Bu sayfayı yazdır

“Pax Energetica” Başlıyor!

Yazan  18 Kasım 2016

Esasen ABD Başkanı’nın kim olduğu sonucu değiştirmez. ABD, Obama döneminde Orta Doğu ve Hazar enerji kaynakları ile pek ilgili değilmiş görüntüsü vermiştir. Ancak asıl hikaye bu değildir. Finansal kriz sonrasında Manitu’nun hediye ettiği büyük miktardaki konvansiyonel olmayan petrol (tight oil-shale oil) ve gaz (shale gas) keşifleri sayesinde hem Orta Doğu petrolü kaynaklı jeopolitik riski petrol fiyatlarının belirleyicisi olmaktan çıkaran ABD, hem de kaya gazı sayesinde yaklaşık 800 milyar metre küp’lük yıllık üretime ulaşarak (2015-BP verileri), gaz üretiminde dünya lideri olan Rusya’yı 200 milyar metre küp mertebesinde solladığı bu üretim düzeyi ile müttefik Avrupa’nın Putin’in elinde can vermesini engelleyecek LNG hamlesi başlatmıştır. Kaldı ki doğal gaz, yenilenebilir enerji kaynakları ile birlikte ve kuşkusuz  nükleer füzyon ekonomik bir seçenek haline gelinceye dek, Paris İklim Sözleşmesi kapsamında verilen CO2 emisyon azaltma taahhütlerinin yerine getirilmesini sağlayacak en kritik yakıt konumunda olacaktır.

Pax Energetica olarak isimlendirmeyi uygun bulduğum Trump’la başlayan bu yeni dönemde ABD, Orta Doğu, Kuzey Afrika, Hazar ve Doğu Akdeniz enerji kaynaklarını, belirli bir düzen içinde ancak mutlaka Rusya’nın Avrupa ve Türkiye üzerindeki manevra alanını daraltacak şekilde, tek tek oyuna sürecektir. ABD’nin bölgemiz üzerinden Rusya ve dolaylı olarak Çin ile yürüteceği asıl savaş alanı doğal gaz kaynakları ve rotaları üzerine olacaktır.

Türk Akım’a karşılık vermek için önce İsrail gazının Türkiye’ye ve buradan TANAP ve Güney Gaz Koridoru ile Avrupa’ya gönderilmesinin önünü açacak her türlü stratejik, psikolojik ve politik hamleyi yapacaktır. Bu bakımdan Kıbrıs sorununun çözümlenmesi ABD-Türkiye ilişkileri açısından en az Suriye meselesi kadar kritik konumda olacaktır. İsrail gazının mutlaka Türk Akım’dan önce veya aşağı yukarı aynı zamanlarda (en geç 2019 sonu) Türkiye’ye ulaştırılması gereklidir. Toplam ihracat kapasitesi 15 bcm düzeyinde bir deniz geçişli 500 km’lik hat yeterli olacaktır. Ancak İsrail hükümetinin aldığı bir karar nedeniyle ihraç fiyatı yurt içi gaz satış fiyatını geçemeyeceği için, bu projenin ekonomikliği şu an çok tartışmalıdır.

İsrail gazında sorun çıkarsa B planı, Kuzey Irak gazının 200 km’lik bir hatla acilen BOTAŞ sistemine buradan da TANAP’a bağlanması olacaktır. Kuşkusuz Kuzey Irak ile Türkiye arasında imzalanan ancak ABD ile malum soğukluk nedeniyle bir türlü aktive edilemeyen petrol ve gaz anlaşmalarının devreye alınması için Suriye’nin geleceği ile ilgili el sıkışılması, IŞİD’in temizlenmesi sonrasında Kürtler ve Bağdat arasında Kerkük’ün sahipliği konusunda yaşanması kaçınılmaz gözüken 2 yıllık “ABD gözetimindeki” uzaktan kumandalı PSB savaşın az kayıpla kısa sürede bitmesi gerekmektedir.

Gazprom’un Belarus’a 2017 için verdiği fiyat olan 130 $/1000 m3 gerçekten ürkütücüdür. Ne İsrail gazı ne Azeri gazı (mevcut ve üretime alınacaklar dahil) ne İran gazı, Avrupa’ya da yansıyacak bu düşük fiyatlarla rekabet edemez. Kuzey Irak gazının üretim maliyeti ve yakınlık avantajı ABD-Türkiye enerji ilişkilerinin ana eksenini belirleyecektir ve belirlemelidir. Yoksa ABD LNG’si Avrupa’da yaygınlaşana kadar “Türk Akım’ı alan Rusya Trakya’yı geçip Avrupa’nın kalbine Rus gazını saplayacaktır”.

 

Eğer Rusya ile ABD Suriye konusunda anlaşırlarsa, İran’ın tekrar dünya sistemine entegre edilmesine karşılık ABD ve Batı’ya Türkmen gazının Türkiye’ye ulaştırılması için jest yapması da beklenebilir. Ancak kendisine rakip yaratmak istemeyen İran, mevcut Türkiye bağlantısı üzerinden halihazırda 10 bcm gaz satan  Türkmenistan’ın, maksimum 20 bcm taşımasına, bu gazı da TANAP’a İran adına (ITE) enjekte etmesine izin verecektir.

Suriye konusunda bir anlaşmazlık yaşanırsa, ABD hem Kırım konusunda geniş bir cephe açacak hem de Türkmen gazının Trans Hazar Boru Hattı ile Azerbaycan-Türkiye-Avrupa güzergahında taşınması için çaba gösterecektir.

Kuzey Afrika’nın yeni nizamında ise Libya ve Mısır en kritik kaynaklar olarak karşımıza çıkmaktadır. ABD Körfez üreticilerini cezalandırmak için Libya’nın sülfür içeriği AB standartlarına uygun petrolünü Es Sidra’dan İtalya’ya ve Avrupa içlerine sattıracaktır. Ayrıca Cezayir gazı için Libya üzerinden İtalya’ya uzanan alternatif bir gaz taşıma koridoru daha açılacaktır. Mısır, LNG sektöründe ABD’nin branch ofisi gibi çalışacak, ABD’den yüklü miktarda kaya gazına dayalı LNG ihracatı yapılana kadar Avrupa pazarını Katar ve İran’a kaptırmamak için uğraşacaktır.

Sözün özü, ABD yeni dönemde, ki Rusya’nın Ukrayna, Yunanistan, Türkiye dahil uzun dönemli anlaşmalarının biteceği 2021 yılına dek Rus gazına gerçek bir veya birkaç alternatif gaz kaynağı yaratmak zorundadır. Bu ise, en azından Trump’ın Beyaz Saray’daki ilk 4 yılında (2017-2020) gerek askeri gerekse ekonomik etkisini bölgemizden eksik etmeyeceği, Körfez ülkelerine ayar vermeye devam edeceği anlamına gelmektedir.

Türkiye her türlü enerji pazarlığını optimum sonuçlara ulaştırabilecek tek aktör konumundadır. Bunun sadece ABD ve Türkiye enerji bürokrasisi tarafından değil Rusya Federasyonu tarafından da iyi analiz edilmesi gerektiği açıktır. Türkiye zamanından önce alternatifler arasından acele seçimler yapmamalı, tüm seçenekleri sadece ekonomik değil jeopolitik riskler açısından detaylı bir fayda-maliyet analizine tabi tutmalı, nihai seçim anı geldiğinde ulusal çıkarlarına en uygun seçeneğin önünü açarak, bu kanlı enerji savaşından derin yaralara almadan çıkmalıdır.