Pandemi ile derinleşen ekonomik zorluklar ve bilhassa dünyanın yeniden durgunlukla el ele yürüyen bir enflasyonist döneme yeniden girme eğilimi, başta ABD olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde yeniden altın standardına dönülmesi konusunda bazı görüşlerin tartışılmasına yol açmaktadır.
1929-30 bunalımı bilindiği gibi dünya ekonomilerini, ikinci dünya savaşı sonrasına kadar yüksek koruma duvarları arkasına itmişti. Savaşın bitmesinden hemen sonra, mağlup veya galip fark etmeksizin ülkeler aralarında anlaşarak dünya ticaretinin gelişmesini engelleyen kota, kısıtlama ve tarifeleri azaltmaya karar verdiklerinde, bir işbirliği iklimi yaratıldı.
Kurumsal özerklik, dışarıdan gelebilecek etki ve denetimlere karşı bir koruma kalkanı. Özellikle Merkez Bankası gibi ülke ekonomileri için çok önemli olan kurumları, siyasi otoritenin (siyasi ve ekonomik) rant heveslisi müdahalelerinden koruma amacı taşıyan bir uygulama.
Belli bir konuda analiz yapabilmek için, bilimsel bilgiler ve teyit edilmiş resmi veriler doğrultusunda, öncelikli olarak ortaya çıkan gelişme ve olayları tespit etmek, bu olayların sebeplerini irdelemek ve geleceğe yönelik öngörülerde bulunmak gerekmektedir.
Öncelikle Türkiye ekonomisinde herkesin kabul edeceği bazı tespitleri net bir şekilde ortaya koymak gerekmektedir. Türkiye ekonomisinin makro ekonomik göstergeleri 2014 yılından beri istikrarsız bir seyir gösterdiği herkes tarafından kabul edilmektedir.
Ekonomik büyüme tahminlerinin gerçek verilere dayanması, koşullara göre revize edilmesi, ne içeriye, ne de dışarıya asla gerçek dışı bilgi verilmemesi önemli. Bu bağlamda, elimdeki son rakamların ışığında kısa bir değerlendirme yapmak isterim.
2020 yılına Covid-19 salgını tüm dünyayı etkiledi. Sağlık krizi şeklinde başlayan etkilenme süreci dönüşerek insanlık ve ekonomik kriz olma yoluna girdi.
Gelişmiş ekonomiler kriz öncesindeki temel stratejilerinden tamamen çark etti. Aslında daha önceki krizlerde de kısmen bu tip örnekleri mevcuttu. Ancak yaşadığımız “sağlık krizi”nin boyutu yani ortaya çıkardığı “talep ve arz şokları” ve yakın zamanda özellikle gelişmiş olmayan ülkelerde yaşanması muhtemel “finansal şoklar” ile birlikte, 2020 yılında küresel ekonominin işleyişinde pek çok şeyi değiştirecek gibi görünmektedir.
Bilimsel bulgulara göre Sanayi Devrimi sonrasında insanlık tarafından kurulan yeni düzen, küresel iklimi önceki dönemlerde eşine rastlanmadığı kadar radikal bir biçimde değiştirdi. Karbon ve metan dahil olmak üzere atmosferdeki sera gazları geçtiğimiz iki yüzyıl içerisinde son 800.000 yılın en yüksek seviyelerine geldi.
Bojidar Çipof - 18-01-2021
Yunanistan Başpiskoposu İeronimos 14 Ocak Perşembe akşamı yayınlanan bir televizyon programında "İslam bir din değildir. Siyasi bir partidir. İnsanları da savaşın insanlarıdır" şeklinde konuşarak Müslümanlığa hakaret etti! ...
Prof. Dr. Sema Kalaycıoğlu - 18 Ocak 2021
Pehlivan tefrikasına dönen Brexit bir şekilde sonuçlandı.Bu Avrupa Birliği(AB) ile Birleşik Krallık(BK) arasındaki bağları hukuken tamamen kopardı.
Doç. Dr. Çağla Gül Yesevi - 17 Ocak 2021
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 25 Aralık 2020 tarihinde, Türkiye’nin İsrail ile ilişkilerini geliştirmek isteğini açıklamıştı.
21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü - 16 Ocak 2021
Yazan: Muhammet Kemaloğlu