< < Terör Örgütleri ve Propaganda: DAEŞ Terör Örgütü Örnek Olay İncelemesi
 Bu sayfayı yazdır

Terör Örgütleri ve Propaganda: DAEŞ Terör Örgütü Örnek Olay İncelemesi

Yazan  10 Mayıs 2017
Terör örgütleri ve propaganda ilişkisi

Aslında propagandanın en yalın halidir terör eylemleri. Terörün temel mantık ve metodolojisi derinlemesine incelendiğinde, terör örgütlerinin her türlü eylem ve söylemlerinde hedef kitle olarak belirledikleri topluluklara bir mesaj iletmek amacını benimsedikleri açıkça görülüyor. Bu nedenle propaganda faaliyetleri terör örgütlerinin tamamı için çok önemli bir yer tutmaktadır. Propagandayı silahlı eylemlerinin üstünde tutan ve propaganda konusunda başarılı olan terör örgütlerinin maalesef diğer terör örgütlerine nazaran daha büyük destekler alarak daha uzun süreler hayatta kalabildikleri de gözlemleniyor.

Hem düzenlenen terör eylemlerini daha geniş hedef kitlelere iletmek hem de kendisini destekleyen / desteklemeyen hedef kitlelere ayrı ayrı mesajlar verebilmek ve varlığını devam ettirebilmek açısından propaganda, terör örgütleri için vazgeçilmez yegâne araç olarak görülüyor. Hedef olarak seçilen kitlelerde duygu düşünce ve davranış değişiklikleri yaratmayı amaçlayan propaganda sayesinde var olan ve varlığını sürdüren terör örgütleri, düzenledikleri eylemleri zaman ve mekân açısından en iyi şekilde planlamaya çalışarak, iletmek istedikleri mesajların anlamını yükseltmeye çalışıyorlar. Terör eylemlerine propaganda açısından bakıldığında, terör örgütleri tarafından gerçekleştirilen her bir terör eyleminin; terör örgütü elamanlarını kendisine bağlı tutma, güç gösterme, insan kaynağı sağlama, devlet otoritesini sarsmaya çalışma ve son olarak korku salma amacına yönelik olduğu kolaylıkla görülebiliyor.

Propaganda kavram olarak incelendiğinde karşımıza çok çeşitli tanımlamalar çıkıyor. Bunlardan birisine göre propaganda; “Hedef olarak seçilen toplulukların morallerini bozmak, onların her alanda başarma gayretlerini, mücadele azim ve iradelerini yok etmek, insanların inançlarını zayıflatarak kendilerine olan güvenini kaybettirmek ve nihayet kendileri tarafından tespit edilen belirli fikirleri aşılamak maksadı ile kullanılan en etkili vasıtadır” olarak ifade ediliyor.[1]

Literatürde yer alan terör tanımları incelendiğinde ise üzerinde uluslararası alanda anlaşmaya varılmış bir terör tanımı bulunmadığı, her ülke ve organizasyonun kendi tanımını ortaya koyduğu anlaşılıyor. Latince kökeni itibarıyla korkudan titreme, korkudan titremeye sebep olma anlamına gelen terör için yapılan bir tanımlamada terörün; korkutma, sindirme ve yıldırma anlamlarına geldiği, bu yol ile terör örgütlerinin kendi fikir ve düşüncelerini insanlara kabul ettirmek olduğu belirtiliyor.[2]

Tanımlar üzerinden yapılan analiz ışığında; teröristlerin terör eylemlerindeki fiillerinin temel amacının ve etkisinin; saldırmak, öldürmek, yok etmek, yakıp yıkmak ve bombalamak gibi kinetik eylemlerden ziyade, siyasi ajandalarında bulunan ana hedefe ulaşmak için belirli mesajları vermek, kitleleri korkutmak, onları etkileyerek yönlendirmek suretiyle insanları terörize etmek olduğu sonucu ortaya çıkıyor.[3]

Terörün amaçlarından bazılarının; kitlelerin moralini bozmak, teröre karşı tedbirler alan devletin mücadele azim ve iradesini yok etmek, insanların kendilerine olan güvenlerini kaybettirmek ve fikirlerini kitlelere aşılamak, kendi mesajlarını verebilecek faaliyetler gerçekleştirerek seslerini duyurmak, popülerleşmek[4] olduğu göz önüne alındığında terör eylemlerinin de birer propaganda faaliyeti olduğu görülüyor.

Terör ve propaganda ilintisini daha iyi açıklayabilmek amacıyla, insanlığın şimdiye dek karşılaşmış olduğu en kanlı ve en acımasız terör örgütlerinden DAEŞ[5] terör örgütünün örnek olay olarak incelenmesinin uygun olacağını düşünüyorum.

Kuruluşu 1999 yılına kadar dayanan, hem Türkiye hem de uluslararası kamuoyu tarafından, önce 10 Haziran 2014’te Musul’un işgali ve hemen ardından 11 Haziran 2014 tarihinde ülkemizin Musul Başkonsolosluğunun ele geçirilerek 49 vatandaşımızın alıkonulması eylemleri ile tanınır hale gelen DAEŞ terör örgütünün, propagandayı en etkin kullanan terör örgütlerinden birisi olduğunu söylemek abartılı olmayacaktır.

DAEŞ terör örgütü; Irak ve Suriye’de ele geçirdiği topraklarda yaşayan insanları kendisine bağlı tutabilmek, dünyanın farklı ülkelerinde yer alan ve kendisine sözde bağlılıklarını ifade eden terör örgütlerini terör çatısı altında bulundurabilmek, taraftarlarının sayısını artırabilmek ve kendisine karşı olan ülke / organizasyonlara korku salabilmek maksadıyla, modern ve geleneksel medya araçlarını kullanan etkin bir iletişim stratejisi izliyor. Her ne kadar birçok bölgede elde bulundurduğu toprakları kaybetmiş, binlerce terör örgütü üyesi etkisiz hale getirilmiş olsa da DAEŞ terör örgütünün propaganda faaliyetlerine devam ettiği görülüyor.

2014 yılından bu yana DAEŞ terör örgütü varlığını korumaya ve Suriye-Irak’ın ötesinde tüm dünyaya yayılmış bir etki yaratmaya yönelik propaganda kampanyası yürütmektedir. DAEŞ’in yürüttüğü propaganda faaliyetleri ve iletişim stratejisinin; iletilmek istenen ana mesajanlatı temaları (narrative themes), başarı kriterleri, hedef kitleler ve propaganda dağıtım araçları başlıkları altında[6] incelenmesi uygun olacaktır.DAEŞ terör örgütü iletişim stratejisi ve propaganda faaliyetleri

 

DAEŞ Propagandasının Ana Mesajı

DAEŞ propagandasının ana mesajı terör örgütünün kendisini isimlendirmesinde saklı olarak görülüyor. Kendisini sözde “İslam Devleti” olarak isimlendiren DAEŞ terör örgütünün; sözde Hilafet çatısı altında “gerçek Müslümanların” yaşayabileceği bir ülke vaat ettiği açıkça görülebiliyor. Bu nedenle propagandasının ana mesajı sözde “İslam Devleti” isimlendirmesidir.

 

DAEŞ Propagandasının Anlatı Temaları

Propaganda faaliyetlerinde anlatı, belirli olaylar hakkındaki düşünceyi ve olayı, aktarandan hedef kitleye veya dinleyiciye ileten tematik ve sıralı bir açıklama[7] olarak tanımlanıyor. Sayısı araştırma ve incelemenin niteliğine göre değişebilmekle birlikte, DAEŞ terör örgütünün anlatı (hikayelendirme ya da İngilizce tabiri ile narrative) kapsamında dört ana başlığı kullandığı görülüyor.

DAEŞ terör örgütünün kullandığı birinci anlatı teması siyasi hedefler üzerine kurulmuştur. Bu çerçevede DAEŞ; terör örgütü lideri Bağdadi’yi sözde Halife olarak göstermekte, Türkiye’nin de dâhil olduğu batılı ülkelerin Müslümanlara zulüm edilmesine göz yumduklarını iddia etmekte, bölgeye barışın sadece DAEŞ tarafından getirilebileceğini öne sürmektedir. Bu temayı güçlendirmek için DAEŞ siyah zeminli ve üzerinde Kelime-i Tevhid ile birlikte Hz.Muhammed’in mührünün bulunduğu bir bayrak kullanıyor.

İkinci anlatı teması dini hedefler üzerine oturtulmuş. Bu kapsamda DAEŞ’in öncelikle “cihat” kavramını çarpıtarak kullandığı görülüyor. Kullandığı her türlü propaganda malzemesinde DAEŞ cihadın tüm Müslümanlar için bir görev olduğunu belirtiyor. Gerçek anlamda barışın ancak ve ancak İslam’ın tüm düşmanları ortadan kaldırıldığında geleceği, gerçek İslam’ın mutlak suretle korunması gerektiği, cihadın bir yaşam tarzı olduğu bu anlatı teması içerisinde sürekli işleniyor. Dini anlatı teması kullanılırken sıklıkla Kuran-ı Kerim ve Peygamberimizin hadislerine atıflarda bulunuluyor. Birçok propaganda malzemesinde DAEŞ terör örgütü İslam’ın yegâne savunucusu olarak gösterilirken, aynı zamanda Müslümanların tamamının DAEŞ’i desteklediğine, Hristiyanların da din değiştirerek Müslüman olduklarına vurgu yapılıyor.

Üçüncü anlatı teması sosyal hususları kapsıyor. Bu temanın çatısı altında, daha iyi bir hayat sözü ile gençler ve özellikle batılı ülkelerde kendisini ikinci sınıf insan olarak gören Müslüman gençler hedef alınıyor. Bu maksatla DAEŞ; gençlerin DAEŞ’e katılarak yeni bir gelecek için rol alabileceklerini, kendilerine katılmaları halinde gençlerin isteklerini gerçekleştirebilecekleri hususlarına vurgu yapıyor. Sosyal anlatı temasını güçlendirmek için ise mutlu bir şekilde DAEŞ’le birlikte yaşayan ailelerin, okullarda eğitim gören çocukların, refah dolu bir yaşamın resmedildiği görseller kullanılıyor.

Dördüncü anlatı teması ise kazanan taraf[8] konusunu işliyor. Bu temayı desteklemek maksadıyla DAEŞ durdurulamaz ve yenilemez bir askeri güce sahip olduğu vurgusunu yapıyor. Bu anlatının Suriye-Irak haricindeki diğer ülkelerde faaliyet gösteren terör örgütlerini ikna edebildiği, yabancı terörist savaşçılar üzerinde etkili olduğu değerlendiriliyor. Terör eylemlerini gerçekleştirdikleri ülke silahlı kuvvetlerinden ele geçirdikleri ağır silah ve hatta savaş uçaklarını (kullanamasalar dahi) propaganda ürünlerinde kullanarak, kazanan taraf olacakları yönünde algı değişikliği yaratmaya gayret ettikleri kolaylıkla gözlemleniyor.

 

DAEŞ Propagandasının Başarı Kriterleri

DAEŞ propagandasının başarı kriterleri de dört temel üzerine oturtulmuş. Bunlardan birincisi hem eleman hem de finansal destek sağlamak. Bu kriterin temel amacı terör örgütüne gerekli eleman temin etmek. Terör örgütleri eleman temini maksadıyla propagandayı en etkin biçimde kullanmaktadırlar. Terör örgütlerinin propagandaları neticesinde bireyler önce radikalleşmeye başlamakta, sonrasında terör örgütüne katılarak insanlık suçunun bir parçası haline gelmektedirler. Hatırlanacağı gibi DAEŞ’in kullanmış olduğu Hollywood tarzı videolar ve sosyal medya üzerinden yapılan propagandalar ve sözde Hicret çağrıları sayesinde, özellikle 2014-2015 yılı içerisinde yaklaşık 85 ayrı ülkeden 30.000’den fazla insan[9] terör örgütüne katılmak için Suriye ve Irak’a gitmişlerdi[10]. Bu kadar fazla sayıda insanın terör örgütüne katılmak üzere çeşitli ülkelerden yola çıkmaları maalesef ki DAEŞ’in propaganda ve ikna gücünü ortaya koymaktadır.

Başarı kriterlerinin ikincisi isebirleşme teması üzerine kurulmuş. Bu çerçevede DAEŞ terör örgütü Sünni Müslümanları Hilafetin kurulması maksadıyla bir araya getirmeye ve kendilerine destek vermeye ikna etme yoluna gitmiştir. Bu kapsamda DAEŞ propaganda malzemeleri sözde İslam Devleti’ni Müslümanların yegâne ülkesi olarak göstermeye çalışmaktadır.


Sözde Hilafetin başarıları ve etkinliği ile ilgili yapılan bilgilendirmeler de DAEŞ terör örgütü propagandası başarı kriterlerinin dördüncüsünü teşkil ediyor. Sözde İslam Devleti’nin en iyi şekilde yönetildiği, hayat şartlarının giderek iyileştiği, sağlık ve tarım alanında yapılan reformlar, İslami eğitim sisteminin etkinliği gibi hususlar bu başlık altında yer alıyor.Üçüncü başarı kriteri iç ve dış düşmanlara korku salınması maksadıyla inşa edilmiş. DAEŞ terör örgütü korkutucu ve barbar yüzünü her fırsatta göstererek, bölgede / uluslararası arenada kendilerine karşı olan ülkelere / oluşumlara bu kriter üzerinden korku salmaya çalışmaktadır. Bu çerçevede kendilerine düşman olarak gördükleri tüm unsurların savaşma azim ve iradelerinin kırılması da bu kriter sayesinde amaçlanmaktadır.

 

DAEŞ Propagandasının Hedef Kitleleri

DAEŞ terör örgütü propagandasının etkinliğinin tartışılmaz bir yönü de hedef kitle analizi ve seçiminin en iyi biçimde yapılmış olmasıdır. İletilecek mesajların hangi hedef kitleye, hangi araçların kullanılarak yapılacağına yönelik çalışmaların yine maalesef ki profesyonelce bir terör örgütü tarafından yapıldığını söylemek de abartılı olmayacaktır. DAEŞ propagandasının hedef kitlesinin temel anlamda ikiye ayrıldığı görülmektedir. Birinci hedef kitle düşman olarak seçilen ve yok edilmesi gereken hedef kitledir. İkinci hedef kitle ise DAEŞ’in sempatizan olarak gördüğü ve terör örgütü elemanı olarak kullanmaya çalıştığı hedef kitledir. DAEŞ propagandasını yürütenler yaptıkları hedef kitle analizi neticesinde; Batılı ülke yönetimleri, Irak ve Suriye’de yaşayan Sünni Müslümanlar, radikal Müslümanlar, Batılı ülkelerde yaşayan Müslüman gençler, Şii Müslümanlar, Suriye ve Irak Güvenlik Güçleri, DAEŞ’le mücadele eden Koalisyon ülkeleri, terör örgütü üyeleri ve Suriye – Irak’tan ayrılarak diğer ülkelere giden mültecileri hedef kitleler olarak belirlemiştir.

 

DAEŞ Propagandasının Dağıtım Araçları

DAEŞ gelişmiş teknolojiyi ve sosyal medyayı propaganda dağıtım aracı olarak en etkin kullanan terör örgütlerinden birisidir. Burada göz ardı edilmemesi gereken bir husus da; başta PKK terör örgütü olmak üzere diğer terör örgütlerinin de özellikle sosyal medyayı bir propaganda aracı olarak kullandığının unutulmaması gerektiğidir. Son yıllarda vahşice propaganda malzemeleri kullanarak korku salmaya gayret eden DAEŞ terör örgütü sahnede olduğu için PKK terör örgütünün propaganda yöntemleri ikinci planda kaldığından, PKK’nın sosyal medyayı kullanma biçim ve taktikleri unutulmaya başlanılmıştır. Bu konu başkaca bir yazının ana başlığı olabileceği için burada konuyla ilgili daha fazla hususa değinmiyorum.


DAEŞ’in temel sosyal medya propaganda ağını Twitter üzerinde kurduğu görülüyor. Yapılan araştırmalara göre 2015 yılı itibarıyla DAEŞ’e ait yaklaşık 45.000 Twitter hesabının bulunduğu, söz konusu hesapların çoğunluğu İngilizce olmak üzere çeşitli dillerde yayın yaptığı belirtiliyor.[11] Oluşturduğu sözde medya merkezleri sayesinde değişik hesaplardan ancak hemen hepsi terör örgütünün ana hedeflerini destekleyecek şekilde aynı propagandanın yapıldığını belirtmek gerekiyor. Sosyal medya ile birlikte son teknoloji kullanılarak hazırlanan videolar, TV ve radyo kanalları, reklam panoları, bildiriler, dergiler ve el ilanları DAEŞ tarafından etkin bir şekilde kullanılıyor. Sosyal medyanın yanı sıra DAEŞ terör örgütü tarafından internet üzerinden yayımlanan dergiler de dikkat çekiyor. DAEŞ’in yayımladığı iki adet dergiden birincisi İngilizce olarak hazırlanan DABIQ. Örgüte ait Al Hayat Medya tarafından hazırlanan bu derginin yanı sıra bir de Türkçe olarak, Türk hedef kitleye yönelik yayımlanan Konstantiniyye dergisi bulunmaktadır. Tüm bu araçlarla birlikte DAEŞ tarafından işgal edilen bölgelerde asıl dağıtım aracı olarak yüz yüze iletişim metodunun seçildiği de söylenebilir. Sokaklarda ve meydanlarda halka tebliğlerde bulunan DAEŞ terör örgütü mensuplarının görüntüleri, infaz ve cezalandırma işlemlerinin halka açık alanlarda yapılması bu fikri doğruluyor.

Sonuç

Gelişen teknoloji sayesinde terör örgütlerince hazırlanan propaganda materyalleri saniyeler içerisinde dünyanın bir ucundan diğer ucuna ulaşabilmekte. Eskiye oranla yeni teknolojik gelişmelerle terörist propagandanın ulaştığı hedef kitle sayısında da büyük bir artış görülüyor. Bazı araştırmacılara göre bu yönüyle terörist propaganda, kitlelere etkisiyle bilinen atom bombasından daha büyük bir etki yaratabiliyor.

Terörizmle mücadelede, terörist eylemlerle mücadelenin yanı sıra terör örgütlerinin söylemleri ile de mücadele etmenin önemi, DAEŞ terör örgütünün propaganda faaliyetleri neticesinde bir kez daha anlaşılmıştır. Ancak devletlerin ve terör örgütleri ile mücadele eden uluslararası koalisyonun terör örgütlerinin söylemleri ile mücadele kapsamında yeterli ve kapsamlı tedbirler aldığını söylemek pek mümkün görünmüyor.

Sonuç olarak; DAEŞ terör örgütü silahlı varlığının bir süre sonra yok edileceği, Suriye ve Irak’ta ele geçirdiği toprakların yeniden alınacağı ya da en azından DAEŞ eylemlerinin minimum seviyeye indirilebileceğini öngörmek zor değil. Asıl önemli olan DAEŞ’in silahlı gücü yok edildikten sonra ne yapılması gerektiği. DAEŞ’in tüm teröristleri yok edilse, ele geçirdiği bölgeler geri alınsa da zihinler ve düşünceler nasıl geri alınacak? DAEŞ propagandası ve algı operasyonlarının insanlarda bıraktığı izler nasıl silinecek? DAEŞ ile mücadele eden ülkelerin ve uluslararası koalisyonun bu hususa yönelik tedbirleri şimdiden geliştirmesinde fayda görülmektedir.

Suriye ve Irak’tan sonra DAEŞ terör örgütü eylemlerinden en büyük zararı gören ülkemizin de DAEŞ propagandasıyla mücadelede bir takım tedbirler alarak geleceğimizin güvenlik ortamını şekillendirmesi gerektiğini düşünüyorum.

Bu çerçevede;

  • Sosyal araştırmalar yapılarak DAEŞ ve benzeri terör örgütlerine karşı hedef kitleler ve özelinde şahısların tespit edilmesine gayret edilmeli, bu şahısların terör örgütlerine katılımı engellenmeye çalışılmalıdır.
  • Terör örgütlerinin propaganda malzemesi olarak kullandığı anlatıların tespit edilmesine, analiz edilmesine ve çeşitli kitle iletişim araçları kullanılarak üretilen karşı anlatıların yayımlanmasına gayret edilmelidir.
  • Terörizmle mücadelede farkındalığın artırılması amacıyla devlet tarafından kamuoyu sürekli olarak bilgilendirilmeli, bu konuda bir kampanya düzenlenmelidir.
  • Medya kuruluşlarının oto kontrol prensipleri çerçevesinde hareket etmesi, terör örgütleri tarafından yapılan propaganda materyalleri kamuoyu ile doğrudan paylaşılmamalı, terör örgütlerinin kullandığı jargon kullanılmamalıdır.
  • Şiddete varan aşırıcılıkla mücadele ve radikalleşmenin önlenmesi konularında alınan tedbirler artırılmalı, bu konuda faaliyet gösteren uluslararası kuruluşlarla iş birliğimiz artırılmalıdır.
  • Dinimizi ve dinimizin gereklerini en iyi şekilde vatandaşlarımıza anlatan Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından DAEŞ ve benzeri terör örgütlerinin anlatılarına karşı anlatılar geliştirilmeli, vatandaşlarımızı radikalleşmeye sürükleyen terör örgütlerinin söylemlerine karşı tedbirler geliştirilmelidir.
  • Ülkemize sığınan misafir Suriyeliler ile ilgili alınan tedbirlerin artırılması da bir gereklilik gibi görünüyor. Ülkemiz hayat şartlarına ve standartlarına uyum sağlayamayan Suriyelilerin terör örgütlerinin istismarına açık oldukları göz önünde bulundurularak, istihbarat ve kolluk kuvvetlerimiz tarafından gerçekleştirilen takip ve kontrol faaliyetlerine yönelik tedbirler geliştirilmelidir.


[1]Tamer Kumkale, (2006), Beynimizi Kimler ve Nasıl Yönetiyorlar, İstanbul: Pegasus Yayınları, s. 115

[2]Sinem Şahinoğlu, (2005), Avrupa Birliği, Güvenlik ve Terör, Başkent Üniversitesi Avrupa Birliği ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı Avrupa Birliği Yüksek Lisans Programı Yüksek Lisans Tezi, s.25

[3]Rıza Güler, (2017), Güç ve İkna Sanatı Stratejik İletişim, Ankara: İhtimal Dergisi Yayınevi, s.309

[4]Deniz Ülke Arıboğan, (2003), Terör Korku Hali, İstanbul: Profil Yayıncılık, s. 113

[5]“Dawlat al-Islamiyah f’al-ıraq wa belaad al-sham” ifadesinin kısaltılmış halidir.

[6]NATO Strategic Communications Centre of Excellence, (2015), DAESH Information Campaign and It’s Influence, Riga: ISBN 978-9934-8582-1-5, s.29-41

[7]Rıza Güler, (2017), Güç ve İkna Sanatı Stratejik İletişim, Ankara: İhtimal Dergisi Yayınevi, s.259

[8]The International Centre for Counter-Terrorism, (2016), The Islamic State’s Global Propaganda Strategy, The Hague: ISSN: 2486-0656, s.4

[9]http://theresurgent.com/worse-than-berghdal-an-fbi-translator-married-the-isis-terrorist-she-was-investigating (Erişim tarihi: 8 Mayıs 2017)

[10]Suriye ve Irak’a giderek DAEŞ terör örgütüne katılan yabancı terörist savaşçıların sayısı tam olarak bilinmemekle birlikte raporlarda çoğunlukla yer aldığından 30.000 rakamının kullanılması uygun olacaktır.

[11]Kuwait Program at Sciences Po., (2016), Communicating Terror: An Analysis of ISIS Communication Strategy, s.1