Bu sayfayı yazdır

Biden’ın Doğu Akdeniz Mesajı Bir Fırsat mı?

Yazan  24 Ocak 2022

İsrail’in Tamar ve Leviathan, Mısır’ın Zohr, Güney Kıbrıs’ın Glaukus kuyularından çıkan doğal gazı, Akdeniz tabanına döşenecek uzun bir boru hattı ile Girit üzerinden Avrupa’ya 2025 yılına kadar aktarma projesi, 2016 dan itibaren önem kazanmış ve Avrupa’nın enerji güvenliği olarak Trump yönetimi tarafından desteklenmişti.

ABD'nin konuya daha sonra verdiği destek ve Doğu Akdeniz ittifakı arasında imzalanan birçok anlaşma, Türkiye’yi adeta Doğu Akdeniz haritasından çıkarmış ve çıkarlarını yok kabul etmişti. Buna karşılık Ankara, 2019 sonunda Libya’nın Birleşmiş Milletler nezdinde meşru olarak kabul edilen Trablus yönetimi ilehukuki ve fiili durumu hala tartışmalı olarak düşünülen birdeniz yetki alanı anlaşması imzalamış ve her iki ülkenin deniz altı kaynakları üzerindeki haklarını savunmaya devam edeceğini açıklamıştı.Bu arada İsrail gaz pompalamaya, iç ihtiyacı için kullanmaya, Mısır’a aktarmaya ve Mısır terminallerinde LNG ye çevirmeye devam etti. Aralarında ulusal ihtiyaç kapasitelerini belirleyip, arz fazlasını nasıl değerlendireceklerini düşünüp dururlarken bütün işbirliği platformlarının dışında kalan Türkiye, yalnız bırakıldığı köşede bir gumbot diplomasisi benimsedi.Aradan geçen gergin dört yıl içinde son zamanlara kadar her gün, her hafta yeni bir Navtex restleşmesi veya söz düellosu gördük. Türkiye etrafa kurusıkı korku salarak kararlılığını göstermeye çalıştı. Tabii muhtemel bazı gelişmeleri engelledi veya geciktirdi. Bu arada büyük paralar harcayarak sismik araştırma gemileri satın aldı. Ama bazı müdahaleler nedeniyle onları limana bağladı. Bu Doğu Akdeniz için bir “kaybet-kaybet” veya“ben kazanamazsam-sen de kaybet” stratejisiydi. Sonra ne değişti?

Devran Döndü mü?

Geçen hafta başında Joe Biden ani bir açıklama ile İsrail, Kıbrıs ve Yunanistan’a ABD nin artık Doğu Akdeniz (Eastmed) doğal gaz boru hattını desteklemediğini duyurdu. Açıklama yazıya dökülmedi. Bu nedenle diplomatik olarak gayri resmi veya kayıt dışı bir gelişme olarak nitelendi. Bu işte en yetkin taraf olarak kabul edilen İsrail’de konu farklı farklı yankılandı ve yorumlandı. Her ne kadar Biden’ın, kendilerine Arap komşularıyla Abraham anlaşmaları çerçevesinde uzlaşma zemini hazırlayan Trump kadar İsrail yanlısı olmadığını kabul etseler bile, bu açıklama, Biden’ın iklim değişikliği gündemi ile uyumlu bulundu.Ne de olsa kim başkan olursa olsun İsrail’in en büyük hamisi ABD diye düşünüp fazla karıştırmaya gerek duymadılar. Zaten 1900 km (1200 NM) uzunluğunda olacağı düşünülen boru hattı ile ilgili teknik, topolojik, finansman ve siyasi birçok soru ve sorun vardı. İsrailmevcut birleştirilmiş üretimin,bütün bu zorluklarave yaklaşık 6 milyar dolarlık maliyete katlanmayı gerektirecek düzeyde olmadığını başından beri açıklıyordu. Atılacak taş, ürkütülen kurbağaya değmeyecekti. Bu nedenle Biden’in konuya nokta koyması, İsrail açısından bir bakıma iyi oldu. Zaten projeyi daha çok “Türkiye’nin saldırgan tutumuna karşı koruyucu bir kalkan” olarak gören Güney Kıbrıs ve Yunanistan ittiriyor, bunun AB için “çok özel bir enerji güvenliği” projesi olduğunu iddia ediyordu. Eastmed boru hattına hem devlet olarak, hem de özel şirketleri ile destek veren İtalya ise Atina’da imzalanacak olan anlaşmaya zaten katılmayacağını açıklamış, kenarda durup seyretmeyi daha uygun bulmuştu. Atina, ABD'nin Girit ve Dedeağaç’ta bulunan ve aslında Rusya ve Karadeniz güvenliği için güçlendirdiği üslerin Türkiye’ye karşı da olabileceğini varsayarak şimdilik fazla ses çıkarmıyor. Öte yandan Ankara’da konu ile ilgili fazla bir yorum yapılmadı. Ama Biden’ın açıklamasında, Doğu Akdeniz boru hattından öte başka mülahazaların olduğuna kuşku yok. ABD hala Avrupa’nın enerji güvenliğini ve bunun Doğu Akdeniz ayağının önemini takdir ettiğini ve bunu başka formüllerle bir arada değerlendirileceğini açıklamayı ihmal etmiyor.

Jeopolitik Dinamiklerin Gölgesindeki Yeni Değerlendirmeler  

İlk alternatif daha sonra ayrıntısı belirlenecek bir Avrasya enterkonnekte sistem projesi ile İsrail, Güney Kıbrıs ve Avrupa’yı ortak bir elektrik şebekesine bağlamak olarak açıklandı. Ama elektrik üretimi için yeni ABD yönetiminin önerisi, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması. Bu bağlamda daha geniş bir coğrafi tasarımda, Türkiye’yi de içine alacak biçimde, doğal gazın elektrik enerjisine çevrilerek Avrasya hatları üzerinden gidiş-geliş çift yönlü olarak aktarılması projenin yapılabilir farkı. Tabii şimdilik bu önemli bir bölgesel işbirliği projesi olarak kâğıt üzerinde bekliyor.

 Halen çıkarılan İsrail doğal gazının Avrupa’ya nasıl aktarılacağı konusuna gelince, belki Biden yönetimi Türkiye ve İsrail arasında uzanacak bir boru hattı için,iki ülke arasında olması gereken yakınlaşmanın önemine işaret ediyor.

Türkiye’nin gecikerek de olsa Doğu Akdeniz’de savaş baltaları suya gömmek gereği duyduğuna kuşku yok. Zaten bunun için sismik gemiler kıyıda; Gumbot diplomasisi geri planda. Ama artık Türkiye’nin, Mısır ve İsrail ile yeniden anlaşması mümkün mü? Hem İsrail, hem de Mısır’ın bu anlamda ön koşulları var. Bu ön koşullar arasında en önemlisi, Türkiye’nin siyasi ve ideolojik tercihlerini değiştirerek, rasyonel fabrika ayarlarına dönmesi, radikal gruplara verdiği desteği ve rivayet edildiği gibi İŞİD militanlarına vatandaşlık vermeyi sonlandırmasını bekliyorlar. Buna rağmen İsrail enerji bakanı Yuval Steinitz zaman zaman yaptığı açıklamalarla, Türkiye ile işbirliği yapabileceklerini açıklamaktan çekinmiyordu. Eminim göreve Haziran 2021 de gelen Karine Elharrar da benzer açıklamaları yapacaktır. Bu nedenle, arkasında gerçek bir siyasi irade varsa ekonomik, hukuki, idari, mali ve teknik ayrıntıların kısa boru hattının inşası konusunda sorun olması söz konusu olmayabilir.

Türkiye Bu Fırsatı Değerlendirebilir mi?

Yükselen petrol ve doğal gaz fiyatları, Rusya ile Ukrayna üzerinden dünyada yaşanan gerginlik ve artan sıcak savaş riski yanı sıra Eastmed boru hattının şimdilik bir “ rüya”olarak rafa kaldırılması, Türkiye ve İsrail doğal gaz işbirliğine imkân verir mi?

Leviathan (ve Tamar) doğal gazının birkaç yıl içinde Ceyhan’a ulaşması büyük tablo içinde düşünüldüğünde hem Türkiye’nin Rusya ve İran gaz bağımlılığını azaltması, hem Batı Avrupa’ya yeni bir alternatif sunulması, hem de İsrail gazına Mısır dışında bir pazar yaratılması açısından önemli.

Ancak kısa boru hattının önce nereden geçeceği sorusuna yanıt bulmak önemli.Suriye ve Lübnan kara suları ve toprakları birer alternatif. Kara sularından geçiş için Türkiye ve Suriye arasında bir deniz yetki alanı anlaşması gerekiyor. Bunun için Türkiye’nin Esat ile uzlaşma yoluna gitmesi ve Rusya’nın bu uzlaşmaya engel olmaması gerekli. Lübnan ve İsrail arasındaki Münhasır Ekonomik Alan(MEA) anlaşmasında hala çözülemeyen düğümler var. Ana karadan geçecek boru hattı ise Suriye’de siyasi durumun düzelmesine, güvenlik riskinin azalmasına ve tabii yine Esat ile Ankara’nın anlaşmasına ve Rusya’nın buna engel olmamasına bağlı. Suriye-İsrail ilişkileri de ayrı bir sorun yumağı. İki ülke arasında birden fazla konuda anlaşmanın olması ve terör riskinin ortadan kalkması en önemli konular.

İsrail kuyularından Ceyhan’a uzanabilecek doğrudan boru hattı cetvel ile çizilse çok kolay bir yol. Ama bu boru hattı bu defa G. Kıbrıs’ın münhasır ekonomik alanına girmek zorunda. Her ne kadar Güney Kıbrıs ve İsrail arasında bir MEA anlaşması bulunsa bile, Güney Kıbrıs’ın Türkiye’yi bu gaz ticareti denkleminde lehtar olarak görmek istemeyeceğine kesin gözle bakılabilir.İşte Biden yönetimi eğer bu sorunu çözerse, Türkiye bu yeni fırsatı değerlendirebilir.ABD de Gasprom’un ve dolayısı ile Rusya’nın Batı Avrupa üzerindeki tekel gücünü kırabilir. Ukrayna üzerindeki emellerine bir şey yapamaz. Ama bu konuda da pazarlık gücü artar.

Prof. Dr. Sema Kalaycıoğlu

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Misafir Yazar