Bu sayfayı yazdır

Suriye’nin Unutulmuş Türkmenleri

Yazan  25 Ağustos 2011
Suriye’de rejim karşıtlarının 2011 yılı Mart ayı ortalarında bir sosyal paylaşım sitesinde yer alan isyan çağrısına kulak verip Daraa’da toplanmalarından bu yana Suriye’de sular durulmuyor.

Gerek Türk gerekse yabancı basında Suriye haberleri baş sayfalarda yer almakta, Suriye'de bundan sonra neler yaşanacağına dair senaryolar üretilmektedir. Türkiye ise "Suriye meselesi bizim bir iç meselemizdir" ifadelerini kullanarak Suriye'deki duruma olan ilgisinin boyutunu ortaya koymuştur. "Suriye neden bizim iç meselemizdir" sorusuna ise hem sokaktaki halk kendine göre cevaplar aramış hem de yazılı ve görsel basında bu konu tartışmalar yaratmıştır. Kimisi Türkiye'nin bölgesel liderlik rolünden söz etmiş kimisi Türkiye'nin Suriye'ye olası bir müdahale halinde rolünün ne olacağını tartışmıştır. Ancak nerede ise hiç kimse Suriye'nin özellikle Türkiye sınırına yakın bölgelerinde önemli bir Türk nüfusu barındırdığından söz etmemiştir. Türk hükümeti Suriye'yi iç mesele haline getirirken öncelikleri arasında soydaşlarının olduğuna dair de herhangi bir işaret yoktur. Bu yazıda hem Suriye'de yaşanan Bayır Bucak Türkmenlerinin kim oldukları hem de Türkiye'nin Suriye politikasındaki yerleri tartışılacaktır.

Bayır Bucak Türkmenlerinin Tarihçesi

Suriye Türklerinin geçmişi Selçukluların 1040 yılındaki Dandanakan Savaşında Gaznelilere yenilmesi ile Oğuzların Ön Asya'ya doğru gidenlerin arasından bir kolun 1063 yılından itibaren Suriye'ye girmesine dayandırılmaktadır. Özellikle Halep, Lazkiye, Trablusşam ve Asi Irmağı vadisi boyunca Hama, Humus ve Şam bölgesinde bu yerleşmeler yoğunluk kazanmıştır. 1069-1070 yıllarında ise Kurlu ve Atsız Beyler, Güney Suriye'yi tamamen ele geçirmiş, burada başkenti Remle olan bir Türkmen beyliği kurmuşlardır. Daha sonra beyliğin sınırları genişletilerek Suriye Selçuklu Devleti kurulacaktır. Buradaki Türk boyları, 1096 yılında Haçlı seferleri başladığında Selahattin Eyyubi komutasındaki Müslümanlarla birleşerek Haçlılara karşı bölgeyi savunmuşlardır. [1]

1097 yılında bölge Haçlıların eline geçse de 1267 yılında bölgenin bazı yerleri tekrar Türkler tarafından geri alınacaktır.[2] Selahattin Eyyubi'nin ölümünden sonra bölgeye bir başka Türk devleti olan Memluklular hâkim olmuştur. Anadolu'ya hâkim olan Anadolu Selçuklu Devleti ise, 1243 yılında Moğollarla yaptığı Kösedağ Savaş'ını kaybetmesinin ardından ağır Moğol baskısı altında kalmıştır. Bu baskı sonucu özellikle Kayseri ve Sivas'ta yaşayan Türkmenler, Memluk Sultanı Baybars zamanında Suriye bölgesine yerleşmişlerdir. Bu dönemde Suriye'ye gelip Şam'a yerleşen Türkmenler, İlhanlı hükümdarı Ebu Said Bahadır Han'ın ölümünden sonra çıkan siyasi karışıklıktan faydalanarak 1337'de Elbistan civarında Dulkadiroğulları beyliğini kurmuşlardır. 1516 yılında Yavuz Sultan Selim'in Mercidabık Savaşında Memlükleri yenilgiye uğratıp Suriye, Filistin ve Lübnan topraklarını kontrolü altına almasının ardından bölge I. Dünya Savaşına kadar Osmanlı idaresinde kalmıştır.

I. Dünya Savaşı bölgenin kaderini değiştiren en önemli olay olmuş, bu savaş sırasında yapılan gizli toprak paylaşımı anlaşması Sykes-Picot ile Suriye, Lübnan , Kilikya ve Musul yöreleri gibi Fransa'nın payına düşmüştür. [3]

Fransız işgalinin başlamasının ardından bölgede yaşayan Türkler, hemen Halep ve Lazkiye'de müdafaa kuvvetleri kurup işgalcilere karşı mücadele vermişlerdir. Fransızlar ile 20 Ekim 1920 yılında yapılan Ankara anlaşması ile bu bölge Fransız mandası altına girmiştir. Bugünkü Suriye ise 17 Nisan 1946 yılında bağımsızlığını kazanmıştır.

Bayır Bucak Türkmenlerinin Mevcut Durumu

Suriye Türkmenlerine Bayır Bucak Türkleri demektir. Resmi rakamlara göre Suriye'nin nüfusu yaklaşık 23 milyondur. Buradaki Türkmen sayısı hakkında farklı rakamlar öne sürülse de Suriye'de Türkçe konuşan Türkmen sayısının yaklaşık olarak bir buçuk milyon olduğu kabul edilmektedir. Bunun yanında Türkçeyi unutmuş Türkmenler ile birlikte bu sayı 3,5 – 4 milyona kadar çıkmaktadır.[4]

Bayır Bucak Türkmenleri Hatay'ın Yayladağı ilçesi dahil olmak üzere Lazkiye'ye kadar uzanan bölgede yaşamaktadırlar. Yayladağı ile Lazkiye arasında olan bölgelerde 36 köy 2 nahiye olarak Türk köyleri bulunmaktadır. [5] Türkmenlerin yerleşim yerleri genellikle köy olduğu için halk çiftçilik, rençperlik, elma üretimi ve tarımla uğraşmaktadır. [6]

Suriye Türkmenlerinin tamamı Sünni Müslüman'dır. Konuştukları diller ise Arapça ve Türkçedir. Kullandıkları Türkçe, Türkiye Türkçesine çok yakındır. Suriye Türkleri, şiveleri ve edebiyatları bakımından Türkiye'nin bir uzantısı gibidirler. Suriye'de konuşulan ağız da, Hatay bölgesinde konuşulan Türkmen ağızlarının bir devamı niteliğindedir. Hama ve Humus Türkmenlerinin şivesi Osmanlı Türkçesine diline daha yakındır. [7] Türkler Suriye'de azınlık olarak kabul edilmemekte ve kayıtlarda Müslüman olarak geçmektedirler. Halk arasında ise Türkmenler olarak adlandırılmaktadırlar. Bayır Bucak Türkmenleri kimliklerinin bilincinde olmakla beraber yaşadıkları çevre ile kaynaşarak biraz olsun erimişlerdir. Ama kendilerini Türkmen olarak tanımlamaya devam etmektedirler. [8]

 

Asimilasyon Politikaları

20. yüzyılın ortalarından itibaren çok sayıda Suriye Türkü Araplaştırılmıştır. Bu çerçevede, Türkçe yer adları Arapça'ya çevirmiştir. Örneğin, İsabeğli "İseviye", Elmalı "Tuhafiye", Turunç "Ummutuyur", Kebeli "Rabia", Kolcuk "Dura", Gökdağ "Elhadra", Buzluca "Selce"olmuştur.[9]

Suriye yönetiminin Suriyeli Türkmenlere asimilasyon politikası uygulamasının nedenleri arasında sosyal ya da siyasi herhangi bir örgütlenmeye sahip olmamaları ve dağınık halde yaşamaları yer almaktadır. Suriye Türkiye'ye gitmek isteyen Türkmenleri engellemiş, gizli olarak gidenlerin ise mal varlıklarına el koymuştur. Esad döneminde toprak reformu adı altında Türkmenlerin toprakları önce istimlâk edilmiş sonra da bu topraklara Araplar yerleştirilmiştir. Bölgede Türk dilinde eğitim yapılması da engellenmiş ve zorla Arapça eğitim uygulanması halkın eğitim seviyesini düşürmüştür. Bütün bunların yanında Türklerin seçme ve seçilme hakları da kısıtlanmıştır. 1994 yılında gerçekleştirilen seçimlerde Bayır Bucak Türkmeni Adnan Karayusuf 40 binin üzerinde oy alsa da Meclise girememiştir.[10]

Suriye'de Türkmenler arasında sosyal ya da siyasi herhangi bir örgütlenme gerçekleşmemiştir. Zira Türkmenler Suriyeli Arap olarak tanınmaktadırlar. Dolayısıyla da Suriye, bu tarz bir örgütlenmeyi kabul etmemiştir. [11] Beşar Esad yönetiminin iç ve dış baskılar sonucu kabul ettiği siyasi partilere ilişkin yasa ile bu konuda ilerde bazı adımlar atılabilir. Ancak durum henüz belirsizliğini korumaktadır.

Suriye Türkmenleri ülkedeki yönetim karşıtı hareketlerde muhalif kesimi desteklemektedirler. 24 Ağustos 2011 tarihinde yayınlanan bir habere göre Beşar Esad döneminde çeşitli baskılara maruz kalan Türkmenler muhaliflerin yanında yer almalarına rağmen İstanbul'daki rejim karşıtı faaliyetleri koordine etmek için düzenlenen toplantıya davet edilmemişler ve hatta böyle bir toplantıdan son anda haberleri olduğu için ancak gözlemci olarak katılabilmişlerdir. Ayrıca henüz örgütlenme aşamasında olan Suriye Türkmen Hareketi (STH) sözcüsü Ali Öztürkmen Türk hükümetine Suriye'deki Türkmenlere ilgi göstermedikleri konusunda eleştiri yöneltmiştir.[12]

 

Sonuç

Bayır Bucak Türkmenlerinin Türkiye'ye yoğun ilgisi vardır. Türkiye'de okuma, çalışma, iş kurma yönündeki talepleri yoğundur. Bu nedenle Türkçeyi unutan Türkmenler de yeniden öğrenme arzusuna sahiptirler. [13]Bu bağlamda Suriye ile Türkiye arasında yapılan Serbest Ticaret anlaşmasının yürürlüğe girmesi ve 2009 yılından itibaren iki ülke arasındaki vizelerin kaldırılması bölge Türkmenleri tarafından sevinçle karşılanmıştır. Diğer bir ifade ile Türkiye-Suriye ilişkilerindeki gelişmeler, Suriye Türkmenlerine rahatlama getirmiş ve onlartarafından da desteklenmiştir.

Bugün Suriye'deki durum hala belirsizliğini korusa da isyanın mezhepsel ayrılığı kışkırtması ile bir iç savaş yaşanması tehlikesi bulunmaktadır. Bu olasılığı da göz önünde tutarak AKP Hükümetinin bölgedeki Türkmenler ile ilgili bir politika geliştirmesi gerekmektedir. Zira Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkiler Türkiye'nin Esad yönetimine eleştiri düzeyini artırması ile gerilmiştir. Suriye'nin geçtiği belirsiz dönemde Türkiye'nin Suriye'deki soydaşları ile sosyal ilişkilerini geliştirmek yolunda bazı adımlar atması, örgütlenmeleri için destek sağlaması en azından Türkmenlere kendilerinin sahipsiz olmadığını göstermek adına önemlidir. Aksi takdirde Irak Türkmenlerinin yaşadığı baskı ve zulmün bir iç savaş halinde Suriye Türkmenlerinin başına gelmesi halinde Türkiye soydaşlarına sahip çıkmamış olmanın acısını çekebilecektir.

 

 

 


[1] Suriye Türkmenleri, http://www.turkmens.com/Suria.html, Erişim Tarihi: 24.8.2011

[2] Dr. Yaşar Kalafat, Karşılaştırmalı Bayır-Bucak Türkmen Halk İnançları, Ankara, 1996, s.12-13

[3] Erdem Erciyes, Ortadoğu Denkleminde Türkiye Suriye İlişkileri, IQ Yayıncılık, 2004, s.59-60

[4] Oytun Orhan, Bilgay Duman, Bayır-Bucak Türkleri Derneği Başkan Vekili Ve Eğitim Sorumlusu Nihat Karaali ile Röportaj, ORSAM, http://www.orsam.org.tr/tr/orsamkonukgoster.aspx?ID=243, 18 Ocak 2011

[5] Orhan ve Bilgay Duman, Bayır Bucak Türkleri Derneği Başkanı Mehmet Fettah Çiftçi ile Röportaj, ORSAM, 3 Mart 2011, http://www.orsam.org.tr/tr/orsamkonukgoster.aspx?ID=268

[6] a.g.e

[7] Suriye Türkmenleri, a.g.e

[8] Oytun Orhan, Bilgay Duman, Bayır-Bucak Türkleri Derneği Başkan Vekili Ve Eğitim Sorumlusu Nihat Karaali ile Röportaj, a.g.e.

[9] Erciyes, s.62

[10] Erciyes, s.60

[11] Oytun Orhan, Bilgay Duman, Bayır-Bucak Türkleri Derneği Başkan Vekili Ve Eğitim Sorumlusu Nihat Karaali ile Röportaj, a.g.e

[12] İpek Yezdani, Syrian opposition sidelining Turkmens, community leader says, Hürriyet Daily News, 24 Ağustos 2011, http://www.hurriyetdailynews.com/n.php?n=8216opposition-sidelining-turkmens8217-2011-08-24

[13] Oytun Orhan, Bilgay Duman, Bayır-Bucak Türkleri Derneği Başkan Vekili Ve Eğitim Sorumlusu Nihat Karaali ile Röportaj, a.g.e

 

 

Sibel Kalemdaroğlu

sibelkalemdaroglu@gmail.com

Uzmanlık Alanları

Ortadoğu, Ortadoğu siyasi tarihi, Körfez ülkeleri

Biyografi

Sibel Kalemdaroğlu 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü’nde Ortadoğu ve Afrika Araştırmaları Merkezi’nde Araştırmacı olarak görev yapmaktadır.

İlköğretimin Arı Koleji, orta ve lise eğitimini TED Ankara Koleji’nde tamamladıktan sonra 1998 senesinde Bilkent Üniversitesi’ndeki lisans eğitimine başlamıştır. Uluslararası İlişkiler alanında lisans diplomasını 2003 senesinde aldıktan sonra Marka ve Patent vekili olarak çalışan Kalemdaroğlu 2010 yılından bu yana düşünce kuruluşlarında çalışmaktadır. 2012 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinden yüksek lisans diplomasını aldıktan sonra yine aynı sene içinde Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler bölümünde doktora çalışmalarına başlamıştır.

2011 Haziran ayından bu yana 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü’ndeki görevine başlamıştır. Kalemdaroğlu’nun bazı makaleleri 21. Yüzyıl internet sitesi ve Dergisi’nde yer almaktadır.

Yabancı Diller

İngilizce KPDS : 90

Almanca (Başlangıc seviyesi)

İtalyanca (Başlangıç seviyesi)

Arapça (Başlangıç Seviyesi)