31 Mayıs 2025
21YYTE.ORG Balkanlar Ve Kıbrıs Araştırmaları Merkezi Türk Devletleri Teşkilatı'ndan KKTC hamlesi

Türk Devletleri Teşkilatı'ndan KKTC hamlesi

6 Dakika
OKUNMA SÜRESİ

Mayıs ayının başında TDT Aksakallar Konseyi’nin17’nci Toplantısı KKTC’nin Girne kentinde yapıldı. 

Bu toplantının KKTC’de yapılması KKTC’nin uluslararası alanda görünürlüğünün ve gayrıresmî plânda tanınırlığının arttırılması amacı bakımından elbette olumlu bir gelişmedir.

Toplantıya dair Bildiri TDT Sekretaryası’nın internet sitesinde yayımlanmıştır.

https://turkicstates.org/en/news/the-17th-meeting-of-the-council-of-elders-of-the-organization-of-turkic-states-was-held-on-2-may-2025-in-girne-trnc

Kısa Bildiri’de KKTC ile ilgi olarak şu ifadeler yer almıştır:

“Türk Devletleri Teşkilâtı (TDT) Aksakallar Konseyi 17. Toplantısı 1-2 Mayıs 2025 tarihlerinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) Girne şehrinde gerçekleştirildi.... Aksakallar, mevcut toplantının organizasyonu ve sıcak misafirperverlik için KKTC tarafına şükranlarını ifade ettiler.”

Bildiri’de KKTC’nin ve Türkiye’nin ortak Millî Davası olan Kıbrıs konusundaki politikasına Aksakalların desteğini gösteren ve KKTC’nin tanınmasını tavsiye anlamına gelen herhangi bir ifade yer almış değildir.

Medyada TDT’na üye devletlerin Aksakalları’nın – Konsey Başkanı Sayın Binali Yıldırım dışında – nezaket kabilinden de olsa - bireysel olarak herhangi bir demecine da rastlamadım. Bu da manidardır.

Bilindiği üzere, TDT’nın 5 üyesi (Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan) ve 4 Gözlemci üyesi (Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Türkmenistan ve Macaristan ve bir de  Ekonomik İşbirliği Teşkilâtı) vardır.

“Gözlemci” statüsündeki Macaristan Budapeşte’de TDT’nın “Gayrıresmî Zirve” toplantısını düzenliyor ama “Gözlemci” Macaristan diğer bir “gözlemci” KKTC’ni toplantıya davet etmiyor. (“Gözlemci” Türkmenistan da Zirve’ye katılmamış. Davet mi almadı, yoksa katılmak mı istemedi, sebebini bilmiyorum.)

“Gözlemcilerin” Zirve’ye davet edilmemeleri TDT’nın Temel Belgelerindeki bir hükümden kaynaklanıyorsa, o zaman nasıl oluyor da bir “Gözlemci” olan Macaristan TDT’nın Zirvesi’ne ev sahipliği yapıyor? AB üyesi olduğu için mi Macaristan'a bu imtiyaz veriliyor?!

KKTC’nin Zirve’ye davet edilmediğinin belli olmasıyla birlikte, dayanışma icabı,  Türkiye’nin haklı gerekçelerle bu duruma itiraz etmesi ve itiraz kabul edilmediği takdirde, ölçüsü ve şekli Devletimiz tarafından belirlenecek bir tepkinin  gösterilmesi gerekirdi diye düşünmekteyim.

Zirve’nin Bildirisi’nde “Macaristan, Türkmenistan ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Türk Dünyasının ayrılmaz bir parçası olarak, Gözlemci sıfatıyla TDT'nın çalışmalarına yapmakta oldukları değerli katkıları memnuniyetle karşıladıklarını;” ifadesi yer alıyor.

[Welcome the valuable contributions of Hungary, Turkmenistan and Turkish Republic of Northern Cyprus in their capacity as Observers, as an inseparable part of the Turkic World, to the work of the OTS;]

Bildiri’nin bu paragrafta “Gözlemci” Macaristan ve Türkmenistan ile birlikte “KKTC’nin Türk Dünyası'nın ayrılmaz bir parçası” olduğunun vurgulanması KKTC’nin meşru varlığının teyidi olarak önemli ve memnuniyet vericidir.

Ancak, “Gözlemci” Macaristan ev sahipliği yapmaya ehil görülürken, diğer “Gözlemcilerden” biri olan KKTC’nin Cumhurbaşkanı’nın Zirve’ye davet edilmemiş olması düşündürücü bir tezattır. Hattâ tam bir ironidir. 

“KKTC’nin Türk Dünyası'nın ayrılmaz bir parçası” sözünün anlamını havada bırakmaktadır.

KKTC’nin “Gözlemci” Macaristan tarafından Budapeşte “gayrıresmî Zirvesi’ne” davet edilmemesinin TDT’nın statüsündeki bir hükümden kaynaklanan makul bir gerekçesi varsa, kamuoyuna açıklanması yararlı olur.

KKTC’nin Budapeşte Zirvesi’ne davet edilmemesi, dışarıdan bakınca, ister istemez, TDT’na uygulanan AB kıskacını akla getirmektedir.

Son Budapeşte Gayrıresmî Zirve toplantısı örneğinin gösterdiği üzere, TDT’nda “Gözlemci” statüsüne sahip devletler TDT’nın Zirve Toplantılarına (veya gayrıresmî Zirve) ev sahipliği yapabildiğine göre, KKTC’nin ilerideki Zirvelerden birine ev sahipliği yapmak üzere diplomatik teşebbüste bulunmasında fayda olacağını düşünüyorum. KKTC’nin bu teşebbüsünün Türkiye tarafından aktif biçimde destekleneceği kuşkusuzdur.

Kıbrıs uyuşmazlığının çözüm şekline dair Bildiri’de yer alan ifadeye ilişkin bir müşahedemi de belirtme ihtiyacı duyuyorum.

Budapeşte Bildirisi’nin TDT’nın internet sitesinde yer alan Türkçe ve İngilizce metinlerde şöyle denilmektedir:

https://turkicstates.org/u/f/budapest-declaration.pdf

“6. Kıbrıs sorununun, Adadaki mevcut gerçeklere dayanarak, müzakere edilmiş, karşılıklı olarak kabul edilebilir ve uygulanabilir bir çözüme ulaştırılması ihtiyacını vurguladıklarını; Türk Dünyasının ayrılmaz bir parçası olan Kıbrıs Türk halkıyla, eşit özden gelen haklarını güvence altına alma arzularında dayanışma içinde olduklarını ifade ettiklerini;”

[6. Emphasize the need to reach a negotiated, mutually acceptable and viable settlement of the Cyprus issue based on existing realities on the Island; express their solidarity with the Turkish Cypriot people as integral part of the Turkic World in their aspirations to secure their equal inherent rights;]

Bildiri’nin işlenen konular itibariyle  TDT üyesi Devletler arasında bir diplomatik uzlaşı metni olduğu dikkate alındığında, bu paragrafta yer alan “Adadaki mevcut gerçeklere dayanarak” ve “Türk Dünyasının ayrılmaz bir parçası olan Kıbrıs Türk halkıyla, eşit özden gelen haklarını güvence altına alma arzularında dayanışma içinde olduklarını ifade ettiklerini” ibarelerinin KKTC’nin “egemen eşitlik temelinde iki devletli çözüm” hedefiyle önemli ölçüde bağdaştığı söylenebilir.

Bununla beraber “Kıbrıs sorununun... müzakere edilmiş, karşılıklı olarak kabul edilebilir ve uygulanabilir bir çözüme ulaştırılması ihtiyacını vurguladıklarını” ibaresi ise, öteden beri BM Belgelerinde de yer alan Rum-Yunan ikilisinin görüşlerine yatkın klişe bir ifadeye benzemektedir.

Bildiri’nin bu paragrafı hakkında önemseyerek işaret etmek istediğim husus da şudur:

Budapeşte Bildirisi’nin tam metnine ulaşmak için internette gezinirken Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı’nın sayfasında İngilizce metne tesadüf ettim.

https://president.az/en/articles/view/68872/print

Bu metinde “Türk Dünyasının ayrılmaz bir parçası olan Kıbrıs Türk halkıyla, eşit özden gelen haklarını güvence altına alma arzularında dayanışma içinde olduklarını ifade ettiklerini;” [express their solidarity with the Turkish Cypriot people as integral part of the Turkic World in their aspirations to secure their equal inherent rights;] ibareleri yer almamaktadır.

Azerbaycan’da yayımlanan İngilizce metindeki paragraf şöyledir:

“The parties...welcome the valuable contributions of Hungary, Turkmenistan, and the Turkish Republic of Northern Cyprus, in their capacity as Observers, as an inseparable part of the Turkic World, to the work of the OTS. Simultaneously, they emphasize the need to reach a negotiated, mutually acceptable, and viable settlement of the Cyprus issue.”

Bu paragraf Türkçe’de şöyle ifade edebilir:

“Taraflar...Türk Dünyası'nın ayrılmaz bir parçası olarak Macaristan, Türkmenistan ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Gözlemci sıfatıyla OTS çalışmalarına yaptıkları değerli katkıları memnuniyetle karşılamaktadır. Aynı zamanda, Kıbrıs sorununun müzakere yoluyla karşılıklı olarak kabul edilebilir ve yaşayabilir bir çözüme ulaşmasına duyulan ihtiyacı vurgulamaktadır.”

Görüleceği üzere KKTC’nin ve Türkiye’nin Kıbrıs politikasına uygun ibare olan “Türk Dünyasının ayrılmaz bir parçası olan Kıbrıs Türk halkıyla, eşit özden gelen haklarını güvence altına alma arzularında dayanışma içinde olduklarını ifade ettiklerini;” sözleri Azerîlerin yayımladığı metinden çıkarılmıştır.

Azerbaycan’ın Cumhurbaşkanlığı web sitesinde yer alan Bildiri metninin Kıbrıs paragrafının TDT’nın resmî internet sitesinde yer alan metne uygun hale getirilmesinin dost ve Azerbaycan makamlarından istenmesi kuşkusuz gereklidir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *