Bu sayfayı yazdır

Satranç Tahtası Misali Dünyaya Bakış ve Ukrayna

Yazan  28 Şubat 2022

21. yüzyıl ekonomi , politika ve stratejilerinin anatomik bütünlüğü hakkında tam açık ve net fikre sahip olmayan okuyucular için son 100 yıllık tarihi akışı ana hatlarıyla kısada olsa özetlemek yerinde olacaktır.

Dünya’da ilk paylaşım savaşı 1.dünya savaşıyla İngiltere - Almanya ve müttefikleri arasında kara hakimiyeti üzerinde olmuştur. 2.dünya savaşı Anglosaksonlar (İngiltere+ABD) ile Almanya arasında dünya hakimiyeti ve özelikle Pasifik hakimiyeti üzerinde de Japonya ile ortaya çıkan savaştır. Dünyanın şekillenmesinde Başkan Wilson döneminden itibaren başlayan başkanlık doktrinleri, ekonomi politikaları, insanlığa ağır bedeller ödeten bu dünya savaşlarında rol oynadığını hatırlatmak gerekir. Bu tarihsel süreçler kronolojik olarak “Arka pencereden bakış – Ekonomi” başlığı altında yayınlanan kitabımda Wall Street tarihi dahil özelenmiş bulunmaktadır.

2.dünya savaşının diğer bir özelliği petrol hakimiyet savaşı olmasıdır. Rockefeller’le sembolleşen Wall Street şişman kedileri ile Rotshilds’lerle sembolleşen City of London şişman kedilerinin “dolara hakim olan dünyaya”, “petrole hakim olan ülkelere hakim olur”sloganlarıyla sembolleşen stratejileri “gıdaya hakim olan halklara hakim olur” hedefine yönelik olarak işlemeye devam etmektedir. Bu süreçte 1969’da Nixon döneminde Bretton Woods’un iptali ile başlayıp 80’li yıllarda Teatcher ile Reagan döneminde başlatılan Friedrik Hayek ile Milton Friedman’ın temellerini attığı Neo-Liberal / borç tüketim ekonomi politikaları önemli roller oynamıştır. Bu ekonomik süreç 1999’da Başkan Clinton döneminde alınan kararlar ve Başkan W.Bush dönemindeki politikalar sonrası kontrolsüz kapitalizme dönüşmüştür. Taşıma su ile değirmeni döndürme ekonomisi 2008 yılında büyük bir krize girerek , Yunanistan’ın iflasıyla sembolleşmiştir. Öyle görünüyor ki NATO nezdinde ABD Polonya’dan başlayarak bir hat boyunca güneye doğru devam ederek Yunanistan’ın Ege karasuları boyunca askeri üslerle silahlandırırken Türkiye ise adeta mülteci deposu olarak kullanılma yönünde eğilim ortaya çıkmış bulunmaktadır.    

Yeni dünya düzeni ve stratejilerine karşı varlıklarını sürdürme uğraşının sonucu olarak Çin ve Rusya ( Putin)  öncülüğünde Şanghay İşbirliği Örgütü ( ŞİÖ ) kurulmuş ve bu kuruluş Hindistan ve Pakistan’ın da katılımıyla iyice güçlenmiş durumdadır. ABD F-35 , Rus Su 57 gibi 5. Nesil savaş uçakları daha tam aktive edilmeden süper güçler 6.nesil savaş uçaklarının geliştirilmesine ilişkin prototip modelleri dahi ortaya koymuş vaziyettedir. Bu gelişimler aslında 21.yüzyılın esas olarak Ortadoğu’da değil 2030’lu yıllarda dünya hakimiyetinin özellikle pasifik ekseninde ABD , Çin ve Rusya üzerinden büyük mücadele sonrası şekilleneceğini göstermektedir.

Afganistan’dan başlayarak , Irak , Libya , Suriye , Yemen , Gürcistan , Kazakistan vs. olarak devam eden bölgesel çatışmalar gerçekte süper güçlar arasındaki bu büyük mücadele tabiri caiz ise satranç tahtası üzerindeki yansımalarından ibarettir. Bu bölgesel çatışmalarda her ne kadar bol bol insan hakları , demokrasi , barış , özgürlük atıfları yapılmış olsa da maalesef o bölgenin büyük mağduriyetler yaşayan yerel halkları ve bu halkların ulusal çıkarları pek de dikkate alınmış değildir. İnsanlığın umudu , duası zaten çevre felaketleri yaşayan dünyamızda süper güçler arası bu büyük dünya hakimiyet mücadelesinin sonunda nükleer silahları dahi kapsamına alabilecek 3. Dünya savaşıyla devam etmemesi yönündedir.    

21. yüzyıl sonunda BM tipi galaktik bir parlamento , bu parlamentonun atayacağı bir dünya hükümeti , NATO formatında görüleceği üzere askeri temelde tek dünya ordusuna zemin hazırlama , ulusal silahlı kuvvetlerin tasfiye edilerek tek kumanda altında toplanması , ülkelerin parçalanarak federal yapılara bölünme stratejilerini  global sistem nihai hedef olarak belirlemiş olsa da bu politikalar ABD dahil ülkeler bazında ulusal yapıların büyük direnciyle karşılaşmış bulunmaktadır. ABD’de  ulusalcılar ile küreselciler arasındaki müthiş mücadeleyi küreselciler (Neo-Con’lar) yeniden kazanarak iş başına gelmiştir. Bu hedeflere 21. yüzyıl içerisinde ne ölçüde erişileceği, ülkeler bazındaki hala mevcut olan ulusal yapıların tasfiyesinin Türkiye’de Balyoz, Ergenekon gibi cemaat - liboş tezgahlarına dayalı örnekler ışığında nasıl devam edeceği tartışma konusudur. Ancak muhtemel görünen ve çok zorlu geçeceği anlaşılan küresel ekonomik çöküş süreci sonrası oluşacak yeni düzeninin yine halen dünyaya hakim olan kapitalist sistem sistematiği üzerinden şekilleneceği söylenebilir.  

Quantum bilgisayarlarının ortaya çıkışı , quantum kriptografi , yapay zeka (AI) , yapay gıda (!) , robot teknolojileri , Neurolink , Starlink , Blockchain , 5G , Metaverse , uzay teknolojileri gibi  dijital sistemlere dayalı yeni teknolojik gelişimler  devrim potansiyelleri taşımaktadır. Bu devrimlerin Great Reset ismi altında lanse edilen hissedar kapitalizm / komünizm (?) formatlı yeni dünya sistemine nasıl bir süreç sonrası entegre edileceği merak konusudur. Global sistemin yayın organı durumundaki Time dergisi 2 kasım 2020 kapağında ilan edilen “Great Reset , büyük sıfırlama” söylemi sonrası bu yeni düzenin insanlığa , işsizliğe , ülkelerin yeniden dizaynına, sağlık , ilaç  ve hastalıklara , açlığa ,  çevreye , dünya nüfusuna nasıl şekil vereceği , “Hiç bir şeyin olmayacak ama mutlu olacaksın” sembolik açıklamasından  ne kastedildiği adım adım ortaya çıkacaktır.

Sonuç :  

Sonuç olarak soğuk savaş dönemindeki gibi Doğu -Batı olarak sembolleşen süper eksenler üzerindeki büyük mücadele bir şekilde yeniden formatlanmış olup , bu büyük mücadelenin tabiri caiz ise satranç tahtası üzerindeki yansıması şimdilerde Ukranya üzerinde tezahür etmektedir. Tabi ki burada satranç formatlaması biraz da mizahi anlamda olup , aslında bunun çok yönlü bir satranç tahtası olduğunu dikkate almak gerekmektedir.  

Ukranya’yı Doğu - Batı arası çok yönlü satranç tahtası misali düşünecek olursak :

  • Muhtemelen bu büyük oyunda İngiliz felsefesine dayalı ana stratejinin gerçekte dünya hakimiyetinde 1 numara olma yolunda adım adım ilerleyen Çin’in en güçlü müttefiki ve ulusal yapılı Rusya’ya karşı Ukranya üzerinden zayıflatma , Rusya’nın askeri bazda çevrelenmeye devam edilmesi , istikrarının bozulması ve Putin’in tasfiye hamleleri olduğunu tahmin etmek mümkün görünmektedir.
  • Rusya’nın satranç veziri üzerinden yaptığı en önemli başlangıç hamlesi gerektiğinde atom silahları taşıyabilen roketleri Beyaz Rusya’daki tatbikatta ateşleyip , nokta atışı yapması olmuştur. Özelikle burada AB’ye verdiği mesaj ben süper gücüm , kolay yutulur lokma değilim , bana kast ederseniz ben de size kast eder hatta yok ederim mesajı olmuştur. Bu hamle özellikle ABD dışı en büyük atom silahları arsenalını bünyesinde barındıran ve diken üzerindeki Almanya’nın akıllı-bilinçli kesimi hala şok etkisi altında geleceğe yönelik acil önlemler almaya çalışmaktadır.  
  • Putin’in diğer bir hamlesi ise ortada piyon gibi davranışlar göstererek yaklaşan , Fransa seçimleri öncesi popülist puanlar toplama uğraşına giren , Merkel sonrası AB liderliğine oynayan ve haliyle iki süper devlet arasında Elysee sarayında arabuluculuk şovu yapmaya çalışan Makron’u zaten isterse direk muhatabının ABD olacağı imasıyla devre dışında bırakması olmuştur.
  • Ukranya’da direk çatışmaya girmekten imtina eden Batı’nın ilk güçlü hamleleri ambargo hamleleri olmuştur. Ancak Rusya’nın bu ambargo hamlelerini ne türde hesapladığı tam olarak sonraki süreçlerde ortaya çıkacaktır.
  • Ancak Rusya’nın bölgesel değil “tüm Ukranya’yı kapsayan işgal” satranç hamlesinin Rusya’ya  ne tipte riskli sonuçlar getireceği irdeleme konusudur. Havada ne kadar güçlü olursan ol esas savaş sonucunu karadaki mücadelenin belirleyeceği  Vietnam , Afganistan , Suriye gibi savaş tecrübelerinden bilinmektedir. Yani karada savaş bitmediği sürece gerçek savaş bitmemektedir. Bu durumda Ukranya’nın bir milyon aktif ve bir o kadar da yedek askeri dikkate alınması gerekecektir. Haliyle karşı hamle olarak Batı ittifak güçlerininin Ukranya sınırlarından anti tank , anti uçak sistemleri dahil silah yağdırma sürecini başlatması bu savaşın kolay kolay bitmeyip , uzayacağı ve uzadıkça satranç oyununda pozisyon hamlelerinin Batı insiyatifine geçeceği tahmin edilebilir. Ancak yapılacak barış görüşmelerinin bu aşamada Doğu-Batı eksenleri arasında sıkışıp, mağdur durumdaki Ukranya halkına sözde kalacak temenniler ötesine pek de geçmeyeceği anlaşılmaktadır.    
  • Rusya’nın esas korktuğu husus olan Batı’nın SWİFT hamlesi ve Çin’e mesaj niteliği taşıyan  sonuçları satrançta vezir hamlesi gibi çok etkili bir hamle durmundadır. Gerçekten de Rusya’nın Ukranya’nın total işgal hamlesinin dünya kamuoyunda yol açtığı sert tepkilere yol açmıştır. . Swift hamlesinin yol açacağı çekinceler ve halende Batı ile çok büyük ticari illişkiler içerisinde olan Çin’e geri adım attırarak Çin’in Rus ürünlerinin finansmanına ilişkin kısıtlamalara gitmesine yol açmıştır. Hindistan ise sezsizliğini korumaktadır. Ancak Batının gerçekte FİFA , İOC gibi nötr , tarafsız olması gereken Swift sistemini dikte etmesi orta-uzun vadede Doğu ekseninin kendi sistemini devreye sokmasına neden olacak ve zaten bu çift başlı sistemin alt yapısı da hazırlanmış durumdadır. Ayrıca Blockchain teknolojisinden de kısıtlı da olsa yararlanma imkanları da olacaktır. 
  • Karadeniz’in buraya kıyı olmayan ülkelerin savaş gemi ve limanlarıyla dolup, Karadenizin’in savaş alanına dönmemesi hususunda Atatürk’ün  dahiyane döneminden yadigar Montrö anlaşmasının Türkiye lehine ne kadar yaşamsal önem arz ettiği ortaya çıkmış durumdadır. Bu durum İstanbul kanalı gibi bir projenin Montrönün bypass edilmesi (?) varsayımı altında süper güçler arası ya da Allah korusun olası bir 3.dünya savaşı sürecinde Türkiye’nin başına yol açacağı büyük riskler hakkında çok önemli ip uçları vermektedir.
Bekir Kavruk

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Bilimsel Danışmanı