Devlet Üzerinden Kapitalizm

Yazan  20 Şubat 2012
19 ve 20. yüzyıllarda, özellikle Batı ülkelerinden başlayıp, sonrasında tüm dünyayı saran “ulus-devlet” yapılanması, 1980’den bu yana “küreselleşme” olarak isimlendirilen yeni dalga ile kırılmaya çalışılmaktadır.
1929 dünya ekonomik buhranı ve bunun bir ürünü olan "eksik istihdam" sorununu çözmeye yönelik Keynesyen politikaların özü; kapitalizmi kurallara bağlamak (regüle etmek) ve işleyişindeki aksaklıkları "kamu müdahalesi" ile düzeltmekti.[1]

İngiltere'de Margaret Thatcher(1979-1990), ABD'de Renald Reagan'un(1981-1989) öcülük ettiği "neo-liberalizm"'in hakim olduğu 1970'lerden sonra ise, özellikle gelişmiş ekonomiler ve onların uydularında (periferilerinde) hakim olan ve yaygın olarak "demokratik kapitalizm" veya "pazarın belirleyici olduğu kapitalizm" süreci başlamıştır. Bir diğer anlatımla, Keynescilikten "monetarizm"e ve neo-liberalizme, açık ya da örtülü güdümlülükten "pazar ağırlıklı çözümlere", parasal genişlemecilikten "kısıtlılığa", merkantilizm'den "serbest ticarete" doğru bir dönüşüm gözlemlendi.[2] Bu süreç, kamuya ait ekonomik kurum ve kuruluşlarının hantal ve verimsiz olmaları savı ile başlayan ve 1980-90'larda ekonomilerde başat rol oynayan "özelleştirme" dalgasını da içine almaktadır.

Ancak, 2000'li yılların başından itibaren, ABD ve AB gibi, Batılı gelişmiş ekonomiler dışında kalan ve çoğu G20 üyesi olan Çin, Rusya, Suudi Arabistan başta olmak üzere monarşik Körfez ülkelerinin başını çektiği, kamu serveti-yatırımı ve sahipliliğinin ana unsurları olduğu "devlet kapitalizmi-state capitalism"in yaygınlaştığını; hükümetlerin petrol gibi bazı sektörlerde hakim durumda olduklarını (bu hakimiyet oranı, toplam ham petrol rezervlerinin yüzde 75'ini temsil etmektedir) ve bu devlet kontrolundaki veya özel imtiyazlı petrol şirketlerini kullanarak havacılık, gemicilik, enerji üretim tesisleri, silah üretimi, telekominikasyon, metal, mineral, petro-kimya sektörlerine müdahale ettiklerini görmekteyiz.[3] Batının "piyasa ve demokrasi özellikli liberal"kapitalizmine karşılık, genelde kaynak zengini ülkelerde görülen ve enerji gelirlerini, sosyal baskıyı azaltmak amacıyla kullanan (aksi halde çıkacak faturanın daha yüksek olacağını biliyorlar) "liberal olmayan kapitalizm" ile, "ihracat destekli-devlet yönlendirmeli kapitalizm"(Çin örneğinde olduğu gibi) şeklinde iki tür öne çıkmaktadır.[4]

Genellikle "devlet kapitalizmi" olarak bir süredir literatürde yer alan[5] anılan trend; liberal ekonomistlerin "görünmez el (invisible hand)" in hüküm sürdüğü görüşüne karşın, "devlet kapitalizmi"nde piyasaya "görünen el (visible hand)"in müdahale ettiği, 1990'ların "asgari devlet" şampiyonluğunun yerinde yeller estiği şimdilerde egemen olduğu belirtilen "devlet kapitalizm"ini çeşitli boyutlarıyla işleyen 21-27 Ocak 2012 tarihli sayısındaki "özel rapor"[6] ile daha da güncellik kazanmıştır.

Anılan raporda, politikacılara "liberal kapitalizm" dönemine göre daha çok "güç" sağlayan ve "yeni elitler" yaratan "devlet kapitalizmi"nin özellikle, "yükselen ekonomiler" olarak adlandırılan Çin'in yanı sıra Brezilya, Rusya, Hindistan ve Singapur'da oldukça etkin olduğu; bunun yanında da Güney Afrika'nın da son zamanlarda bu yöne doğru bir kayış içinde olduğuna dikkat çekilmektedir.

DEVLET ELİYLE KAPİTALİZM SÜRECİ

"Coğrafi mekan"ın bir yönetim ölçeği olma özelliğini yitirdiği "küreselleşme" fazında, 200 yıldır milli pazarlarda doğmuş, milli sınırlar içerisinde temel bulmuş ve başından beri devlet desteğine dayanmış olan kapitalizm ile ulus-devlet arasındaki ilişkinin sonuna gelindiği; bazılarının hükümranlığını güçlendiren, bazılarının otonomilerini azaltan devletler arası yeni

bir güç dengesini kurumsallaştığı;[7] yoğun yabancı sermaye girişi ile "devletsiz (çokuluslu) firmalar (multinational companies)"ın sayı ve boyutça ulusal ekonomideki payının arttığı; uluslararası ekonomik örgütler tarafından ticaret ve ekonominin şekillendirildiği gözlenmektedir. Keza, yine bu aşamada ulus devletlerin, yetkilerinin bir bölümü ulus-devlet-üstü kurum ve mekanizmalara devredilirken, diğer bir bölümünü de yerel yönetimlere aktarılarak, "yerelselleşme (desantralizasyon)" olgusu yoluyla da küreselleşmenin desteklendiği, kısaca, iki binli yıllara doğru, "sanayi toplumundan bilgi toplumuna" geçiş sürecine, "merkezi ağırlıklı yönetim sistemlerinden güçlü yerel yönetime", "temsili demokrasiden katılımcı demokrasiye" doğru gelişmelerin eşlik ettiğini[8] söyleyebiliriz. Anılan bu süreç, karar alma süreçlerini kısaltarak, merkezi veya yerel yönetimlerin "devlet kapitalizmi"nin yeşerip, güçlenmesi anlamında uygun ortam yarattığı düşüncesindeyiz.

"Devlet kapitalizmi" aşamasının önceleyen ve besleyen bir diğer gelişmeyi de, ulusal hükümetleri by-pass edip, doğrudan dünya siyaseti ve günceli ile ilgilenen, "ulusal" ile "uluslar arası" ilişkisini ve ulusalın "küresel kurum-kuruluş-kurallar"a entegrasyonunu hızlandırmayı amaçlayan"uluslararası nitelikli hükümet-dışı örgütler (NGO)"in yaygınlaşması olgusu olduğunu belirtmeden geçemeyiz.

Ian Bremmer, Çin'in "devlet kapitalizmi"ni, Çin firmalarını yabancı rakiplerine karşı güçlendirmek; yeni iş sahaları yaratarak, istihdamı arttırmak ve ihracat güdümlü modelden, daha çok iç talebe dayalı bir büyümeyi gerçekleştirmek amacıyla kullanacağını; bu sistemin büyük ekonomilerden çok, küçük ve sağlıklı ekonomilerde (Singapur gibi) daha başarılı olacağını; keza, son zamanlarda artan "ekonomideki devlet müdahalesi"nin kalıcı bir gelişme değil, geçici olduğunu; ABD'de yaşananların da, önceden olduğu gibi, devletin bazı sektörle daha fazla ilgilenmesinin bir yansıması olduğunu belirtmektedir.[9] Anılan makalede ayrıca, Batı'da görülen "devlet müdahalesi"nin, hükümetlerin öz rollerindeki bir değişim veya serbest piyasanın yerini almak olmayıp, sadece, serbest piyasa ekonomisinin daha sağlıklı olması için yapılan bir restorasyon çalışması olduğu da vurgulamaktadır.

Devlet kapitalizmi[10] ve "kaynak milliyetçiliği-resourse nationalism"olarak nitelenebilecek olan günümüz gelişmesi, iki tür ekonomi temelli gelişmede kendini göstermektedir: Bunlardan biri; Asya, Rusya ve Ortadoğu yönetimlerinin ülke yabancı para rezervlerini ve tasarruflarını, deniz ötesi varlık alımında kullanmaları (bu konsept yeni bir olgu olmayıp; farklılık, bu konuya ilgi duyan ülke sayısındaki artıştır); diğeri ise, bu devlet fonlarının daha çok stratejik enerji varlıklarına yoğunlaşmalarıdır.[11]

Sürecin gelişimine baktığımızda da, SSCB'nin dağılması sonrasında Doğu Avrupa, Rusya ve BDT ülkelerinde, öncesinde 1970'li yılların ikinci yarısında Çin'deki piyasaya uyum çalışmalarıyla başlayıp, Brezilya, Hindistan, Güney Afrika, Endonezya ve Türkiye gibi ülkelerde de yeniden yapılanma süreci sonrası güçlenmeye başlayan, yapılan özelleştirmelerle hızı artan "serbest piyasa ekonomisine geçiş"in sonucunda, devletin ekonomideki payı küçülmüş, ticaret hacmi artmış, globalleşme sonucu tüketici tercihi ve arz zincirleri değişmiş olduğunu; teknoloji ve doğrudan sermaye akımlarındaki serbesti ve yeniklerin de bu akımı güçlendirmiş olduğunu görmekteyiz. Ancak özetlediğimiz bu sürecin yarattığı küresel dengesizlikler (bütçe ve cari açıklar, gelir dağılımındaki eşitsizlik, orta sınıfın zayıflaması, enerji savaşları, kuralsızlaşma, globalde ülkeler arasındaki "nüfus-paylaşılan ekonomik değerler-uluslararası politik etkinlik", giderek artan eşitsizlik) ve özellikle finansal piyasaların kendi kendini düzeltme yetisinin olmaması ve söz konusu piyasaların iyi çalışmasının otomatiğe bağlanamaması[12] sonucu 2008 yılında yaşanan ekonomik kriz, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin ikisinde de, devlet müdahalesi ve/veya devlet kapitalizmi olarak tezahür eden trendi tetiklemiştir. "Devlet kapitalizmi" böylelikle, piyasanın işlerliğinin aksadığı durumlarda ekonominin itici gücü haline geliyor.

ABD'de çeşitli form ve kamu kuruluşlar aracılığı ile yaratılan "devlet müdahalesi"nin (1980'lerin sonundan itibaren) ekonomik büyümenin sonunu getirdiğini, kararları iş sahipleri ve yatırımcılar yerine merkezi yönetimce alınmaya başlandığını ve bunun sonucunda da "daha az üretkenlik" ve daha düşük yaşam standardı" ortaya çıktığını belirten Thomas J.DiLorenzo'dan[13] farklı düşünüyoruz. Son dönemde ABD, Avrupa ve geri kalan gelişmiş ülkelerin çoğunda görülen "devlet müdahalesi-state interventionism" dalgasının, son ekonomik krizin yarattığı sıkıntı ve sancıları hafifletmeye, resesyon tehlikesini azaltmaya yönelik olup,[14] ekonomiyi yönetmek gibi bir iddia taşımadığını; gelişmekte olan ülkelerde ve özellikle otokratik rejimlerin hakim olduğu ülkelerde ise, serbest pazar ekonomisi doktrinine reaksiyonu içeren "ağır bir devlet eli"nin hissedildiğini; bu gelişmenin de, uluslararası ilişkileri ve büyük ölçekli ekonomik güç ve etkinin merkezi otoriteye transfer olmasıyla global ekonomiyi etkilediği ve etkilemeye devam edeceğini söyleyebiliriz.[15]

2004-2008 yılları arasında BRIC ülkeleri orijinli 117 devlet şirketi veya kamu kontrollu şirket, Forbes Global 2000'in, dünyanın en büyük şirketleri listesinde yer almış; öte yandan da toplam 239 Japon, Alman, İngiliz ve ABD firması söz konusu dönemde listeden düşmüştür. 2008-09 döneminde şirketlerin başarısızlığı ve bunun sonucunda, daha önce de bahsettiğimiz "kurtarma amacıyla kamu tarafından hisse alınması (government bailout)" hızlanan bir trend kazanmıştır. Kriz sonrası Batı ülkelerindeki yeniden yapılandırma ve kurtarma faaliyetlerinde sermaye enjeksiyonları aşağıdaki grafikte görülmektedir:[16]

Devletler, kendi alanlarında "yıldız" konumunda olan şirketleri gizli ve açıktan destekleyerek, bu desteğin getirdiği avantaj sayesinde rakiplerine göre hızlı büyümelerinin ve karlarını arttırmanın üstünlüğünü yakalamış oluyorlar. Çin Halk Cumhuriyeti'ne baktığımızda, devletin en büyük 150 şirketin başat ortağı durumuna geldiğini gözlemekteyiz. Diğer yandan, özellikle petrol sanayiinde dünyanın en büyük ölçekli şirketlerinin kamu sermayeli -veya devlet destekli- olduğunu; iletişim, bankacılık, kimya, taşımacılık gibi çok farklı alanlarda bile dünya liderleri arasında kamu şirketleri bulunduğunu görmekteyiz.. Bu şirketler, yeri geldiğinde 'liberal kapitalizmin' araçlarını da kullanıyorlar ve örneğin sermaye piyasaları ile entegre olabiliyorlar. Kamu sermayeli şirketlerin hisse değerlerinin toplam hisse senedi piyasası içindeki payları, Çin'de yüzde 80, Rusya'da yüzde 62 ve Brezilya'da yüzde 38'e ulaştığını gözlemekteyiz.Zaman içerisinde, ekonomideki itici güçleri arttıkça ve sağlamlaştıkça, bu şirketlerin sistem üzerinde birer kambur olmaktan çıkarak kâr merkezi haline geldikleri de ayrı bir olgu olarak saptanmaktadır.[17]

Bu sürecin bir türevi olarak, tümü de devletlerin sahip olduğu 14 firma dünya enerji piyasasını kontrol etmekte ve fiyatların belirlenmesinde önemli rol oynamaktadır. Bu realitenin yarattığı " fiyatları yüksek tutma-enerji zengini devletlerin servetlerinin artması-servet artışı ile birlikte anılan ülkelerin stratejik önemlerinin yükselmesi-sonuçta bu ülkelerin uluslararası arenadaki etkinliğinin yükselmesi-döngüsü sürmektedir.[18] Ayrıca kamu sermayeli şirketler birer 'ulusal ekonomi şampiyonu' olmanın ötesine geçerek, sınır ötesi şirket satın almaları ile uluslararası arenaya da sıçramış olmaları ayrı bir gerçek olarak durmaktadır. Bir diğer anlatım ve Metin Ercan'ın ifadesiyle, bir yönüyle küreselleşmenin antitezi olarak görülebilecek "devletçilik", diğer yandan küreselleşmenin içine "entegre" olmuş durmaktadır.

Bu değişimin finansal krizi derinleştirdiği gibi, global durgunluğu da arttırdığını söyleyen Ian Bremmer, bu sonucun, ABD'nin gücünün azalması veya gelişmekte olan ülkelerin etkisinin artmasından ileri gelmediğini vurgulamaktadır. Ona göre, eğer ülkeler serbest piyasa ekonomisini kucaklamaya devam etselerdi, ABD'in global piyasada düşen payının diğer ülkelerce telafi edilmesi (offset) olasılığı çok kuvvetliydi.[19]Öte yandan Joseph E.Stiglitz, zaten gelişmiş ekonomilerde mevcut olan sağlık, enerji, çevre (özellikle küresel ısınma), eğitim, nüfusun yaşlanması, sanayi üretimindeki düşüş, fonksiyonel olmaktan uzak finansal piyasalar, global dengesizlik, ABD'nin büyük rakamlara ulaşmış nakit ve bütçe açıkları nedeniyle uzun süren krizi, mevcut kaynakları yanlış kullanan yönetimlerin de derinleştirdiğini;[20] özellikle ABD'nin, 2000 yılında yüzde 35, 2009 yılında yüzde 60 olan borç/GSYİH oranının 2019 yılında yüzde 70'e yükselmesinin beklendiğini; bu gelişmelerin de, hükümetin merkez rolünü kuvvetlendireceğini; bundan sonra yapılacak olanın da, piyasa ve devletin rolünün daha iyi balans edilmesi ile, sosyal yapının yeniden inşa edilmesine bağlı olduğunu savunmaktadır.[21]

ULUSAL VARLIK FONLARI

Çalışmamızın önceki bölümünde bahsedilen ülkelerin kamusal kaynakların, diğer ülkelerdeki yatırımlarını genellikle, global yatırım tutarının yaklaşık sekizde birini temsil eden "bağımsız varlık fonları-sovereign wealth funds"(SWF)[22] aracılığı ile gerçekleştirmektedir. Kaynağını, cari fazla veren ve birikimleri gerekli rezervin üstüne çıkan ülkelerden alan ulusal fonlar, son 10–15 yılda toplam değerin aşırı bir şekilde artmasıyla birlikte en önemli bir yatırım aracı haline gelmiştir. Yüksek petrol fiyatları ve finansal küreselleşme ile, küresel finansal sistemdeki ülkeler arası dengesizliğin bir türevi[23] olan bu süreçte, artışın en önemli iki merkezi petrol zengini Körfez ülkeleri ile, ihracat patlaması sonucu cari fazla veren Asya ülkeleri olmuştur. 1990'ların başında 500 milyar dolar seviyesindeki "ulusal varlık fonları"nın bugün 5 trilyon Amerikan Doları civarında olduğu ve IMF'ye göre 2012 yılında 12 trilyon; Lyons Gerard'a göre de 13,4 trilyon Amerikan Doları'na[24] ulaşacağı, Stephen Jen'e göre de resmi rezervleri aşacağı tahmin edilmektedir.[25]

"Hedge fonları", "özel sermaye yatırımları (private equity)" gibi başlıca "alternatif yatırım araçları"nın en önemli fonlayıcısı; hisse senedi ve bono piyasalarında en büyük oyuncu olması beklenen devlet kontrollu anılan fonları[26] "şeffaf olup olmadıklarına" göre kategorilendiren bir diğer makalede, bunlardan hakim pozisyon almak isteyenlerle, stratejik olarak önemli iş kollarının sahipliliğinde olanlar için kuşku duyulabileceği belirtilmekte; piyasada devletin, Batılı ülkelere göre daha fazla rol üstlenmesini isteyen ve entegrasyon arzusunda olan ülkelerin ortaya çıkışının üzerinde durulması önerilmektedir.[27]

2008 Nisan itibariyle sayıları 53'ü bulan, 37 farklı ülkenin kontrolunda olan "ulusal varlık fonları"nın başlıcaları BAE, Norveç, Singapur, Hollanda, Suudi Arabistan, Japonya, Kuveyt, Rusya, Çin, Kanada, Hong Kong orijinli[28]olup; ulaştığı rakamlar, ulusal varlık fonlarının "devlet kapitalizmi" trendindeki yerinin ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır.

DEVLET KAPİTALİZMİNİN GELECEĞİ

"Devlet eliyle kapitalizm" konusunda yukarıda aktarmaya çalıştığımız gelişmeler sonunda, piyasanın veya global ticari şirketlerin bu devlet rekabetiyle, stratejik şirket hisse alımlarıyla nasıl başa çıkacakları; deniz aşırı ülkelerdeki fikri mülkiyet haklarından (intellectual property rights) yararlanan Çin'in, aynı hakları kendi ülkesinde güvence altına almaması, özellikle ABD'de sorgulanır olmaya başlamıştır.[29]Bu gelişmelerin sonunda, özellikle piyasa ekonomisinin daha etkin olduğu Batı ülkelerinde "korumacılık" eğilimlerinin de güç kazandığı; serbest piyasa cephesindeki ülkelerin ABD'den öncülük beklentilerinin arttığı görülmektedir.[30]Bu arada, Rusya, Çin gibi bazı gelişmekte olan ülke yöneticilerinin, kendi devamlılıklarının güvencesi olarak bazı değerli ulusal aktifleri ellerinde tutmak ve bu kaldıracı yüksek tutmak için çalışma gösterdiklerini de söylemek gerekir.[31]

Bremmer'in "politika ve ekonomini kesişmesi"(intersection of politic and economics) olarak nitelediği bu yaşananlara, yukarıdaki iki örnek dışında Hindistan, Brezilya, Türkiye ve Meksika'yı örnek olarak vermekte; ABD, İngiltere ve Japonya'da da, 2008 krizinden sonra "serbest piyasa kapitalizmi"nin uzun dönem sürdürülebilirliği hakkında tereddütler uyandığını belirtmekte,[32]buna ek olarak da, 2008 krizi sonrası en büyük darbeyi, piyasa sisteminin kalesi sayılan gelişmiş ülkelerin alması; buna karşılık Çin, global ticarete daha az entegre olmuş Hindistan, Mısır ile, toksik banka varlıklarına bulaşmamış diğer bazı gelişmekte olan ülkelerin daha az etkilenmelerinin de, serbest piyasa ekonomisi kuramının ve gerçeğinin altını oyan bir diğer faktör olduğu vurgulanmaktadır.[33]

2007-09 arasında yaşananların, serbest piyasa tutuculuğunu geriye götüreceği; yaşanan krizin ehliyetli politik liderlik ve aktif hükümet gerekliliğinin artık oy verenlerce anlaşılmış olduğu; bireylerin politikacı ve bazı kurumlara güveninin, banka sistemine olan nefreti ölçüsünde sarsıldığını belirten çalışmada[34]ayrıca; 4,0 olarak nitelenen günümüz kapitalizminde hükümet ve piyasa arasında yeni ve karmaşık bir ilişki yumağı olacağı, dünyanın artık körü körüne piyasa çözümü odaklı olmayacağı, bireyin uluslararası kurumlara yetki devrinden öte, demokratik yolla seçilecek yönetici ve saygın düzenleyicilerin daha güçlendirilmesini isteyeceği öngörüleri bulunmaktadır.[35] Tümüyle pazara dayalı kapitalizm (free-market capitalism) ve gevşek kurallı (deregulation) dönemin sonuna gelindiği konusundaki katıldığımız bir diğer görüşü de belirtirken;[36] son olarak, yukarıda açıklamaya çalıştığımız nedenlerin yanında, giderek devlet yönetiminde daha çok hakim olan "yumuşak güç-soft power" yaklaşımının bir yan ürünü olarak ortaya çıkan ve zaman içinde gelişmiş ülkeleri daha da çok etkileyecek olan ve yakın bir zamanda ortadan kalkması ufukta görülmeyen[37] "devlet kapitalizmi"yönlü bu değişimin sürdürülebilirliği, globalleşmenin yarattığı orta sınıfa sürdürülebilir refah sunulması ve "yozlaşma"dan uzak durmasına, alternatif yeni doktrinler üretilmesine bağlı olacağını söyleyebiliriz.

SONUÇ

2000'li yılların başından itibaren, ABD ve AB gibi, Batılı gelişmiş ekonomiler dışında kalan ve çoğu G20 üyesi olan Çin, Rusya, Suudi Arabistan otokratik Körfez ülkelerinde "devlet kapitalizmi"nin yaygınlaştığını görmekteyiz. Siyasilere, "liberal kapitalizm" dönemine göre daha çok "güç" sağlayan ve "yeni elitler" yaratan "devlet kapitalizmi"nin özellikle, "yükselen ekonomiler" olarak adlandırılan Çin'in yanı sıra Brezilya, Rusya, Hindistan ve Singapur'da oldukça etkin olduğu ve bunlara son zamanlarda Güney Afrika'nın da eklendiği gözlenmektedir. Bir diğer ifade ile, anılan ülkelerde, liberal ekonomistlerin "görünmez el" i yerine, "devlet kapitalizmi"nin "görünen el"inin piyasaya müdahale etmekte ve bu "ekonomik alandaki devlet güçlenmesi" daha çok bazı stratejik sektörlerde (stratejik enerji varlıklarında) yoğunlaşmaktadır.

Son dönemde ABD, Avrupa ve geri kalan gelişmiş ülkelerin çoğunda görülen "devlet müdahalesi" dalgasının, son ekonomik krizin yarattığı sıkıntı ve sancıları hafifletmeye, resesyon tehlikesini azaltmaya yönelik olup, ekonomiyi yönetmek gibi bir iddia taşımadığını, "devlet kapitalizmi"nin bu ülkelerde, piyasanın kendi özgün işlerliğinin aksadığı durumlarda ekonominin itici gücü işlevini gördüğünü söyleyebiliriz. Gelişmekte olan ve özellikle otokratik rejimlerin hakim olduğu ülkelerde ise, serbest pazar ekonomisi doktrinine reaksiyonu içeren "ağır bir devlet eli" şeklinde bir dönüşüm olduğunu ve bu gelişmenin ekonomik faaliyet ve özellikle ülke içi politik gücün iç içe geçmesine, siyasilerin yetki ve etkilerini artırmasına yol açtığı çok açık bir gerçektir. Diğer yandan, kamu sermayeli şirketlerin, doğrudan veya örtülü olarak devletten destek alarak kendilerine farklı bir güvence yaratmaları ve piyasayı düzenleyen merci olan devlet tarafından sahip olunmaları nedeniyle rekabet koşullarındaki eşitliğin bozulduğu da göze çarpmaktadır. Konunun bir diğer farklı boyutu da, , kamusal sermayeli şirketlerin olduğu bir ortamda, devletin "ekonomik ağırlığı"nın artması, "yetkinin kötüye kullanılması"na da yol açma olasılığıdır. Kamu sermayeli şirketlerin ekonomide daha fazla paya sahip olduğu ülkelerin "şeffaflık ligi"nde alt sıralarda yer almaları, bu tehlikeli olasılığın hayata geçmesini kolaylaştırabilir.

Anılan trendin zaman süreci ile ilgili olarak da, "devlet kapitalizmi" yönlü bu değişimin devamının, globalleşmenin yarattığı orta sınıfa "sürdürülebilir refah" sunulması ve "yozlaşma"dan uzak durmasına, alternatif yeni doktrinler üretilmesine bağlı olacağını belirtebiliriz.

A.Ersin Dedekoca İstanbul, 10.02.2012

KAYNAKÇA

Akbudak, Sevinç. "Ulusal Varlık Fonları Gelişmeler ve Düzenleme Çalışmaları",SPK Araştırma Raporu, 16.05.2008, http://www.spk.gov.tr/yayin.aspx?type=yay03&submenuheader=-1 (29.03.2011).

Altman, Roger C. "Globalization in Retreat", Foreign Affairs, Jul/Aug.2009, Vol.88,issue.4, http://www.foreignaffairs.com/articles/65153/roger-c-altman/globalization-in-retreat (20.11.2011).

Atkinson, Robert D."The Rise of The New Mercantilism", The Globalist, May 30,2008, http://www.theglobalit.com/printStoryId.aspx?StoryId=7027 (06.01.2011).

Boratav, Korkut. Emperyalizm mi? Küreselleşme mi?, Küreselleşme, Emperyalizm, Yerelcilik ve İşçi Sınıfı, Ankara, İmge Kitabevi, 2000.

Bremmer, Ian.The End of The Free Market, Portfolio, New York, 2010.

Bremmer, Ian."Q&A With Ian Bremmer on State Capitalism", Foreign Affairs, April 28, 2009, http://www.foreignaffairs.com/print/65076 (1.02.2012).

Bremmer, Ian. "State Capitalism Comes of Age", Foreign Affairs, May-June 2009, http://www.foreignaffairs.com/print/65076 (31.01.2011).

Budiman, Arief, Diaan-Yi Lin, and Seelan Singham. "Improving Performanca at State-Owned Enterprises", May, 2009, McKinsey Quarterly, https://www.mckinseyquarterly.com/Improving_performance_at_state- owned_enterprises_2357 (20.01.2012).

Cohen, Stephen S. & Bradford DeLong, The End of Influence-What Happens When Other Counries Have The Money, New York:Basic Books, 2010.

Çolak, Ömer Faruk. "Hoş Geldin Devlet Kapitalizmi", Dünya Gazetesi, 23.09.2011, http://www.dunya.com/ho%C5%9F-geldin-devlet-kapitalizmi-%C3%B6mer-faruk-% (5.01.2012).

Dedekoca, A.Ersin. Ekonomi-Politik Pencereden ABD-Çin İlişkileri;Eski Dünyaya Yeni Düzen, Barış Kitap, Ankara, 2011.

DiLorenzo, Thomas J. How Capitalism Saved America, New York:Three Rivers Press, 2004.

Ercan, Metin. "Devlet Eliyle Kapitalizm", Radikal Gazetesi, 28.01.2011 http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=HaberYazdir&ArticleID=1076979 (06.02.2012).

Gerard, Lyons. "State Capitalism: The Rise of Sovereign Wealth Funds, 13November 2007, http://banking.senate.gov/public/_files/111407_Lyons.pdf (06.02.2012).

Jen, Stephen. "Sovereign Wealth Funds-What Are They and what is happening?", World Economics,Oct-Dec.2007, http://relooney.fatcow.com/0_New_2857.pdf (08.10.2011).

Kaletsky, Anatole. Capitalism 4.0 The Birth of a New Economy, Bloomsbury Publishing,London, 2010.

Halper, Stefan. Beijing Consensus-How China's Authoritarian Model will Dominate The Twenty-First Century, Basic Books, New York, 2010.

Köse, H.Ömer. "Küreselleşme Sürecinde Devletin Yapısal ve İşlevsel Dönüşümü", Sayıştay Dergisi, Nisan-Haziran 2003, Sayı: 49, http://www.sayistay.gov.tr/yayin/dergi/icerik/der49m1.pdf (18.01.2012).

Kurlantzick, Joshua. Charm Offensive-How China's Soft Power is Transforming The World, Yale University Press, Binghamton, 2007.

Lyons, Gerard. "How State Capitalism Could Change The World", Financial Times, June 7,2007, http://www.ft.com/cms/s/0/6eb8da08-1503-11dc-b48a- 000b5df10621.html#axzz1IA0YM2gO (15.09.2011).

Peregudov, S.P. "Business and Burecaucracy in Russia", Russian Politics and Law, vol.47,no.4 July-August 2009.

Pisani, Jean -Ferry&Indhira Santos, "Reshaping The Global Economy",(Electronic Version) Finance&Development Magazine, March 2009, Volume 46, http://www.imf.org/external/pubs/ft/fandd/2009/03/pisani.htm (28.05.2011).

Sovereign Wealth Funds, A Work Agenda of IMF, Fabruary 29, 2008, http://www.imf.org/external/np/pp/eng/2008/022908.pdf (29.03.2011).

Stiglitz, Joseph E. Freefall-Free Markets and The Sinking of The Global Economy, Allen Lane, London, 2010.

The Economist, "State Capitalism", Special Report, 21-27 January, 2012, http://media.economist.com/sites/default/files/sponsorships/MM150/20120121_state_capitalism.pdf (01.02.2012).

Yerel Yönetimler Özel İhtisas Komisyonu Raporu, DPT, Ankara, 2001, http://ekutup.dpt.gov.tr/yerelyon/oik554.pdf (25.12.2011).

Varlık Fonları (SWF) Raporu, TUSİAD, http://www.tusiad.org/bilgi-merkezi/sunumlar/bagimsiz-varlik-fonlari-sovereign-wealth-funds-raporu / (28.03.3011).

Woetzel Jonathan R. "Reassessing China's State-Owned Enterprises", July, 2008, McKinsey Quarterly, http://www.mckinsey.it/storage/first/uploadfile/attach/140418/file/reth08.pdf (10.01.2012).

Wolf, Martin. "The Brave New World of State Capitalism", The Financial Express, October 17, 2007, http://www.thefinancialexpress-bd.com/print_view.php?news_id=14575 (05.12.2010).



[1] Ömer Faruk Çolak, "Hoş Geldin Devlet Kapitalizmi", Dünya Gazetesi, 23.09.2011, http://www.dunya.com/ho%C5%9F-geldin-devlet-kapitalizmi-%C3%B6mer-faruk-% (5.01.2012)

[2] H.Ömer Köse, "Küreselleşme Sürecinde Devletin Yapısal ve İşlevsel Dönüşümü", Sayıştay Dergisi, Nisan-Haziran 2003, Sayı: 49, http://www.sayistay.gov.tr/yayin/dergi/icerik/der49m1.pdf (18.01.2012)

[3] Ian Bremmer, The End of The Free Market, Portfolio, New York, 2010, s.4-6

[4] Stefan Halper, Beijing Consensus-How China's Authoritarian Model will Dominate The Twenty-First Century, Basic Books, New York, 2010, s.68-70,

[5] Joshua Kurlantzick, Charm Offensive-How China's Soft Power is Transforming The World, Yale University Press, Binghamton, 2007, ; Stephen S. Cohen & Bradford DeLong, The End of Influence-What Happens When Other Counries Have The Money, New York:Basic Books, 2010, Joseph E. Stiglitz, Freefall-Free Markets and The Sinking of The Global Economy, Allen Lane, London, 2010,; A.Ersin Dedekoca, Ekonomi-Politik Pencereden ABD-Çin İlişkileri;Eski Dünyaya Yeni Düzen, Barış Kitap, Ankara, 2011, Thomas J.DiLorenzo, How Capitalism Saved America, New York:Three Rivers Press, 2004; Anatole Kaletsky, Capitalism 4.0 The Birth of a New Economy, Bloomsbury Publishing,London, 2010

[6] http://media.economist.com/sites/default/files/sponsorships/MM150/20120121_state_capitalism.pdf (01.02.2012)

[7] Korkut Boratav, "Emperyalizm mi? Küreselleşme mi?", Küreselleşme Emperyalizm Yerelcilik

İşçi Sınıfı, Ankara, İmge Kitabevi, 2000, s.19, 46, 47; Köse, agm. s.19

[8] http://ekutup.dpt.gov.tr/yerelyon/oik554.pdf (25.12.2011); Köse, agm. s.26

[9] Ian Bremmer, State Capitalism Comes of Age, Foreign Affairs, May-June 2009, http://www.foreignaffairs.com/print/65076 (31.01.2011); Çin'in "devlet sahipli teşebbüsleri (China's state-owned enterprises)" hakkında daha geniş bilgi için: Jonathan R. Woetzel, "Reassessing China's State-Owned Enterprises", July, 2008, McKinsey Quarterly, http://www.mckinsey.it/storage/first/uploadfile/attach/140418/file/reth08.pdf (10.01.2012)

[10] Bremmer, age. s.43,52'de devlet kapitalizmi, devletin, politik kazanç için piyasaya hakim olduğu sistem olarak tarif edilmekte; devlet kapitalizminin piyasayı, ülke içi ve uluslararası platformlarda kendi siyasi ve ekonomik kaldıracını yükseltmek amacıyla kullanıldığı belirtilmektedir.

[11] Gerard Lyons, How State Capitalism Could Change The World, Financial Times, June 7,2007, http://www.ft.com/cms/s/0/6eb8da08-1503-11dc-b48a-000b5df10621.html#axzz1IA0YM2gO (15.09.2011)

[12] Stiglitz, age. s.185

[13].DiLorenzo, agm. s.223-230

[14] Cohen &DeLong, s.6,7, Bu gelişmeyi, büyük ve kanayan şirketleri ve çalışanların işlerinikurtarmaya yönelik-paslanmış estrümanlarla müdahaleyi imgeleyen- "limon sosyalizmi" olarak nitelemektedir.

[15] Bremmer, agm.

[16]Jean Pisani-Ferry&Indhira Santos, "Reshaping The Global Economy",(Electronic Version) Finance&Development Magazine, March 2009, Volume 46, http://www.imf.org/external/pubs/ft/fandd/2009/03/pisani.htm (28.05.2011)

[17] Metin Ercan, "Devlet Eliyle Kapitalizm", Radikal Gazetesi, 28.01.2011 http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=HaberYazdir&ArticleID=1076979 (06.02.2012)

[18] Bremmer, age. s.65

[19] Bremmer, agm, http://www.foreignaffairs.com/articles/64948/ian-bremmer/state-capitalism-comes-of-age

[20] Siglitz, age. s.58-76'da, "flawed response" olarak isimlendirdiği bu durumu ayrıntılı olarak irdelemektedir.

[21] Stiglitz,age. s.184,185

[22] Türkçede henüz tam kabul görmüş bir çevirisi olmayan ve çeşitli kaynaklarda Bağımsız Varlık Fonları, Ulusal Varlık Fonları, Ulusal Yatırım Fonları, Ülke Yatırım Fonları, Devlet Refah Fonları veya kısaca Ulusal Fonlar diye adlandırılan "Sovereign Wealth Funds" aslında ülkelerin resmi rezervleri dışındaki birikimlerini anlatmaktadır .http://www.tusiad.org/bilgi-merkezi/sunumlar/bagimsiz-varlik-fonlari-sovereign-wealth-funds-raporu / (28.03.3011)

[23] Sevinç Akbudak, "Ulusal Varlık Fonları Gelişmeler ve Düzenleme Çalışmaları",SPK Araştırma Raporu, 16.05.2008, http://www.spk.gov.tr/yayin.aspx?type=yay03&submenuheader=-1 (29.03.2011)

[24]Sovereign Wealth Funds, A Work Agenda of IMF, Fabruary 29, 2008, http://www.imf.org/external/np/pp/eng/2008/022908.pdf (29.03.2011); Lyons Gerard, "State Capitalism: The Rise of Sovereign Wealth Funds, 13November 2007, http://banking.senate.gov/public/_files/111407_Lyons.pdf (06.02.2012)

[25]Sovereign Wealth Funds, TUSİAD International Strategic Focus Report No.1,17 April 2008, http://www.tusiad.org/__rsc/shared/file/TUSIADInternationalStrategicFocusReportNo1SovereignWealthFunds.pdf (28.09.3011) ; Stephen Jen, "Sovereign Wealth Funds-What Are They and what is happening?", World Economics,Oct-Dec.2007, http://relooney.fatcow.com/0_New_2857.pdf (08.10.2011)ve Sevinç Akbudak, agm,

[26] Gerard, agm.

[27] Martin Wolf, "The Brave New World of State Capitalism", The Financial Express, October 17,2007, http://www.thefinancialexpress-bd.com/print_view.php?news_id=14575 (05.12.2010)

[28] Akbudak, agm,

[29] Lyons, agm

[30] Robert D.Atkinson, "The Rise of The New Mercantilism", The Globalist, May 30,2008, http://www.theglobalit.com/printStoryId.aspx?StoryId=7027 (06.01.2011)

[31]Bu konuda Rusya'da yaşananlarla ilgili olarak, S.P.Peregudov, Business and Burecaucracy in Russia, Russian Politics and Law, vol.47,no.4 July-August 2009

[32] Bremmer, age. s.22

[33] Bremmer, age. s.83,166

[34] Kaletsky, age. s.269,270

[35] Kalatsky, s.331-334

[36] Roger C.Altman, Globalization in Retreat, Foreign Affairs, Jul/Aug.2009, Vol.88,issue.4, s.2-7, http://www.foreignaffairs.com/articles/65153/roger-c-altman/globalization-in-retreat (20.11.2011)

[37] Beremmer, agm, ; Ian Bremmer, "Q&A With Ian Bremmer on State Capitalism", Foreign Affairs, April 28, 2009, http://www.foreignaffairs.com/print/65076 (1.02.2012); Arief Budiman, Diaan-Yi Lin, and Seelan Singham, "Improving Performanca at State-Owned Enterprises", May, 2009, McKinsey Quarterly, https://www.mckinseyquarterly.com/Improving_performance_at_state-owned_enterprises_2357 (20.01.2012)

Ersin Dedekoca

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Ekonomi Araştırmaları Uzmanı

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

  II.Mahmut, Vakay-ı Hayriye adıyla, Aksaray-Et Meydanı’ndaki yeniçeri kışlaları top ateşine tutularak 6.000'den fazla yeniçeri öldürülmüş ve isyana katılan yobaz takımı tutuklanmıştır. Askeri kuvveti çok zayıflayan Osmanlı’nın Donanması 1827’de Navarin’de sonra Sinop Limanında yakılınca Osmanlını...

Error: No articles to display