Bu sayfayı yazdır

Azerbaycan Seçimleri Yaklaşırken

Kardeş Azerbaycan’da seçimler yaklaşıyor. Ancak hala Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in hayatta olup olmadığını dahi bilmiyoruz.

Ortada dolaşan söylentiye göre, Haydar Aliyev'in cenazesi seçimlerden bir iki gün önce Bakü'ye getirilecek ve devbir cenaze töreni yapılarak seçim günü duygusal olarak manipule edilecek. Tabii bu sadece bir söylenti. Ancak, önemli olan İlham Aliyev'in Cumhurbaşkanlığına adaylığını koyması ile birlikte Azerbaycan'da başlayan sürecin anti-demokratik bir babadan oğula iktidar geleneğini başlatarak 1990'ların başında Sovyet totalitarizminden kurtulmuş olan Türk Cumhuriyetlerinde yeni bir hanedan yapılanmasına örnek olacak olmasıdır.

Esasen İlham Aliyev'in başbakanlığa atarak Cumhurbaşkanlığı seçimleri sürecine girmiş olması dahi Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinde kötü etkilerini göstermeye başlamıştır. Bazı Cumhuriyetlerin başkanları arasında acaba benden sonra oğlum veya kızım iktidara gelmeli mi düşüncesi yayılmaya başlamıştır. Bu düşüncenin yaşama geçmesi halinde Sovyet denetiminden kurtularak bağımsızlıklarına kavuşan Türk Cumhuriyetleri büyük ölçüde kazanımlarını yitirecek, bağımsızlıkları sürse bile dünya üzerinde saygınlıkları kalmamış yapılara dönüşeceklerdir.

Hatta İlham Aliyev'in Azerbaycan seçimlerini formel demokrasinin şartlarını yerine getirerek kazanması dahi demokrasi geleneğinin yerleşmesi açısından olumsuz sonucu değiştirmeyecektir. Oysa, Haydar Aliyev döneminde Azerbaycan demokrasi yolunda hiç de küçümsenmeyecek bir mesafe kaydetmiştir. Eskiden kaynaklanan anti-demokratik baskılar gündemden hiç düşmemekle birlikte Azerbaycan'da siyasi partiler, dernekler ve basın özgür bir şekilde faaliyetlerine devam etmiştir.

Sovyet döneminden kalma bürokrasinin kraldan çok kralcı yaklaşımı demokrasinin gelişmesinin önündeki en büyük engeldir. İlham Aliyev işte daha çok bu bürokratik yapının temsilcisi olarak iktidara getirilmeye çalışılmaktadır. Öte yandan Orta Doğu'da demokratik yapılanma konusunda çok hassas olan Washington'un Azerbaycan'da başlayan anti-demokratik süreç için aynı hassasiyeti göstermediği de görülmektedir. Gerçi ABD basınında Aliyev ailesinin 84 milyon dolarlık bir birikimi Azerbaycan dışına aktardığı söylense ve İlham Aliyev'in adaylığı anti-demokratik olarak eleştirilse de Yönetim çevreleri muhalefetin daha da açığı İsa Kamber'in seçimleri kazanması durumunda mevcut burokratik yanının bir iç savaş çıkaracağı kaygısı ile acaba İlham'ı karşımıza alamayalım mı düşüncesine ağırlık vermektedirler.

Orta Doğu'da demokrasi için savaş ilkesini benimseyen bir ülkenin Azerbaycan'da anti-demokratik bürokratik yapı seçim sonuçlarını kabul etmeyerek iç savaş başlatır diyerek demokrasinin yanında yer almaması demokrasi konusunda Washington'un samimiyetinin sorgulanmasına yol açacaktır. Öte yandan bu güne değin bazı küçük olaylar dışında seçim sürecinin demokratik bir çerçevede işlediği görülmektedir. Muhalefet partileri bir çok toplantıda tepkilerini ortaya koyarken şimdiye kadar Azerbaycan'da Ermeni olayları dışında hiç toplanmamış kalabalıkların oluştuğu ve hükümeti protesto ettikleri ifade edilmektedir.

Kardeş Azerbaycan'da demokratik rejimin sağlam temeller üzerinde yükselmesi bu ülkenin uluslararası camiada saygınlığını artıracağı gibi Türk dünyasının geri kalan kısmında da bu ülkeyi örnek haline getirecektir. Azerbaycan'da demokratik mücadeleyi destekleyen ve demokrasi mücadelesi veren bütün kişi, kurum ve kuruluşlara bu mücadelelerinde destek vermek sadece onlara verilen destek değil, Avrasya'da demokrasinin geleceğine verilen destek anlamına gelmektedir.

Gelecek on yıllarda dünyanın en önemli jeopolitik eksenlerinden birisini oluşturacak olan Avrasya'da demokrasinin güçlenmesi barışa, refaha ve işbirliğine hizmet edecektir.

Son ekleyen 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Editörü