Irak'ta Seçim Sonuçlarına İlişkin İlk Değerlendirmeler
 Bu sayfayı yazdır

Irak'ta Seçim Sonuçlarına İlişkin İlk Değerlendirmeler

Yazan  20 Mayıs 2014

       Irak'ta 19 Mayıs 2014 tarihinde açıklanan seçim sonuçları önceden de öngörüldüğü gibi hayli karmaşık ve uzun soluklu bir hükümet kurma maratonu yaşanacağını göstermektedir. Neredeyse her seçimde yeni bir seçim sistemi uygulayan Irak'ta 2014 genel seçimi bir yandan halen büyük listelerin lehine iken diğer yandan da önceki seçimlere nazaran küçük grupların meclise girmesine olanak sağlayacak niteliktedir. Bu nedenle siyasi partiler hayli karmaşık bir seçim stratejisi uygulamışlardır. Küçük parti ve listeler seçim sonrası pazarlıklarda daha güçlü olabilmek için seçim sisteminin getirdiği avantajları kullanmışlardır. Bu nedenle 2010 yılında 9 liste parlamentoya girmeye hak kazanabilmişken 2014 yılında bu sayı 29'a ulaşmıştır. Buna karşılık meclise girebilen liste sayısının bu denli artması sadece küçük grupların avantajlı olmasından kaynaklanmamaktadır. Ülkenin önde gelen listeleri bazı vilayetlerde seçime birden fazla grupla katılarak hem iktidar hem muhalefet rolü oynamaya ve aynı zamanda seçim sisteminin küçüklere tanıdığı avantajdan faydalanmaya çalışmıştır.  Bu durum seçim sonuçlarının okunmasını hayli güçleştirmektedir. Bu nedenle pek çok kaynakta hangi listenin kaç sandalye kontrol ettiğine ilişkin farklı veriler yayınlanmaktadır. Ekte bulunabilecek olan dosyada son derece ayrıntılı tablolar hazırlanmış ve konuyla ilgili gelecekte araştırma yapabilecek kişiler için veriler derlenmiştir. Bununla birlikte aşağıdaki bazı maddelerde verilerin nasıl okunması gerektiğine ilişkin bazı detaylar ve ipuçları da bulunabilecektir.

 

İstatistikler Sonucunda Yapılabilecek İlk Tespitler

      İstatistiklerde partilerin sandalye dağılımları bulunabilir. Fakat bu rakamlar yanıltıcı olmamalıdır. Bazı partilerin tarafı çoktan bellidir. Örneğin Sadr Hareketi Bağdat'ta 6 sandalye kazanmış gibi görünmesine rağmen ona çok yakın olan iki liste olan Ulusal Ortaklık Listesi ve Elitler Hareketi ile aslında Bağdat'taki sandalye sayısı 11'e çıkmaktadır. Benzer bir biçimde HDK'nın da Bağdat'ta yakın ilişkide olduğu partilerden 2'si birer sandalye kazanmışlardır. Dolayısıyla partilerin sahip oldukları sandalyeler ile üzerinde etki sahibi olduğu sandalye sayıları birbirinden farklıdır.

      2006'dan bu yana Irak'ın başbakanlığını yürüten Nuri Maliki şüphesiz seçimin en başarılı ismi olarak ortaya çıkmıştır. 2013 Vilayet Meclisi seçimi sonuçları ve sonrasında ülkede yaşanan güvenlik sorunları pek çok kişiye Maliki'nin bir dahaki dönemde başbakanlığını koruyamayacağını düşündürse de Maliki yine siyasi analizcilerin çoğunu yanıltmıştır. Halihazırda Maliki'nin liderliğini yaptığı Hukuk Devleti Koalisyonu seçim sonuçlarına göre 94 sandalyeye sahip olsa da ittifaklarla kontrol edebileceği sandalye sayısı bunun çok daha üzerindedir. Uzun bir süredir Maliki'nin başbakanlığına karşı çıkan Sadr Hareketi, Irak İslami Yüksek Konseyi, Kürdistan Demokratik Partisi, Birleşikler ve Vataniye Koalisyonu gibi büyük koalisyonların itirazlarının sürmesi durumunda dahi Maliki'nin pek güçlük çekmeden ikna edebileceği 43-44 milletvekili olduğu görülmektedir.  Her ne kadar Irak'ta hükümetin kurulabilmesi için 165 sandalyeye ihtiyaç duyulsa da şu aşamada 135-138 sandalye üzerinde etkili olmak önemli bir avantajdır.

    2013 yılındaki başarısızlıktan sonra Başbakan Maliki'nin Şiiler arasındaki dengeyi yeniden açık bir biçimde kendi lehine çevirdiği görülmektedir. nitekim 2013 Vilayet Meclisi seçiminde HDK'nin en yakın iki rakibi olan Sadrcı Ahrar Bloku ve Ammar El Hekim liderliğindeki Vatandaş Bloku'nun hem toplam vilayet meclisi sandalyesi sayısı hem de oy miktarları Maliki'nin HDK'sından fazlaydı. Fakat bu seçimde tablo tekrar 2010 seçimine geri dönmüştür. 2010 yılındaki koalisyonlar dikkate alındığına Irak Ulusal İttifakı'nı oluşturan partiler dikkate alındığında o dönemdeki partilerin bu seçimde çıkarttığı milletvekili sayısı 76'a ulaşmıştır. (Bu sayı 2010'da 70'di) Fakat aynı şekilde HDK da sandalye sayısını 5 artırmıştır. Bu seçimdeki en büyük fark, HDK'nın oluşturduğu koalisyonun daha bütüncül olması sonucunda kendisine en yakın partiden 60 sandalye fazla almış olmasıdır. Bu nedenle, henüz şu aşamada HDK kadar sandalyeye sahip bir başka koalisyon görünmemektedir. Fakat bu yeni koalisyonların olmayacağı anlamına gelmez.

     Seçimin diğer bir ilginç yanı Sünni Araplarla ilişkili istatistiklerdir. Çoğunluğu Sünni Araplar, milliyetçiler ve aşiretlerden oluşan ve 2010 seçiminin en başarılı ittifakı olan El Irakiye bu seçimde dağılmıştır. Irakiye'nin orta ve güney Irak'ta da sandalye kazanabilmesine karşın dağılmış olan Sünni Araplar bu sefer aynı başarıyı yakalayamamıştır. Seçim Sünni Araplar açısından çok önemli üç olguyu tekrar gözler önüne sermiştir. 1. Usame Nuceyfi'nin Sünni Araplar arasındaki liderlik iddiasının içi boştur. 2. Eyad Allavi uzun süredir siyasetten uzakta tutulmaya çalışsa da Iraklı milliyetçi ve laik Arapların hala en önemli sembolüdür. 3. Sünniler arasındaki parçalanmışlık daha da artacaktır. Maliki'nin hükümet kurma sürecinde çok sayıda Sünni Arap listenin bu hükümete dahil olması ihtimali çok yüksektir.

     Kısaca her bir olgu ele alınacak olursa şunlar söylenebilir: Usame Nuceyfi'nin Irak'ta Sünni Arapların liderliğine oynadığı uzun süredir bilinmektedir. Fakat Nuceyfi'nin liderlik çabaları Sünni Arapların çoğunlukta olduğu yerlerde kabul görmemektedir. Nuceyfi'nin liderliğini yaptığı Birleşikler Hareketi Musul'da 1 yıl öncesine göre oy patlaması yaşasa da Anbar, Selahattin, Kerkük, Bağdat ve Diyala'da aynı durum görünmemektedir. Muttahidun Anbar'da 1 yıl içinde kendi oylarının %30'nu kaybetmiştir.  Selahattin'de Birleşikler'in oyları yerinde sayarken Salih Mutlak'a yakın olan grup patlama yapmış Allavi'ye yakın grup ise kendi oyunu %40 artırmıştır. Kerkük'teki girdiği ittifak zorlukla bir sandalye çıkarırken Diyala'da ancak Salih Mutlak grubuyla girdiği işbirliği sayesinde başarılı olabilmiştir. Dolayısıyla Nuceyfi'nin Musul bölgesinde daha da güçlendiği ama diğer bölgelerde Sünni Arapların liderliğine oynama isteğine uyan bir tablonun olmadığı ekteki rakamlardan görülmektedir.

      Buna karşın Eyad Allavi'nin son yılda aldığı tüm darbelere rağmen yeniden ayağa kalktığına şahit olunmuştur. 2013 Vilayet Meclisi seçimindeki başarısızlıktan sonra tekrar bir genel seçimle siyaset sahnesine dönmesi Allavi'nin yerel siyaset düzeyinde destek bulmasının güçleştiğini fakat milliyetçiler arasında hala önemli bir birleştirici figür olarak görüldüğünü anlatmaktadır. Nitekim Bağdat'ta Nuceyfi'nin listesinin iki katı kadar oy alan Allavi'nin Vataniye Koalisyonu, Babil'den sandalye çıkarmış ayrıca tüm Sünni Arap çoğunluğun bulunduğu vilayetlerde oylarını önemli ölçüde artırmıştır. Bu durumun Allavi'nin uzun süre Irak'ta olmadığı bir dönemden sonra gerçekleşmesi sonucu daha dikkat çekici kılmaktadır. Kendisi Sünni Arap olmasa da Irak'ta milliyetçiliği temsil etmesi anlamında Allavi bir kez daha yabana atılmayacak bir siyasetçi olduğunu göstermiştir.

     Sünni Arapların parçalanmışlığı ise bu seçimin en açık sonuçlarından birisidir. Anbar ve Selahaddin gibi aşiretçiliğin güçlü olduğu yerlerdeki sonuçlar bunun en önemli göstergesidir. Bu bölgelerde IŞİD'in artan saldırılarının aşiretleri güvenlik gerekçesiyle harekete geçirmesinin yanı sıra bu oluşumlar karşısında Maliki'yle işbirliği yapabilecekleri görülmektedir. Geçmişte Irak'ta artan El Kaide etkisine karşı ABD'yle işbirliği yapan aşiretlerin bugünkü aynı tehdidin canlanması nedeniyle benzer bir tercihte bulunması şaşırtıcı olmamalıdır. Fakat bu durum Sünni Arapların bir araya gelmesini ortadan kaldırmaktadır.

     Kürtler açısından ise seçim beklendiği gibi geçmiştir. Şu anda 5 Kürt partisi toplamda 62 sandalye elde etmiştir. Bu sayı geçen seçimde 57 idi. Ancak bu 62 sayısına Erbil, Duhok ve Musul'daki azınlık sandalyelerinden en az 3'sinin de eklenmesiyle Kürtlerin gerçekte Bağdat'ta kontrol edebileceği sandalye sayısı 65'e ulaşmaktadır. Bu birlikte hareket etmeleri durumunda Kürt partileri Maliki'den sonra en önemli aktör haline getirebilecektir. Şu ana kadar tüm partilerin ortak açıklaması Bağdat'ta Kürtlerin ortak hareket edeceği ve kurulacak bir hükümette birlikte yer alacakları ya da almayacaklarıdır. Ancak 2010'dan sonra yaşanan gelişmeler bu ifadelerin çoğu kez sözde kaldığını göstermektedir. Gorran'ın 2010'da kurulan hükümete KDP'nin baskısıyla alınmaması ya da KYB'nin Maliki hükümetine yönelik güvensizlik oylaması girişimini boşa çıkarması gibi olaylar Bağdat'ta Kürtlerin ortak hareket edeceği sözlerine gölge düşürmektedir.

     Kürtlerin Bağdat'taki yaklaşımının Erbil'de kurulmakta olan hükümetten bağımsız olacağı söylenemez. Kürtler arasında seçimin sürpriz partisi olarak beliren KYB'nin dışlanacağı bir hükümet modeli Erbil'de geçerliliğini yitirmiştir. 2013 yılında KBY'deki parlamento seçimlerinde aldığı başarısız sonuçtan sonra çökecek gözüyle bakılan KYB büyük bir toparlanma yaşamıştır. 2010 seçimini Kürdistan İttifakı adı altında birlikte katılan KYB ve KDP toplamda 43 sandalyeye sahip olmuştu. Bu sandalyeler iki parti arasında 30-13 şeklinde dağılmıştı. Gelinen aşamada KYB'nin 21 sandalyeye ulaşarak Irak çapında KDP'den sonra ikinci parti konumuna yükselmesi pek çok şeyi değiştirebilir. 8 ay içinde KBY içinde oylarını büyük oranda artıran KYB, Kerkük'te ise adeta güç gösterisi yapmıştır. Buna karşılık Gorran'ın Süleymaniye'de hala birinci güç olduğu unutulmamalıdır.

      Liderlik mücadelesi ve moral bozukluğu başta olmak üzere seçime dezavantajlı olarak giren KYB'nin yoğun ve sistematik olarak hile yaptığı iddiaları başta eski ortağı KDP olmak üzere tüm Kürt partiler tarafından dile getirilmektedir. Ancak KYB'nin yükselişini sadece seçim usulsüzlüklerine bağlamak doğru olmayacaktır. Gorran'ın Süleymaniye dışında bocaladığı görülmektedir. 2013 seçiminde Süleymaniye dışında Erbil'de de güçleneceğini gösteren Gorran'ın Erbil'de mevzi kaybettiği görülmektedir. Ancak henüz Irak Yüksek Seçim Komisyonu tarafından açıklanmayan KBY Vilayet Meclisi seçimleri Kuzey Irak'ta iç siyasi durumun gerçek yüzünün değerlendirilmesini sağlayabilecektir. Aldığımız bilgiler aynı gün Kuzey Irak'ta yapılan Vilayet Meclisi seçimi ile parlamento seçimi arasında önemli farklılıklar olduğudur. Bunların 3 gün sonra resmi sonuçlar açıklanınca tartışılması daha uygun olacaktır. Bugün gelinen noktada KYB'nin toparlanması onu hem cumhurbaşkanlığı seçiminde hem de yeni Kürt hükümetinde kilit bir konuma oturtabilir.

      Türkmenlerin hakkında ise şunlar söylenebilir: Türkmenlerin seçimlerde aldıkları oylarda büyük bir azalma ya da artış görülmemektedir. Toplam milletvekili sayısı aynı kalmasına rağmen (2010'da 10'du 2014'de 9) bu vekillerin partilere göre dağılımı değişmiştir. 2010 seçiminde 6 sandalye kazanan ITC bu başarısını tekrarlayamamıştır. Kerkük'te yine 2 sandalye kazanan ITC'nin Selahattin'de ise bir sandalye kazandığı görülmektedir. Buna karşılık ilk veriler Musul'daki 3 sandalyesini de kaybettiğini göstermektedir. Öte yandan Selahattin'de birisi HDK birisi Vatandaş Bloku olmak üzere 3 vekili bulunan Türkmenlerin Musul'da da 1'si Nuceyfi'nin Birleşikler Listesi diğer ikisi de Ulusal Ninova İttifakı Listesi'nden iki sandalye kazandığı görülmektedir. Bu durum sandalye paylaşımı bağlamında Türkmenler arasında 2010 öncesi dengeye geri dönüldüğünü göstermektedir. Türkmenler açısından belki de en sevindirici gelişme son 1.5 yıldır Türkmen kimliği silinmeye çalışan Tuzhurmatu'dan 3 vekilin farklı partilerden seçilmiş olmasıdır. Bunun yanı sıra Kerkük'te KYB'den sonra iki liste olarak yarışı bitiren Kerkük Türkmen Cephesi Listesi'nin gayretleri de dikkate değerdir.  

Özetle ayrıntıları bir sonraki yazıda değerlendirilmek üzere şu noktaların altı çizilebilir:

1. Her türlü zorluğa rağmen seçimden en başarılı çıkan taraf Nuri Maliki ve HDK olmuştur. Maliki'nin aldığı sonuç, büyük bir olasılıkla, bir sonraki aşamada Şii Arap partilerin kendi aralarında bir araya gelip hükümet kurma süreci öncesinde bir koalisyon yapmalarına ve 2010'dakine benzer bir sürecin başlatılmasına neden olacaktır. Dolayısıyla, Irak'ta gelecek başbakan yine Şii Arap koalisyonlar arasındaki uzlaşıyla belirlenecektir.

2. Sünni Arapların parçalanmışlığı devam etmektedir. Ancak bu onların hükümetten dışlanacağı anlamına gelmemektedir. Anbar, Diyala, Kerkük ve Selahattin'den pek çok irili ufaklı grup hükümete girmeyi dışarıda kalmaya tercih edecektir.

3. Kürtlerin ortak tavrı cumhurbaşkanlığı sürecine ve KBY'deki hükümete bağlıdır. KYB Kuzey Irak'ta tatmin edilemezse ve kuzeydeki hükümete katılım sürecinde beklediğini bulamazsa Bağdat'ta çok ilginç gelişmeler yaşanabilir.

4. Ulusal birlik hükümeti olasılığı iyice azalmıştır. Maliki'nin elindeki en önemli koz cumhurbaşkanlığı olacaktır. Kürtler açısından bir çeşit güvenlik mekanizması olarak görülen cumhurbaşkanlığı Sünni Araplar arasında ise liderliğin işareti olacaktır. Bu nedenle, artık başbakanlık tartışmaları kadar cumhurbaşkanlığı tartışmalarının da dikkate alınması yararlı olacaktır. 

Irak Parlamentosu Karşılaştırmalı Seçim Sonuçları İçin ;