Bu sayfayı yazdır

Soğuk Barış

Yazan  08 Nisan 2013

 

Soğuk barış

Soğuk Savaş, Demir Perde, Kapitalist Dünya, Komünist Dünya, Doğu Bloku ve Batı Bloku gibi kavramlar uluslararası ilişkiler literatürüne girmiş ve sık sık kullanılmıştır. Rusya’da Ekim 1917 Bolşevik ihtilaliyle dünyayı, Doğu ve Batı diye ikiye bölen Komünist düzen 72 yıl sonra iflas etmiştir. Soğuk savaşın önemli sembollerinden biri olan Berlin Duvarı’nın 1989’da yıkılmasıyla Komünist sistem kendiliğinden çökmüş oldu. İki kutuplu dünyanın bitiminden bu yana 24 yıl geçmiştir. Sürekli yeni bir dünya düzeni arayışı olmuş ancak arzu edilen veya beklenen yeni dünya düzeni bir türlü kurulamamıştır. ABD ve NATO, Soğuk Savaşın galipleri olarak beklenen küresel işlevlerini rakipsiz sürdürmüşlerdir. Yeni düzende denge unsuru olması beklenen Rusya Federasyonu ve Çin, beklenen ve umut edilen çıkışlarını yapmamışlar veya yapamamışlardır. Çin, birçok defa küresel bir iddiasının olmadığını ülkesinin ve halkının refahı ve kalkınması için sadece uluslararası ticaret yapmak istediğini belirtmiştir. Rusya Federasyonu, Putin iktidarıyla içte devlet otoritesini sağlamakla birlikte, ülkenin petrol ve doğal gaz gibi yer altı zenginliklerinden elde edilen büyük geliriyle, ülkede yoksulluğu ve adaletsizliği ortadan kaldıramamıştır. Bunca kaynağa rağmen adaletsiz ve eşitsiz bir gelir dağılımı ortaya çıkmıştır. Beklenen teknolojik ilerleme ve ekonomik büyüme de sağlanamamıştır. Petrol ve gaz satışlarından elde edilen bu büyük gelirlerin nereye gittiği pek bilinmemektedir. Putin petrol ve gaz paralarıyla modern bir Suudi Arabistan yaratmıştır.


20-22 Mart 2013 tarihinde Çin’in yeni seçilen Devlet Başkanı Xi Jinping Putin’e jest yaparak ilk yurt dışı gezisini Rusya’ya gerçekleştirmiştir. İki ülke arasındaki ticaret hacmini, 88.2 milyar dolardan acilen 100 milyar dolara çıkartma kararını almışlardır. Bu rakam iki ülke için çok az. Zira Çin-ABD ticaret hacmi 500 milyar doları aşmaktadır. Asıl not edilmesi gereken husus, Çin’in 2020 yılından sonra dünyanın en büyük ekonomisi olacağı yazılıp çizilirken Çin, 2012 yılında sürpriz yaparak, ABD’nin 3.82 trilyon dolar ticaret hacmini aşarak, 3.87 trilyon doları bulmuş, dünya ekonomik devi olmuştur. Ancak Çin, sürekli siyasi ve askeri bir iddiasının olmadığının altını çizmektedir. Ama Rusya ziyaretinde yapılan ortak açıklamada, iki ülkenin uluslararası sorunlarda aynı görüşü paylaştıklarının altı çizilmiştir. Rusya Federasyonu, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi daimi üyesi olarak son iki yılda 26 kez uluslararası dosyayı veto etmiştir. Bunun anlamı ABD ile ciddi sorunlar yaşanmakta ve Çin de bu dosyalarda ABD’yi değil Rusya’yı desteklemektedir.


Soğuk Savaş döneminde, güçler arası dengeden dolayı daha az yerel çatışmalar olmaktaydı, soğuk savaş sonrası daha fazla sorun ve çatışmalara şahit olmaktayız. Büyük güçler arasında göreceli bir barış olmakla birlikte, bu barış sağlam temeller üzerine inşa edilmemiştir. Zira Balkanlar’da, Kafkaslar’da, Orta Doğu’da, Afrika’da ve Uzak Asya’da çatışmalar veya yüksek çatışma riskleri varlığını korumaktadır. Küresel güçler arasında hâlâ bölüşülmemiş veya bölüşülememiş çıkarlar mevcuttur. Çin-Rusya ittifakı, ortak rakip ABD’ye karşı kurulmuştur. Ancak bu ittifak, resmen kurumsallaşıp ilan edilmemiştir. Bunun nedeni zannedildiği gibi sadece ABD ve müttefiklerini karşılarına almamak için değil aynı zamanda Çin-Rus ilişkisinin ve ortak çıkarlarının da uzun bir stratejik ortaklığa izin verip vermemesi sorunudur. Her şeye rağmen ortada bir barış var ama buz gibi.