< < Suriye Saldırısının İran Saldırısına Etkileri


Suriye Saldırısının İran Saldırısına Etkileri

Yazan  06 Eylül 2013

Suriye’de 2 yılı aşan süredir devam eden iç savaşın Suriye devletine uluslar arası askeri müdahaleyi getirdiği bir noktaya ulaşılmıştır. Bu noktaya bir hafta önce, Suriye ordusuna bağlı güçlerin kimyasal silah kullandığı iddiası sonrası gelinmiştir. ABD(+) yani Fransız ve diğerleri tarafından gerçekleştirilecek Suriye rejimini cezalandırma saldırısının başka sonuçları olacak mıdır? Bu saldırı ileri de İran’a yönelik bir İsrail veya ABD /İsrail saldırısını nasıl etkileyecektir? Bu incelemenin konusu bu soruya cevap aramaktır.

Suriye hükümet güçleri son dönemde özellikle Lübnan Hizbullah’ı ve İran’ın askeri personel desteği ile isyancı güçleri Suriye-Lübnan sınırındaki Kuseyr ve Kunaytra stratejik mevzi ve lojistik geçiş bölgelerinde yenilgiye uğratarak Humus’u geri almış ve Halep başta olmak üzere kuzey bölgesine doğru harekat yapabilecek askeri avantajı yakalamıştır.

Bu durum iç savaşın başlangıcından beri Suriye hükümet güçlerinin elde ettiği moral seviyesi en yüksek gelişme olmuştur. Beşar Esad iç savaşın kendi zaferi ile biteceğini açıklamıştır. Hizbullah lideri ise gerekirse tüm güçleri ile Suriye devletinin iç savaşı kazanması için Suriye’ye desteğe gitmeye hazır olduklarını ilan etmiştir. Eğer bu süreç gerçekleşmiş ve kış 2013/2014’de Halep çevresi Suriye hükümet güçleri tarafından sıkıştırılmış veya ele geçirilmiş olarak girilse idi 2014 ilkbaharında küçümsenmeyecek bir bölümü Suriye dışından ithal olarak gelen isyancılar bu savaşı kazanamayacakları fikrine kapılarak iç savaşın sonlandırmak yönünde bıkkınlık belirtisi gösterebilirlerdi.

Bu durumda Suriye iç savaşı bu savaşın çıkması isteyen ve körükleyen ne kadar grup var ise onların hiçbirine siyasi kazanç sağlamayarak sona erme noktasına gelebilecekti. Fakat Suriye hükümet güçlerinin askeri anlamda iç savaş başlangıcından beri ilk defa bu kadar avantajlı oldukları bir dönemde beklenmeyen fakat böyle bir durumun yaşanabileceği ta iç savaşın başlangıcından beri Batılı medya organlarında sürekli tekrarlanan bir durum gerçekleşti ve Suriye hükümetine bağlı güçlerin “Sarin kimyasal gazı” kullandığı iddiası ortaya atıldı.

Bu durumda, yukarıda açıkladığımız Suriye hükümet güçlerinin Suriye üzerinde hakimiyet oluşturma ve iç savaşı sonlandırma imkanı düzenlenmesi planlanan Amerikan(+) hava harekatı ile bozulmuştur. Amerikan hava harekatı, Suriye iç savaşını isyancı güçler açısından yeniden sürdürebilir hale getirecek, askeri açıdan Suriye ordusu ile isyancı güçler arasında tekrar denge durumu oluşturulacaktır.

Humus’un hükümet güçleri tarafından geri alınmasından önce de “kimyasal saldırı yapıldı” iddiası ile Suriye hükümet güçlerinin Amerikan Hava Kuvvetleri tarafından vurulması aslında istenmişti. Fakat Birleşmiş Milletlerin Suriye’de görevlendirdiği yetkili Del Ponte’nin Sarin gazını da içeren kimyasal silahları hükümet güçlerinin değil “isyancıların” kullandığını açıklaması üzerine[1] az sayıda insanın  ölümü ile sonuçlanan bu gaz saldırısından sonra planlanan müdahale iptal edilmiştir. Faillerin isyancılar olduğunun ortaya çıkması ve bunun çok kolay bir hava saldırısı için bahane oluşturmaya yetmeyeceği anlaşılmış olacak ki geçen hafta yapılan kimyasal saldırıda 1300 civarı masum çocuk, kadın ve sivilin ölmesi özellikle hedeflenmiştir.

Bu sayede oluşacak uluslar arası infial failleri bulmak yerine öncelikle “olağan şüpheli” Suriye hükümet güçlerinin hava saldırısı ile vurulmasını sağlanabilecektir. Çünkü bilinen kimyasal silah stokları, olası bir İsrail savaşında İsrail’in elindeki nükleer kitle imha silahlarına bir denge oluşturmak için sadece Suriye hükümet güçlerinin elinde olduğu bilinmektedir. Bugün kimse Birleşmiş Milletlerden Del Ponte’nin kimyasal silahı isyancı güçlerin kullandığı açıklamasını konuşmamaktadır. Amerikalı gazeteci Dale Gavlak’ın kimyasal saldırının Suudiler alınan bir silahı kullanmasını bilmeyen isyancıların yanlışlıkla patlatması sonucunda kitlesel ölümlerin gerçekleştiğine dair iddiaları da görmemezlikten gelinmektedir.

Bütün bu gelişmeler öncesinde, Suriye’nin Lazkiye’de bulunan 300 km menzilli gemisavar Yakhont füze bataryalarına İsrail hava kuvvetleri bir hava saldırısı düzenlemiş ve çoğunu imha etmiştir. Bu durum bugünlerde çoğunluğu Doğu Akdeniz’e yanaşacak gemilerden seyir füzesi (Tomahawk) fırlatılarak yapılacak ABD hava saldırısında ABD gemilerinin emniyetini sağlamak için bir önleme harekatı gibi görünmektedir. Sadece fikir vermesi için Lazkiye ile Kıbrıs’ın Karpaz Burnu arasındaki mesafenin 100 km olduğunu hatırlatırsak, Yakhont füzelerinin menzillerinin Akdeniz’de bulunacak ABD gemileri için ne kadar büyük bir tehdit olduğu anlaşılacaktır.

            Rusya bundan kısa bir süre önce yaptığı açıklama ile Suriye’ye S-300 yüksek irtifa hava savunma füze bataryalarını Haziran 2014’den önce teslim etmeyeceğini bildirmiştir. Suudi Arabistan istihbarat şefi Prens Bandar’ın Moskova ziyareti ve o ziyarette Suriye’ye karşı Rusya’nın desteği gevşetmesi karşılığında 15 Milyar dolarlık direk silah anlaşması teklif ettiği iddiaları, S-300 teslimatının Haziran 2014’e ertelendiği açıklaması ile eşzamanlı olarak gerçekleşmiştir.

        Bu gelişmeler, bugünlerde Suriye’ye düşünülen “sınırlı” hava harekatı sayesinde, sadece isyancı güçler ile yeniden dengeye gelmiş bir Suriye hükümet gücü oluşturacak saldırı için Rusya’nın da ikna edilmiş olduğu izlenimini vermektedir. Bu düşünce ancak planlanan hava saldırısı esnasında ve sonrasında Rusya’nın alacağı tavra ve uygulayacağı politikaya göre teyid edilebilir.

            Suriye’ye yapılacak hava saldırısı, Suriye’nin hava kuvvetleri başta olmak üzere hava savunma sistemi ve özellikle Şam bölgesi çevresinde bulunan erken uyarı radarlarını söndürmek için bulunmaz bir fırsat olarak da kullanılacaktır. İsyancıların elinde hava unsuru olmadığına göre bu erken uyarı radarlarının bu saldırı bahanesi ile imha edilmesi kimin işine yarayabilir?

          Bu sorunun cevabı çok açıktır: İsrail. İsrail hava kuvvetlerinin İran’a düzenleyeceği bir hava saldırısında, en kestirme yol İsrail-Irak-İran rotasıdır. Fakat Tel Aviv bu rotanın Suriye radarlarının kapsama alanında olduğu için İsrail uçaklarının havalanır havalanmaz tespit edileceğini ve İsrail uçaklarının İran’a doğru yönlendiklerinde Şam, Tahran’ı uyaracaktır. Bu sayede İsrail uçakları İran’daki hedeflere ulaşmadan İran’dan İsrail’e Şahab-3 balistik füzeleri ile karşı saldırının başlatabileceğini çok iyi bilmektedir.

               Amerikan (+) hava saldırısından sonra Suriye erken uyarı radarlarının imha edilmesi ile bu tespit imkanı ortadan kaldırılacak ve İsrail uçakları olası bir İran saldırısına hissettirmeden başlar hale geleceklerdir.

           Suriye’ye yapılacak hava saldırısı ile eşzamanlı olarak, Hizbullah’ın daha önceden yerleri tespit edilen pek çok hedefinin imha edilmesi için İsrail Hava Kuvvetlerinin de Lübnan güneyine geniş çaplı bir hava operasyonu yapması büyük bir ihtimaldir. Tel Aviv bu saldırıları “Suriye’ye yardım eden Hizbullah’ı engelliyorum” diyerek meşrulaştıracaktır. İsrail aslında İran’a yapacağı bir  saldırı sırasında Hizbullah’tan gelecek karşı saldırı için bir önleme saldırısı gerçekleştirmiş olacaktır.

            Özetle, Suriye’ye yapılacak bir hava saldırısı, ilk merminin patlaması sonrasında hangi noktaya doğru evrilebileceği, hangi hedefleri kapsayacağı, ne kadar genişleyeceği veya ne kadar genişlemeyeceği belli olmayan bir savaştır. Ancak kesin olan bir şey vardır. O da Suriye’ya saldırmak sadece Suriye’ye saldırmak değildir.

 

 


[1] http://www.bbc.co.uk/news/world-middle-east-22424188

UN's Del Ponte says evidence Syria rebels 'used sarin'

Fazıl Esad Altay

Meslek: Makina Yüksek Mühendisi

 

Yabancı Dil:

İngilizce- İyi

İtalyanca-İyi

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...

Error: No articles to display