Bu sayfayı yazdır

KIBRIS SATRANCI

Yazan  20 Ocak 2010
Eylül 2008’den itibaren bir masa etrafında kıyasıya mücadele ile müzakere eden taraflar, temkinli hamlelerle rakibini yoran ve hata yapmaya zorlayan iki usta satranç oyuncusu gibiler.

Oysa onlardan beklenen, ulusal çıkarları da koruyarak, bu cennet adaya huzur, barış ve birlikte ortak bir yaşam kültürü oluşturabilecek olumlu hamleler atmaları olsa gerek. Duruma bakıldığında, şimdilik kaydıyla bu mümkün görülmüyor.

Yeni yılın hemen başında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, yoğunlaştırılmış müzakereler henüz başlamadan, ilk ciddi hamlesini ortaya koydu.

Bu hamle, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) tarafından, telaş, panik ve kızgınlıkla karşılanarak büyük bir tepkiyle karşılandı. Başkan Hristofyas, derhal isyasi partilerin yöneticilerini "Gayri Resmi Siyasi Partiler Konseyi" adı altında acilen toplantıya çağırarak "Türk tarafının önerilerinin kabul edilemez ve uzlaşma zemininden çok dışında" kararını aldırdı.

Öncelikle Hristofyas, "gizli" kalması gereken bu görüşme ve tekliflerin, kamuoyuna açıklamakla, karşı tarafa ve müzakerelerin ruhuna ciddi olarak bir saygısızlık yapmıştır. Özellikle 10 maddelik Türk tarafının öneri paketini GKRY`nin resmi yayın organlarında halka açıklamasının altında yatan neden, Rum kamuoyunda bir tartışma açmak, nabız yoklamak ve bu önerilere verilecek cevabın sorumluluğunu tüm toplum ve siyasi partilerle paylaşmak olarak düşünülebilir.

Diğer taraftan Türk tarafının bu akıllıca hamlesiyle GKRY, uluslar arası alanda da köşeye sıkışmanın sıkıntısını yaşamaya başladı. Zira sürekli masada "negatif" tarafı oynayan ve çözüm adına eski söylemlerinin dışında hiç bir öneri getirmeyen ve getirilen çöümleride elinin tersiyle iten "uzlaşmaz" taraf olarak görülmesi, Birleşmiş Milletler ve üyesi olduğu Avrupa Birliği`n den çatlak sesler çıkmasına neden olmaya başlamıştı.

Sürekli Ada`da bir federal yapılanma, iki millet, tek devlet, tek temsiliyet görüşünü tekrarlayan GKRY için Talat`ın 7 sayfa ve 10 maddeden oluşan bu önerileri konfedere bir yapıyla, eyaletlere neredeyse devlet kadar özerklik sağlaması, gerçekleşmesini düşündüğü / hayal ettiği sonuçlardan çok uzaktı.

Bu öneriler özetle; bakanlar kurulu kararlarının alınmasında Başkan Yardımcısına veto hakkı öngörüyor; iki devletin çoğu kurumları neredeyse sayısal eşitlikle yönetiliyor; dış politika, ekonomi ve vergiler gibi ana yetkiler, merkez hükümetten alınıyor; Ada`da iki hava kontrol bölgesi (FIR) olmasını ve Türkiye`nin AB`ye girişine kadar bütün Türk vatandaşlarının Ada`da, AB`nin dört temel özgürlüğünden (serbest dolaşım, giriş, yerleşim ve mülk edinme) yararlanmasını kapsıyor.

Türkleri azınlık olarak gören ve ileride asimile etmeyi düşünen bir Rum yönetimi için bu öneriler kesinlikle kabul edilemezdi.

Rum Lideri, öncelikle bu önerilere karşı her zamanaki gibi "küstahça" tepkisini dile getirerek, çantasını toplayıp büyük ağabey Yunanistan`a gitti. Zira sadece tepki koymak artık bir anlam ifade etmiyordu, karşılığında bir hamle yapılmalıydı. Çevresini saran ekonomik krizle boğuşan Yunanistan`ın çiçeği burnunda ki hükümeti ile yapılan görüşmelerden sonra Hristofyas, bir kaç gün önce karşı önerilerini açıkladı.

25 Ocak`ta başlayacak ikinci yoğunlaştırılmış müzakereler öncesi açıklanan GKRY`nin "Kıbrs Federe Devletini" oluşturacak bu öneriler şunlardır:

FEDERAL HÜKÜMETİN YETKİLERİ

1. Federal Kıbrıs Cumhuriyeti tek egemenliğe sahiptir. Bu tek egemenliğin kaynağı Kıbrıs Rum ve Kıbrıs Türk toplumlarından oluşan Kıbrıs halkından doğmaktadır.

2. Kıbrıs'ın bir bölümünün veya tümünün bir başka devlete bağlanması veya federasyondan ayrılması (secession) yasaktır.

3. Federe olmuş unsurlar (belgenin hiçbir yerinde federe devletler denmemektedir) eşit statüye sahip olacaklardır. Kıbrıs Rum ünitesi Kıbrıs Rum toplumunca, Kıbrıs Türk ünitesi de Kıbrıs Türk toplumunca idare edeceklerdir. Bu iki federe ünite Kıbrıs federal anayasasıyla çatışmayacak şekilde oluşturulan kendi anayasaları çerçevesinde kendilerini özgürce şekillendireceklerdir. Federal anayasa çerçevesinde kendi bölgelerinde tüm yetkileri otonomi içerisinde kullanacaklardır.

4. Varılacak çözüm Kıbrıs Rum ve Kıbrıs Rum halklarının eşzamanlı referandumuyla oylanarak yürürlüğe girer. Çözüm her iki halkın belirgin kimliğini teyit eder ve iki toplum arasındaki ilişkinin azınlık ve çoğunluk ilişkisi değil BM Güvenlik Konseyi kararlarında izah edildiği şekliyle siyasi eşitlik temelinde olduğunu vurgular

DIŞ İLİŞKİLER

1- Kıbrıs Kurucu Antlaşma'da oluşturulan Yunanistan ve Türkiye ile özel ilişkileri devam ettirecektir. Ayrıca anlaşma ile ve uygun şartlarla, bir AB ülkesi olarak yükümlülükleriyle çelişmeyecek şekilde her iki ülkeye "en fazla kayırılan ülke" statüsü verecektir.

2- Kendi yetki alanlarını ilgilendiren konularda federe unsurlar federal dış politika konularına danışılacaklardır. Olası görüş ayrılıkları Dış İlişkiler Komitesinde çözümlenecektir.

3- Federe unsurlar dış ticari ve kültürel (spor, sanat ve eğitim dâhil)temsilciler atayabileceklerdir. Bu temsilciler federal devlet misyonlarının unsurları olarak akredite olacaklardır.

4- Federe unsurlar ticari ve kültürel (spor, sanat ve eğitim dâhil) Federal Kıbrıs Cumhuriyeti ile diplomatik ilişki içerisinde olan unsurlarla anlaşmalar yapabileceklerdir.

5- Federe unsurların her türlü dış teması Federal Dışişleri üzerinden yapılabilecek ve Kıbrıs'ın AB üyeliği ile uyum içerisinde olacaktır.

YASAMA
1- Federal Kıbrıs'ın Senato ve Tensilciler Meçlisi olarak iki kanattan oluşan bir yasama organı olacaktır.

2- Senatoda eşit temsil olacaktır.

3- Her iki yasama kanadının bir başkan ve iki başkan yardımcısı olacaktır.

4- İki yasama kanadının başkanları hiçbir zaman aynı federe unsurdan gelmeyecektir. İki başkan yardımcıları da ayrı ayrı federe unsurlardan gelecektir.

5- Başkanın mensup olduğu federe unsurdan olmayan başkan yardımcısı birinci başkan yardımcısıdır.

6- Her iki yasama kanadının karar almak için katılım yeter miktarı (quorum) olacaktır.

7- Parlamentonun karar alabilmesi için en az her iki federe unsurdan ¼ senatörün katılımı ve oylaması şartıyla her iki yasama kanadında basit çoğunluk kabulü gerekecektir.

8- Anayasada belirtilen özel kanunları yapmak ve kararları almak için en az her iki federe unsurdan 2/5 senatörün katılımı ve oylaması şartıyla her iki yasama kanadında basit çoğunluk kabulü gerekecektir.

9- Temsilciler Meclisinde her iki federe unsur en az ¼ oranında temsil edilecektir.

10- Temsilciler Meclisi basit çoğunlukla karar alacaktır.

11- Senato üyelikleri daimi ikametgaha göre tespit edilecektir. Ancak Kıbrıs Türk tarafı serbest yerleşme hakkını kabul etmesi durumunda bu tespit toplumsal temelde yapılabilinir.

12- Temsilciler Meclisi üyelikleri daimi ikametgaha göre tespit edilecektir. Ancak Kıbrıs Türk tarafı serbest yerleşme hakkını kabul etmesi durumunda bu tespit toplumsal temelde yapılabilinir.

YÖNETİM
Anayasanın ve ilgili yasaların adaylarda aradığı şartlara haiz her Kıbrıs vatandaşı başkan veya başkan yardımcısı adayı olabilir. Başkan ve başkan yardımcısı 4 yıl Kıbrıs Rum ve 2 yıl Kıbrıs Türkü temelinde iki federe unsur arasında dönüşümlü olacaktır. Tüm ada seçmeni (hem Kıbrıs Rumları hem de Kıbrıs Türkleri) Başkan ve Başkan Yardımcısı seçimi için birlikte sandığa giderler. Kıbrıs Türk seçmeninin oyu Rum adayın seçiminde ne kadar etkili ise, aynı oranda Rum oyu da Türk adayların seçiminde etkili olacaktır. Şöyle ki, genel seçmenin %20'si Kıbrıs Türkünden oluşuyorsa, Türk adaylar için Kıbrıs Rum oyu yüzde 20 oranında ağırlık taşıyacaktır. (İki turlu seçim öngörülmektedir).

Bakanlar Kurulu 7/3 oranında Kıbrıs Rum ve Türk temsilcilerden oluşacaktır. Başkan ve Yardımcısı bakanlar kurulunu üyelerini birlikte atayacaklar, ancak anlaşamamaları durumunda Rum kontenjanını Rum başkan/yardımcısı, Türk kontenjanı Türk başkan/yardımcısı atayacaktır.

Prensip olarak bakanlar kurulu konsensüs ile karar alacaktır. Mümkün olmadığında ise basit çoğunluk yeterli olacaktır. Başkan ve yardımcısı birlikte bakanlar kurulunun bir kararına karşı çıkıyorlarsa birlikte başka bir karar alma hakkına sahiptirler (birlikte veto).

(Burada Rum möetninde Türk tarafının son çnerilerinden duyulan hayal kırıklığı anlatılıyor; çapraz oylama kabul edilirken getirilen diğer önerilerle tüm önerinin anlamsız hale getirildiğinden yakınılıyor.)

TEMSİL VE KARAR ALMA KONULARI
Normal şartlarda tüm devlet yönetim organları, daireler ve kurumlar için toplumların nüfus oranına uygun şekilde, yani 4:1 oranıyla temsil yapılacaktır. Yıllardır süren görüşmelerle oluşturulan dengeye Kıbrıs Rum tarafı saygılı olacaktır ve Türk tarafından da aynı saygıyı beklemektedir. (Kısaca Kıbrıs Türklerine devlet dairelerinde ¼ kota önerilmektedir).

Devlet dairelerinde, kurumlarda ve diğer yönetin organlarında görev dağıtımına gelince, genel olarak 7:3 oranı uygulanacaktır. Bu atamalar EU kararlarına uygun olacaktır.

KURALLARIN ÜSTÜNLÜĞÜ
Kuralların üstünlüğü sıralaması a) Anayasa, b) Anayasal kanunlar, uluslararsı kanunlar, ve işbirliği anlaşmaları şeklinde olacaktır.

Federal ve federe devletlerarasındaki olası yasal görüş farklılıkları Yüksek Mahkeme tarafından çözümlenecektir. Böyle durumlarda yasa öneri aşamasında iken veya meclisçe oylandıktan sonra federal hükümet veya federe unsur yönetimlerinden herhangi biri konuyu Yüksek Mahkemeye götürebilir. He halükarda Yüksek Mahkeme iki ay içerisinde konuyu karara bağlayacaktır.

Uzun zamandır ilk kez GKRY`den bu kapsamda, içinde otonom ve fedrasyon olan, iki toplum tek devlet prensibine uygun olarak detaylı bir hamle yapılmıştır. Bu kadar detaylı bir hamle olması bakımında önemlidir, ancak içeriği değişmemesi de süpriz değil.

Türk Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu`nun da açıkladığı gibi, bu görüşmelerin sonundaTürkiye`ni iki hedefi var:

Kıbrıs Türklerinin Ada`da ki varlığının güvenlğini garanti altına almak

Doğu Akdeniz`de dengelerin korunarak bu bölgenin istikrar havzası haline dönüştürülmesi

Bu hedefler, Ada`da ki barış, güvelik ve huzurun oluşmasında Türk tarafının vazgeçilmezleridir. Ada`da ki Türk halkı aleyhine verilecek her taviz, bizi bu hedeflerden uzaklaştıracaktır.

Kıbrıs sorunun nihai çözümüne, Rum tarafının aklındaki "Kıbrıs`ın tek sahibi biziz, Türkler azınlıktır" düşüncesini atmasıyla ulaşılabilinir. Ancak bu günlerde Rumların, bu tezden uzaklaşmaları çok zor gibi gözükmektedir. Umuyoruz Türk tarafı, AB ve "ne olursa olsun bir an evvel çözülsün şu izolasyondan kurtulalım" baskısına karşı direnebilir ve doğru politikalarla kalıcı bir çözümü zorlar.

Asıl sorulacak soru bu: Bu gün iktidarda bulunan Türk Hükümet ile KKTC Cumhurbaşkanı bu baskıya ne kadar dayanabilir?

__________________________________________________

[*] 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Kıbrıs Balkan Araştırmaları Bölümü Başkanı.