
Libya’nın uluslararası alanda tanınan hükümeti Ankara’nın rakip yönetimi desteklediği gerekçesiyle tüm Türk firmalarının sözleşmelerini iptal edeceğini açıkladı. Başbakan Abdullah al-Thinni hükümeti Pazar günü kabineye ait sitede yayınlanan kararın gerekçesini açıklamadı. Thinni ve müttefikleri tarafından seçilen parlamento ülkesinin doğusunda etkin konumda, Libya Şafağı isimli silahlı bir grup ise başkent Trablus’u ele geçirerek ayrı bir parlamento kurmuş durumda. Thinni hükümeti ülke genelinde tüm yabancı firmalarla yapılan sözleşmelerin gözden geçirileceğini ve Türk firmalarının faaliyetlerine son verileceğini açıkladı. Büyük güçler İslamcı gruplar tarafından desteklenen Trablus hükümetini boykot etmekteler. Ancak Birleşmiş Milletler Libya’daki iki yönetim arasındaki şiddet içeren iktidar mücadelesinin tansiyonunu düşürmek amacıyla diyalog kapsamında rakip parlamentodan milletvekillerini de mevcut parlamentoya dahil etti. Türkiye, Trablus hükümeti ve parlamentosunu tanıyan az sayıda ülke arasında yer alıyor. Ankara, Trablus hükümeti ile işbirliği yaptığını reddederek BM’nin barış çabalarını desteklediğini söylemekte. Türkiye’nin Libya politikasını eleştirenler ise sözkonusu politikaya Ankara’nın başta Mısır olmak üzere diğer eski müttefikleriyle ilişkileri bozan İslamcı gündemin uzantısı olduğu gerekçesiyle karşı duruyorlar. Thinni’nin Türk şirketlerine yönelik yasaklama kararı sözkonusu hükümetin hakim olduğu bölgelerde geçerli olacak.(http://www.reuters.com/article/2015/02/23/us-libya-security-turkey-idUSKBN0LR0Z120150223) AKP’nin Libya politikası bir kez daha Türkiye’nin ulusal çıkarlarına zarar veriyor. Uluslararası güçler tarafından aldatılarak Kaddafi’nin devrilme sürecine destek veren AKP hükümeti yüzünden önce Türk şirketlerin kazandığı ihaleler ve sözleşmeler tartışma konusu olmuş, bu amaçla yapılan istişarelerden olumlu sonuç elde edilememişti. AKP’nin Kaddafi sonrası dinci gruplara milyonlarca dolar gönderdiği ve yaralıların Türkiye’de tedavi olmasını sağladığı anlaşılmıştı. Son yıllarda Türk dış ve güvenlik politikalarına karar veren üç kişinin Mısır ve Suriye’de yapılan büyük stratejik hatayı aynı mantık içerisinde Libya’da da tekrarlamaları AKP’nin bu alandaki başarısızlığı kadar Türkiye’nin ulusal çıkarlarına giderek daha fazla zarar vermeye başladı. Sözkonusu kararlarda imzası bulunan iki kişi bir üst makamlara geçerken, üçüncüsü de milletvekili adaylığı ile bu sorumluluktan kurtulma çabasında. AKP döneminin devlete, ekonomiye ve toplumsal yapılara verdiği zararın daha fazlası dış politika alanında kendisini göstermekte. Türk iş çevrelerinin bundan sonra Ortadoğu ve Afrika coğrafyasında hükümete güvenerek yurtdışı taahhütler altına girmeleri güç görünmekte…
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *