Bağımsızlıkta Üçüncü Yıla Girerken Kosova

Yazan  21 Şubat 2010

Kosova bağımsızlığının ikinci yılını 17 Şubat 2010’da geniş katılımlı ve coşkulu törenlerle kutladı. Sırbistan ise Kosova’nın statüsünün belirsizliğini koruduğunu iddia ediyor ve statü konulu yeni bir müzakere sürecinin başlatılmasını istiyor.

Bugünün gerçeği, Kosova’nın bağımsızlığının artık geri döndürülemeyeceğidir. Ancak yine de Kosova, dünya gündeminin önemli bir parçasını oluşturuyor. Kosova’nın bağımsızlığı değilse de “bağımsızlık” teriminin Kosova’nın bağımsızlık ilanı sonrasında değişen anlamı hala hararetli tartışmaların konusudur. Bu tartışmaların merkezinde Kosova’nın kendi yönetimini bağımsız bir şekilde gerçekleştirememesi bulunuyor. Çünkü egemenlik hiyerarşisinde NATO’nun Barış Gücü-KFOR, BM’nin Kosova Misyonu-UNMIK, AB’nin UNMIK’le aynı yetkilere sahip iki kurumu olan Uluslararası Sivil Ofis-ICO ile Polis ve Yargı Gücü-EULEX’in yarışmacı güçler olduğunu söylemek mümkün. Kosova Hükümeti’nin egemenlik sıralamasında bunlardan sonra geldiği de kesin. Üstelik bir de Belgrad Hükümeti gerçeği var. Kosovalı Sırpları ilgilendiren her türlü düzenlemede UNMIK ya da EULEX’in Sırbistan’ın onayını almaya çalışması, dahası Kosova Hükümeti’ni bir tarafa bırakarak Sırbistan Hükümeti ile müzakere masasına oturması bir şekilde Sırbistan’ı da Kosova yönetimine ortak ediyor.

Tartışmalı konuların ikinci boyutunu bizzat BM oluşturuyor. BM Güvenlik Konseyi üyesi Rusya’nın “bağımsızlığı çağrıştıran ve Sırbistan’ın kabul etmeyeceği bir çözüm planını” veto edeceğini açıklaması, ABD’nin bir yan yol tasarlamasına sebep olmuştu. Dolayısıyla Kosova’nın statüsü müzakerelerinin sonunda ortaya çıkan Ahtisaari Planı, Güvenlik Konseyine getirilmedi. Ancak Kosova’nın bir anlamda kuruluş anlaşmasını da bu plan oluşturdu. BM’nin ülkedeki konumu ise Kosova’nın 17 Şubat 2008’de ilan ettiği bağımsızlık kararından sonra çelişkili bir yapı haline büründü. Bir yandan Ahtisaari Planı’nı ve Kosova Yönetimi’ni desteklemekle Kosova’nın bağımsızlığını fiilen tanıyor; bir yandan ise 1244 sayılı Güvenlik Konseyi kararının bir ürünü olan UNMIK’i bölgede tutmaya devam ediyor.

Eğer Kosova bağımsızsa, statüsü belirlenene dek yönetimini devralan UNMIK’in ülkeden ayrılması gerekiyor; eğer bağımsız değilse Kosova’nın statüsü müzakerelerinin yeniden başlatılması gerekiyor. Bağımsızlık sonrasında aşamalı olarak görevlerini AB misyonu olan EULEX’e devretmesi gereken UNMIK, EULEX ile birlikte Kosova’nın yönetimine katılmayı sürdürüyor. Diğer bir açıdan ise UNMIK, herhangi bir BM Genel Kurulu kararı olmaksızın yetkilerini AB ile paylaşıyor.

Özetlenirse, bir yandan Kosova’yı Sırbistan’ın toprak parçası olarak gören 1244 sayılı kararı hükmünü koruyor ama bir yandan da Kosova’nın bağımsızlığı geri döndürülemez bir bölge gerçeği olarak kabul ediliyor.

Kosova’nın yönetiminde yer alan AB de, EULEX vasıtasıyla Kosova’nın hukuksal otoritesini desteklemek ve bağımsız, çok etnikli adalet, polis ve gümrük sistemini geliştirmek misyonunu üstlenmiş durumda. Sırbistan’ın koyduğu şartlar nedeniyle de EULEX, Kosova’nın kuzeyinde, UNMIK’in görevlendirmesi ile UNMIK yönetmeliklerine bağlı kalarak ve Kosova’nın statüsü konusunda tarafsız davranarak görev yapabiliyor. AB, bir yandan Kosova’nın bağımsızlığını hukuk alanına yaymak misyonunu yürütüyor ancak bir yandan da Kosova’yı Sırbistan’ın “statüsü belirsiz” “toprak parçası” olarak görmek şartını kabul ediyor. Gerçi bir yandan da Sırbistan’ın Kosova’nın bağımsızlığını tanımasının birincil AB üyelik şartı olduğunu AB’den kimi yetkililer dile getiriyorlar.

AB bir yandan EULEX ile ülkenin bağımsız hukuk yapısını oturtmaya çalışırken bir yandan da ICO ile ülke adına yasama-yürütme ve yargı yetkilerini kullanıyor. Üstelik Kosova Anayasası, tıpkı Ahtisaari Planı’nda kaleme alındığı gibi ICO temsilcisine Kosova Parlamentosu’nun aldığı kararları geçersiz kılma ve seçilmiş milletvekili ve bakanları görevden alma yetkisi de veriyor. Ancak temel hedef, Kosova’nın çok etnikli, çok kültürlü, çok dinli ve Batı tipi demokrasinin yaşadığı bir ülke haline getirmek. Bunun içinde Kosova’nın kaderine uluslararası temsilciler gözetiminde varlığını sürdürmek yazılmış durumda. İngiliz The Guardian gazetesinin 29 Mayıs 2003 tarihli nüshasında J.Henley imzasıyla yayınlanan makaleyi hatırlamamak mümkün değil. Bir BM temsilcisinin sözleri aktarılıyordu: “Kosova’yı yönetmek bir çocuğu giydirmek gibidir: ekonomi pantolonunu, eğitim gömleğini, demokrasi ceketini giydirirsiniz, artık çocuk koşmak ve dışarıda oynamak ister. Eğer buna izin verirsek, düşecektir, yaralanacaktır”

Kosova bağımsızlığının üçüncü yılına da ekonomik sorunlarını halledememiş, işsizlik oranını düşürememiş ve BM ile AB yönetimi altında girdi. Kosova tek taraflı bağımsızlık ilanı ile Sırbistan’dan bağımsızlığını kazandı ancak gerçek anlamda bir bağımsızlık dönemini başlatamadı. Bu şekildeki bir bağımsızlıktan Sırbistan kadar Kosovalı Arnavutlar da şikayetçi. Arnavutlar, zaten ülkenin yüzde 90’ını oluşturmalarına rağmen Sırplara verilen geniş özerkliği tartışmalı buluyorlar. Kosova’yı Kosovalıların yönetememesini de kabul edemiyorlar. Yine de tek bir gerçek var: Kosova’nın bağımsızlığı geri döndürülemez bir süreçtir.

 

Gözde Kılıç Yaşın

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Balkanlar ve Kıbrıs Araştırmaları Merkezi Başkanı

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...

Error: No articles to display