oslo (Avrupa) ile Finansal (mevcut görüşmeler bağlamında), Erbil ve Bağdat ile siyasi içerikli olarak el altı görüşmeler yürütülmüş olmalıdır. Nitekim "eylemsizlik kararı" ile ilgili olarak terörist başının İmralı'dan dağa yazdığı mektubun Avrupa üzerinden devlet yetkililerinin denetim ve gözetimi altında gönderildiği bir süre önce medyaya düşmüştü.
Çok açıktır ki görüşmelerin henüz bir kısmı ortaya çıkmıştır. Önümüzdeki günler içinde benzer birçok görüşme, temas ya da konuşmaların da kaseti ve görüntüleri de işportaya dökülürse şaşmamak gerekir.
Ayrıca üzerinde durulması gereken bir husus da bu görüşmelerin sızdırılmasının zamanlamasıdır. Başbakan Erdoğan'ın henüz Mısır'da iken İsrail'e yönelttiği ağır eleştiriler ve Filistin devleti için yaptığı çağrı bu sızdırılmada etkili olmuş mudur? Veya İçişleri Bakanı'nın "Kandil'e yönelik her an bir kara harekâtının başlayabileceği" açıklaması ve bu bağlamda yapılan hazırlıkların bu sızdırmada rolü var mıdır? Yoksa her iki mahfilin çıkarlarının kesişmesi mi bu sızdırmayı sağlamıştır?
Bu sızdırma kimin tarafından hangi amacı hasıl etmek için yapılmış olursa olsun önemlidir. Gizli görüşmelerin sızması, olup-biteni kamuoyunun bilmesi ve yapılanları görmesi açısından önemli bir işlev görmüştür. Olan biten, oyunun kuralının başkaları tarafından konulduğunun da kanıtıdır.
Açılım deyip "açılım" yaptılar, silahla olmaz deyip, "gizli görüşme" yaptılar, analar ağlamasın deyip operasyonları sınırladılar. Gelinen aşama sınır ötesi kara harekâtı!
Özcan Yeniçeri

1954 yılında Gümüşhane'nin Şiran ilçesinde doğdu. İlk ve orta tahsilini Gümüşhane'de, yüksek tahsilini Ankara'da tamamladı. 1987 yılında Uludağ üniversitesi Sosyal Bilimler Ensti-tüsü'nde Yüksek Lisansını tamamladı. 1991 yılında ise Erciyes üni-versitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde Yönetim Organizasyon dalında “örgütlerde çatışma ve Yabancılaşmanın önlenmesinde Yönetime Katılmanın Rolü” adlı tezinin kabul edilmesiyle de doktor unvanını aldı.

1998 yılında doçent, 2004 yılında da profesör oldu.

Prof.Dr. özcan Yeniçeri, Niğde üniversitesi'nde çeşitli aralıklarla Kamu Yönetimi Bölüm Başkanlığı, Meslek Yüksek Okulu Mü-dürlüğü, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü yaptı.

1999 yılında Kazakistan'daki Ahmet Yesevi üniversitesi'nde görev aldı. Bu üniversitede “Uluslararası İlişkiler Bölümü”nü kurdu ve bir yıl süreyle de başkanlığını yaptı. 2004 yılında AYSAM (Ahmet Yesevi Stratejik Araştırmalar Merkezi) Başkanlığına getirildi. İki yıl bu görevi yapmış olup halen Niğde üniversitesi'ndeki görevine de-vam etmektedir.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri'nin yazdığı eserlerden bazıları şunlardır: Yeniden Türkleşmek, örgütsel Değişmenin Yönetimi, Küre-selleşme Karşısında Milliyetçilik ve Kimlik, Küresel Kıskaç ve Türkçülük, Bilgi Yönetim Stratejileri ve Girişimcilik, Dokunanlar, İtirazlar, Bugünden Yarına Türk Dünyasına Stratejik Bakış, Yönetimde Yeni Yaklaşımlar. ölüler Nefes Almaz (Roman), örgütlerde çatışma ve Yabancılaşma Yönetimi

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, 2003 yılı “Prof. Dr. Osman Turan Kültür Araştırmaları” ödülünü almıştır.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, Ortadoğu, Ayyıldız, Millet, Hergün ve Siyaset Ekseni gazetelerinde çeşitli aralıklarla köşe yazarlığı yapmıştır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde köşe yazarlığına devam etmektedir.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, 12 Haziran 2011 Genel Seçimleri ile Milliyetçi Hareket Partisi Ankara milletvekili olmuştur. Ankara Milletvekili Yeniçeri aynı zamanda TBMM Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Komisyonu üyesidir.