Değişen Küresel Ticaret ve Türkiye

Yazan  23 Ekim 2013

Türkiye’nin küresel arenada etkinliğini artırması için dünya ticaretindeki yerini yukarlara taşıması gerekiyor. Dünya ticaretini şekillendiren ülkelerden biri olmak içinse dış yatırımı ülkeye çekmek ve teknoloji konusunda atılım yapmak gerekmektedir.

Dünya Ticaret Örgüyü WTO’nun “Dünya Ticaret Raporu 2013 – Küresel ticaretin geleceğini belirleyen faktörler”(1) isimli raporunda altyapıya yapılan yatırımlarla ticaretin maliyetinin azalmasının, teknolojik gelişmelerin ve sermaye akımlarının yakın gelecekteki ticarete yön vereceğine dikkat çekilmiştir.

Bu başlıkların nasıl ticareti etkilediğini analiz ederek, gelecekte daha ön saflarda rol almak isteyen Türkiye’nin mevcut konumuna genel bir bakış atmak yerinde olacaktır.

Ticareti etkileyen ön önemli faktörlerden biri altyapıdır. Günümüzde değişen teknolojiyle birlikte altyapı sırf yollar, limanlar ve köprülerle sınırlı değildir. Artık bilgi teknolojisi ve haberleşme altyapısı da dünya ticaretine ne kadar entegre olunabileceğini belirlemektedir. Altyapıya yapılan yatırımının ticaret üzerindeki en büyük etkisi maliyetlerin azalarak, hacmin artırılmasıdır. Küresel ticarette söz sahibi olmak isteyen ülkelerin üretim yanında, taşıma maliyetlerini azaltarak, ticaret hacimlerini artırması gerekmektedir.

Ancak yüksek maliyetli altyapı projelerinin finansmanın nasıl yaratılacağı da bir diğer cevap gerektiren sorudur. Üretim merdiveninde yukarı çıkmak isteyen ülkelerin fonlamayı ya yerli tasarruflardan, ya gelen dış yatırımlardan ya da borçla sağlaması gerekmektedir.

Dünyada sermaye akımlarının gelecekte artacağı tahmin edilmektedir. Bu sermayeyi ülkesine çekebilen hükümetler, ticareti geliştirmek için gerekli kaynağı yaratabilecektir. Dünya hala krizin yaralarını tam atlatamazken ekonomik kırılganlık, iş ortamındaki dalgalanmalar ve aşırı borçlu ülkeler hakkındaki belirsizlikler sermaye akımları için tehdit oluşturmaktadır.

Böyle bir ortamda sermayeyi çekmek için güven veren kurumsal yapılar ve hükümetlere duyulan güven ön plana çıkmaktadır. Yabancı şirketler yeni yatırım yapmak için politik stabilite aramaktadır. Sağlam kanunlar, şeffaflık, denetimlere duyulan güven sermaye dostuyken, yozlaşma, belli bir kesimi kayırma ya da haksız rekabete izin veren deneticimler ise uluslararası sermaye için tehdit oluşturur.

Yozlaşmanın ne kadar az olduğunu ölçen Uluslararası Şeffaflık Endeksi’ne göre Türkiye, 176 ülke arasında 54. sırada yer alırken, ortalamanın altında puanlanmıştır. Sıralamada üst sıralar yozlaşmanın en az olduğu ülkeleri gösterirken, Danimarka, Finlandiya ve Yeni Zelanda ilk üç sırada yer almıştır. Özellikle konut ve inşaat sektöründe ve kamu projelerinde verilen rüşvetlerin artık normal karşılandığı ülkemizde kuruma göre rüşvet kontrolünün düşük seviyededir.

Uluslararası Finans Kurumu IFC’nin İş Yapılabilirlik Endeksi’ne (3) göre Türkiye 185 ülke arasında 71. sırada yer almaktadır. Bürokrasinin fazlalığı, açık olmayan kanunlar, iş mahkemelerinin süresi gibi bir çok etken bu endeks oluşturulurken hesaba katılmaktadır. Bu endekse göre Türkiye Fiji, Samoa, Ghana gibi ülkelerin bile arkasında kalmaktadır.

Söylenen iki endeks Türkiye’nin dünya ticaretinde söz sahibi olmak için çekmesi gereken dış sermaye konusunda daha yol kat etmesi gerektiğini göstermektedir. Yozlaşmanın önüne geçecek kanunlar ve denetlemeler, bağımsız bir medya ülkemizdeki şeffaflığı artırabilir. İş yapılabilirliğin artması için ise bürokrasinin azalması, işlemlerin hızlandırılması ve elektronikleştirilmesi kısa vadede önerilebilecek çözümlerden bazılarıdır.

Dünya ticaretine şüphesiz en çok yön verecek bir diğer başlık da teknolojidir. Dünyada yaygınlaşan mobil ve internet teknolojileri, özellikle hizmet sektörünü yeniden tanımlamıştır. Bugün artık uluslararası şirketler telefon santrali hizmetlerini başka ülkelere taşırken, müşteri hizmetlerinin başka ülkelerden sağlanmasını sağlayabilmektedir.

Teknoloji konusunda gelişen ülkeler, gelişmiş ülkelerle arasındaki farkı hızla kapatmaktadır. 1995 yılında gelişen ülkelerde yazılan bilim ve mühendislik makale sayısı 17500 iken bu sayı 2010’da 70300’e çıkmıştır. Aynı dönemde gelişen ülkelerdeki makale sayısı ise 3 kattan fazla artarak 6600’den 22500’e çıkmıştır.

Bir ülkenin ilerleyen teknolojisi sattığı ürünlerin fiyatından, kalitesine göre birçok özelliğini etkilemektedir. Teknoloji maliyetlerin düşürülmesinde de önemli bir etkendir.

Dünya Bankası verilerine göre 2010’da Türkiye’de milli gelirinin yalnızca yüzde 0,84’ü yani yaklaşık 6 milyar dolar araştırma geliştirmeye harcanmıştır. Güney Kore’de bu oran 2010’da yüzde 3,74, Slovenya’da yüzde 2,11’dir.

Başka bir makalenin konusu olacak kadar detaylı ancak dünya ticaretini değiştireceği kesin olan bir diğer gelişmede kaya gazı ve kaya petrolü konusundaki gelişmelerdir. ABD bu yeni teknoloji Suudi Arabistan’ı geçerek dünyanın en büyük petrol üreticisi konumuna gelmiştir. (5) ABD’deki bu üretim patlaması küresel dengeleri değiştirirken, fiyatlardaki değişim piyasalarda da dalgalanmaya yol açacaktır.

Teknolojik gelişmeler fosil yakıtları yanında yenilenebilir enerji konusunda da büyük değişimler getirecektir. Dünya Enerji Konseyi WEC, tüketici ve seçmen etkisinin gelecekteki enerji stratejilerini nasıl şekillendirebileceğini yayınladığı raporda detaylıca ele almıştır. (6)

Bölgede enerji kavşağı olma rolüne soyunan Türkiye, Dünya Bankası verilerine göre 2012’de kullandığı enerjinin yüzde 73’ünü dışarıdan ithal etti.

Sonuç olarak, bu özet makale dünyadaki etkisini farklı bir seviyeye taşımak isteyen Türkiye’nin bunu başarabilmesi için küresel ticaretteki ağırlığını artırması gerektiğini ortaya koymaktadır. Bunu sağlamak için yabancı sermaye ülkeye çekilmeli, teknolojik gelişmeye hız verilmeli ve efektif bir enerji politikası belirlenmelidir.

 

 

(1) http://www.wto.org/english/res_e/booksp_e/world_trade_report13_e.pdf

(2) http://www.transparency.org/country#TUR

(3) http://www.doingbusiness.org/rankings

(4) http://data.worldbank.org/indicator/GB.XPD.RSDV.GD.ZS

(5) http://www.reuters.com/article/2013/10/15/us-oil-pira-idUSL1N0I51IX20131015

(6)http://www.worldenergy.org/publications/2013/world-energy-scenarios-composing-energy-futures-to-2050

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...

Error: No articles to display