Bu sayfayı yazdır

Obama'nın ziyaretine yüklenen anlamlar!

Yazan  13 Mart 2009
ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın Ankara ziyaretinin ardından ABD’nin yeni başkanı Obama’nın da Türkiye’ye geleceği açıklandı.

Siyasi mahfiller bu durumu bir bayram havası içinde karşıladılar. Meğerse birilerine göre Türkiye'nin bütün sorunu ABD'de Obama'nın başkan olması ve Türkiye'yi ziyaret etmesiymiş. Yapılan yorumlarda adeta sineğin kanadından yağ çıkarılmaya çalışılmaktadır. Obama'nın Türkiye'yi ziyaret edecek olması iktidarın dış politikada takındığı tavrın doğruluğunun kanıtı olarak sunulmaktadır. Bu bağlamda son derece ilginç ve abartılı yorumlar yapılmaktadır.

Davos'ta elde edilen "sermayeyi nakde çevirmekten", "Amerika'yı kazanmak stratejisinden", "Obama'nın Türkiye'ye gelecek olmasının anlamını" fark etmeye davet eden yazılardan basında geçilmez olmuştur. Çok açıktır ki, peşin hükümler, ön yargılar ve aşırı beklentiler hem bunu yapanları hem de kamuoyunu yanıltmaktadır. Gerçekçi olmak gerekir. Diğer yandan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Tahran ziyareti için "Obama'nın 'barışçıl öncü kuvveti'olarak Tahran'da" türünden başlıklar atmak da en hafif tabiriyle Türkiye'ye hakarettir. Maalesef Türkiye'yi bir başka ülkenin 'barışcıl öncü kuvveti'gören bir zihniyet medyada egemendir.

Obama'nın ziyareti elbette önemlidir ama bu ziyarete olduğundan fazla kerametler atfetmek doğru değildir. Obama'yla ABD'nin dünya sorunlarına yaklaşımında çok şeyin değişme ihtimali elbette vardır. Bu arada Türkiye ile ABD arasındaki birçok sorunun daha olumlu bir mecraya taşınması mümkündür. Ancak bunu ABD başkanından beklemek yerine Türkiye'nin kendisinden beklemesi daha doğru olur.

ABD'de başkanın değişmesinin dünyayı, başkanın Türkiye'yi ziyaretinin ise Türk-Amerikan ilişkilerini kökten değiştireceğini sananlar yanılmaktadır. Hem Amerika'nın hem da Amerika'da başkanın istemiş olsa bile yapabileceklerinin bir sınırı vardır. Kaldı ki Obama da yapmayı ya da atmayı düşündüğü muhtemel adımlar konusunda şu ana kadar doyurucu bir açıklama yapmamıştır. ABD'nin Türkiye'ye ve bölgeye karşı takınacağı tavır konusunda bazı olumlu ip uçları vermiştir. Ancak söylemlerin uygulamaya nasıl sokulacağını bekleyip gördükten sonra belki isabetli bir değerlendirme yapmak mümkün olabilir.

Türkiye ile ABD'nin çelişen çıkarları var!

Bu arada ABD'de başkanların kendi siyasetlerini değil Amerikan devletinin siyasetini uygulamakla görevli olduklarını da gözden ırak tutmamak gerekir. Elbette başkanlar Amerikan siyasetini uygularken üslup, yöntem ve uygulama farklılıkları gösterebilmektedir. Ancak bu durumun Amerikan çıkarlarının ana ekseninden büyük bir sapma üreteceğini sanmak çok da doğru olmaz. Kaldı ki Türkiye'nin bölgedeki rolüne ilişkin ABD'deki bazı söylemlere abartılı anlamlar yüklemek de yanlıştır. Dikkat edilirse ABD de Türkiye'nin bölgedeki rolünü hep İsrail'e endeksli olarak tanımlamaktadır. Diğer yandan ABD'nin Irak'ta kurduğu ve güçlendirdiği Kürt Yönetimi konusunda Türkiye'ye biçtiği ya da biçmek istediği rolün de Türkiye'nin çıkarlarıyla örtüşür olduğunu söylemek mümkün değildir. Yine ABD'de şu sıralarda Temsilciler Meclisi'ne sunulan yeni bir tasarıyla Türkiye'ye, Fener Rum Patrikhanesi'nin haklarına ve dini özgürlüklerine saygı gösterilmesi çağrısında bulunulmuştur. Ermeni "Soykırım" tasarısı konusunda da Obama yönetiminin gerçek tavrı bellidir. Bu konuda ABD'nin atılacak adımı tehir etmesine büyük anlamlar yüklemek de doğru değildir. Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin iyileşmesi, ABD'nin Türkiye'nin bölgedeki çıkarlarına göstereceği saygıyla yakından ilişkilidir. Bunun dışındaki beklentiler ham hayaldir.
Özcan Yeniçeri

1954 yılında Gümüşhane'nin Şiran ilçesinde doğdu. İlk ve orta tahsilini Gümüşhane'de, yüksek tahsilini Ankara'da tamamladı. 1987 yılında Uludağ üniversitesi Sosyal Bilimler Ensti-tüsü'nde Yüksek Lisansını tamamladı. 1991 yılında ise Erciyes üni-versitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde Yönetim Organizasyon dalında “örgütlerde çatışma ve Yabancılaşmanın önlenmesinde Yönetime Katılmanın Rolü” adlı tezinin kabul edilmesiyle de doktor unvanını aldı.

1998 yılında doçent, 2004 yılında da profesör oldu.

Prof.Dr. özcan Yeniçeri, Niğde üniversitesi'nde çeşitli aralıklarla Kamu Yönetimi Bölüm Başkanlığı, Meslek Yüksek Okulu Mü-dürlüğü, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü yaptı.

1999 yılında Kazakistan'daki Ahmet Yesevi üniversitesi'nde görev aldı. Bu üniversitede “Uluslararası İlişkiler Bölümü”nü kurdu ve bir yıl süreyle de başkanlığını yaptı. 2004 yılında AYSAM (Ahmet Yesevi Stratejik Araştırmalar Merkezi) Başkanlığına getirildi. İki yıl bu görevi yapmış olup halen Niğde üniversitesi'ndeki görevine de-vam etmektedir.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri'nin yazdığı eserlerden bazıları şunlardır: Yeniden Türkleşmek, örgütsel Değişmenin Yönetimi, Küre-selleşme Karşısında Milliyetçilik ve Kimlik, Küresel Kıskaç ve Türkçülük, Bilgi Yönetim Stratejileri ve Girişimcilik, Dokunanlar, İtirazlar, Bugünden Yarına Türk Dünyasına Stratejik Bakış, Yönetimde Yeni Yaklaşımlar. ölüler Nefes Almaz (Roman), örgütlerde çatışma ve Yabancılaşma Yönetimi

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, 2003 yılı “Prof. Dr. Osman Turan Kültür Araştırmaları” ödülünü almıştır.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, Ortadoğu, Ayyıldız, Millet, Hergün ve Siyaset Ekseni gazetelerinde çeşitli aralıklarla köşe yazarlığı yapmıştır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde köşe yazarlığına devam etmektedir.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, 12 Haziran 2011 Genel Seçimleri ile Milliyetçi Hareket Partisi Ankara milletvekili olmuştur. Ankara Milletvekili Yeniçeri aynı zamanda TBMM Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Komisyonu üyesidir.