Bu sayfayı yazdır

Karanfilin Ağladığı Gün: 20 Yanvar (Ocak)

Yazan  22 Ocak 2021

Yazan: Muhammet Kemaloğlu

Adı:

Kara Ocak

Kara Cumartesi

Ocak Faciası

20 Yanvar Soykırımı’ydı…

Kırımdı…

Kırılan her zaman ki gibi Türk’tü…

1918 yılında doğunun ilk demokratik cumhuriyeti olarak tarihteki yerini alan Azerbaycan Halk Cumhuriyeti çok acı olaylardan sonra kurulmuştu. Azerbaycan 1991 yılında ikinci kez bağımsızlığını elde ederken de benzer acı olayları tekrar yaşadı. İşte o acı olaylardan biri tarihe Gara Yanvar, 20 Yanvar ya da 20 Ocak katliamı adlarıyla geçen olaydı.Azerbaycan halkının Türkiye'yle doğal yakınlığı, Sovyetler Birliğini soğuk savaş yılları boyunca endişelendiren ana konulardan biriydi ve Moskova izlediği politikalarla bu bağı olabildiğince zayıflatmaya çalıştı. 1920'lerin ortasında ülkede kullanılan Arap alfabesi önce Latin sonra Kiril alfabesine dönüştürdü. Aynı süreçte, Azerbaycan ve Nahcivan arasında yer alan Zengezur bölgesini Ermenistan'a bağlayarak, Nahcivan'ın Bakü ile karayolu bağlantısını kopardı. Stalin döneminde de kimliklerinde Türk yazan bu halka “Artık Türk değil, Azerisiniz” dendi[i].

1989 yılı başlarıydı, Sovyetler Birliği dağılıyordu. Birlik üyesi ülkelerde,

Hürriyet, Bağımsızlık, Azadlık sesleri yükseliyordu.

Halk harekete/harekâta geçmişti.

Halk Harekâtı başlamıştı.

Millet uyanmıştı.

Birliğin saldırgan, tecavüzcü, tağşişçi, yıkıcı unsuru olan, Ermenistan, Azerbaycan topraklarına göz dikmişti.

Bu duruma Azerbaycan Türkleri düzenledikleri protesto/telin yürüyüşleriyle cevap vermişti.

Sovyetler Birliği’nin dağılma sürecine girmesi uzun süreden beri silahlanan Ermenilere bekledikleri fırsatı vermiş, Ermenistan’da yaşayan 1 milyona yakın Azerbaycan Türkünü Ermenilerin saldırı ve etnik temizlik kampanyası sonrasında Ermenistan’ı terk ederek Azerbaycan’a sığınmak durumunda bırakmıştı. Sovyetler Birliği hala ayakta olmasına rağmen bu saldırı ve etnik temizlik kampanyası sadece seyredilmiş ve Ermenistan bir anda tek etnikli bir yapıya kavuşarak Azerbaycan Türkleri Tarihi yurtlarından kovulmuştu. Bundan cesaret alan Ermeniler bununla yetinmemiş ve başta Dağlık Karabağ olmak üzere sınırı aşarak Azerbaycan’ın resmi sınırları içerisindeki topraklara da girmeye başlamıştı[ii].

Azerbaycan Türkleri insani unsurları devreye sokarken, Ermeniler bu duruma karşılık İrevan (eski İrevan Hanlığı toprakları), Göyçe Mahalı ve Karabağ’ın farklı topraklarında yaşayan çok sayıda Azerbaycan Türk'ünü göçe zorladılar.

9 Ocak 1990’a gelindiğinde Ermeniler,Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ topraklarında sözde bir devlet kurduklarını ilan ederek Ermenistan'a bağlandıklarını bildirdiler.

SSCB Başkanlık Divanı, 15 Ocak 1990 tarihli “Dağlık Karabağ Özerk Bölgesi ve bazı bölgelerde olağanüstü hal ilan etme” kararı, özellikle de bu kararın 7. maddesinde Azerbaycan SSC Yüksek Sovyet’ine uygulamanın kapsamını Bakü ve Gence illerine genişletme önerisinde bulunması Azerbaycan halkı tarafından ciddi tepkiyle karşılanmıştı. Sovyet askerlerinin Bakü ve Gence’de OHAL kapsamında şehre asker sokacağının duyulması üzerine bu kararın ertesi günü 16 Ocak’ta Bakü’nün girişi araçların yollara çekilerek kapatılması girişiminde bulunuldu. Benzer girişim SSCB’nin Bakü içerisindeki askeri garnizonları önünde de yapıldı. Halk elindeki bütün araçlarla şehri adeta yeni bir Sovyet işgaline karşı korumaya çalışıyordu[iii].

Dillerden “Ermeniler dışarı" haykırışları yükseliyordu.

Bu sırada Azerbaycan Halk Cephesi (AHC) yönetimi Moskova’nın 15 Ocak’ta aldığı kararın Azerbaycan halkına hakaret anlamına geldiğini ve kararın cumhuriyetin egemenliğine aykırı olduğunu ifade ederek Azerbaycan Yüksek Sovyet’ini 20 Ocak tarihine kadar olağanüstü toplantıya çağırdı. 17 Ocak’ta halka duyurulan bu çağrıda, ayrıca, barikatların kaldırılması ve şehirde olağanüstü hal uygulanmaya çalışılması durumunda karşı koymaması istendi. Sovyetler Birliği Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov, SSCB Anayasası’nın 119. maddesini ve Azerbaycan SSC Anayasası’nın 71. maddesini ihlal ederek Bakü’de 20 Ocak tarihinden itibaren olağanüstü hal ilan edilmesi hususunda “kararname” imzaladığını açıkladı[iv].

Bu olaydan 10 gün sonra 19 Ocak'ı 20 Ocak'a bağlayan gece, dönemin Sovyetler Birliği lideri Mihail Gorbaçov'un emriyle Bakü'ye giren Sovyet tankları, acıları hala hafızalarda yaşayan bir katliam gerçekleştirdi.

1956'da Budapeşte'ye, 1964'te Prag'a giren Sovyet tankları bu kez Bakü'ye giriyordu. Moskova yönetimi, Karayoluyla 3 koldan ve deniz yoluyla 35 bin kişilik ağır silahlarla donatılmış Alfa birlikleri, DTK-a adlı özel imha birlikleri ile Azerbaycan'ın başkentini işgal emrini vermişti. Operasyonun adı UDAR'dı. T-72,T-80 ve BMP-3 tankları Bakü'de Azadlık Meydanı ve 20 Yanvar meydanını kuşatıyordu[v].

19 Ocak günü saat 19.27’de Sovyetler Birliği Devlet Güvenlik Komitesi’nin (KGB) “Alfa” özel birliği Azerbaycan Devlet Televizyonu binasının genel elektrik ünitesini bombalayarak yayınları kestiği için[vi] OHAL kararı ve yürürlüğe gireceği saat başkaca hiçbir yayın imkânı olmayan Azerbaycan’da halka duyuramadı. Akşam saatlerinde SSCB Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Devlet Güvenlik Komitesi’nin (KGB) ortak planladığı operasyon çerçevesinde özel birlikler, deniz ve karadan, Bakü’ye girdiler. Halka duyurulamayan OHAL Kararnamesi daha yürürlüğe girmeden şehre girmeye başlayan Sovyet askerleri 9 kişiyi katletti. Şehirde ciddi bir kışkırtma vardı. Kimliği ve plakası belirsiz araçlar halkı gösterilere çağırıyordu. Bakü‘nün etrafı içinde özel birliklerin de bulunduğu 35.000 kişilik ağır silahlı Kızıl Ordu tarafından sarılırken, sıkıyönetimden haberi olmayan halk sokaklardaydı. Tanklara harekât emri veren Moskova önüne gelen her şeyi ezip geçti. Gözünü kan hırsı bürümüş Sovyet askerleri hareket eden her şeye ateş ediyordu. Hatta ışığı yanan binalar dahi ateş altına alındı. Nitekim ölenlerin bir kısmı o gün evinde, mutfağında olan sivil vatandaşlardı[vii].

Bakü’de AZADLIK isteyen, Azerbaycan’ı isteyen, 1918’de yükseltilmiş bayrağı bir daha YÜKSELTMEK isteyen halkın üzerine acımasızca ateş edildi. Bu vahşice saldırı sonucunda Bakü, Gence ve Lenkeran'da kadın, çocuk toplam 137 kişi hayatını kaybetmiş, 700'den fazla kişi yaralanmış ve 1000'e yakın kişi hapsedilmiş ve kentte olağanüstü hal ilan edilmişti. 25 binden fazla asker ve Sovyet tankları Bakü’de katliamlara girişmişti[viii].

 

Karanfil ağlıyordu…[ix]

Karanfil, şehid ganı:
Ağla, karanfil, ağla!
Ağla, inlet meydanı:
Ağla, karanfil, ağla!

Cavanlara gıydılar,
Tanklar altda goydular
Ganım içib doydular,
Ağla, karanfil, ağla!

Her şehide bir düzüm,
Abşeron gan denizim,
Sen menim ağlar-gözüm,
Ağla, karanfil, ağla!

Uzak menzil, acı yol,
Yurda yol, elacı yol!
Şehidlere bacı ol:
Ağla[x]

Ancak, bu katliamlar Azerbaycan’da insanları susturmamış hatta denebilir ki 1000 yıllık uykudan uyandırmıştı.

Üç renkli bayrak sandıklardan çıkmıştı.

Bahtiyar Vahapzade’nin dediği gibi;

 

Katil mermisine kurban gedirken

Gözünü sabaha dikti şehitler.

Üç renkli bayrağı öz kanlarıyla

Vatan göklerine çekti şehitler.

……

O şenbe gecesi, o katl günü

Mümküne çevirdi çok namümkünü.

Halkın kalbindeki korku mülkünü,

O gece dağıdıp söktü şehitler.

 

Tarihi yaşadığ dileğimizde,

Bir yumruğa döndük o gece biz de

Yıkıp köleliği yüreğimizde

Cesaret mülkünü tikti şehitler.

……

İnsan insan olur öz hüneriyle,

Millet millet olur hayrı, şeriyle.

Toprağın bağrına cesetleriyle

Azatlık tohumu septi şehitler[xi].

Tarihler 30 Ağustos 1991’i gösterdiğinde, acılar, ölümler, yakılıp, Azerbaycan'ın bağımsızlığını ilan edilmişti.

Yukarıda Ermenilerin, Azerbaycan’ın topraklarındaki tecavüz girişimlerinin başlangıcından bahsetmiştik. Ermeniler 1988 yılından itibaren Karabağ bölgesindeki saldırılarını hızlandırmış ve 10 Kasım 2020 tarihine kadar gelecek işgal sürecini gerçekleştirmişti. Ermenistan, bu yıllar içerisinde Azerbaycan’a 850 milyar dolar zarar vermiş, Karabağ’ı talan etmiş ve 1 milyondan fazla Azerbaycan Türk’ünü yerlerinden etmişti.

1989’da uyanan Azerbaycan Türklüğü, 1993’ten sonra bir durgunluk, bir sessizlik devresine girmişti.

Azerbaycan bir göz ise Karabağ’da onun bebeği idi.

Bu uğurda Birinci Karabağ Savaşı’nda binlerce şehit verilmiş, Azerbaycan topraklarının birçoğu kurtarılmıştı.

Azerbaycan topraklarının bir kısmı kurtarılmıştı kurtarılmasına ama halk içinde bir sessizlik vardı.

Bu durumu kabul etmeyenler milyonlara varıyordu ama belki de birkaç kişinin bu duruma sessiz kalışı veya itiraz edemeyişi sürecin bugüne kadar gelmesine sebep olmuştu.

Ermeni ve Rus hareket ve harekâtlarını kabul etmeyenler,

İtiraz edenler,

Şehitlerin ahını içinde yaşayanlar vardı.

Katledilen anaların, bacıların, kızların ıstırabını içinde hissedenler vardı.

Kutlu mabetlerine yapılanları içine sindiremeyenler vardı.

Doğup büyüdükleri, boya başa çattıkları toprakları görememenin kahrını çekenler vardı.

Bu milyonların içerisinde ata baba topraklarında kalan 1000 yıllık mezar taşları kırılanlar vardı.

Saklambaç oynadıkları, at sürüp, kuzu otlattıkları toprakları özleyenler vardı.

Peki, bunları tanıyan, gören, bilen var mıydı?

Bunlar in miydi, cin miydi?

Nerelerdeydi yaşanan bu acıları kabullenmeyenler?

2005 yılı Kasım ayı idi. Bakü’deydim. Bakü merkezden Sumgayıt şehrine bir aile ziyaretine gidiyordum. Metroya binmiştim. Yer altında tak tuk sesleri ve petrol kokusu içerinde ilerliyorduk.Azerbaycan’da metro istasyonlarının birçoğuna tarihi isimler verilmiştir. Biz de Sumgayıt’a gitmek için en son istasyon olan 20 Yanvar Metrosu’ndan çıktık.

20 Yanvar!

Acıların 20 Yanvar’ı.İçim titremişti.

Sanki 20 Yanvar gününün olduğu anın içindeydim. Tanklar üzerimden geçiyordu.Tanklar kadınları, çocukları yanımda ezip geçiyordu.Bir ürperti, bir titreme halindeydim. Yavaş yavaş merdivenlerden yukarı çıkıyor, çıkmaya çalışıyordum.Ankara, İstanbul ve İzmir’deki en kalabalık metro istasyonlarını ve yolcuların en kalabalık olduğu zamanı gözünüzün önüne getirmenizi istiyorum.İşten, okuldan eve geldiğiniz akşam saati…

Hemen aynı hizada merdivenleri tırmandığımız bir Azerbaycan Türk’ünün sesi duyuldu:

-Hara (nere) gedirsiniz?

-Heç (hiç) utanmırsınız mı?

-Bu vaxt (zaman) Karabağ, Ermenilerin elinde.

-Bu kadar insanın yarısı, yarınız, yarımız Karabağ’a getesek (gitsek), onları tüpürüceyimizle(tükrüğümüzle) boğarızdedi ve gitti.

Ben ve benim gibi yüzlerce insan, delidir/divanedir, deyip, geçmiştir.O an, gözümün önünde bu kalabalığın Karabağ yollarında olduğunu düşündüm. Ama tam olarak canlandıramadım.Yılların sessizliği gözümün önündeydi.

Sonra…

12 Temmuz 2020 tarihinde, Ermenistan’ın haince saldırısı sonucu, Azerbaycan, Tümgeneral Polat Haşimov ve 11 yiğidini şehit vermişti.

27 Eylülde malum ermeni saldırısı başladı.

İşgal yıllarında 5, 7 yaşında olan çocuklar büyümüştü.

Acıların, kaçkınlığın, yetim ve öksüz kalınmışlığın çocukları büyümüştü.

Her biri birer divane olmuştu.

Her biri Karabağ her biri Azerbaycan olmuştu.

20 Yanvar Metrosu çıkışındaki divanen(ler)inevladı zafere yürüyordu.

Namahrem elinde kalmış topraklarını aldı/alıyordu.

İşgal edilen 12 ilin 8’ini kurtarmıştı.

Ancak namahrem elinde kalan Canları vardı.

Aynı divaneler, Hankendi’ne, Hocalı’ya, Hocavend’e ve de Ağdere’ye de yürür mü ki.

 

 

[i]https://bilginerkan.wordpress.com/category/ermeni-sorunu/

[ii]https://21yyte.org/tr/merkezler/bolgesel-arastirma-merkezleri/guney-kafkasya-iran-pakistan-arastirmalari-merkezi/azerbaycanda-1990-kara-ocak-quara-yanvar-katliami;https://21yyte.org/tr/merkezler/bolgesel-arastirma-merkezleri/guney-kafkasya-iran-pakistan-arastirmalari-merkezi/20-yanvar-1990;https://turksam.org/30-yildonumunde-20-ocak-20-yanvar-katliami

[iii]https://www.habererk.com/turan-dunyasi/azerbaycan-in-bagimsizligina-giden-yol-kanli-ocak-h141207.html

[iv]https://turksam.org/30-yildonumunde-20-ocak-20-yanvar-katliami;https://21yyte.org/tr/merkezler/bolgesel-arastirma-merkezleri/guney-kafkasya-iran-pakistan-arastirmalari-merkezi/20-yanvar-1990

[v] https://www.gundemkibris.com/karanfillerin-agladigi-gece-makale,72.html; https://www.turkishnews.com/tr/content/2011/01/20/karanfillerin-agladigi-gece/

[vi] https://ankasam.org/insanliga-karsi-islenen-cinayet-20-ocak-katliami/

[vii]https://turksam.org/30-yildonumunde-20-ocak-20-yanvar-katliami;https://21yyte.org/tr/merkezler/bolgesel-arastirma-merkezleri/guney-kafkasya-iran-pakistan-arastirmalari-merkezi/20-yanvar-1990

[viii]https://21yyte.org/tr/merkezler/bolgesel-arastirma-merkezleri/guney-kafkasya-iran-pakistan-arastirmalari-merkezi/azerbaycanda-1990-kara-ocak-quara-yanvar-katliami;https://21yyte.org/tr/merkezler/bolgesel-arastirma-merkezleri/guney-kafkasya-iran-pakistan-arastirmalari-merkezi/20-yanvar-1990

[ix]https://big.az/241561-20-yanvar-faciesi-usaqlarin-gozunde-fotolar.html

[x] ASLAN, Mehmed, "Ağla Karanfil Ağla", Azerbaycan Türk Kültür Dergisi, Sayı:271,1990,s.24. Rusların 19 Ocak'ı 20 Ocak'a bağlayan gece Azerbaycan'ı işgali üzerine, İran Azerbaycan'ından Şair Mehmet Aslan'ın yazdığı şiirdir.

[xi] VAHAPZÂDE Bahtiyar, Şehitler, Cönk Yayınları, İstanbul, 1991, s.62-63.