Cenevre Konferansı’nın Gizli Pazarlığı: 2015 Esad’ın Gidiş Yılı Olur mu?

Yazan  27 Mayıs 2013

ABD Dışişleri Bakanı John Kerry Cenvere Konferansı için hazırlıklar yapmak üzere Orta Doğu temaslarına başlamıştır. Kerry, ilk olarak Umman’da temaslarda bulunmuştur. Umman, ABD müttefiki olmasının yanında İran'la da ilişkileri olan bir ülke olmasından dolayı dikkat çekici bir konumda bulunmaktadır. Bu açıdan bakıldığında Kerry ile Umman Şeyhi Kâbus bin Seyd El Ebu Seyd’in görüşmesinin ayrıntıları tam olarak basına yansımasa da, ziyaretin aynı zamanda Cenevre Konferansı için İran’ın görüşlerini almak amacıyla gerçekleştirildiği de söylenebilir. John Kerry Umman’ın ardından Ürdün'de Suriye'nin Dostları Grubunun bir toplantısına katılmıştır. Amerikan Dışişleri Bakanı toplantıda, ABD müttefiki olan Orta Doğu ülkeleri ile Suriye'deki dönüşüm hükümetinin Cenevre Konferansında çerçevesini oluşturmaya çalışmıştır. Kerry toplantının ardından yaptığı açıklamada Cenevre Konferansının başarısızlığa uğraması durumunda Amerika Birleşik Devletlerinin muhaliflere yaptığı yardımları daha da artıracağını açıklamıştır.[1] Bunun yanı sıra Başbakan Erdoğan'ın ABD’deki temaslarının ardından Rusya ve Orta Doğu'da temaslarda bulunacağını açıklaması da Cenevre Konferansı için bir ön hazırlık şeklinde açıklanabilir. ABD Başkanı Obama'nın Başbakan Erdoğan ile görüşmesinde “Bu Amerika’nın tek başına yapacağı bir şey değil. Başbakan da dâhil, bölgedeki kimsenin, Amerika’nın tek yanlı adımlarının Suriye’ye iyi sonuçlar getireceğini düşündüğünü sanmıyorum”[2] anlamındaki sözünün ardından ortaya çıkan bu hızlı trafik de göstermektedir ki, Suriye meselesinin çözümü Rusya, Çin ve hatta İran'ın da katılımıyla masada gerçekleştirilmeye çalışılacaktır. Bu gelişmeler yaşanırken Amerikan Senatosu Dış İlişkiler Komitesi dikkat çekici bir yasa tasarısını onaylanmıştır.

Amerikan Senatosu'nun Dış İlişkiler Komitesinde Suriye muhalefetine kısıtlı miktarda silah yardımı da dâhil olmak üzere, çeşitli yardım kalemlerinin aktarılmasına dair kanun tasarısı 15 evet oyuna karşı 3 hayır oyu ile kabul edilmiştir.[3] Bu onay Türk basınında başta Anadolu Ajansı olmak üzere çeşitli ajans ve gazetelerde ABD'nin Suriye muhalefetine silah yardımı yapacağı şeklinde yansıtılmıştır. Suriye Dönüşümünü Destekleme Yasası olarak Türkçeye çevrilebilecek kanun tasarısında; Esad'ın petrol gelirlerinin kısıtlanması, 2015 mali yılına kadar Suriye'deki Esad’a bağlı güvenlik kurumlarının dönüşümlerinin sağlanması, çatışmaların bölgeye sıçramasının engellenmesi gibi konular için yıllık 250 milyon dolar bütçe ayrılması öngörülmektedir. Yani 2015 yılı dâhil toplam 750 miylon dolarlık bir bütçeden bahsedilmektedir. Bunun dışında yasa taslağı insani yardım yetkisinin genişletilmesi gibi muğlâk bir başlık da içermektedir. ABD'nin Suriye’ye yönelik güvenlik kurumlarının oluşturulmasının desteklenmesi gibi faaliyetleri 2015 mali yılına kadar yapmayı planlaması önem arz etmektedir. Zira Suriye'de 2014 yılında yapılacak bir seçim söz konusudur ve Esad da pek çok kez bu sürenin sonuna kadar devletin başında duracağını açıklamıştır. Dolayısıyla ABD Esad'ın gidişini 2015 yılı olarak kabul etmiş olabilir. Ayrıca yasa tasarısında “ABD, Suriye meselesi stratejisinde Rusya ve uluslararası toplumla bir siyasi yapılanma geliştirir” ifadesi de ABD'nin Rusya'yı kabullenmesinin bir başka göstergesidir. Anılan yasa tasarısı olarak henüz bir alt komiteden geçmiştir. Amerikan kamu idaresine göre tasarının yasalaşması için Temsilciler Meclisi ve ardından Senato'dan geçip başkan tarafından da onaylanması gerekmektedir. Enstitümüzün çalışmalarında ABD’nin Suriye’deki muhalefete silah yardımı yapması ele alınmıştır.[4] Burada asıl önemli husus 2015 bütçe yılının anılıyor olmasıdır. Bu tarihin bir yasa tasarısında belirtilmesine dikkat edilmelidir, çünkü ABD stratejik planlamalarında Suriye’ye dönük faaliyetlerini 2015 göre hazırlamakta ve muhtemelen de Esad’ın da gidiş tarihi olarak bu dönemi öngörmektedir.

Bütün bu gelişmeler ışığında ABD’nin Rusya ile masaya oturarak Cenevre Konferansında bir çözüm üretmeye çalışacağı açıktır. Bununla birlikte, Esad’ın da 2014 seçimlerine devlet başkanı sıfatıyla girme ihtimali de oldukça yüksek görünmektedir. Suriye Ordusunun stratejik önemi haiz olan Kusayr kasabasını ele geçirme ihtimalinin giderek artması, muhaliflerin lojistik destek hattının kesilmesi anlamına gelmektedir. Böyle bir durumda Esad, muhaliflere karşı daha güçlü bir konumda Cenevre Konferansına katılacaktır. Ancak, Esad’ın Kusayr ve diğer stratejik noktaları ele geçirmesinden kaynaklanan bir güç sarhoşluğuna kapılarak çatışmaları genişletmesi Cenevre Konferansında aleyhine bir durumun gelişmesi ile de sonuçlanabilir. Böyle bir durumda Batı tarafından Rusya’nın Esad’a olan desteğinin kesilmesi için daha çok baskı yapılacaktır. Taraflar masaya oturduğu için de örtülü operasyonların yürütülmesi zorlaşacak ve meşruiyet, insan hakları, katliam gibi söylemlerle Esad’a olan desteğin kesilmesine çalışılacaktır. Buna karşın Esad çatışmaları sadece stratejik noktaları ele geçirerek muhaliflerine karşı mevzi kazanma ile sınırlı tutarsa, muhalefetin giderek artan güç kaybı Cenevre Konferansında Suriye hükümetinin lehine sonuçlar verecektir. Böyle bir durumda Esad’ın 2014 seçimleri itibarıyla güç kazanması ve Suriye’yi demokrasi ile buluşturan lider konumunda olması bile söz konusu olabilir. Gittikçe güç kazanan bu ihtimal 21. Yüzyıl Dergisinin Nisan 2012 sayısında bir senaryo çalışması olarak öngörülmüştür.[5] ABD’nin bundan sonraki süreçte Rusya ve müttefiklerini göz ardı etmeden, Suriye’deki Esad rejimini dikkate alarak, bir geçiş hükümeti ile sorunun çözülmesine katkıda bulunmaya çalışacağı artık ortaya çıkmış durumdadır. Suriye’de kimyasal silah kullanıldığı iddialarına rağmen ABD’nin bir müdahalede bulunmaması, yeni politikasının istikametini de göstermektedir. ABD, hem ekonomik hem de sosyal sorunları nedeniyle sıkıntılı bir dönem geçirmektedir. Söz konusu iç siyaset sorunları ABD’nin uluslararası müdahaleler için gerekli ekonomik kaynağı ayırmada isteksiz davranmasına sebep olmaktadır. Ayrıca Irak’ta kitle imha silahlarının varlığı nedeniyle yaşanan meşruiyet krizinin Suriye’de de tekrarlanması ABD için olumsuz bir siyasi sürecin başlamasını tetikleyebilir. Bütün bu faktörler dikkate alındığında ABD her şeye rağmen sorumluluğu tek başına yüklenmeden ve mümkün mertebede askeri operasyon yapma faaliyetlerinden uzak kalarak Suriye politikasını şekillendirmeye devam edecektir.

Aslında bu tespitlerin yapılabilmesi için dönemin Amerikan Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın ABD’nin Suriye ile bağlarının ve ticaretinin çok az olduğunun, Suriyelilerin kulak vereceği bir ses olmadığımızın farkındayız. Dolayısıyla, Suriye’nin göz ardı edemeyeceği, giderek büyüyen ve şu anda Arap Birliği ve Türkiye’den oluşan bir koroyu konuşturmaktayız[6] ifadesi ve CENTCOM komutanı Org. James Mattis’in Amerikan Senatosu Silahlı Kuvvetler Komitesine 6 Mart 2012’de verdiği brifingde Suriye’ye askeri müdahalenin Libya’daki kadar kolay olmayacağı[7] açıklamasını değerlendirmek bile tek başına yeterli olmuştur. Son gelişmeler dikkate alındığında ABD Dış İlişkiler Komitesince kabul edilen ve Temsilciler Meclisine gönderilen yasa tasarısında dönüşüm hükümeti bütçesinin 2015 yılına kadar 750 milyon dolarlık yardımı öngörmesi de Esad’ın 2015 yılına kadar iktidarda kalma ihtimaline göre oluşturulduğu tespitini beraberinde getirmektedir. Hâlihazırda Suriye’de muhalefete silah ve teçhizat yardımı yapan ABD ve müttefiklerinin, silah yardımını onaylayan yasa tasarısı şeklinde öne çıkarılmasından ziyade metnin aslının okunarak tahlil yapılması ve Rusya’nın kabul gördüğü, dönüşüm hükümeti destek fonunun 2015 tarihinde başlatıldığı maddeleri dikkatlere sunarak Suriye politikasının şekillendirilmesi de yararlı olacaktır. Sonuç olarak Amman’da düzenlenen toplantıda da Amerikan politikaları doğrultusunda siyasi ve diplomatik çözüm vurgusu yapılmış ve bunun yerinin Cenevre Konferansı olacağı açık bir şekilde belirilmiştir.[8] Dolayısıyla ABD müttefikleriyle işbirliği vurgusu yaparken, bir yandan da kendi çıkarlarını Orta Doğu’daki müttefiklerine dayatmış, sonuç Suriye’ye askeri müdahale yapılması taraftarı olan müttefiklerinin talepleri doğrultusunda değil ABD’nin çıkarları doğrultusunda gerçekleşmiştir.



[1]Anne Gearan, Kerry Promisses Wider U.S. Support for Syrian Rebels If Peace Talks Remain Elusive, The Washington Post, 22.05.2013. http://www.washingtonpost.com/world/middle_east/kerry-promises-wider-us-support-for-syrian-rebels-if-peace-talks-remain-elusive/2013/05/22/bf57df9c-c30b-11e2-9fe2-6ee52d0eb7c1_story.html(23.05.2013)

[2]Amerikanın Sesi, Suriye Konusunda Tam Görüşbirliği İçindeyiz, 16.05.2013. http://www.amerikaninsesi.com/content/suriye-konusunda-tam-gorusbirligi-icindeyiz/1662451.html(16.05.2013)

[3]United States Senate Committee on Foreign Relations, Syria Transition Support Act, 21.05.2013, http://www.foreign.senate.gov/press/chair/release/syria-transition-support-act-introduced-by-menendez-corker-passes-senate-foreign-relations-committee- (22.05.2013)

[4]Özdemir Akbal, Suriye İç Savaşında Amerikan İstihbarat Faaliyetleri, 16.08.2012. http://www.21yyte.org/arastirma/amerika-arastirmalari-merkezi/2012/08/16/6711/suriye-ic-savasinda-amerikan-istihbarat-faaliyetleri(23.05.2013)

[5]21. Yüzyıl, Kriz Senaryoları Suriye’de Yarın, s:31,S:40, Nisan 2012.

[6]Clinton, No Longer a Believer that Assad is a ‘Reformer,’ Says He Can’t Sustain the Armed Opposition in Syria, ABC News, http://abcnews.go.com/blogs/politics/2011/11/clinton-no-longer-a-believer-that-assad-is-a-reformer-says-he-cant-sustain-the-armed-opposition-in-syria/  (10.02.2011)

[7]Syria: What Prevent U.S. Military Involment, Stratfor, 7 Mart 2012. http://www.stratfor.com/analysis/syria-what-prevents-us-military-involvement(20.03.2012)

[8]Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, Joint Statement of the Participating Countries in the Amman Ministerial Meeting on Syria, 22 May 2013, http://www.mfa.gov.tr/joint-statement-of-the-participating-countries-in-the-amman-ministerial-meeting-on-syria_-22-may-2013.en.mfa(23.05.2013)

 

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...

Error: No articles to display