Bu sayfayı yazdır

Atina'da Pontusçuların Ahlaksız Saldırısı

Dünyanın pandemi ile mücadele ettiği bir dönemde dahi Yunanistan, Türklere ve Atatürk’e yönelik tarihi düşmanlığını açığa vurmaktan geri durmuyor.

Ülkemizde, bizler İstiklal Harbi’nin kıvılcımı olan tarihi 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı olarak kutlarken, Yunanistan ise bu günü Türk tarihine kara çalmak adına sözde “Pontus Soykırım” günü sayıyor.

Yunanistan tarafından, her yıl olduğu gibi bu yıl da ülkemize yine inanılmaz suçlamalarda bulunulmuştur. Geçtiğimiz 19 Mayıs 2020 gününde de Yunanistan Dışişleri Bakan vekili Miltiadis Varvitsiotis, Meclis'te hükümet adına yaptığı konuşmada: “Pontus soykırımında hayatta kalanların tanıklıkları, o manzaranın korkunçluğunu aksettiriyor…Bu denli dondurucu bir tanıklık, 19 Mayıs 1919'dan 1922'ye kadar süren imha seferindeki 353 bin ölümün yasını tutan Pontus Yunanlarının yaşadıkları acının boyutunu gösteriyor... Kemalist ve neo-Türkçü sürüler elinden çektikleri saldırılar ve sistemli imha, şevklerini kırmadı....”diyerek Türklere, Türkiye’ye  ve Atatürk'e yönelik tarihi düşmanlığını sürdürmüştür.

353 bin yazılı pankartlar ve Pontus haritaları önünde gösteriler yapılmış, Türk bayrağımız alçakça yakılmıştır.

Yunanistan’ın mesnetsiz ve hezeyan dolu açıklamaları, tarihi gerçekler ve 21. yüzyılın değerleriyle bağdaşmamaktadır. Çünkü; 19 Mayıs 1919, yalnızca Türklerin Kurtuluş Savaşı’nın ilk adımının atıldığı gün değil, aynı zamanda emperyalizme karşı mazlum milletlere direniş umudu veren, yol gösterici bir gündür. Bilindiği üzere,15 Mayıs 1919’da Yunan ordusunun İzmir ve Batı Anadolu’yu işgâl etmesi mezalime sahne olmuş, planlı ve yüz kızartıcı bir istilaya dönüşmüştür. Lozan Barış Antlaşması’nın 59. Maddesi, Anadolu’yu işgâl eden Yunan ordusunun işlediği fiillerin savaş hukukuna aykırı olduğunu saptamıştır. Kendi tarihlerindeki utanç dolu anlardan ve mütecaviz ordularının yaptığı zulümlerden hicap duymak yerine, ülkemizi soykırımla suçlama gafletine düşmüşlerdir.

Tarihlerini unutan günümüzdeki Yunanlılar, kıyasıya eleştirdikleri ve hakaret ettikleri Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra Yunanistan Başbakanı Venizelos tarafından, 1934 yılında Nobel Barış Ödülüne aday göstermesini de unutmuşlardır.

Diğer yandan tarihsel gerçekler, iddia edilen “Soykırım”ın asılsız olduğunu da göstermektedir. Yunan Hükümetleri, Rodos ve İstanköy’de yaşamakta olan Türkleri de, “Türk Kimlikleri” ile değil, “Müslüman” olarak kabul etmektedir.  Resmi Yunan İdeolojisinin öne sürdüğü “Müslüman Yunan” tezi, bilim ve gerçek dışıdır.

Yunanistan Meclisi ve makamlarının “Kemalist ve neo-Türkçü sürüler” açıklamasını şiddetle kınıyor; hicap duymaları gereken tarihlerini yeniden tarafsız bir gözle okumalarını tavsiye ediyoruz.

pomtus26.jpeg pomtus31.jpeg pomtus35.jpeg

pomtus40.jpeg pomtus44.jpeg pomtus45.jpeg

Video

Son ekleyen 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Editörü