Ya da her ikisi için de mi önemlidir, kanımızca her iki sonuç için de önemlidir, zira Fransız halkının %52'i Nicolas Sarkozy'yi başarısız bulmakla birlikte %48'i başarılı bulmaktadır. Dolaysıyla bu %48'lik oya saygı duymak gerekir. Türkiye açısından Sarkozy tam bir felaketti. Türk-Fransız ilişkileri tarihi yaklaşık beş yüz yıllık bir geçmişe sahiptir. Türkiye'nin Balkan ülkelerini saymazsak Avrupalı ülkeler arasında en eski ilişkisi Fransa ile olmuştur. 1535 yılında Şarlken'e esir düşen Fransa kralı François'nın annesinin Kanuni Sultan Süleyman'dan kral oğlunu kurtarması için yazdığı mektup ve gönderdiği kıymetli hediyelerle başlamıştır. Sarkozy beş yıl boyunca Türkiye'ye her fırsatta saldırmıştır. Fransa da yaşayan Ermeni kökenli Fransızların oyunu almak için Türkiye'nin kabul etmediği 1915 Türk-Ermeni çatışmalarını bir soykırım olarak nitelendiren Ermenilerin tezini benimsemiştir. Bu davranışı ile bir Hıristiyan halkı bir Müslüman halka karşı koruması nedeniyle dindar Katoliklerin oyunu da alma hesabı yapmıştır. Avrupa Birliği'nde ise Türkiye'nin üyelik müzakerelerinin önünü tıkamıştır. Bu davranışı ile de Fransa'daki sağ ve aşırı sağ seçmenin oylarını alacağını düşünmüştür. Türkiye karşıtı politikası ile Sarkozy ne kadar oy aldı bilmiyoruz ama en azından şunu söyleyebiliriz ki Türk-Fransız ilişkilerini bozmuş ve her iki ülke de bu durumdan zarar görmüştür.
François Hollande sadece kendisi olduğu için değil aynı zamanda Sosyalist Partisi'nin adayı olduğu için kazanmıştır. Sarkozy beş yıl önce kendisi olduğu için kazanmıştır. Dolaysıyla Hollande'ın özellikle dış politikada alacağı kararlar, kendi seçim stratejisine ve kişisel çıkarlarına göre tek başına değil, sol felsefeye dayalı kurumsal ve kolektif bir karar olacaktır. Ayrıca bütün Avrupa'daki sol, liberal ve merkez sağ partiler gibi Fransız Sosyalist Partisi de Türkiye'nin Avrupa Birliği normlarını yerine getirdiği takdirde Avrupa Birliği üyeliğini desteklemektedir. İki ülke ilişkilerine sadece ikili ilişkiler olarak değil aynı zamanda iki ülkenin etki alanlarına, bölgesel ve uluslararası ilişkilerdeki rolü ve nüfuzu açısından da bakmak gerekir. Hollande'ın seçilmesi sadece Fransa için değil aynı zamanda Avrupa Birliği ve küresel politikalar için de önemlidir. Sarkozy'nin Tunus, Mısır, Yemen, Libya ve Suriye politikalarında Amerika ve İngilizlerle işbirliği yapması, geleneksel Fransa politikasına ve felsefesine uygun değildir. Almanlar, Arap Baharı'na karşı daha mesafeli durmuş ve Amerikan politikasına angaje olmamıştır. Sarkozy'nin kazanma hırsı ve Amerikalılarla iyi geçinme politikası Fransa'nın uluslararası itibarını olumsuz etkilemiştir. Hollande işe önce Sarkozy'nin kırıp döktüklerini tamir ile başlaması gerekecektir. Fransa'yı Almanya'ya gereğinden fazla bağlamıştır. Fransa dünyanın altıncı büyük ekonomisine ve dördüncü güçlü ordusuna sahiptir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyesi, Avrupa Birliği'nin en etkin üyelerinden birisi, uluslararası itibarı olan emperyal bir ülkedir. Fransa küresel oyun kuramasa da bölgesel politikalarda etkin ve başarılı olabilir. Fransa Mitterrand dönemindeki itibarlı ve barışçıl bir ülke konumuna tekrar kavuşabilir. Fransa ve François Hollande bu şansı iyi kullanmalıdır. Türkiye imparatorluk ardılı itibarlı bir ülkedir, dünyanın 16. büyük ekonomisine sahip ve güçlü bir ordusu vardır. 1959 yılından beri Avrupa Birliği'ne girmeye çalışmaktadır. Şimdiye kadar hiçbir lider ve ülke Sarkozy'nin Türkiye'ye yaptığını yapmamıştır. Türkiye bulunduğu coğrafyadan dolayı, Orta Doğu, Kafkaslar, Karadeniz, Akdeniz ve Balkan ülkesidir. Fransa bu bölgelerde çıkarlarını koruyup etkin olmak istiyorsa Türkiye gibi bir ülke ile üçüncü derecede önemli olan sorunlar nedeniyle Türkiye ile ilişkilerini bozması akıllıca bir politika değildir. Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği Avrupa ve Avrupalılara güç katacaktır. Türkiye bugünkü ekonomik ve politik gücüyle Avrupa Birliği'nin itici gücü olacaktır. Umarız Hollande ve ekibi bunu görür.