Bu sayfayı yazdır

Enflasyona Tepki Farkı ve Görünmez Vergi

Yazan  13 Mayıs 2022

Küresel ekonomide son bir yıldır enflasyon riskinde önemli bir yükseliş ortaya çıktı. Bunda salgın dolayısı ile hammadde, ara mal, sermaye teçhizatı ve nihayet tüketim mallarının sevkiyat, dağıtım ve tedarik süreçlerindeki bozulmanın payı büyük.

Ancak 2007 den itibaren tedricen durgunluğa meyleden piyasaların durgunluk uçurumuna sürüklenmesini engellemek için uygulanan genişletici para politikalarının da bu tersine dönüşte sorumluluğu var. Elbette bölgesel savaşlar, silahlanma yarışları, liderlik rekabetleri ve nihayet 1970 ve 80 li yıllarda ülkeler arasında yaratılmaya çalışılan işbirliği ve eş anlı hareket etme alışkanlığının, güçlü bloklaşmaya rağmen aynı ritim de sürdürülememesi, şimdi birkaç ülke hariç tüm ülkelerde enflasyonun hortlamasına kapı aralamış bulunuyor.Emtia fiyatları yükselirken, mali piyasalarda görülen dalgalanmalar acil önlemleri gerektiriyor. Önlemlerden öncelikle kamu otoritelerinin hızla alacağı kararları ve bunların her ülkenin diğer ekonomi, sosyal ve dış politikaları ile uyumunun sağlanmasını anlıyoruz. Ayrıca kitlesel üretim ve tüketim çağında tüketici tepkilerinin enflasyonist süreçleri etkileme gücü çok önemli. Ancak bunlar ülkeden ülkeye, kültürden kültüre farklı.

Yağmurdan Kaçarken Doluya Tutulma Tehlikesi

Daha bir yıl öncesine kadar durgunluk tehdidinin boğucu havasını soluyan dünyada şu anda yüzde 3 enflasyon eşiğinin altında olan ülke sayısı bir hayli az. Çin( yüzde 1.5), Japonya (yüzde 2.2), İsviçre (yüzde 2.4), Endonezya (yüzde 2.6), Malezya(yüzde 2.2) ve Suudi Arabistan (yüzde 2) hala durgunluk bölgesinde gibi gözüken ülkeler. Buna karşılık İsrail(yüzde 3.5), Tayvan(yüzde 3.3) şimdilik ideal teknik enflasyon ölçütünü sağlayan iki ülke. Zaten yüzde 4 tavanı delindikten sonra ipler elde iyi tutulamazsa,  rakamlar uçabilir.  Zaten bu nedenle yüzde 8.5 gibi “çok yüksek” enflasyon karşısında kendini köşeye sıkışmış hisseden ABD yönetimi, oranın 11 Mayıs itibarı ile yüzde 8.3 e düşmesini politika başarısı başlangıcı olarak ilan etmekte. Rusya-Ukrayna savaşı nedeni ile tahıl ve enerji damarları tıkanan AB de, yüzde 7.5 enflasyon oranı nedeni ile Merkez Bankası (ABMB), FED i izleyeceği işaretini verdi bile.Ancak, uzun bir süredir uyguladıkları miktar kolaylaştırma sayesinde işsizlik sorununu büyük ölçüde çözen Batı ülkeleri, şimdi artan maliyet ve fiyatların ekonomilerin iş yaratma kapasitesini yeniden daraltmamasına çabalıyor. Aslında enflasyon riskine göğüs germelerinin nedeni, zaten istihdam kapasitesini arttırmaktı. Bu nedenle şimdi para arzını ve dolaşımını dizginlemeye çalışırken hem FED, hem ABMB, hem de Bank of England (BE) istihdamı gözlemeye devam edecek. İlk faiz artışını yapan FED in ardından, ABMB Temmuz 22 itibarı ile artışlara başlayacağını açıkladı.Bu arada Malezya bile 12 Mayıs da beklenmedik bir faiz artışı yaptı.Dünyanın öbür ucunda düşük enflasyon oranına rağmen bir buluttan nem kapmış olması lazım.

Enflasyon şimdi hemen her ülke için sorun. Ama Arjantin (yüzde 55) ve Türkiye’de  (yüzde 70) rekor üstüne rekor kırmaya devam ediyor. Bu düzeyde enflasyonun istihdam yaratma etkisi hemen hemen hiç yok; Sosyal adaletsizlik etkisi ise çok. Faiz artışına gitmek için geç kalındı. Zaten geciken politika,  politika değildir. Tabiipara otoriteleri özerk olan ülkelerde liyakat sahibi başkan ve ekipleri, hemen gerekli kararları alma, uygulamaya sokma, yetki, yetenek ve sorumluluğuna sahip. Buna karşılık ideolojik ve “en iyisini ben bilirim” tarzı tutumların zehirli siyasi sarmalına takılan ülkelerde, bundan sonra sermaye kaçışlarını durdurmak zor. Tam veya kısmi sermaye kontrolleri ve dolambaçlı yollar,büyük değer kaybeden ulusal paranın konvertibilitesi açısından sorun yaratacaktır.

Tüketici Bilinci Sorunu

Hem 1973 ve 1980 sonrasındaki iki petrol krizi, hem de 2007 de başlayan mali kriz döneminde ABD de geçirdiğim yıllar, bana hep sıradan tüketici davranışını gözleme imkânı vermiştir. Örgütlü veya kolay örgütlenebilir toplumlarda, “alamıyoruz şikâyeti” yerine “almıyoruz” çıkışları yapan tüketici grupları bende hep ilgi uyandırmıştır. Davranış kalıplarını değiştirmek kolay değil. Tüketici hiçbir yerde, teorinin varsaydığı gibi rasyonel de değil. Ama benzin fiyatlarından ve benzin üzerindeki vergiden şikâyet ederken aynı zamanda araba kullanmaktan vazgeçmeyen tüketiciyi, bizde olduğu kadar ne ABD de, ne de AB ülkelerinde gördüm. Her iki petrol krizi sırasında insanların çocuklarını münavebe ile okula götürdüklerini veya işe yine münavebeli araba kullanarak gittiklerini unutmadım. 2007 krizinde evinden çıkıp, ana baba evine dönen ve böylece bütçe birleştiren yetişkin çocuklar da bana tepki gösteren tüketici profili çizdiği için değerli gelmiştir.

Doğal gaz fiyatları çok yüksekse, “evde artık hırka ile dolaşmak zorunda kaldık” diye sızlanmak yerine, ithal doğal gaz kullanımında tasarruf için, gerçekten hırka ile oturmanın veya TV seyrederken dizine bir şal örtmenin değerli bir tüketici davranışı olduğunu düşünürüm.Neden ve sonuç ilişkisini görmekte aciz kalan, tepkilerini zamanında ve gerektiği gibi göstermek yerine sızlanan toplumlarda, siyaset de şefkat ve merhamet ile marazı birbirinden ayıramayan popülizmin tuzağına takılıyor. Tüketici bilincinin yeterli olmadığı toplumlarda enflasyon bir de bu hastalıklı davranışı ve en kötüsü kendi kendini besliyor. Bazı toplumlar ise enflasyonla yaşamaya bile alışıyor. Türkiye geçmişte bunlardan biriydi. Tekrar o hale gelmesinden endişe etmekteyim.

Birbirini Kandırmaya Çalışan İnsanlarla iş Zor

Sanal aldatmaca, teknolojinin kötü niyete araladığı bir kapı. Hacker’lar zaten hep iş başında. Telefon veya e post ile soygun yöntemleri çeşit çeşit. Bu tür kandırmacalar zor zamanlarda ayyuka çıkıyor.  Ama gerçek günlük yaşamda, enflasyonist dönemlerde,sıradan insanlar çar çabuk birbirinin kurdu haline geliyor. Ahlaki değerler hızla aşınıyor Sızlanarak, merhamet istismarına yeltenenlere dikkat. El çabukluğu ile değişen etiketler, fiyatlamanın aldığınız üründen değil de daha pahalı olan ürünlerden yapılarak optik okuyuculu kasalara gönderilmesi,peynir alırsanız pastırma, tavuk alırsanız bonfile etiketine takılma riski şimdi daha fazla. Türkiye’de zorlukla yerleşen ürün raf ömrü aldatmacası yeniden sağlık tehdidi haline gelmekte. Rafta görünen fiyatın optik kasada daha yüksek okunması da bu günlerde yine gündemde. Nakit ödemelerinizde para üstüne dikkat. Tüm tuzakları atlasanız bile bir tehlike de cici bici bir kasiyerden gelebilir.

Malzeme çalma veya malzeme sahteciliği yanı sıra tartıdan çalma masum aldatmaca mı? Pompada benzin yerine hava basılma riski bir yana, acaba hala istasyona özel benzin marker’ları kullanılıyor mu? Bunlar hep görünmez vergi. Enflasyonist ortamda tüketici olmak mayınlı tarlada yürüyüşe çıkmak gibi. Görünmez vergi pür dikkat bir tüketici yaratmada etkili olsa ne ala! Ama aldatılanın intikamını bir şekilde başkasını aldatarak almaya çalışması, toplumda ne kırıntısı kaldıysa “iyi ahlaklı” davranma alışkanlığını yok ediyor. Açıkçası enflasyon ile mücadele önce iyi hedeflenmiş politika almaşıklarını gerektirmekte. Ama üretici ve nihai tüketicinin bilinçli ve ahlaki yaklaşımı olmazsa politika başarısı her zaman sınırlı kalmaya mahkûm.

 

 

Prof. Dr. Sema Kalaycıoğlu

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Misafir Yazar