Bu sayfayı yazdır

“Dengesiz” Kuzey Kore ve Hassas Bölge Dengeleri

Yazan  27 Kasım 2010
Çin muhtemelen ABD müttefiki olacak birleşik ve nükleer bir Kore istememektedir.

Kuzey Kore komşusu ve kardeşi Güney Kore'ye ait bir adaya top ateşi açarak asker ve sivil ölümlere ve hasara yol açmıştır. Mart ayında Kuzey Kore tarafından batırıldığı iddia edilen gemi ve son yaşanan olaylardan sonra yumuşak bir tutum izlemek ve gereken cevabı verememekle suçlanan Güney Kore Savunma Bakanı istifa etmiştir.

Kuzey Kore ise olayın ABD ve Güney Kore tarafından çarpıtıldığını, ilk saldırının Güney'den geldiğini, Kuzey'in sadece saldırıya cevap verdiğini, Güney'in tacizlerinin devam etmesi halinde çok daha ağır ve misliyle cevap vereceklerini belirtmektedir.[1]

Çin Faktörü

Çin kontrolü elinde tutuyor gibi görünse de durum tam böyle değildir. Kuzey Kore bir yandan kendine has "jiletçi" bir politika izlemekte, bir yandan da Çin ile ilişkilerini bozmamaya çalışmaktadır. Kuzey Kore birçok açıdan Çin'e bağımlıdır; enerjisinin %90'ını ve gıdasının da %40'ını Çin'den hibe olarak almaktadır. Bu bağımlılığa rağmen Kuzey Kore zaman zaman Çin'i de karşısına almaktan çekinmemektedir. Çin ise Kuzey Kore konusunda dengeli bir politika izlemeye çalışmaktadır.

Çin'in 56 etnik grubundan biri de Korelilerdir ve Çin'de özellikle kuzey doğu'da yaşayan yaklaşık 2,5 milyon Kore etnik kökenine mensup Çin vatandaşı bulunmaktadır. Bunun yanında Kuzey Kore'den kaçak yollarla ülkeye girmiş olan sayıları yaklaşık yüz bine varan Kuzey Koreli mülteciler de bulunmaktadır. Pekin, bölgede yaşanacak bir savaş ya da gerilimin ardından ülkesine daha fazla Kuzey Koreli mültecinin gelmesinden de endişe etmektedir.

Diğer taraftan Kuzey Kore nükleer kapasiteye sahip olmak başta olmak üzere birçok yolla Güney Kore, Çin ve ABD başta olmak üzere birçok ülkeden dolaylı yardım almaktadır. Bu "sorun çıkarmama" karşılığı petrol ve gıda başta olmak üzere yardım alma politikasıdır. Bu sayede adeta bir hanedan halini alan yönetimin dünyaya sırtını dönerek ve kafa tutarak ayakta kalabilmektedir.

"Jiletçi" Kuzey

Kuzey, Seul ve diğer ülkelerin sağduyusundan sonuna kadar faydalanmak niyetindedir. Ekonomik gelişme ve istikrarın tehlikeye girmesinden korkan Güney Kore, Kuzey'in savaş sebebi sayılabilecek aşırı ve saldırgan hareketleri karşısında neredeyse hiçbir şey yapamamaktadır. Çin bölgesinde istikrarsızlık yaratabilecek ve Çin'in ekonomik gelişmesine olumsuz etki edecek hiçbir gelişmeye izin vermemeye çalışmakta ve sorunların diyalog yoluyla çözülmesini çıkarları için hayati saymaktadır.

Hassas dengeler üzerinde duran bölgede Çin muhtemelen ABD müttefiki olacak birleşik ve nükleer bir Kore de istememektedir. Kore, barış ve istikrarın korunmasının Güney için hayati önemde olduğunu bildiği için karşılığında hiçbir bedel ödemeden sürekli en sert hamleyi yapabilmektedir. Zaten izole ve "bitmiş" bir ekonomi ve artık hanedana dönmüş bir yönetim altındaki Kuzey Kore'nin liderleri iktidarlarının devamını sağlamaktan başka birşey düşünmemektedir. Bu sert hamleler ve her fırsatta gerginlikleri savaşın eşiğine getirmenin amacı, masada daha çok yardım ve taviz almaktır. Son gelişmelerin şimdiki devlet başkanının yerine getirilecek olan oğlu Kim Jong Un'un sorunsuz şekilde yönetime geçmesi ile ilgili olduğu düşünülmektedir.[2]

Sonuç

Nükleer kapasiteye sahip bir Kore'yi Çin dahil hiçbir büyük güç istememektedir. ABD ve Çin bölgede bir çatışmanın yaşanmasından bölgenin ve dünyanın olumsuz etkileneceğini bilmektedir. Çin, sıkı ilişkileri vasıtasıyla Kuzey Kore'nin ayakta kalmasını sağlayan güç olduğu için Güney Kore ve ABD tarafından kapısı en çok çalınacak güç olacaktır. Bölgenin kaderi üç nesildir dünyaya şekilde devam devlet aklı ve ciddiyeti tartışmalı bir rejimin kaprislerine bağlıdır.

 


 

[1] Ren Min Ri Bao (Çin Halkın Günlüğü Gazetesi)http://paper.people.com.cn/rmrb/html/2010-11/26/nw.D110000renmrb_20101126_5-15.htm (Erişim 26 Kasım 2010)

[2] CNN, Fareed Zakaria http://paper.people.com.cn/rmrb/html/2010-11/26/nw.D110000renmrb_20101126_5-15.htm (Erişim 26 Kasım 2010)

 

Giray Fidan

 06.04.1980 Ankara Doğumlu

Eğitim:

İlkokul ve Ortaokul eğitimini Özel Yükseliş Kolejinde, Lise eğitimini Gazi Anadolu Lisesi ve Mustafa Kemal Lisesinde tamamlamıştır. 1998-2000 yılları arasında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Klasik Arkeoloji Bölümünde eğitim görmüştür. 2001 – 2005 yılları arasında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Sinoloji Ana Bilim dalında ve 2002 – 2003 yılları arasında Beijing Language and Culture University (北京语言文化大学) lisans eğitimini tamamlamıştır. 2005 – 2007 yılları arasında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Sinoloji Ana Bilim Dalında yüksek lisans eğitimini “Qin Devrimleri: Qin Shi Huang Dönemi Çin’de yapılan Devrimler ” konulu teziyle tamamlamıştır. 2007 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Sinoloji anabilim dalında doktora eğitimine başlamış; 2007 – 2008 tarihleri arasında Milli Eğitim Bakanlığı bursuyla Min Zu University of China (中央民族大学) Tibetoloji bölümünde araştırma yapmış ve Tibetçe eğitimi almıştır. Doktora çalışmasını 2010 yılında “Çin Kaynaklarına Göre 16. Yüzyılda Osmanlı – Çin İlişkileri ve Çin’de Osmanlı Ateşli Silahları” konulu teziyle tamamlamıştır.

 

Yabancı Diller:

Çince

İngilizce

Tibetçe

 

Yayınlar:

Kitaplar:

Kanuni Devrinde Çin’de Osmanlı Tüfeği ve Osmanlılar, Yeditepe Yayınevi, 2011, İstanbul.

Çin Dili ve Çince Dilbilgisi, Efil Yayınevi, 2011, Ankara.

Makaleler:

Giray Fidan,"Ming Tarih Kayıtlarına Göre 16. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu-Ming Çin'i İlişkileri", Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Sayı 30, Güz 2011, ss. 276-287.

Giray Fidan, "Tibet ve Türk Geleneklerinde Bozkurt Sembolü", Uluslararası Asya ve Kuzey Afrika Çalışmaları Kongresi (ICANAS) konferansı dâhilinde "38. ICANAS Doğubilim Çalışmaları" bildiri kitapçığında s. 151-155, Ankara, 2009.

Giray Fidan, “Ulus Devlet Olma Yolunda Bir Medeniyet: Çin”, 21. Yüzyıl Dergisi, Nisan 2011, Sayı 28, ss. 55-59.

Giray Fidan, “Türk Çin İlişkilerinde 40 Yıl”, 21. Yüzyıl Dergisi, Ocak 2011, Sayı 25, ss. 91-97.

Giray Fidan, “Çin – Arap Dünyası İlişkileri: Eski Köye Yeni Adet”, 21. Yüzyıl Dergisi, Mart 2011, Sayı 27, ss. 53-59.

Giray Fidan, “Irak’ın Yeniden Yapılanmasında Çin’in Politikaları”, 21. Yüzyıl Dergisi, Ağustos 2010, Sayı 20, ss. 69-74.

Giray Fidan, “Pekin’in Yüksek Rakımlı Sorunu: Tibet” 21. Yüzyıl Dergisi, Eylül 2010, Sayı 21, ss. 79-86.

Giray Fidan, “Çin Halk Cumhuriyeti Japonya İlişkileri: İşbirliği Yapan Devletler Düşman Halklar”, 21. Yüzyıl Dergisi, Ekim 2010, Sayı 22, ss. 29-34.

Giray Fidan, “21. Yüzyılda Çin: Büyük gücün büyük sorunları” 21. Yüzyıl Dergisi, Kasım 2010, Sayı 23, ss. 45-50.

Giray Fidan, “Türk Silahlı Kuvvetleri Çin Halk Kurtuluş Ordusu İlişkileri”, 21. Yüzyıl Dergisi, Aralık 2010, Sayı 24, ss. 17-23.

Giray Fidan, “Japonya’da Nükleer Felaket”, 21. Yüzyıl Dergisi, Mayıs 2011, Sayı 29, ss. 63-67.

Giray Fidan, “Pakistan: Çin’in İsrail’i” 21. Yüzyıl Dergisi, Haziran 2011, Sayı 30, ss. 17-23.

Giray Fidan, “Çin’in Orta Asya Enerji Politikası” 21. Yüzyıl Dergisi, Temmuz 2011, Sayı 31, ss. 23-29.

Giray Fidan, “Çin’in ABD Stratejisi: Yeni Bir Soğuk Savaşa Doğru” 21. Yüzyıl Dergisi, Ağustos 2011, Sayı 32, ss. 49-57.

Giray Fidan, “Ejderha Kara Kıta’da: Çin’in Afrika Ajandası” 21. Yüzyıl Dergisi, Eylül 2011, Sayı 33, ss. 83-90.

         2010 yılından itibaren Bozok Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Yabancı Diller Bölümünde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır.