Bu sayfayı yazdır

Rusya Afganistan'a Tekrar Girdi!

Yazan  30 Kasım 2017

Sovyetler Birliği 1979 yılında, Afganistan’daki komünist yönetime anti-komünist gerillalar ile mücadelesinde destek olmak üzere, Afganistan’ girdi. Hem Sovyetler içindeki iç meseleler hem de uluslararası politikadaki faktörler nedeniyle Sovyet ordusu 1989 yılında Afganistan’dan tamamen çekildi.

Afganistan uluslararası ilişkiler akademisyenleri tarafından Soğuk Savaş’ın kurbanı olarak tanımlanan bir ülke; günümüzde ise Soğuk Savaş koşullarının tekrar provasının yapıldığı bir dönemin içindeyiz ve bu dönemi “Soğuk Savaş Sonrası Dönemin Sonu” olarak adlandırmalıyız. Böyle bir dönem içine girmemizin nedeni ise Putin yönetiminin tek kutuplu dünyaya asla izin vermeme ve Soğuk Savaş koşullarını canlandırma konusundaki kararlılığı. Gürcistan, Ukrayna ve Suriye’de biz bu kararlılığı gördük.

Putin yönetimindeki Rusya’nın Soğuk Savaş koşullarını canlandırma kararlılığı ABD’ye ve ABD’nin tasarladığı uluslararası sisteme bir başkaldırı. Bu başkaldırı uluslararası sistemin tek bir gücün güdümüne girmemesi açısından bir avantaj ve bu avantaj bazı ülkeler için çok daha somut ekonomik getiriler sağlayabilir. Bu ülkelerden biri de Afganistan; çünkü Rusya Afganistan’a girdi! Ama askeri anlamda değil!

Rusya Afganistan ile ekonomik ilişkileri geliştirmekte kararlı. Geçtiğimiz ay Rusya’nın önde gelen 20 işadamı Afganistan’a giderek tarım, ulaştırma ve madencilik sektörüne yapmak istedikleri yatırımları Afgan yetkililer ile görüştüler.

Afganistan dış yatırımı çekecek kadar istikrarlı değil; dolayısıyla Afganistan’a yapılacak yatırımların Rusya’ya getireceği ekonomik kazanç da olmayabilir; hatta ekonomik kayıp riski mevcut. Peki Rusya istikrarsız bir ülkeye neden yatırım yapmak istiyor?

Nedenleri Afganistan özelinde ve Asya genelinde aramalıyız. Afganistan özelinde Rusya’nın yatırım yapmasının asıl nedeni Rusya-Afganistan ilişkilerinin tarihinin Rusya-Afganistan ilişkilerinin mevcut halini ve geleceğini gölgelemesini engellemek. Zira 1979’da Sovyet askerinin Afganistan’a girmesi ve sonuçları unutulmadığı gibi buna bağlı olarak Rusya’nın Afganistan’daki imajı da kötü. Rusya Afganistan’daki imajını sadece yatırımlar aracılığıyla değil askeri yardımlar aracılığıyla da düzeltmeye çalışıyor.2016 yılında Rusya ve Afganistan arasında bir güvenlik anlaşması imzalandı. Rusya Afganistan’daki temsilciliğinde personel sayısını artırdı; Rus kültürünü tanıtma çabalarına yoğunlaştı. Afganlardaki Rus imajını olumlu yönde geliştirmek için Rusya’nın İŞİD’e karşı verdiği mücadelenin reklamı yapıldı.

Rusya’nın Afganistan’a yönelik yatırım yapma girişimlerinin arkasındaki, Asya genelindeki, neden ise Rusya’nın bölge siyaset sahnesinde yumuşak güç olarak yükselme çabası. Yumuşak güç, tehdit veya zorlama yoluyla değil de ikna yoluyla uluslararası aktörleri kendi tercihleri doğrultusunda kullanabilen güçtür. Burada yumuşak güç ve normatif güç arasındaki nüansın altını çizmek isterim; normatif güç insan haklarına saygı, demokrasi gibi belirli değerlere istinat eden ve bu değerleri yayma dış politika amacıyla hareket eden güçtür. Yumuşak gücün ise belirli değerlere istinat ediyor olması gerekmez; önemli olan dış politika amaçları için ikna yolunu kullanıyor olması: Rusya gibi.

Rusya Afganistan’ı yumuşak güç olarak yükselişinin sahnesi olarak kullanmak istemektedir ve Rusya’nın bu girişim ve çabası ABD’ye de meydan okuyuşu açısından da önemli. ABD Afganistan’daki askeri varlığı nedeniyle sert güç konumunda. Bölge uzmanlarının belirttiği gibi ABD’nin Afganistan’da askeri bir zaferin peşinde koşuyor, Rusya ise yumuşak güç sıfatıyla sadece imajını iyileştirmiyor, ABD askerine tepkili Afganların sempatisini kazanırken Afganistan’ı da etki altına alıyor.

Kısaca Rusya Afganistan’da akılları ve kalpleri kazanıyor.

Ancak Rusya’nın yumuşak güç sıfatıyla Afganistan’a girişi, Afganistan açısından ekonomik getiriler sağlasa da, siyasi anlamda sorun yaratabilir mi? Bu soru önemli; zira Afganistan’ın Rusya-ABD rekabeti kapsamında yoğun çatışma ortamına dönüşmesi ülkede bir türlü sağlanamayan istikrar ve güven ortamının sağlanmasını daha da zorlaştırabilir. Daha da önemlisi Afganistan yoğun rekabet sahnesine dönüşürken “bir sonraki Suriye olabilir mi?” Böyle bir risk göz ardı edilmemeli Bakalım zaman ne gösterecek?

Soğuk Savaşın kurbanı Afganistan  “Soğuk Savaş Sonrası Dönemin Sonu”nun da kurbanı olmasın!

Doç. Dr. Dilek Yiğit

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Bilimsel Danışmanı