
Kendilerini Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) olarak ilan eden militanlar, yeni bir Batılı rehineyi -Alan Hennig’i- öldürdü. Hennig’de diğer hayırsever çalışan David Haines gibi insanlara yardım arzusuyla sivil savaşın içine gitmişti.
Kimse, Suriye’de asilerin elinde bulunan bölgelerde kaybolan gazeteci ve yardımsever çalışanlardan kaçının IŞİD’in elinde olduğundan emin olamaz ancak IŞİD’in önümüzdeki aylarda daha fazla kişiyi öldürme tehdidinde bulunacağı kesin.
IŞİD şimdiye kadar, Suriyeli, Iraklı ve Lübnanlı sivillerin kellesini kesme konusunda tereddüt etmedi ve halk önünde işlenen bu cinayetleri bir pazarlıktan ziyade yeni cihatçıları kazanmak için kullanıyor.
Birleşmiş Milletler Irak Temsilciliği ve Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonunun hazırladığı rapora göre binlerce Kürt Yezidi kadın, köle yapıldı, satıldı ve tecavüze uğradı.
Rehineleri kurtarmak için sihirli bir formül yok ancak Türkiye bu yıl 11 Haziran tarihinde Musul’da kaçırılan 49 Türk rehinenin serbest bırakılmasını sağlayarak IŞİD’i ikna edebileceğini kanıtladı.
Türkiye, rehinelerin serbest kalması için fidye ödemediğini söylüyor ki bu doğru olabilir. Olmayabilir de. Türkiye rehinelerin "bir kurtarma operasyonu" sonunda kurtarıldığını ifade etmiş olsa da, ortada bir zorlanma olduğuna dair bir delil yok. Bu nedenle de bu operasyonun askerî değil diplomatik olması daha muhtemel. Türkiye’nin geçmişte Suriye’deki İslamcı radikallere verdiği desteğin sağladığı avantaj, fidye ihtimalini devre dışı bırakıyor. Zira Türkiye, IŞİD’e giden silah, savaşçı ve teçhizat tedarik kanalını elinde tutma gücüne sahip.
Geçen ay kuzey Suriye’de bulunduğum sırada Ermeni köylerindeki halk, Türk askerî araçlarının, İslam savaşçılarını, Kasab bölgesindeki Ermeni köylerini ele geçirmeleri amacıyla sınıra kadar getirdiğini gördüklerini söyledi.
Türkiye son üç yıldır Suriyeli, Iraklı ve Batılı rehineleri kaçıran ve öldüren İslamcı radikallere imkân tanıyan tek ülke değil.
ABD ve İngiltere’nin Orta Doğu’daki iki müttefiki Katar ve Suudi Arabistan da, Suriye’de Devlet Başkanı Beşar Esad’a karşı savaşan ve daha sonra IŞİD adını alan asileri destekledi.
ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden geçtiğimiz hafta Harvard Üniversitesi John F. Kennedy Jr. Forumunda yaptığı konuşmada, “En büyük problemimiz müttefiklerimizdir. Bölgedeki müttefiklerimiz Suriye konusundaki en büyük problemimizdir.” dedi.
Biden söyle devam etti: “Türkler harika arkadaşlardı. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile çok iyi ilişkilerim var; onunla çok fazla zaman geçirdik. Suudiler ve Arap Emirlikleri vs. Ne yapıyorlardı? Hepsi Esad’ı devirmek konusunda çok kararlıydı ve nihayetinde Sünni-Şii savaşı kaçınılmazdı. Esad’a karşı olan herkese yüz milyonlarca dolar ve binlerce ton silah akıttılar ancak bunları alanlar, dünyanın başka yerlerinden gelen el Nusra, el Kaide ve diğer cihatçı unsurların elemanlarıydı.”
Biden’ın gözden kaçırdığı şey ise ABD müttefiklerinin politikalarının yine ABD’nin bilgisi dâhilinde yapılması. ABD, onları durdurmak için hiçbir şey yapmadı. Radikallere verilen silahların üretim yeri de ABD’ydi. ABD’nin Türkiye’deki istihbaratı Türkiye, Katar ve Suudilerin hangi isyancı grubu desteklediğini de biliyordu. Daha da fazlası IŞİD’in içindeki etkili güçler, lideri Ebu Bekir el Bağdadi dâhil ABD’nin Irak’taki hapishanesinde eğitildiler ki bu olay Sünnilerin radikalleşmesinden önceydi.
(Kaynak:Charles Glass,The Sunday Telegraph,İngiltere,05 Ekim 2014)
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *