Şİİ İTTİFAKI, KÜRT İTTİFAKI VE ARTAN ŞİDDET OLAYLARI

7 Mart 2010 tarihinde gerçekleştirilen Irak Genel Seçimi sonrası Irak siyasi sahnesi hükümetin kurulması yönünde hareketli günler yaşamaya başlamıştır.

7 Mart Genel Seçimi'nde 89 milletvekili ile ikinci sırada bulunan El-Maliki liderliğindeki Kanun Devleti Oluşumu ile 70 milletvekili ile üçüncü sırada bulunan Irak Ulusal İttifakı arasında süren çetin müzakereler neticesinde her iki oluşum arasında bir ittifak kurulmuş bulunmaktadır. İki oluşumun ittifak oluşturarak hükümet kurma hakkını elde etme gayreti içinde olduğu görülmektedir. Nitekim İyad Allavi Irak Anayasası'nın 76.maddesine dayandırdığı yorumu çerçevesinde hükümet kurma yetkisinin kendisine verilmesi gerektiğini ısrarla ifade etmektedir. Irak Anayasası'nın 76.maddesinde süreç ile ilgili fıkra hakkında en yüksek oyu alan değil mecliste en yüksek sayıya sahip olan oluşumun hükümet kurma yetkisine haiz olacağı şeklindeki yorumlar süreci daha da karmaşık hale getirmektedir. Nitekim resmi sonuçları henüz açıklanmamış olan Bağdat vilayetindeki yeniden sayım işlemlerinin neticelenmesinin ardından Cumhurbaşkanlığı seçimi ve hükümet kurma işlemleri Irak siyasi arenasının son derece hareketli günler yaşayacağını göstermektedir.

Daha önce birkaç kez bir araya gelerek özellikle başta Bağdat'taki hükümet kurma sürecinde olmak üzere Irak genel meclisinde birlikte hareket etme kararı alan Iraklı Kürt unsurlar da bu kararlarına bir resmilik kazandırmış bulunmaktadırlar. 9 Mayıs 2010 Pazar günü Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani Kürdistan Demokratik Partisi, Kürdistan Yurtseverler Birliği, Goran Hareketi, Kürdistan İslami Hareketi ve Kürdistan İslami Grubu temsilcilerinin de hazır bulunduğu bir basın açıklaması ile bu unsurların 'Kürdistan Listeleri Koalisyonu' adı altında birleştiklerini ilan etmiştir. Kürt unsurlar özellikle hükümet kurma sürecinde bu koalisyon bünyesinde hareket ederek olası hükümet senaryoları içindeki konumlarını kuvvetlendirmek gayreti içerisindedirler. Ayrıca bu koalisyon ile hedeflenen bizzat Mesut Barzani'nin de ifade ettiği gibi özellikle Kerkük ile ilgili 140.maddenin uygulanması gibi kendileri açısından hak olarak nitelendirdikleri kimi olguları hep birlikte koruyabilme gayreti olmuştur.

Mesut Barzani'nin açıklamayı yaptığı kürsünün arkasında duran Kürt temsilcilerin bir birlik görüntüsü çizmeye çalışmalarının daha ilk haftada bir sınavdan geçmesi sürecin Kürtler açısından sıkıntılı geçeceğini gözler önüne sermiştir. Erbil'de yaşayan 23 yaşındaki serbest gazeteci, üniversite öğrencisi Serdest Osman'ın üniversitesi'nin önünden kaçırılmasının ardından cesedinin 2 gün sonra Musul'da elleri ve ayakları bağlı, kafasına kurşun sıkılmış bir şekilde bulunmuş olması, mevcut yönetim aleyhtarı yazılar yazıyor olmasından ötürü Goran hareketi destekçileri ile özellikle KDP destekçileri arasında sert rüzgarların esmesine neden olmuştur. Ayrıca batı basınında kimi yazarlarca da Irak'ın kuzeyinin güvenli ve istikrarlı yapısının sorgulanmış olması yönetimi oluşturan KDP-KYB ikilisini zor durumda bırakmıştır. En küçük bir olayda dahi karşı karşıya gelme potansiyelini içinde barındıran bu yeni Kürt koalisyonun varlığı tekerrürden ibaretcesine Kürt unsurların her zaman olduğu gibi yine son derece pragmatik bir yaklaşım tarzı benimseyerek süreçten dışlanma ihtimallerini yok etmeye çalıştıklarını göstermektedir.

Oluşturulan gerek Şii gerekse de Kürt ittifakı her ne kadar hükümet kurma sürecinin siyasi boyutunu teşkil ediyorsa da şiddet olayları giderek bu sürecin değişmez unsuru haline gelmeye başlamıştır. Seçim ve sonrası ile doğrudan ilintilendirilse de son üç aylık rakamlar dikkate alındığında şiddet olaylarında bir artış olduğu gözlemlenmektedir. Başbakan Nuri el-Maliki'nin geçen ay El-Kaide'nin Irak liderleri Ebu Eyüb el-Masri ve Ebu Ömer el-Bağdadi'nin öldürüldüğünü, böylelikle El-Kaide'nin Irak yapılanmasına çok büyük bir darbe vurulduğunu bir basın toplantısı ile açıklaması Maliki'nin kendisini istikrar ve güven ortamının tek sağlayıcısı olarak sunmaya çalışarak halk nezdinde bir güven tazeleme gayretinden öteye gidememiştir. Nitekim El-Kaide yapılanması bu isimlerin yerine hemen yeni isimler getirerek (El-Nasır Li Dinallah Ebu Süleyman) özellikle Şiilere yönelik saldırılar gerçekleştireceğini ilan etmiştir. Nitekim geçtiğimiz hafta içinde gerçekleşen saldırılarda bir günde 100'den fazla kişi hayatını kaybetmiştir. Gerçekleşen tüm saldırıların El-Kaide tarafından gerçekleştirildiğini ve bunun da Sünni unsurların hükümet kurma sürecinden bi'nevi dışlanmış olmasından kaynaklandığını kabul ettiğimiz taktirde ABD'nin özellikle Uyanış Meclisleri ile El-Kaide destekli Sünni direniş hareketlerini bertaraf etme gayretlerinin başarısız olduğu, dolayısıyla da Irak'tan çekilmek üzere olan ABD'nin ardından ortaya çıkmasından korkulan Şii-Sünni çatışma ortamının canlılığını muhafaza etmeye devam ettiği anlaşılmaktadır.

Irak'ın yönetimi üzerinde 7 Mart Genel Seçimi'nden bu yana temerküz eden Şii, Kürt ve Sünni temelli mücadeleler dış müdahalelerin de etkisi ile kısa vadede son bulmak yerine daha da girift bir yapı ortaya çıkarmış görünmektedir.

Son ekleyen 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Editörü

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

  II.Mahmut, Vakay-ı Hayriye adıyla, Aksaray-Et Meydanı’ndaki yeniçeri kışlaları top ateşine tutularak 6.000'den fazla yeniçeri öldürülmüş ve isyana katılan yobaz takımı tutuklanmıştır. Askeri kuvveti çok zayıflayan Osmanlı’nın Donanması 1827’de Navarin’de sonra Sinop Limanında yakılınca Osmanlını...

Error: No articles to display