Bu sayfayı yazdır

Yunanistan Seçimleri

Yazan  08 Ekim 2009
Yunanistan’da Pazar günü yapılan erken genel seçimlerde PASOK, oyların yüzde 43.8’ini alarak 300 üyeli parlamentoda 160 sandalye ile tek başına iktidara gelmeyi başardı. Yeni Demokrasi partisi (ND) yüzde 33.8 oranında kaldı ve 92 milletvekili çıkardı

Yeni Demokrasi Partisi amca Karamanlis tarafından kurulduğu 1974 yılından bu yana en ağır yenilgisini aldı. Komünist Partisi yüzde 7,6 oyla 21 milletvekili, aşırı sağcı-milliyetçi LAOS yüzde 5,6 oyla 15 milletvekili, Sol Koalisyon (SYRİZA) da yüzde 4,5 oyla 12 milletvekiliyle parlamentoya girdiler.

Bu seçim, muhafazakâr yönetimlerin arttığı Avrupa`da, İngiltere`den sonra ikinci sosyalist iktidarın zaferi olarak görülebilir. PASOK, iktidarı döneminde uygulayacağı ekonomik önlemlerle sosyalist söylemlerden çok liberal bir sosyalist olması beklenebilir.

Papandreou ailesinden 3. nesil başbakan (dede Yorgo, baba Andreas) çıktı. Seçim sonucu açıklanır açıklanmaz 100 gün içinde dar gelirlilere nefes aldırmayı, 3 milyar Euro'luk bir teşvik paketi ile de durgun piyasayı canlandırmayı vaat eden yeni başbakan hakkında Atina'da "Tanrı dünyayı yedi günde yarattı, bakalım PASOK, 100 günde Yunanistan'ı yeniden yaratabilecek mi?" esprisi dolaşmaya başladı. (Radikal-BBC, 05-10-2009)

Diğer taraftan, bakanlarının bir kısmının adı karıştığı ekonomik skandallar, ülkeyi yakıp kavuran yangınlarında ki devletin beceriksizliği ve geçen aralık ayında 16 yaşında bir gencin öldürülmesi sonucunda ülke çapındaki şiddet ve yağmalama olaylarına polisin seyirci kalmasına, ülkenin kötü ekonomik gidişatı da eklenince 'iki yıl kemer sıkmadan başka vaadi bulunamayan merkez sağcı Yeni Demokrasi, seçim yenilgisi ile birlikte liderini de kaybetti.

Yeni liderin içte çözmesi gereken ekonomik ve sosyal sorunlarının yanı sıra, dışarıda da başta Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olmak üzere çözüm bekleyen diplomatik sorunlarla uğraşmak zorunda kalacaktır. Karamanlis Hükümeti, iç sorunları çözemediği gibi, ülkenin dış politikasında da duyarsız bir anlayış siyaseti izlemiştir.

Yeni başbakanın ilk dış politika icraatı Aralık`ta Türkiye'nin de değerlendirileceği AB zirvesi olacak. Zirvede 'veto' hakkından ödün vermeyeceğini belirten Papandreu, Ege anlaşmazlıkları için dışişleri bakanlığındaki siyasetini sürdürürse Türk-Yunan ilişkileri ivme kazanacağı gözükmektedir.

Bu gün Türk-Yunan ilişkilerini etkileyen doğrudan sorunlar Yunan Dış İşleri Bakanlığı resmi internet sitesinde beş başlıkta toplanmıştır. Bunlar:

α) το δικαίωμα υφαλοκρηπίδας των ελληνικών νήσων, παρότι αυτό αποτελεί ρητή πρόβλεψη του Διεθνούς Δικαίου. a) Yunan adalarının kıta sahanlığı ve ekonomik bölge.

β) την ελληνική κυριαρχία επί νήσων και βραχονησίδων προβάλλοντας την καινοφανή θεωρία των "γκρίζων ζωνών" . b) Gri alanlarla (kayalıklar ve adacıklar) ilgili Yunan egemenliği.

Επιδεικνύει αναθεωρητική τάση ως προς τις Διεθνείς Συνθήκες οι οποίες καθορίζουν τα του καθεστώτος του Αιγαίου και υποστηρίζει ότι στο ελληνικό έδαφος ανήκουν μόνο εκείνα τα νησιά και νησίδες στο Αιγαίο, τα οποία ονομαστικώς κατονομάζονται στις Συνθήκες, παραβλέποντας ηθελημένα τις σαφείς διατάξεις της Συνθήκης της Λωζάννης. γ) το εύρος του ελληνικού εναερίου χώρου , προβαίνοντας σε καθημερινές παραβιάσεις του με τα μαχητικά της αεροσκάφη, ενώ παράλληλα αρνείται να υποβάλει σχέδια πτήσης των στρατιωτικών αεροσκαφών της εντός του FIR Αθηνών, κατά παράβαση των σχετικών κανόνων του ICAO περί πολιτικο-στρατιωτικού συντονισμού, χάριν ασφάλειας της διεθνούς αεροπλοϊας, c) Yunan hava sahasını Türk savaş uçakları tarafından günlük ihlalleri,

d) Yunan Karasularını 12 deniz miline uzatılması. Την αμφισβήτηση αυτή συνοδεύει με «απειλή πολέμου», στη περίπτωση που η Ελλάς ασκούσε το νόμιμό της αυτό δικαίωμα.

ε) το στρατιωτικό καθεστώς των νησιών του Ανατολικού Αιγαίου . e) Doğu Ege Denizi ve adalarda ki (Gökçeada, Bozcaada) askeri rejim.

Diğer taraftan, Kıbrıs sorunu dolaylı olarak her iki ülkenin vazgeçilmez gündemi olarak sıcaklığını korumaktadır.

Ancak,1999 yılında Dış İşleri Bakanı olan ve bu gün Başbakanlık koltuğuna oturan Yorgo Papandreu ile dönemin Türk Dış İşleri Bakanı İsmail Cem arasında başlayan yumuşama ve iyi niyet ortamının başlaması, iki ülke arasında ortak ticaret hızla geliştirmiştir. Türk ve Yunan halkları arasında ki bu ilişkileri, diplomasi ile de daha da güçleneceği açıktır.

Sonuç olarak; yeni Başbakanın, elinde ki sihirli değnekle, önünde ki dört yıl içinde ülkede işsizliği azaltabilecek, ekonomik dengeleri tekrar sağlayabilecek, gençlerin gelecek beklentilerini karşılayabilecek ve dış politikada belirleyici roller üstlenerek sorunları ülke çıkarları doğrultusunda çözebilecek bir yönetim sergilemesi, gerçekte büyük hayal olur. Geçekçi bakılırsa, önümüzdeki dönemin, geçmiş iktidarın kırdıklarını onarmakla ve sağlam bir ekonomik alt yapıyı hazırlanması ile geçmesi beklenebilir. Yunanistan`da hiç kimse mucize peşinde değil. Mucize sadece halkın, bu gün ki durumundan daha iyi ve kaliteli bir yaşam standardına kavuşması olacaktır.

* Dr. Murat Köylü, 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Balkanlar-KıbrısAraştırmaları Bölümü Başkanı.