< < ABD Stratejik İletişiminin Çöküşü: PKK/PYD Üzerinden Yalanlar
 Bu sayfayı yazdır

ABD Stratejik İletişiminin Çöküşü: PKK/PYD Üzerinden Yalanlar

Yazan  19 Ocak 2018

 

ABD’nin PKK/PYD üzerinden yalanları

ABD’nin yoğunlukla son bir yıldır sahada kendisine destek veren “kara gücü” PKK/PYD terör örgütü ile ilişkileri ve bu ilişkilerin uluslararası alana yansıması kapsamında yürüttüğü “Stratejik İletişim” politikaları, bu kapsamda kamuoyu ile paylaşılan mesajlar, konuyla ilgilenen kamuoyuyla birlikte aktör devletlerde de zihin karmaşıklığı yaratıyor.

ABD’nin Suriye ve özelinde PKK/PYD üzerinden yürüttüğü stratejik iletişimin yarattığı kriz niteliğindeki kargaşa son dönemlerde de artış gösteriyor. Bu yöndeki ilk arızanın geçtiğimiz yılın Mayıs ayında başladığını söylemek mümkün. Hatırlanacağı üzere o tarihlerde PKK/PYD’nin silahlandırılması ve bölgede dengeleri değiştirebilecek bir güç haline gelebileceği yönünde özellikle Türkiye tarafından yapılan eleştirilere cevaben ABD Dışişleri Bakanlığı Avrupa ve Avrasya İşlerinden Sorumlu Müsteşar Yardımcısı Jonathan Cohen, ABD’nin PYD ile olan ilişkisinin “geçici” ve “taktiksel” olduğunu söylemişti.[i] Rakka’nın IŞİD terör örgütünden temizlenmesi için devam eden operasyonlar döneminde yapılan bu açıklamanın, yani PKK/PYD terör örgütü ile ABD ilişkilerinin, IŞİD tehdidine yönelik, geçici ve taktiksel olduğu söylemi son dönemde yapılan açıklamalar ile örtüşmüyor.

Aralık 2017 sonunda, bir basın toplantısı düzenleyen ABD’nin IŞİD terör örgütüyle mücadele özel temsilcisi Brett McGurk, “PKK/PYD ile çalışmaya devam edeceklerini tekrarlayarak”[ii], aslında ABD ile PKK/PYD’nin geçici bir ilişki içinde olmadığını ima ettiği anlaşılıyor. Yakın bir tarihte ise, ABD’nin yakındoğu politikalarından sorumlu ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı David Satterfield, Senato Dış İlişkiler Komitesinde yaptığı konuşmasında, ABD’nin Suriye’deki askeri varlığını; bölgedeki İran etkisine karşı koymak ve Suriye kuzeyindeki müttefikleri yani PKK/PYD’yi korumak amacıyla süresiz olarak sürdüreceğini belirterek[iii], PKK/PYD ile “taktiksel” ortaklığı, geçici olmaktan çıkarıp “stratejik” boyuta taşıdıklarını anlatmaya çalışıyor.

ABD söylemlerinin tutarsızlığı ve ABD’nin stratejik iletişiminin bir çöküşe doğru gittiği, ABD Başkanı Donald J. Trump’ın, PKK/PYD terör örgütüne verilen/verilecek silah yardımları konusunda yaptığı resmi açıklamalarda da en bariz biçimde kendisini gösteriyor. Hatırlanacağı üzere 2017 yılı Kasım ayının sonunda, Cumhurbaşkanımız ile ABD Başkanı Trump’ın resmi telefon görüşmesinin ardından bir açıklama yapan Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu; ABD’nin YPG’ye vermiş olduğu silahlarla ilgili olarak; “Sayın Cumhurbaşkanımız, bu rahatsızlığını bir kez daha Sayın Trump’a iletmiştir. Sayın Trump da net bir şekilde talimat verdiğini, bundan sonra YPG’ye silah verilmeyeceğini, esasen bu saçmalığa daha önceden son verilmesi gerektiğini net bir şekilde söylemiştir.”  ifadelerini kullanmıştı.[iv]

Yapılan bu açıklamanın ardından, ulusal kamuoyunda ABD’nin PKK/PYD terör örgütünün silahlı kanadı YPG’ye silah vermeyeceği yönünde oluşan algı, çok kısa bir süre içerisinde Beyaz Saray ve ABD Savunma Bakanlığınca yapılan müteakip açıklamalar neticesinde değişmişti. Beyaz Saray, telefon görüşmesinden sonra yayımladığı açıklamada[v]; “Geçmişteki politikalarımızla tutarlı bir şekilde Başkan Trump, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı; Suriye’de sahadaki ortaklarımıza sağlanan askeri yardım konusunda yapılacak düzenlemeler ve Rakka’da biten savaşın ardından IŞİD’in bir daha geri dönmemesi için istikrar safhasına geçiş konularında da bilgilendirdi.” denilmişti. Söz konusu açıklamada yer alan askeri yardım konusunda yapılacak “düzenlemeler” ifadesi, PKK/PYD terör örgütüne silah yardımının kesilip kesilmeyeceğine ilişkin zihinlerde büyük karışıklık yaratmıştı.

27 Kasım 2017’de, ABD Savunma Bakanlığı Pentagon Ortadoğu Masası sözcüsü Eric Pahon; “Kürt ortaklarımıza sağladığımız askeri yardımı, IŞİD’in yenilmesi için askeri gereklilikler ve IŞİD’in geri dönmemesi için gerçekleştirilecek istikrar gayretleri çerçevesinde gözden geçiriyoruz”[vi] ifadesini kullanarak, PKK/PYD’ye silah yardımı konusunun Başkan Trump’ın dediği gibi bir telefon görüşmesiyle sonlandırılamayacağını bir anlamda belirtmiş olmuştu.

ABD ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin en yetkili iki ismi arasında geçen bu resmi telefon görüşmesinde, ABD Başkanı tarafından PKK/PYD terör örgütüne silah yardımlarının “saçmalık” olarak nitelendirilmesi, bu yardımların bir an önce bitirilmesi için derhal talimat verdiğini açıklamasına rağmen ABD ne PKK/PYD’ye silah yardımını sona erdirmiş ne de terör örgütüne eğitim vermekten vazgeçmiştir.

Son örnek ise Türkiye’nin Afrin’de bulunan PKK terör örgütü varlığına yönelik düzenleyeceği muhtemel harekâtın yeniden gündeme geldiği ve bu yönde hazırlıkların son aşamaya yaklaştığı günlere denk geldi. 14 Ocak 2018 tarihinde Reuters haber ajansına düşen bir haberde[vii]; Koalisyon Güçleri Halkla İlişkiler Ofisinin Reuters’a gönderdiği elektronik postayla ABD’nin PKK/PYD terör örgütü mensuplarından 30.000 kişilik “sınır güvenlik gücü” (Border Security Force) kuracağı belirtildi. ABD’nin PKK/PYD’ye verdiği silah ve eğitim desteği bilinmesine rağmen, terör örgütünden bir sınır gücü yaratılması ve bu gücün Türkiye- Suriye sınırında konuşlandırılacak olması kamuoyunda büyük tepkilere neden oldu. Türkiye, Rusya ve Suriye’den gelen tepkilerin hemen ardından ABD Dışişleri Bakanı Tillerson; “Türkiye’ye bir açıklama borcumuz var. Bu, tamamen yanlış resmedilmiş ve yanlış tanımlanmış bir durum ve bazı kişiler yanlış konuşmuş. Herhangi bir sınır güvenlik gücü kurmuyoruz[viii] şeklinde bir açıklama yapmak zorunda kaldı. PKK/PYD terör örgütünden teşkil edilecek bir sözde sınır birliğinin isimlendirilmesine yönelik yüksek perdeden tepkilere karşı olarak da, tıpkı PKK/PYD’nin isminin Suriye Demokratik Güçleri olarak değiştirilmesi gibi, sınır güvenlik gücünün isminin de “istikrar sağlama gücüne” veya “alan kontrol gücüne” dönüştürüldüğü[ix] Pentagon sözcüsü tarafından yapılan bir açıklama ile duyuruldu.

 

Stratejik İletişim ve Prensipler

ABD’nin Suriye’de PKK/PYD temelinde yürüttüğü stratejik iletişim uygulamalarına değinmeden önce stratejik iletişim kavramına değinmekte fayda var. Geleneksel anlamda strateji; önceden belirlenmiş hedeflere en uygun yöntem ve vasıtalarla, en etkin ve en çabuk şekilde ulaşma sanatı olarak tanımlanırken, iletişim ise; bir kaynaktan bilgi içeren bir mesajın bir kanal vasıtası ile alıcıya aktarılması süreci olarak tanımlanıyor. Her iki kelimenin birleşimi olan stratejik iletişim; uzun vadeli stratejik hedeflere ulaşmayı kolaylaştırmak maksadıyla belirlenmiş mesajların en uygun yer ve zamanda, en uygun vasıta ile en güçlü etkiyi yaratacak ve en senkronize şekilde sürekli bir şekilde ilgili (veya hedeflenen) kamuoyu ile paylaşılması ve ilgili kamuoyunun etkilenmesi şeklinde ifade ediliyor.[x]

Birden fazla tanımı bulunan stratejik iletişimin; “Politikaların, çıkarların ve uzun vadeli hedeflerin desteklenmesi maksadıyla, kamusal eylemlerin ve mesajların oluşturulması, uygulanması, değerlendirilmesi ve tekemmül ettirilmesini içeren; askeri, ekonomik, siyasi ve kültürel gayretlerin hepsini koordine eden bir süreç” olduğu belirtiliyor.[xi]

Stratejik iletişimle ilgili akademik çalışmalar incelendiğinde, stratejik iletişimin; devletlerin kamuoyu ile iletişime geçmek maksadıyla kullandıkları halkla ilişkiler, kamu diplomasisi gibi disiplinlerin ve bu disiplinleri kullanan devlet kurumlarının, ortak bir vizyon çerçevesinde uyumlu-tutarlı olarak çalışmasını sağlayan, düzenleyici bir koordinasyon mekanizması olduğu sonucuna ulaşılıyor.[xii]

ABD’nin zihinleri karıştıran stratejik iletişim uygulamalarına geçmeden, çok kısaca stratejik iletişimin uygulamaya dönük prensiplerine de kısaca göz atmakta fayda var. Etkin bir stratejik iletişim için; hedef kitlenin tespiti ve anlaşılması, koordinasyon, eylem-söylem uyumu, esneklik ve önleyici iletişim gibi bazı prensiplerin mutlaka göz önünde bulundurulması gerekiyor.

Hedef kitlenin tespiti ve anlaşılması prensibi; stratejik iletişim planı çerçevesinde kimlere hitap edileceğini, hitap edilen kamuoyunun özelliklerini ve beklentilerini anlamayı; hedef kitlelerin kültürünün, sembollere / simgelere verdikleri önemin, hassasiyet gösterdikleri olguların ve inanç değerlerinin araştırılarak ortaya konulmasını ifade ediyor.

Stratejik iletişim prensipleri içerisinde belki de en önemlisi olarak sayılabilecek koordinasyon, devlet kurumlarının kendi aralarında iletişim planı çerçevesinde; kimin, hangi mesajı, hangi iletişim aracı ile vereceği, mesajlarda kullanılacak ana temaları ve terminolojiyi koordinesini gerektiriyor. Koordinasyon prensibiyle; farklı birimlerden çıkan farklı mesajların birbiriyle ve ana politikalarla uyumu sağlanıyor.[xiii]

Stratejik iletişim kapsamında, eylem-söylem uyumu prensibi; söylediğini yapmak, yaptığını söylemek anlamına geliyor. Esneklik ve önleyici iletişim prensibi ise; acil durumlara kısa sürede müdahale edilebilmesini, ana temalardan ve iletişim planından sapmayacak şekilde değişebilecek koşullara süratle uyum sağlayabilmeyi, önleyici iletişim ile gelecekte meydana gelebileceği düşünülen olaylara ilişkin önceden bilgilendirme yaparak olumlu bir algı yaratmayı gerektiriyor.

 

ABD’nin Stratejik İletişim Politikaları Çöküyor mu?

Belirtmeye çalışılan tanımlar ve prensipler çerçevesinde ABD’nin Suriye’ye yönelik politikaları kapsamında, PKK/PYD terör örgütüne ilişkin stratejik iletişiminin çökmek üzere olduğunu söylemek mümkün. Yazının ilk kısımlarında verilen örnekler üzerinden bir değerlendirme yapalım.  

IŞİD terör örgütünün Suriye’de varlığı hemen hemen minimum seviyeye getirildiği halde, ABD’nin hem bölgedeki güç dengesini korumak hem de İran’ın coğrafyadaki etkinliğini kırabilmek adına Suriye’de uzun yıllar varlık göstermeye, bu varlığını da PKK/PYD üzerinden sürdürmeye devam edeceği tüm kamuoyu tarafından açıkça görülüyor. Suriye kuzeyi ve doğusunda IŞİD’le mücadeleyi PKK/PYD terör örgütü ile yürüten ABD’nin, belirtilen hedeflerine ulaşması için PKK/PYD’yi “geçici ortak” konumundan “kalıcı ortak” pozisyonuna soktuğu anlaşılabiliyor. Tüm gelişmeler ve söylemler bir arada değerlendirildiğinde, geçen yıl ABD tarafından yapılan “geçici” ve “taktiksel” söyleminin gerçeği yansıtmadığı, aksine ABD PKK/PYD ilişkisinin “kalıcı” ve “stratejik” olduğu anlaşılıyor.

Denilebilir ki, Suriye’deki gelişmeler ve çatışmaların seyrine göre ABD stratejik iletişim planını revize ederek, söylemlerini de değiştiriyor. Bu söylem, stratejik iletişim uygulamalarının esnekliğine uyumlu olmakla birlikte, 11.000 km öteden gelen bir devletin bu bölgede değişik amaçlarla iş tuttuğu ve kendisine göre “en güvenilir ortağı” ile kurduğu ilişki düzeyini çok kısa zaman dilimlerinde değiştirmesi ve sürekli olarak yeniden isimlendirmesi, stratejik seviyede uygulanan iletişimin ruhuna aykırı düşüyor.

İkinci örnekte de belirtilen şekilde; ABD ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin en yetkili iki ismi arasında geçen resmi telefon görüşmesinde ABD Başkanı tarafından PKK/PYD terör örgütüne silah yardımlarının “saçmalık” olarak nitelendirilmesi, bu yardımların bir an önce bitirilmesi için derhal talimat verdiğini açıklamasına rağmen ABD’nin ne PKK/PYD’ye silah yardımını sona erdirdiğini, ne de terör örgütüne eğitim vermekten vazgeçtiğini görüyoruz. Üstüne üstlük ABD, PKK/PYD’ye 2017 yılında 430 milyon dolarlık yardım miktarını 2018 yılında 500 milyon dolara çıkartarak[xiv], bırakın sona erdirmeyi “yardım saçmalığını” artırarak PKK/PYD konusundaki iletişim facialarına bir yenisini eklemiş oluyor. ABD Başkanının resmi görüşmede yaptığı bir açıklamanın gerçeği yansıtmadığının kendisine bağlı bakanlık sözcülerince yalanlanması da cabası. Yine prensiplerin de belirtmeye çalışıldığı şekilde, bu söylem ve uygulamalar stratejik iletişimin “eylem-söylem” uyumu prensibine de aykırı düşüyor. Yani ABD Başkanı PKK/PYD’ye silah yardımının bitmesi gerektiğini, yanında bulunan yetkililere derhal emir vereceği ve bu işi bitireceği söylemini kullanmasına rağmen, silah yardımı bitmiyor, aksine artarak devam ediyor, söylemler eyleme yansımıyor.

Son örnek ise ABD tarafından PKK/PYD terör örgütüne verilen silah, teçhizat ve eğitim yardımının sonucunda kurulacağı açıklanan “sınır güvenlik gücü” ile ilgili. Halkla İlişkiler Ofisi tarafından açıklanan sınır güvenlik gücü, aradan daha 24 saat geçmeden ABD Dışişleri Bakanı Tillerson tarafından yalanlanıyor. İşin ilginç tarafı Tillerson açıklamasında “tamamen yanlış resmedilmiş ve yanlış tanımlanmış bir durum ve bazı kişiler yanlış konuşmuş” diyerek ABD stratejik iletişimin çöktüğünü kamuoyuna da ilan ediyor. ABD Dışişleri Bakanının konuşmasından; ABD bakanlıklarının politikalarıyla uyumsuz bir şekilde, bakanlıklarla koordine edilmeden yapılan bir açıklama olduğunu anlıyoruz ki, bu tam bir iletişim faciası. Sözde sınır güvenlik gücünün isminin “istikrar sağlama gücüne” veya “alan kontrol gücüne” değiştirileceğini açıklamak da ABD için başka bir iletişim manevrası ancak Türkiye kamuoyunun algısını değiştirmeye yetecek bir açıklama değil.

 

Sonuç

Sonuç olarak Trump yönetiminin iş başına gelmesiyle birlikte ABD’nin hem kendi kamuoyu hem de uluslararası kamuoyu nezdinde büyük iletişim kazaları yaşadığını söylemek, Suriye ve özelinde PKK/PYD terör örgütü kapsamında oluşturdukları stratejik iletişim planının ise çöktüğünü söylemek mümkün. Stratejik iletişimin diğer iletişim modellerine göre daha şeffaf, daha proaktif bir iletişim modeli olması gerekirken, ABD tarafından kullanılan stratejik iletişim yönteminin;

-           Kitlelerin mevcut algılarını ABD’ye göre olumsuz yönde değiştiren,

-           Şeffaf olması gerekirken, kamuoylarını gizli ajandalarının bulunduğuna daha fazla inandıran,

-           Proaktiflikten çok, başta Türkiye olmak üzere bölgedeki aktör devletlerden aldığı tepkilere göre anlık değişen,

-           Uzun vadeli programlar uygulamak yerine kısa vadede değişkenlik gösteren ve inandırıcılıktan uzak,

-           Stratejik iletişimden uzak propagandaya yakın bir yöntem olduğu sonucuna varılabiliyor.  

ABD’nin politikaları Türkiye’yi nasıl etkiler diye soracak olursak hemen cevabını verelim: “Bundan sonra hiç etkilemez”.

 

Türkiye için önemli olan nedir?

Türkiye için önemli olan; ABD’nin PKK/PYD terör örgütü ile geçici ya da kalıcı, taktiksel ya da stratejik bir ilişki içerisinde olması değil, kendisini Türkiye’nin müttefiki olarak tanımlayan ABD’nin tüm uyarılara rağmen Türkiye’ye büyük zararlar veren bir terör örgütü ile ortaklık kurmasıdır.

Türkiye için önemli olan; ABD’nin PKK/PYD’ye silah vermesi, verdiği silahları IŞİD’le mücadele sona erince geri toplayacağını açıklaması değil, ABD’nin bir gün Türkiye’ye döneceğini bilerek bu silahları PKK/PYD terör örgütüne vermiş olmasıdır.

Türkiye için önemli olan; ABD’nin PKK/PYD terör örgütü mensuplarından oluşan bir “sınır güvenlik gücü” ya da “istikrar sağlama gücü” veya “alan kontrol gücü” kurması değil, Türkiye’de 40.000’den fazla insanımızın hayatını kaybetmesine neden olan bir terör örgütüne ABD’nin silah vermesi ve onun hamiliğini yapması, devlet başkanı seviyesinde yalanlar söyleyerek Türkiye’yi oyalamaya çalışmasıdır.

Söylemleri değişse de Türkiye; ABD’nin PKK/PYD politikalarının değişmediğinin, bundan sonra da değişmeyeceğinin, ABD’nin nihai hedefinin bölgede bir PKK devletçiği kurarak bu gücü İran ve Türkiye’ye karşı kullanmak olduğunun farkındadır.

 

 

 

 


[i]https://www.ntv.com.tr/dunya/abdden-pyd-aciklamasi-iliskimiz-gecici-vetaktiksel,Rthnu7Ww7ESBfoYDUe_LNg

[ii]https://www.sabah.com.tr/gundem/2017/12/22/abd-teror-orgutuyle-calismaya-devam-edecek

[iii]http://medyascope.tv/2018/01/12/abd-disisleri-bakan-yardimcisi-sdgyi-korumak-ve-iranin-etkisini-kirmak-icin-suriyede-suresiz-olarak-kalacagiz/

[iv]http://aa.com.tr/tr/turkiye/disisleri-bakani-cavusoglu-trump-ypgye-silah-verilmeyecegini-soyledi/977789

[v]https://tr.usembassy.gov/readout-president-donald-j-trump-call-president-recep-tayyip-erdogan-241117 (Son Erişim Tarihi: 25 Kasım 2017)

[vi]https://www.reuters.com/article/us-usa-trump-turkey-pentagon/pentagon-says-reviewing-adjustments-to-arms-for-syrian-kurds-idUSKBN1DR2EC (Son Erişim Tarihi: 01 Aralık 2017)

[vii]https://www.reuters.com/article/us-mideast-crisis-syria-sdf/u-s-led-coalition-helps-to-build-new-syrian-force-angering-turkey-idUSKBN1F30OA

[viii]https://tr.sputniknews.com/turkiye/201801181031858395-abd-turkiye-suriye-sinir-gucu/

[ix]http://aa.com.tr/tr/dunya/pentagon-suriyede-egittigi-guce-istikrar-gucu-diyecek/1034995

[x]Metin Gürcan, (2012), “Stratejik İletişim Modeli ve Güvenlik Alanına Uygulanabilirliği”, Güvenlik Stratejileri Dergisi, Sayı:15, Sf.100

[xi]Office of the Under Secretary of Defense for ,Acquisition, Technology and Logistics,Defense Scince Board, (2008), “Task Force on Strategic Communication”, Washington: Sf.1-6

[xii]Rıza Güler, (2017), “Güç ve İkna Sanatı: Stratejik İletişim”, Ankara: İhtimal Dergisi Yayınevi, s.257

[xiii]Rıza Güler, a.g.e., sf.270

[xiv]http://www.21yyte.org/tr/arastirma/milli-guvenlik-ve-dis-politika-arastirmalari-merkezi/2017/12/04/8761/pkkpydye-silah-yardimi-sacmaligi