Bu sayfayı yazdır

Senatör McCain'in gizli Suriye ziyareti ve açık Şii-Sünni savaş planları

Yazan  23 Şubat 2017

20 Şubat 2017 Pazartesi günü Ankara'yı ziyaret eden Amerika Birleşik Devletleri Senatörü John McCain'in, Türkiye'ye gelmeden önce Suriye'nin kuzeyini ziyaret ettiği ortaya çıktı. Mccain daha önce de 2013 yılında yine gizlice Suriye kuzeyine geçmiş ve orada ABD ve Türkiye'nin desteklediği ÖSO gruplarıyla görüşmüştü. Amerikan gazetesi Wall Street Journal ise McCain'in geçen hafta sonu gittiği Ayn el Arab (Kobani)'da Amerikalı askeri yetkililer ve PYD'lilerle görüştüğü ifade ediliyor. (ABD Merkez Kuvvetler Komutanı Org. Votel de Mayıs 2016'da önce gizlice PYD bölgesini ziyaret etmiş PYD'lilerle görüşmüş sonra Ankara'ya gelmişti. Bu ziyaretin hemen sonrasında da PYD/YPG'nin Menbic operasyonu başlamıştı.) ABD'li senatör Türkiye ziyaretinden sonra Suudi Arabistan'a geçti ve Suudi kralı ile görüştü. Yeni CIA Bşk. da ilk ziyaretini Türkiye'ye yapmış peşinden de Suudi Arabistan'ı ziyaret etmişti. Peki Amerikalı senatör McCain'in bu gizli ve açık ziyaretleri neden önemli? McCain ABD Senatosunda Silahlı Kuvvetler Komitesinin başkanlığını yapan Amerikan siyasetinde güçlü ve etkili bir kişi. McCain Suriye sorunun çözümünde Esad'ın koltuktan indirilmesi ve gerektiğinde Suriye ordusunun vurulması taraftarı. Bu bağlamda projeleri olduğu da biliniyor. 2015 Sonbahar aylarında Obama yönetiminin Suriye'ye karşı bölge ülkelerinden oluşan bir güç oluşturma gayretleri devam ederken McCain'in de benzer bir planı hayata geçirmek üzere çalıştığı ortaya çıkmıştı. Kasım 2015’in son haftasında Irak’ı ziyaret eden John McCain başkanlığındaki bir Amerikalı senatörler heyeti Irak Başbakanı Haydar El İbadi ile de görüşmeler yapmıştı. Hem McCain’in ABD basınında yer alan açıklamaları hem de McCain-İbadi görüşmesinin içeriğine vakıf olan Iraklı parlamenter Hannan el Fetlawi’nin Facebook hesabından yaptığı açıklamalarından anlıyoruz ki ABD himayesinde 100.000 kişilik bir yabancı asker gücünün Irak ve Suriye’ye gönderilmesi planlanıyordu. Bu gücün yaklaşık 10.000 kişilik bölümünün Batı ülkelerinin askerlerinden oluşacağını ve geri kalan 90.000 kişilik Arap askerlerini sevk ve idari edeceği belirtiliyordu. Buna göre, Suriye ve Irak’a gönderilebileceği ifade edilen yabancı askerlerin 90 bininin Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar ve Ürdün gibi Arap ülkelerinden gitmesi öngörülüyordu. Bu arada 15 Aralık 2015’te Suudi Arabistan 34 ülkeden oluşan İslam ittifakının kurulduğunu açıkladı. İttifakın amacı da başta IŞİD olmak üzere terör örgütleriyle mücadele, İslam toplumunu koruma olarak açıklandı. Türk yetkililer Türkiye’nin ittifakı desteklediğini açıkladılar. ABD tarafı bu hazırlıklar içindeyken Rusya'nın 30 Eylül 2015'ten itibaren Suriye'deki duruma askeri olarak müdahil olmasıyla birlikte ABD'nin bu planlarını hayata geçirme imkanı bulamadığı anlaşılıyor. Ancak Trump'ın başkanlık koltuğuna oturması ve IŞİD'e karşı daha sert tedbirlere başvuracağını açıklamasıyla birlikte Obama yönetiminin başlattığı ve alt yapısını oluşturduğu savaş mekanizmasının yeniden harekete geçirildiğini görüyoruz. Türkiye, ABD ve Körfez ülkelerinin siyasi, askeri ve istihbarat yetkililerinin son 10 günde artan görüme ve ziyaret trafiğine senatör McCain'in de dahil olması Trump yönetiminin McCain'in planıyla örtüşen şekilde Suriye'de büyük bir savaşa hazırlandığını göstermektedir. Suriye dışı bölge ülkelerinden gelecek Sünni temelli bir yabancı gücün Suriye'de IŞİD'le mücadelesini sadece terörle mücadele olarak açıklamak mümkün değildir. Suudi Dışişleri Bakanının 21 Şubat'taki açıklamasında Suriye'ye ABD ile birlikte asker göndereceğiz ve IŞİD'ten kurtaracağımız yerleri Şam yönetimine devretmeyeceğiz açıklaması bunun işaretidir. Trump'ın İran'a yönelik açıklamalarıyla birlikte hem Türkiye hem de S.Arabistan'dan İran'a yönelik açıklamalar ve İran'ın cevapları bölgede İran karşıtı bir oluşuma da işaret etmektedir. Bu Suriye'de Şii etkisinde bir yönetime izin verilmeyeceği ve gerekirse Rakka merkezli ayrı bir yönetim kurulacağının ve Suriye'nin bölüneceğinin de ifadesidir. Bu Şii-Sünni savaşına yol açmaktan başka bir şey değildir. Bu, böyle bir mezhep savaşının Türkiye dahil bölgeyi bölüp yakıp yıkmasıdır.