
MİT eski Müsteşarı Hakan Fidan, 25. Dönem Milletvekili adaylığı için AK Parti'ye yaptığı başvuruyu geri çekti. "Fidan, yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi :"Gördüğüm lüzum üzerine, bugün itibariyle 25'inci Dönem milletvekili genel seçimleri aday adaylığı başvurumu geri çekmiş bulunuyorum. Ülkeme ve milletime hizmet yolunda, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da tevdi edilen her vazifeyi hakkıyla yerine getirmenin gayreti içinde olacağım. Bu vesileyle, destek ve itimatlarından dolayı, Sayın Cumhurbaşkanımıza, Sayın Başbakanımıza ve aziz milletimize şükranlarımı arz eder, saygılar sunarım. Dr.Hakan Fidan." http://www.aa.com.tr/tr/turkiye/476086--hakan-fidan-adayligini-cektiHakan Fidan’ın adaylığının Cumhurbaşkanı tarafından uygun bulunmadığı (aslında Erdoğan’ın danışmanları ve bazı etkin bakanlar) bir süredir medyada vurgulanmaktaydı. Ancak Fidan ‘ın geri adım atması için neredeyse bir ay geçti. Fidan’ın MİT Müsteşarlığı görevinde artık yorulduğu ve ailesine vakit ayıramadığı yönünde haberler birçok kez medyada yer bulmuştu. Aslında Fidan’ın ABD’dekine benzer bir güvenlik yapılanmasının tepesine geçmek istediği ileri sürülmekteydi. Yani milletvekili dokunulmazlığı elde edecek Fidan tüm güvenlik ve istihbarat kurumalarının bağlı olduğu bakan ya da başbakan yardımcısı olmayı arzu etmekteydi. Böylece Başbakan Ahmet Davutoğlu Fidan ile birlikte perde arkasında ise Beşir Atalay olduğu halde sistem içerisinde en güçlü aktörler olacaklardı. Çözüm süreci konusunda elini taşın altına sokan Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ile Gülen hareketi ile mücadele eden eski İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın pozisyonları ise giderek zayıflayacaktı. Anlaşıldığı kadarıyla Davutoğlu-Fidan ikilisinin Saray çevresinden açık ya da imalı olarak yapılan uyarıları dikkate alması için Abdullah Gül adının gündeme getirilmesi gerekti. Bilindiği üzere Abdullah Gül, Hakan Fidan’a Oslo Görüşmeleri ile ilgili olarak savcıya ifade vermesini tavsiye etmişti. Yazarlar Fidan ifadeye gittiği takdirde Savcı tarafından hakkında tutuklama kararı ile mahkemeye sevk edileceği vurgulanmaktaydı. Fidan sözkonusu soruşturmadan ve Suriye’deki terör unsurlarına silah sevkiyatından Erdoğan sayesinde kurtulmuştu. Kuşkusuz her iki konu hangi makamı işgal ederse nereye giderse gitsin Hakan Fidan’dan er geç sorulacak. Dolayısıyla Erdoğan’ın Fidan’ın adaylığına itirazının gereğinin yapılması için anlaşılan Abdullah Gül hamlesinin gelmesi gerekecekti. Şu anda sorulacak asıl mesele Hakan Fidan’ın bundan sonra ne yapacağı. Fidan açıklamasında, kendisine itimatlarından dolayı destek ve itimatlarından dolayı Cumhurbaşkanı’na, Başbakan’a ve uyruğunu açıklayamadağı milletine (Türk demekten çekiniyor) şükranlarını sunuyor. Öncelikle Türk halkının kahır ekseriyetinin Hakan Fidan’a güvenmediği, geçmişi, karanlık ilişkileri ve müsteşarlığı dönemindeki yasadışı icraatleri (muhalefet partilerinin, iş dünyasının dinlenmesi, takip edilmesi, uluslararası dinci terör örgütlerine finansman, eğitim, silah ve mühimmat tedariki, Türkiye’nin komşularında ve daha geniş bir coğrafyada rejim karşıtı faaliyetleri desteklemesi, Türkiye’nin geleneksel müttefikleri ile istihbari ve güvenlik alanından güven temelini bozması, kuruma istihbari donanım) ve eğitim, birikim ve güvenilirlik açılarından uygun olmayan personeli kuruma transfer etmesi, kurumun nitelikli personelini tasfiye etmesi, sözkonusu tasfiyede özellikle Alevi kökenli personeli hedef alması ve daha birçok konuda başarısız uygulamalarıyla Türkiye Cumhuriyeti devletinin ulusal çıkarlarına son yıllarda verilen ciddi zararda önemli rol oynamıştır. Öte yandan Fidan’ın MİT’teki vazifesini hakkıyla yerine getirmediği yukarıdaki örneklerle apaçık ortadadır. Fidan’ın milletvekili adaylığını geri çekmesi, sözkonusu adaylığa kendisine rağmen başvuran ve bu konuda uzun süre ayak direyen Fidan’a gerek yakın çevresinin gerekse Erdoğan’ın artık güveninin kalmadığı değerlendirilmektedir. Dolayısıyla Erdoğan ve Davutoğlu’nun Fidan’ı bir kez daha MİT’in başına atama girişimleri muhtemel görülmemektedir. Zira Fidan’ın milli bir kurumu parti üyesi zihniyeti ile yönetmesinin yanında AKP’den milletvekili aday adaylığı başvurusu sebebiyle artık devlet memuru niteliği bir kez daha örselenmiştir. Ayrıca Fidan bizzat kendi ağzıyla yorulduğunu açıklamıştır.En önemlisi ise Fidan Saray nezdinde güven kaybına uğramıştır. Erdoğan’ı bugüne kadar başarılı kılan pragmatist yaklaşımı ve kaynakların üretilmesinde ve paylaşımında tek söz sahibi kişi olmaktan vazgeçmemesidir. Erdoğan ve yakın çevresi Fidan’ın ve Davutoğlu’nun, Beşir Atalay’ın perde arkasında kaldığı bir pozisyonda, devlet sistemi içerisinde güç zehirlenmesi yaşadığını fark etmiştir. Dolayısıyla Fidan’a bundan sonra tevdi edilecek görevinin Saray-Başbakanlık ekseninde, Büyükelçilik-Başmüşavirlik düzeyinde fazla göze batmayan görevler olacağı değerlendirilmektedir.
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *