Bu sayfayı yazdır

Kuzey Akım Boru Attı Açıldı, Sıra Güney Akım’da

Yazan  14 Kasım 2011
Ortak Güvenlik, Ortak Dış Politika ve Ortak Enerji Politikası kurmaya çalışan AB diplomasisi esasen Kuzey Akım’ın tamamlanmasıyla sekteye uğramış gözükmekte ve aksine Güney Akım için ilham teşkil etmektedir.

2005 yılında zamanın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Alman Şanşölyesi Gerhard Shröeder tarafından imzalanan ve altı yılın sonunda nihayete varan Kuzey Akım doğal gaz boru hattı geçtiğimiz gün törenle açıldı. Törene başta Rusya Devlet Başkanı Medvedev, Alman Şanşölyesi Merkel ve AB Enerji Komiseri Oettinger olmak üzere önemli siyasetçiler katılım gösterdi. Kuzey Akım boru hattı paralel iki hattan oluşmakta ve her iki borudan 27.5 bcm (milyar metreküp) olmak üzere toplamda 55 bcm gaz pompalanması planlanmaktadır. Dolayısıyla tamamlandığında Kuzey Akım tek başına AB'nin %25 gaz arzını karşılayacaktır. Bu yıl sadece birinci hattı tamamlanan hattın, 2012 yılı sonuna doğru ikinci hattının da tamamlanması beklenmektedir. 1224 km'lik boru hattı ilk başta planlanan miktarın neredeyse iki katı olan 7.8 milyar Euro finansmanla inşa edilmiştir. Bu rakamlar da Kuzey Akım'ı inşa edilen en pahalı ve en uzun boru hattı yapmaktadır. Kuzey Akım sayesinde daha önce Ukrayna, Belarus ve Polonya üzerinden Avrupa pazarına giriş yapan Rus gazı, bundan böyle aradaki transit ülkelere %100 bağımlı olmadan gazını ulaştırabilecek. Yeni hat sayesinde Rus gazının Almanya haricince Danimarka, İngiltere, Hollanda, Fransa, Çek Cumhuriyeti, Belçika ve diğer bazı Avrupa ülkelerine ulaşması beklenmektedir. Hatta hattın ileride İskandinav körfezinden çıkarak İngiltere'ye kadar uzatılması önerileri de gündemdedir. Kuzey Akım'ın ortaklık yapısında %51 hisse ile başta Rus Gazprom, ardından %15.5 hisseler ile Alman Basf/Wintershall ve E.On Ruhrgas ve %9'ar hisse ile de Fransız GDS Suez ve Hollandalı Gas Unie bulunmaktadır.

2005 yılında Rusya ve Almanya arasında imzalanan anlaşma neticesinde ortaya çıkan Kuzey Akım doğal gaz boru hattı projesi öncelikle birliğin eski Demir Perde ülkelerinden olan Polonya ve Baltık ülkeleri tarafından şiddetle eleştirilmiştir. Polonya tarafından anlaşma 1939 yılında Nazi Almanya'sı ve Stalin Rusya'sı arasında imzalanan Molotov-Ribbentrop Paktına benzetilerek, Almanya'yı Avrupa Birliği'nin çıkarları doğrultusunda davranmamakla, Rusya'yı da Avrupa'yı tekrar bölmekle suçlanmıştır. Yine Birlik üyesi İsveç de Rusya'nın boru hattını korumak amaçlı Baltık Deniz'inde ileride askeri varlığını arttırma olasılığından rahatsız olmuş, durumu Soğuk Savaş'a benzetmiştir. Anlaşmanın imzalanmasından sadece bir hafta sonra ise Almanya'daki koltuğundan ayrılan eski Şansölye Shröeder, Kuzey Akım için kurulan şirkete üst düzey yönetici olarak atanmıştır. Bu süre zarfında adaylık sürecinde olan günümüzün Alman Şansölyesi Angela Merkel ise Shröeder'i eleştirmiş, Almanya'nın Rus gazına olan bağımlılığını artırmakla suçlamıştır. Fakat daha sonra kendisinin iş başına gelmesinin ardından Almanya'daki enerji şirketlerinin yaptığı Rus lobisi nedeniyle daha sonra durumu kendisi de kabul etmek zorunda kalmıştır.

İlk olarak açılan yeni boru hattı sayesinde Rusya, transit ülkelere olan bağımlılığından kurtulmuş olmakla beraber, Rus gazını büyük miktarlarda alan Orta ve Batı Avrupa'daki sanayileşmiş ülkeler de Rusya ile Ukrayna arasında 2006 ve 2009'da yaşanan krizler gibi durumlarda gazsız kalma riskinden kurtulmuş oldular. Daha önce tam kış ortasında yaşanan gaz kesintileri nedeniyle Doğu Avrupa gazsız kalmış, Almanya ve Avusturya eksik gaz arzını kendi depolarından tamamlamaya çalışmış ve krizin bir an evvel çözülebilmesi için AB yetkilileri Kiev ve Moskova arasında adeta mekik diplomasisi takip etmişlerdir. Her ne kadar Kuzey Akım, Ukrayna üzerinden geçen hattın tam olarak alternatifi olmasa da, Ukrayna'da ayrıcalıklı transit ülke olma statüsünü kaybetmiş gibi gözükmektedir. Bu nedenle eski Ukrayna Başbakanı Yulia Timoşenko'nun 2009 yılında Başbakan Putin ile imzaladığı için yargılandığı gaz alım anlaşmasını yenilemeye ve aldığı gazın fiyatını düşürmeye çalışmaktadır. Buna karşılık ise Rusya Başkanı Medvedev, Ukrayna'nın, Belarus ve Kazakistan gibi kendi aralarında kurdukları Gümrük Birliği'ne girdikleri takdirde, gaz indiriminden yararlanabileceğini açıklamıştır. Ukrayna ise AB'ye girme ihtimali bulunduğundan, Rusya'nın önerdiği Gümrük Birliği anlaşmasına sıcak bakmamaktadır. Fakat Kuzey Akım'ın açılması ile birlikte gerek fiyat açısından gerekse istediği anda gazı kesebilmek açısından Rusya avantaj sağlamış gözükmektedir ki ileride Güne Akım'ın da tamamlanması durumunda Ukrayna elindeki jeostratejik konumu büyük ölçüde yitirecek gözükmektedir.

İkinci olarak ise Kuzey akım boru hattının açılmasının AB içindeki çeşitli çevrelerin Avrupa'nın Rusya'ya olan bağımlılığını arttıracağı endişesine kapılmalarına yol açmıştır. Bu endişeler genellikle Rusya'nın AB enerji piyasasına istediği şekilde hâkim olmasına, fiyatları istediği şekilde belirlemesine ve Avrupa'nın enerji piyasasında güvenliği arttırma çabalarını engelleyeceği yönünde yoğunlaşmaktadır. Yapılan çeşitli uluslararası örgütlerin çalışmalarına göre AB'nin 2015 yılında 600 bcm civarında gaz ihtiyacının olacağı öngörülmektedir. Buna ilaveten Almanya ve bazı ileri sanayisi bulunan Orta Avrupa ülkesinin de nükleer santralleri ileride kapatacağı düşünülürse, AB'nin gaz ihtiyacının daha da artacağı düşünülmektedir. AB'nin gaz talebini sağladığı üç hattan birisi olan Rus hattı halen AB ihtiyacının %25-30 gaz ihtiyacını sağlamaktadır. AB'nin her ne kadar güvenilir enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi için Nabucco gibi projeleri olsa da hali hazırda bu alanda önemli bir gelişme sağlanamamıştır. Dolayısıyla Kuzey Akım'ın ardından Güney Akım'ın da tamamlanması durumunda Avrupa'nın Rusya'ya olan enerji bağımlılığı daha da artacaktır.

Sonuç olarak Rus enerji stratejisinde önemli bir proje olan Kuzey Akım doğal gaz boru hattı projesi, maliyeti beklenenin iki katına çıkmış olsa da altı yılın sonunda uluslararası bir şirket kuruluşu olarak yarı kapasitesiyle çalışacak şekilde tamamlandı. İnşaat planlandığı şekilde bittiği takdirde önümüzdeki yıl da kalan yarısının bitmesiyle projenin son aşaması da tamamlanmış olacak. Böylelikle özellikle Alman sanayisi arada hiçbir transit ülke olmadan direkt Rusya'dan gazını sağlamayı başaracaktır. Ortak Güvenlik, Ortak Dış Politika ve Ortak Enerji Politikası kurmaya çalışan AB diplomasisi esasen Kuzey Akım'ın tamamlanmasıyla sekteye uğramış gözükmekte ve aksine Güney Akım için ilham teşkil etmektedir.

Dr. Tuğçe Varol

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Amerika Araştırmaları Merkezi Başkanı