< < Sayılarla Suriye Savaşı: Katliam mı? İç Çatışma mı?
 Bu sayfayı yazdır

Sayılarla Suriye Savaşı: Katliam mı? İç Çatışma mı?

Yazan  15 Kasım 2013

Suriye’de Mart 2011’den bu yana devam eden Suriye Ordusu ve muhalif gruplar arasındaki çatışma, Başbakan Erdoğan ve Dış İşleri Bakanı Ahmet Davutoğlu başta olmak üzere bir çok kesim tarafından Baas rejiminin Suriye’de sivil halka yönelik uyguladığı tek taraflı katliam olarak nitelendirilmektedir. Bu tez en çok Başbakan Erdoğan tarafından kamuoyu önünde savunulsa dahi Erdoğan’ın bu konuda yalnız olduğu düşünülmemelidir. ABD, AB ve Suudi Arabistan başta olmak üzere bir çok ülkenin siyasi lideri de Suriye’deki iç çatışmalara bu kapsamda yaklaşmaktadır.  

Öte yandan Baas rejimi ve rejimi destekleyen İran, Rusya, Çin başta olmak üzere bir çok ülke ise Suriye’deki çatışmaları, BM maddelerinde de geçen devletin kendi egemenliğini koruma hakkı altında değerlendirmektedir. Çatışan tarafların kayıpları ile ilgili belirttiği rakamlar analiz edildiğinde Suriye’de devam eden sürecin rejimin tek taraflı katliamı olmaktan çok  bir iç çatışma olduğu görülmektedir. Bu çerçevede, muhalif kanadı destekleyen sivil toplum kuruluşları, medya veya ülkeler, çatışan muhalif grup mensuplarını “sivil vatandaşlar” olarak nitelendirirken, Esad rejimine yakın kaynaklar ise aynı kesimi teröristler olarak nitelendirmiştir. İki kesiminde nitelendirmesi tam anlamıyla doğruyu yansıtmamakla birlikte, haklılık payları da vardır. Muhalifleri destekleyen kesimlerin belirttiği gibi, rejime karşı bu başkaldırı, ekseri olarak halk kesimlerince desteklenmiş, sokağa dökülen insanlar özellikle ilk dönemlerde meşru taleplerini dillendirmişlerdir. Bu meşru taleplere karşılık verilmemesi sonucunda, ve çok kısa bir zaman içerisinde, silahlı örgütler kurularak çatışmalar başlamıştır. Burada dikkat edilmesi gereken husus, muhaliflerin bütün halkı yansıtmadığı gerçeğidir. Nitekim, Esad’a karşı sokağa dökülen insanlardan çok da az olmayacak şekilde, rejimin devamını isteyen halk kitleleri de mevcuttur. Dolayısı ile bu çatışmaları top yekun halkın başkaldırısı olarak nitelendirmek yanlış olacaktır. Öte yandan, Esad’ın ve yanlılarının, muhalif grupları teröristler olarak genellemesi de yanlıştır. Nitekim, isyanın ilk safhalarında, meşru demokratik hak talepleri ile sokağa dökülen, silah kullanmayan, insanlar mevcuttur. Buna rağmen, çatışma periyodundaki verilere bakıldığında, halkın kontrolünde olduğu düşünülen özgür Suriye ordusunun savaşı kontrolünün kısa sürdüğü, bölgede el kaide ve PYD’nin daha ağırlık kazandığı söylenebilir. Buna ek olarak, baştaki halk kitleleri, tamamen şeriatçı ayaklanmalar olmayıp, özgürlükçü talepleri içerirken, Özgür Suriye Ordusu’nun yönetiminin şeriatçı isimlere geçerek, halkın genelini temsil meşruiyetini kaybettiği söylenebilir. Dolayısıyla, Esad’ın teröristler nitelendirmesinin, halktan bağımsız ithal militanların oluşturduğu El kaide ve PYD’nin ağırlık kazanma süreci ile doğruluk kazandığı görülüyor. Nitekim, Esad son aylarda Suriye’nin kuzeyinde hiçbir kontrolünün kalmadığını, bölgedeki çıkarları için El kaide ve PYD’nin birbiri ile savaşa tutuştuğunu söylemiştir. Özgür Suriye Ordusu’da kuzeyde faaliyet alanı bulamamaktadır.

 

Bu çatışmaların Ordunun sivillere sistematik saldırı ve katliamı olmadığını en net açıklayacak veriler ise savaş bilançosudur. Bir çatışmalar silsilesinin sonunda, bu çatışmaları baskın gücün diğerine karşı katliamı ve ya soykırımı olarak nitelendirmek için, kayıp sayısında bir dengesizlik görmek gerekmektedir, aksi takdir de bu tür çatışmalar ancak karşılıklı iç savaş olarak yorumlanabilir. Sivil halka karşı yapılmış olan katliama örnek olarak, 8300 kişinin öldürüldüğü Srebrenica ve ya 600 üzerinde sivilin katledildiği Hocalı soykırımları verilebilir. Nitekim bu olaylarda da halkın karşı direnişi olmuş, ama silahlı dahi olmayan bu direniş, karşı cepheden ölenlerin sayısını kaynaklarda belirtilmeyecek kadar düşük bırakmıştır.

Suriye’de yaşanan olaylarda ise birçok farklı kurumun verdiği rakamların ortalamasına bakıldığında 100 bin insan hayatını kaybetmiştir. Bu rakam, Esad karşıtı kesimlerce, çatışmaları baskın tarafın diğerine uyguladığı sistematik kıyım olarak gösterebilmek için, ‘100 bin sivilin katli’ şeklinde belirtilmekteyken, bu ifade gerçeği yansıtmamaktadır. ‘Suriyeli Şehitler’ (Syrian Martyrs) isimli, muhalefet yanlısı internet sitesi muhaliflerde ölü sayısını 86.429 verip, bunun 17.500’ünün savaşçılara ait olduğunu belirtirken, ne kadar Suriyeli askerin öldüğüne ise değinmemiştir.[1] Buna ek olarak, yine muhalefet yanlısı Suriye insan hakları gözlemevi ise, çoğunluğunu muhalefete ait olarak, 120 bin verdiği ölü sayısını[2] hesaplarken, eline silah alıp savaşa katılan vatandaşları da, siviller kategorisinde saydığını itiraf etmiştir. Aynı kuruluş, ölenler arasında 41 bin Nusayri olduğunu da belirtmiştir.[3] Çatışmalarda Nüsayrilerin açık şekilde Esad’dan yana tavır aldığı düşünüldüğünde, muhalif kesimin verdiği bu rakamlar dahi, çatışmalarda karşılıklı kayıpların yaşandığını göstermektedir. Özellikle el kaide’nin bölgede etkin olmasından sonra artan intihar saldırıları da ölümleri artırmış ve bunlar sivil ölümler kategorisine yerleştirilerek, sanki Esad ordusu tarafından katledilmiş gibi algılanmıştır.[4] Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SİHG) ve BM[5], ‘Next Century Foundation’(NCF)[6], Syrian Network for Human Rights[7] gibi diğer kuruluşların da verdiği rakamların ortalamasına bakıldığında, Suriye ordusu, polisi, Hizbullah, Şebbiha ve Suriye Ulusal Savunma Gücü dahil, kısaca Esad’ı destekleyen güçlerin toplam kaybı 35 bin ile 50 bin arasında tahmin edilmektedir. Özgür Suriye Ordusu, PYD ve El kaide militanlarının oluşturduğu muhalif kesimin kayıp sayısı ise 25 bin ile 45 bin arasında tahmin edilmektedir. Buna ek olarak 5 bin civarında da, dışarıdan muhalefete desteğe gelen cihatçı yabancı savaşçı ölmüştür. Yine bin tane de rejim yanlısı hükümet görevlisinin muhaliflerce öldürüldüğü veriler arasındadır. Sivil ölümler sayısı ise en belirsiz olanıdır çünkü iki tarafa bağımlı muhalif veya ordudaki savaşçıların sayısı bilinirken, evinde savaşın getirdiği çeşitli sebeplerden hayatını kaybeden insanların sayısını belirlemek çok güçtür. Burada yapılan işlem genel olarak toplam tahmini ölü sayısından militan sayısını çıkartarak, sivil ölüm rakamını tespit etmektir. Bu yöntemle ortalama 100 bin olan ölü sayısından, iki taraftan da ölen militanlar çıkartıldığında, 5 bin ile 40 bin arasında sivilin hayatını kaybettiği hesaplanabilir. Bu rakamdaki geniş aralık, rakamın doğruluğunun düşük olduğunu gösterdiği gibi, silah alarak muhaliflere katılan birçok kişinin de bu rakama sivil olarak geçtiği gerçeği de unutulmamalıdır, yani siviller arasında adı geçenlerin bir kesimi de muhalefet safında çarpışmış savaşçıdır. Sivil ölüme dair verilen rakamların muammalığını gösteren delillerden biriside, muhalefet taraftarı SİHG’in araştırmasında 40 bin olarak verdiği sivil ölüm sayısını, yine muhalefet taraftarı ‘The Syrian Network for Human Rights’[8] 88 bin olarak vermiştir. Sadece sivil ölümlerin 88 bin olması durumunda bunların üzerine iki tarafta savaşan militanlar eklendiğinde toplam ölü sayısının 200 bine yakın olması gerekir ki bu rakam hiçbir kaynakta telaffuz edilmemektedir. Basit kıyaslama olarak, Esad’a bağlı ordunun sunduğu- ki savaşı kazanıyormuş gibi göstermek adına genelde düşük olarak kayda geçirilmiştir- rakamlar[9] ve bu gözlemci kuruluşların rakamları genel rakama orantılandığında, toplam kaybın %35-%50 arasında Ordu ve Esadı destekleyen diğer gruplara ait olduğu görülecektir. Kalan % 50-65 lik kısım ise top yekun sivillere değil, ağırlıklı olarak (%25-45) muhalefet safında çarpışan militanlara aittir. Bu belgelere göre, ölen her 10 suriyeli’nin 3’ünün sivil, 4’ünün ise Ordu taraftarı olduğu ortaya çıkmaktadır, yani ölen ordu mensubu sivil halktan fazlayken, salt ordu katliamından bahsetmek imkansızken, ‘100 bin sivil katledildi’ sözü ise tamamen bilinçli bir yalan ve veri çarpıtmadır. Ordu ölümlerini gösteren bu oranlar, daha önce örneği verilen, Srebrenitsa ve ya Hocalı gibi katliamlarla kıyaslanamayacak kadar yüksektir. Hem muhalefeti destekleyen, hem de rejimi destekleyen kuruluşların rakamlarının ortalaması alınarak yapılan bu kıyaslama da gösteriyor ki, Suriye’deki çatışmaları, ‘rejimin sivillere uyguladığı katliam’ olarak nitelendirmek tamamen yersizdir. Bu rakamlar ve oranlar doğrultusunda görülüyor ki bu süregelen savaş, katliam değil, sivil ölümlerinde yaşandığı, iki tarafında silaha erişebildiği bir iç çatışmadır.

 

 


[1] http://syrianshuhada.com/?lang=en

[2]http://syriahr.com/en/index.php?option=com_news&nid=1064&Itemid=2&task=displaynews#.UoYrVCdjwgE

[3]http://www.huffingtonpost.com/2013/05/14/syria-death-toll-120000_n_3272610.html

[4]http://syriahr.com/en/index.php?option=com_news&nid=966&Itemid=2&task=displaynews#.UoYr5SdjwgE

[5] http://www.bbc.co.uk/news/world-middle-east-23455760

[6] http://ncfsyria.blogspot.com/2013/11/syria-war-dead-report-77.html

[7]http://www.iamsyria.org/uploads/1/3/0/2/13025755/documenting_the_kill_of_101513_victims_including_89664 _civilians_88_.pdf

[8]http://www.iamsyria.org/uploads/1/3/0/2/13025755/documenting_the_kill_of_101513_victims_including_89664_civilians_88_.pdf

[9] http://www.sbs.com.au/news/article/2013/09/19/syria-attacked-al-qaeda-assada

Ferhat Beşiroğlu

İlk ve Ortaöğrenimi Kocaeli’nin Gebze ilçesinde tamamlamıştır. Lisans derecesini 2012 yılında Bilkent Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Siyaset Bilimi bölümünden almıştır. Yüksek Lisans Eğitimini 2013 yılında, City University London Uluslar arası İlişkiler bölümünde, Yeni-Osmanlıcılık ve Türk Orta-Doğu politikaları konusunda yaptığı tez çalışmasıyla tamamlamıştır. Bu dönem içerisinde City University London’ın ilk Türk kulübünü kurmuş ve çeşitli faaliyetlerde bulunmuştur.

Yabancı Diller

İngilizce – İleri Düzey

Arapça- Orta Düzey