Bu sayfayı yazdır

Kasım Zirveleri ve Yeni Dengeler

Yazan  21 Kasım 2014

ABD Başkanı Barack Obama’nın 2009 yılından bu yana ilk Çin ziyaretine neden olmuş, tümü de Asya ülkelerinde gerçekleştirilen Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği Örgütü (APEC) Liderler Zirvesi, hemen sonrasında Güneydoğu Asya Birliği (ASEAN) ve Doğu Asya Birliği (EAS) Liderler Zirveleri ile, G20 Liderler toplantısı, sonuna yaklaştığımız yılın Kasım Ayına damgasını vurmuştur.

2020 yılına kadar deniz ve hava kuvvetlerinin yüzde 60’ını Güneydoğu Asya’da konuşlandırmış olmayı planlayan, bölgedeki ekonomik ve güvenlik yönünden odaklanmasını artırmayı hedefleyen , son yıllarda ASEAN üyesi ülkelerle ticari ilişkilerinin boyutunu büyütmüş olan, bu konuda, uluslararası kurumların yanında, Çin ile kuracağı kapsayıcı ve yapıcı ilişkilerin farkında olan ABD[1] ve bölge ile olan siyasi, ekonomik ve savunma ilişkileri çok güçlü olan Çin için anılan bölge çok önemlidir. Söz konusu önem, her iki ülkenin Kasım toplantılarına olan ilgisi ve üstlendikleri rollere de yansımıştır.

Çalışmanın amacı, Kasım Ayı’nın ortasında toplam 6 gün süren ve Çin, Myanmar ve Avustralya’da gerçekleştirilen dört liderler zirvesinde ele alınan konular, tarafların beklentileri, gelişmeler, sonuçlar ve yapılan spekülasyonlar yönünden irdelemek; önümüzdeki dönem yol haritası, yükselen Asya, öne çıkan ülke ve ilişkiler için iz sürmek  olacaktır.

Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) Zirvesi

Öncesinde 26. Bakanlar Toplantısı gerçekleştirilen, ABD Başkanı Obama, Çin Cumhurbaşkanı Xi Jimping ve Japonya Başbakanı Shinzo Abe’nin de katıldığı, kuruluşunun 25. yılını dolduran APEC Liderler Toplantısı 10-11 Kasım’da Pekin’de yapıldı.

Asya Pasifik bölgesindeki ülkelerin ticaret ve yatırımlarının serbestleştirilmesi ve ekonomileri arasındaki entegrasyonun arttırılması, sürdürülebilir bir ekonomik büyümenin sağlanması çerçevesinde üye ülkelerin işbirliğini kolaylaştırılması amacıyla kurulan APEC'in, ABD, Japonya, Kanada, Çin, Japonya ve Rusya dahil 21 üyesi buluyor. Örgütün, dünya ticaret hacmi ve global GSYİH’nın yaklaşık olarak sırasıyla, yüzde 48 ve 57’sini; 2,8 milyar nüfusu ile dünya nüfusunun yüzde 41'ini oluşturduğu; son 13 yılda toplam GSYİH’larını 5 kat arttırdıkları; Hindistan dışında, Güney-doğu Asya’nın dinamik ekonomilerini kapsadığı bilinmektedir.[2]

Kapanışı 11 Kasım’da yapılan toplantının sonunda, “Beijing Programı: Kaynaşma, Yenilik ve Kapsamlı Bağlantı’ya dayalı Asya Pasifik Bölgesini Oluşturalım” başlıklı APEC Liderler Deklarasyonu ile, APEC’in kuruluşunun 25. Yıldönümü vesilesiyle “Geleceğe Yönelik Asya Pasifik Ortaklığını Kuralım” başlıklı ortak bildiri yayımlandı.[3]Toplantı sonunda, Zirve Başkanı Xi düzenlediği basın toplantısında, “verimli geçen toplantıya katılan liderler arasında bölgesel ekonomik işbirliğinin güçlendirilmesi konusunda kapsamlı görüş birliğine varıldığını;  onaylanan iki belge ile, Asya Pasifik bölgesinin gelişme hedefleri, yönü ve alınması gereken tedbirler gibi önemli konuların daha belirgin hale getirildiğini; 25. yıl ortak bildirisinin Asya Pasifik bölgesinde ekonomik işbirliğine güçlü bir stratejik yön vereceğini; APEC üyelerinin karşılıklı güven, hoşgörü, işbirliği ve ortak kazanç temelinde geleceğe yönelik ortaklık kurmaya, dışa açık yeni ekonomik düzen oluşturmaya ve böylece Asya Pasifik bölgesinde ortak refahı arttırmaya hazır olduklarını” söyledi.[4]

Dünyanın ikinci ve üçüncü büyük ekonomilerini temsil eden Çin Devlet Başkanı ve Japonya Başbakanı’nın 10 Kasım’da yaptığı ikili görüşme (anılan görüşme, her iki liderin görev başına gelmelerinden sonra yaptıkları ilk toplantı oldu), fotoğraflarda sıkıntılı bir görünüm verse de, Doğu Çin Denizindeki tartışmalı adalar ve denizcilikle ilgili krizin yönetilmesi konularında diyaloğun arttırılması kararlaştırılmıştır.[5]Aynı gün Çin ve ABD Başkanları arasında, bir başka tanımıyla, dünyanın en güçlü ve karmaşık ilişkisini geliştirip/sürdürmek isteyen tarafların liderlerince gerçekleştirilen ikili görüşmede de, ikili ve bölgesel sorun ve çıkarlar ele alınmıştır.

Toplantının sağladığı fırsatların en önemlisi, aylar süren uzun görüşmelerin sonunda ABD-Çin tarafının “iklim” konusunda vardıkları anlaşma olmuştur. Her ne kadar anlaşmanın Kongre’den geçmesi bağlamında Obama’yı önemli zorluklar bekliyor olsa da, ABD ‘nin CO2 emisyonunu, 2005 seviyesinin  yüzde 26’sından 28’inin altına indirmeyi kabul etmesi; Çin’in ise, 2030 yılına kadar emisyondaki büyümeyi durmayı taahhüt etmesi, “suyun üzerinde yürüme” olarak nitelense de, genelde önemli bir gelişme olarak değerlendirilmektedir.[6]

Gözlemcilerce,“toplantının en aktif ve yapıcı lideri” olarak değerlendirilen Xi Jinping, APEC üyelerinin terörle mücadele, iklim değişikliği, yolsuzluğun önlenmesi, gelir tuzağından uzaklaşma, internet ekonomisi, kentleşme, sürdürülebilir enerji, gıda güvenliği, turizm, sağlık ve kadın” gibi alanlarda işbirliğini güçlendirmeyi taahhüt ettiklerini belirtti. Bu hususlara ek olarak, yayınlanan 25. yıl bildirisinde de liderler, “bölgenin küresel büyümenin motoru konumunu sağlamlaştıracağı ve gelecekteki işbirliği için yeni bir sayfa açarak, ortak refahı gerçekleştireceğini” ifade etmişlerdir. Öte yandan Çin lideri, APEC’in mekanizma ve kapasite oluşturması ve gerçekçi işbirliği için 10  milyon Amerikan Doları ($) bağışlayıp, örgüt üyelerinden gelecek bin 500 kişiye eğitim vereceklerini açıklamıştır.[7]

ABD yönünden anılan zirvenin, her şeyden önce, Asya’ya yönelik tekrar kurulmuş olan “dengenin korunup, sürdürülmesi”, global büyümenin sağlanması için bölge ülkelerinin katkısının arttırılması için ikna edilmesi, 2015’in ilk aylarında hayata geçmesi beklenen Trans-Pasifik İşbirliği (TPP) için bölgedeki ülkelerle yakından görüşebilme;[8] Pekin için ise, başını çektiği Asya –Pasifik Serbest Ticaret Bölgesi (FTAAP) konusunda öncelleme ve bu konudaki olası ABD engeline mani olma[9], bölge liderliğini ve ekonomik büyümesini sürdürme konusunda yeni fırsatlar yaratılması olarak değerlendirildiğini düşünüyoruz.

Çalışmamızın bu bölümünde, ABD’nin başını çektiği ve yakında yürürlüğe gireceği düşünülen TPP ile, yıllardır APEC’in gündeminde olan ve Çin’in lider olarak kovaladığı FTAAP serbest ticaret anlaşmalarına (FTA) kısaca bakmak istiyoruz. FTAAP, Çin tarafına, çoğu bölgede bulunan büyük ticaret ortaklarının pazarlarına büyük ölçekte tercihli ticari giriş imkanı vermekte; TPP ise, 100 milyar $ tutarında, ortaklarının kendi aralarında daha fazla, fakat Çin ile daha az ticaret yapması sonucunu getirdiği için, ihracat kaybını içermektedir. Bu konuda, The Peterson Institute for International Economics (PIIE) verileriyle The Wall Street Journal tarafından hazırlanan aşağıda grafiklenen çalışmada, FTAAP’nin 2025 yılında taraflara, TPP’ya göre daha yüksek ihracat olanağı (Çin’in sağlayacağı yarar daha fazla olmakla birlikte) sunduğu(kazan-kazan) görülmektedir.[10]

Özetle, FTAAP  ABD tarafına 626 milyar $ ek ihracat olanağı sağlarken, bu kazanım Çin için ise 1,6 trilyon $ olmaktadır. Aynı parametreler TPP ile sırasıyla 191 ve 108 (negatif) olarak gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Konuya soğuk savaş yaklaşımı ile, yani: “Washington’un daha az kazanımı, Pekin’in kaybı için tercih etme” şeklinde bakılmadığı  takdirde, FTAAP’ın taraflara ekonomik yararı açıktır. Kanımızca bu konuya bu aşamadan sonra getirilecek en rasyonel çözüm, ilk aşamada Çin’i TPP’ye dahil edilip, sonrasında anılan serbest ticaret anlaşmasının FTAAP’ye dönüştürmesi olarak durmaktadır.

Güneydoğu Asya Uluslar Birliği (ASEAN) ve Doğu Asya Zirveleri (EAS)

Güneydoğu Asya’dan, ortalama ekonomik büyüme hızları yüzde 5 olan on ülkenin[11] üye olduğu ASEAN’ın son toplantısı (25.), 12-13 Kasım tarihleri arasında Myanmar’da yapılmıştır. Üye veya gözlemci olmamalarına karşın ABD Başkanın Obama (ilk kez katılmıştır), Hindistan,  ve Çin Başbakanlar da Myanmar da bulunmuşlardır. Şüphesiz ki, toplantı katılımını bu derece arttıran başat olgu, ABD’nin deniz ticaretinin 1/3’ünü üzerinden gerçekleştirdiği, zengin petrol ve gaz rezervlerine sahip olan Güney Çin Denizi için yaşanan anlaşmazlıktır.[12] Toplantı sürecinde ortaya çıkan gelişmelerin en ilgi çekeni, Çin Başbakanı Li Keqiamg’ın, bölge ülkelerinin altyapı finansmanı için 20 milyar$ tutarında tercihli ve özel kredi teklif etmesi ve Çin’in Birliğe üye ülkelerle “dostluk ve işbirliği” anlaşması yapmaya hazır olduğunu açıklaması olmuştur.[13]

Genellikle ASEAN toplantısının hemen sonrasında yapılan EAS zirvesi, 13 Kasım’da Myanmar’da gerçekleştirilmiştir. Zirve, Doğu Asya’dan 16 ülkenin yanı sıra[14], ABD ve Rusya’nın iştiraki ile gerçekleştirilmektedir. Bu yıl dokuzuncusu yapılan Zirve’nin ağırlıklı görüşme konusu “Ebola Virüsü”nden korunma, engelleme ve tedavisi konuları olmuştur. Bunun yanında, “çevre ve enerji”, “eğitim”, “finans”, “doğal afetler”, “ticaret ve ekonomi”, “gıda güvenliği” konularında işbirliği yapılması da ele alınan başlıklar arasındadır.

Toplantıların ekonomik boyutunda öne çıkan en önemli sonucun, Çin’in, bölgenin iki önemli ekonomisi G.Kore ve Avustralya ile bağıtladığı FTA’lar olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle Avustralya’dan Çin’in yaptığı dış alımın sadece doğal kaynaklar ve gıda olmayıp, sağlık, hukuk gibi “kalite niteliği yüksek hizmet”leri de içermesi, anlaşmanın bu yönünü ön plana çıkarmaktadır. Stratejik yönden bakıldığında da, Çin’in Avustralya’ya, “ya ABD, ya da Çin” dayatmasına girmediği görülmektedir.[15]

G20  Toplantısı

Küresel kriz sonrası G8’in dönüşümü olarak 2008 yılında kurulan G20 Organizasyonunun dokuzuncu liderler toplantısı 15/16 Kasım tarihlerinde Avustralya’nın Brisbane şehrinde yapılmıştır.  G20 üyesi ülkeleri, küresel GSYİH’ın yaklaşık yüzde 85’ini, küresel ticaretin yüzde 75’inden fazlasını ve dünya nüfusunun üçte ikisini kapsamaktadır. Eylül 2013’te St.Petersburg’da imzalanan 5. Yıldönümü Liderler Görüş Bildirgesi’nde, söz konusu organizasyonun uluslararası ekonomik işbirliği konusunda en önde gelen forum olarak teyit edilmiştir.

Daha önce, mevcut işsizliği ve eşitsizliği azaltmak amacıyla stratejik hedef olan “ekonomik büyümeyi en üst seviyeye çıkartmak” ve “küresel ekonominin direncini/esnekliğini arttırma” amaçları, son Zirve’nin de sonuç bildirgesinde yer almıştır. Ukrayna krizi ve Rusya gerginliğinin hakim olduğu  Zirve’de, “global kurumlar”ın güçlendirilmesi, “sürdürülebilir, dengeli ve 2018 yılına kadar yüzde 2,1 oranında” büyüme ve bu yolla global ekonomiye 2 trilyon $ katkı sağlama, yeni yatırımlar ve verimliliğin arttırılması ile “gıda arzı ve kalitesinin” yükseltilmesi, “finans ve bankacılık sisteminde” reformlar, “yolsuzluğun” önlenmesi, “enerji verimliliği” ve “iklim değişikliği” konularında işbirliği  konuları da yer almış ve üyelerin kararlılığı vurgulanmıştır.[16]Toplantı sürecinde yaşanan bir diğer gelişme de, Yeşil İklim Fonu’na ABD’nin 3, Japonya’nın 1,5 milyar$ katkı yapmayı taahhüt etmeleri olmuştur.[17]

Toplantıda ele alınan bir diğer önemli konu, global büyüme yavaşlamasının, bir diğer ifade ile, 2008’den bu yana yaşanan ekonomik durgunluk ve bunun türevi olan işsizlik ve yoksulluğun azaltılması için yapılması gereken kamu ve özel yatırım ve alt yapı harcamalarının finansmanı olmuştur. Bu konuda, daha çok ülkenin katkıda bulunması ve elini taşın altına koyması istenmiştir.

Kasım  Zirvelerinin  Birlikte  Değerlendirilmesi ve Sonuç

2008 yılından bu yana toplam borçları yüzde 50 oranında artarak GSYİH’nın yüzde 208’ine ulaşan Asya’da, ihracat lokomotifi olan dört ülkenin (Çin, Japonya, G.Kore ve Tayvan) ihracat büyümesi 2010 yılından bu yana düşmektedir. Bu gerçekleşmenin en önemli nedeni, ABD’nin tüketici harcamalarındaki zayıflamadır.[18] Borçlanma kaldıracıyla ve ihracat yoluyla büyümenin sınırına gelmiş olan Asya ülkeleri için tek çıkış“verimliliği” arttırma olup, bunun da yolu “teknolojik yenilik” ve “yapısal reformlar” dan geçmektedir. Bu konunun kaynağı da ABD, Japonya, Avustralya’dan geçmektedir.[19]Söz konusu olgu, Kasım zirvelerinin katılan ülkeler için ne kadar önemli olduğuna işaret etmektedir.

ABD’nin değişen bakış açısı ve değerlendirmesi, ekonomi politiğin bir sonucu olacak, “Çin’in artan ve giderek derinleşerek yükselen bölgesel etkisi”nin tanınmasına dönüşmüştür.[20]Çin tarafı  ise, II.Dünya Savaşı sonrası Soğuk Savaş döneminde perçinlenen ve kısmen SSCB ile paylaşılan ABD hegemonyasının artık zayıfladığını ve hegemon günlerinin sayılı olduğunu belirterek, kendisi “Asya’nın Avrupa”sı olarak değerlendirmekte ve geleceğin küresel gücü olarak görmektedir.[21]Bizce, yeni yayınlanan kitabında Richard Haass aksi görüşü savunsa da[22], Birleşik Devletler de bu algıya uzak değildir.

Gerçekleşen zirve toplantılarında Çin tarafı, “diplomatik” yönden, iki yıldır soğuk olan Japonya ilişkilerinde mesafe alıp, ABD ile olumlu görüşmeler ve yararlı anlaşmalar yapması; G.Kore ve Avustralya ile FTA’larını sonuçlandırması ile “ekonomi” penceresinden; ABD ile imzaladığı iklim değişikliği anlaşmasıyla da “stratejik” yönden en başarılı aktör olarak dikkatleri üzerine çekmiştir.[23]Öte yandan Başkan Obama ise, son seçimlerde Kongre desteğini yitirmiş olmasının verdiği “zayıflamış el”e karşın, umulduğundan çok daha etkin oyuncu olmuş, yararlı anlaşmaları (karbon emisyonun ve bilgi teknolojilerindeki tarifelerin düşürülmesi gibi) sonuçlandırmıştır.

Giderek “global düzen”e daha çok uyum sağlayarak, politik, sosyal ve ekonomik yönden ABD’ne daha çok benzeyen Çin tarafı, Birleşik Devletler için, özellikle “hegemonik/düzen üzerindeki etkinliği” yönlerinden risk unsuru olarak görülerek, “hedge” edilmek istenmekte; keza Pekin için ise, ABD’nin son dönemde bölge ülkeleri üzerinde artan nüfuzu ve ilgisinden rahatsız olmakta, bunu bir “çevreleme” eylemi olarak algılayarak “hedge” konusu yapmaktadır. İki tarafın söz konusu algılarına temel olan gerçek,  tarafların ekonomik olarak birbirlerine “bağımlı olmaları ve bölgenin, günümüzde global ölçekte yaşanan düşük büyüme ve durgunluğa karşı“global ekonominin motoru” konumunda bulunmasıdır.

Çin tarafında gerçekleşen büyümenin yarattığı “global düzendeki temsil ölçeği”nin artması gerçeğinin ABD için risk tehdidi yaratmaması için global düzende yapılması gereken dönüşümler ve bölge ülkelerinin global ekonomi içindeki rolünü düzenleme ve gerekli donanımlar ile artışının sağlanması; bölgenin çağdaş sosyal, ekonomik, teknik, hukuk ve demokrasi düzeninin bir parçası olma yolunda mesafe alması için, Kasım Ayında gerçekleştirilen zirveler önemli fırsatlar sunmuştur. Sonuç olarak, 10-16 Kasım arasında yapılan tüm zirvelerin, söz konusu amaçlar için oldukça yararlı olduğunu söyleyebiliriz.



[1] Thomas E.Donilon,”Obama in China:Preserving the Rebalance”, Brookings Inst.,5.11.2014, http://www.brookings.edu/~/media/events/2014/11/05%20obama%20apec/20141105_donilon_brookings_keynote_prepared_for_delivery.pdf(15.11.2014)

[2] Örgüt hakkında daha fazla bilgi için: http://www.apec.org/(14.11.2014)

[3] “The 22nd APEC Ecomomic Leaders’ Declaration - Beijing Agenda for an Integrated, Innovative and Interconnected Asia-Pacific”, 11.11.2014, http://www.apec.org/Meeting-Papers/Leaders-Declarations/2014/2014_aelm.aspx(14.11.2014); “Statement on the 25th Anniversary of APEC - Shaping the Future through Asia-Pacific Partnership”, http://www.apec.org/Meeting-Papers/Leaders-Declarations/2014/2014_aelm/2014_aelm_25th.aspx(15.11.2014)

[5] Leika Kihara ve Sui-LEE Wee, “China’s Xi,Japan’s Abe hold landmark meeting”,Reuters, 10.11.2014, http://www.reuters.com/article/2014/11/10/us-china-japan-idUSKCN0IU08420141110(19.11.2014)

[6] Jan ZilinskySean Miner, “US-China Climate Deal: Walking on Water?”, PIIE, 14.11.2014, http://blogs.piie.com/china/?author=91(18.11.2014); Mark Landler, “,”US and China Reach Climate Accord After Months of Talk”,NYT, 11.11.2014, http://www.nytimes.com/2014/11/12/world/asia/china-us-xi-obama-apec.html?_r=0#  (19.11.2014)

[7]AB Haber Brüksel,”Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği zirvesi Ortaklık Bildirisi yayınlandı” ,11.11.2014, http://www.abhaber.com/asya-pasifik-ekonomik-isbirligi-zirvesi-ortaklik-bildirisi-yayinlandi/(a5.11.2014) 

[9] Wang Yi, “Shaping Asia-Pacific’s future”, 3.11.2014, http://usa.chinadaily.com.cn/epaper/2014-11/03/content_18859264.htm(16.11.2014); Shannon Tiezzi, “US Pressures China to Kill Asia-Pasific Free Trade Agreement Talks”,4.11.2014, The Diplomat, US Pressures China to Kill Asia-Pasific Free Trade Agreement Talks (17.11.2014); Bob Davis,”US.Bloks China Efforts to Promote Asia Trade Pacts”, 2.11.2014, http://online.wsj.com/articles/u-s-blocks-china-efforts-to-promote-asia-trade-pact-1414965150(17.11.2014)

[10] Davis, agm

[11] Brunei,Endonezya,Filipinler,Kamboçya,Laos,Malezya,Myanmar,Singapur,Tayland,Vietnam.

[12] “Myanmarhosts world leaders for Asean simit”, Aljazeera, 12.11.2014, http://www.aljazeera.com/news/asia/2014/11/myanmar-hosts-world-leaders-asean-summit-201411125444618438.html(18.11.2014)

[13] Simon Webb ve Paul Mooney,”China Offers ASEAN friendship, loans asSouth China Sea tension bubbles”,Reuters,13.11.2014, http://www.reuters.com/article/2014/11/13/us-myanmar-asean-china-idUSKCN0IX0W920141113(18.11.2014)

[14] ASEAN ülkelerine ek olarak G.Kore, Çin, Japonya, Avustralya, Hindistan ve Yeni Zelanda.

[15]Dingding Chen,”After APEC, East Asia Summit, and G20, China Emerges a Global Leader”, The Diplomat,17.11.2014 http://thediplomat.com/2014/11/after-apec-east-asia-summit-and-g20-china-emerges-a-global-leader/(19.11.2014)

[16] ttps://www.g20.org/sites/default/files/g20_resources/library/brisbane_g20_leaders_summit_communique (19.11.2014);  “G20 summit: Leaders pledge to grow their economies by 2.1% “hhttp://www.bbc.com/news/world-australia-30072674 (19.11.2014)

[17]“G20 Summit 2014:US,Japan Pledge $4,5 B To Green Climate Fund”, http://www.ibtimes.com/g20-summit-2014-us-japan-pledge-45b-green-climate-fund-1724390(20.11.2014)

[18] Chard N.Haass, Yeni Amerika, Nefes Yayıncılık, Kasım 2014,s.44

[19] William T.Wilson,”Asia’a Economic Miracle Has Peaked”, The National Interest, 10.11.2014, http://nationalinterest.org/feature/asia%E2%80%99s-economic-miracle-has-peaked-11636(18.11.2014)

[20] Lee Shin-wha,”The East Asia Summit and the Difficulty of Establishing a Security Regime in Northeast Asia”, Council on Foreign Relations, Kasım 2011, http://www.cfr.org/south-korea/east-asia-summit-difficulty-establishing-security-regime-northeast-asia/p26543(19.11.2014)

[21] Jack A.Goldstone,”US-China Relations After APEC”,The Diplomat, http://thediplomat.com/2014/11/us-china-relations-after-apec/ (19.11.2014); David Ignatius, “Power plays at the APEC summit in Beijing”,The Washington Post, 13.11.2014, http://www.washingtonpost.com/opinions/david-ignatius-power-plays-at-the-apec-summit-in-beijing/2014/11/13/ab373ca2-6b79-11e4-9fb4-a622dae742a2_story.html(20.11.2014)

[22] Haass, age, s.48

[23] Bu başlıklarda daha geniş açıklama için: Chen, agm

Ersin Dedekoca

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Ekonomi Araştırmaları Uzmanı