KIBRIS`TA ÇAPRAZ OY POLEMİĞİ
 Bu sayfayı yazdır

KIBRIS`TA ÇAPRAZ OY POLEMİĞİ

Yazan  14 Aralık 2009
Kıbrıs görüşmeleri devam ederken geçen hafta, KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat Kıbrıs’taki seçimlerde Türk ve Rum taraflarının tek liste çıkarması ya da seçmenin çapraz oy kullanmasını gündeme getirdi.

Ayrıntılar tam olarak açıklanmadı ama sisteme göre, Başkan ve Başkan yardımcısı seçimlerinde, Rum devletinde kullanılan oylar KKTC'de yüzde 20 oranında etkili olacak. Tabii KKTC'de kullanılan oylar da Rum seçimlerini yüzde 20 oranında etkileyecek.

Bunun anlamı, "Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti" Başkan ve Başkan Yardımcısı seçimlerinde her iki toplumun % 20 katkısı aranacak. Yönetim ve Güç paylaşımı başlığı altında değerlendirilen, dört yıl süre ile yönetimi paylaşacak, Rum Başkan ve Türk Yardımcı veya tam tersi durum için geçerli olacak bu konu, her iki kesimim muhalefetinden ciddi tepkiler aldı.

KKTC'deki Demokrat Parti Genel Başkanı Serdar Denktaş, öneriyi, "tek devlet ve tek vatandaşlığı perçinlemeye yönelik adım" olarak niteledi. Serdar Denktaş, "İki ayrı demokrasinin sulandırıldığı her yönteme karşı olduklarını" belirterek, öneriyi kabul etmeyen DP ve Ulusal Birlik Partisi'nin yüzde 65 oranında oya sahip olduğuna işaret etti.

Başbakan ve UBP Başkanı Dr. Derviş Eroğlu'nun "Çapraz oylamayı" aslakabul etmediğini biliyoruz. Bu konuda kendisinin arkasında büyük bir güç vardır. Milli Konsey de bir süre önce "Çapraz oy" olayının saçmalık olduğunu ve CTP ile AKEL arasında plânlandığını açıklayarak reddetmişti.

Diğer taraftan, Rum DISI Partisi devreye girerek, KKTC`deki iktidar Partisi olan UBP'yi ziyaret etti. DISI Genel Başkanı Anastasiyadis'i harekete geçiren CTP-AKEL arasında tezgâhlanan "Başkanlık için çapraz oy" oldu. Anastasiyadis, Başbakan ve UBP Genel Başkanı Dr. Derviş Eroğlu'nu ziyaret etti. Ziyaretin bu sırada oluşu, CTP-AKEL arasında tezgâhlanan oyunlarla Türk ve Rum Halklarının bu iki ana partisinin oyuna getirilmekte oluşudur.

Osmanlıdan beri Kıbrıs'ta seçme ve seçilme hakkına sahip olan Türk Halkı, bu yetkiyi İngiliz Sömürge döneminde de elinde tutmuş, köy muhtarlığından, Belediye Başkanlığına veya Sömürgenin zaman zaman oluşturduğu Meclislerde görev yapacak Türk ve Rum Temsilciler, ayrı ayrı aday ve ayrı ayrı oylama ile seçilmişlerdi.

Hristofyas ise Yunanistan'dan çekindiği için Costas Carras'ın formülünü masaya sürdü. Yani seçim Senato'ya hapsedilmeyecek ve tüm seçmenlere yayılacaktır. Türk ve Rum adaylar, biri öteki halkın %20 ek oyunu almak durumunda olacaktır. Bu çapraz oy, kendi halkı içinde azınlık olsa da seçimi kazanma şansı veren bir aldatmacadır. Bu CTP için geçerlidir.

Talat ve Hristofyas bu yöntemle, her iki toplumda ki milliyetçi hareketlerin iktidara gelmelerinin önünü kesme planları konusunda birbirlerine destek oldukları gözükmektedir. Bu destek, kendi iktidarlarını sağlama alma, karşıt görüşlerin önünü kesme olarak ta yorumlanabilir. Nasıl yorumlanırsa yorumlansın " Çapraz Oy" Türk Toplumunun gelecekteki yöneticilerini seçerken özgür idaresini tam olarak sandığa yansıtamayacağı açıktır. Çoğunluğun dengesini bozacak oylar her zaman Rum tarafının inisiyatifine bağlı olacaktır. Kısacası, Kıbrıs Türkünün hak ve menfaatlerini korumaya çalışan Türk Milliyetçiliğinin önü kesilmiş olacaktır.

Nitekim tanıdık başka bir ses yılların dava adamı, Milli Lider Rauf R.Denktaş gidişten memnun olmadığını İstanbul'da yüksek sesle seslendirdi ve Talat'a hitaben "Halk sana KKTC'den vazgeç yetkisi vermedi" dedi. Bu çağrışım Ankara'da esen havayı da yansıtmaktadır. Denktaş :

"Bütün bu gelişmeleri, Kilisenin rolünü, Rum Milli Konsey kararlarını es geçerek yapılacak bir anlaşmanın, Kıbrıs Türkleri için felâket olacağını görmezden gelenlere fazla bir şey söyleyemeyiz. Ancak bunu gören herkesin saflarını sıklaştırarak el birliği ve işbirliği yapmaları halkı aydınlatmaları şarttır. Kalıcı barış olacaksa, bunun temelinde eşitliği, sınırları, hak ve hürriyetleri perçinleyen egemenliği ve KKTC'nin var olması gerekir.Garantilerin Türkiye AB üyesi oluncaya kadar aynen devamı ise kaçınılmaz bir zorunluluktur.İki bağımsız devletin insanları kendilerini güven içinde hissedecek, güvenlik ile birlikte işbirliğini kolaylaştıracaktır."

Kıbrıs Türkü, kaderini kimsenin eline, özellikle de yıllarca karşılıklı düşmanlık duyguları besleyen Rum Yönetimi ve toplumuna asla bırakmamalıdır.