Aziz Babuşçu’nun Sözleri Üzerinden Türkiye’nin Gelecek On Yılı

Yazan  03 Nisan 2013
AKP Catonizmi ve Post-Modern Diktatörlüğe Geçiş Süreci

 

''…Bu ülkede biz çok şey yaptık ama yaptıklarımızı bu devletin kurumsal hafızasına yazmadığımız sürece bertaraf edilmesi çok kolaydır. 10 yıllık süreç on yılların taşıdığı bir anlayışı bertaraf edebilme anlamında çok kısa bir süreçtir. Devletin kurumsal hafızasına düşülecek notlar açısından AK Parti daha çok daha uzun süre iktidarda olmak durumundadır. Bir parti olarak değil, bu milletin aydınlık yarınlarını inşa edebilmek adına böyle olmak durumundadır. …10 yıllık iktidar dönemimizde bizimle şu ya da bu şekilde bizimle paydaş olanlar, gelecek 10 yılda bizimle paydaş olmayacaklar. Çünkü bu geçtiğimiz 10 yıl içinde, bir tasfiye süreci ve bir tanımlama özgürlük, hukuk, adalet söylemi etrafında yaptıklarımıza paydaşlar vardı. Onlar da şu ya da bu şekilde her ne kadar bizi hazmedemeseler de; diyelim ki liberal kesimler, şu ya da bu şekilde bu süreçte bir şekilde paydaş oldular ancak gelecek inşa dönemidir. İnşa dönemi onların arzu ettiği gibi olmayacak. Dolayısıyla o paydaşlar bizimle beraber olmayacaklar. Dün bizimle beraber şu ya da bu şekilde yürüyenler, yarın bizim karşımızda olan güçlerle bu sefer paydaş olacaklar. Çünkü inşa edilecek Türkiye ve ihya edilecek gelecek onların kabulleneceği bir gelecek ve bir dönem olmayacak. Onun için işimiz çok daha zor.''[1]

 

Böyle diyor AKP İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşçu, onur konuğu olarak katıldığı ve bir konuşma yaptığı 31 Mart 2013 günü İstanbul Suriçi Derneği tarafından Eresin Otel’de (Topkapı) düzenlenen “İstanbul Toplantıları” programında. Siyaseten gözleri körleşmiş ve siyaseten yüreği ve aklı yozlaşmış kitlelerin anlamadığı/anlayamadığı bir gerçekliği apaçık ve çok rahat bir şekilde ortaya koyuyor Aziz Babuşçu: Catonizm siyaseti ve Post-modern diktatörlüğe geçiş…

Adını Roma İmparatorluğu döneminde “sansür yüksek memurluğu” yapan Romalı devlet adamı ve karizmatik bir hatip olan Marcus Porcius Caton’dan (M.Ö. 234–149) alan “Catonizm” olgusu, gelenekçi, ahlakçı ve dinsel sofuluğa dayanan muhafazakâr bir dünya görüşünün anti-elitisizm ve anti-entellektüelizmle harmanlanıp, bunun “ilerici reformist bir iktidar projesi” diye –amiyane tabirle– kitlelere yutturulmasına dayanan siyaset anlayışını ifade etmektedir. Bu siyaset anlayışında ve tarzında ne kadar kibirli, ben bilirimci, küstah ve agresif bir üslup kullanılırsa, yığınlar üzerinde o ölçüde etkili olduğu kabul edilmektedir.

Bugün iktidar konumunda olan AKP siyasal hareketinin lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliğinde AKP siyasal hareketinin ve iktidarının takip ettiği “Catonist” siyaset, hem Eylül 2010’da gerçekleştirilen “Anayasa Değişikliği Referandumu”nda hem de Haziran 2011 seçimlerinde ve sonrasında ortaya koyduğu sözler, eylemler ve elde ettiği sonuçlar itibariyle değerlendirildiğinde, “Neo-Osmanlıcı” ve “Neo-[siyasal] İslamcı” otoriter ya da totaliter bir devlet ve toplum yapılanmasına gidiş yolunda artık “son viraj”a girmiş durumdadır. Türkiye’nin 2013, 2014 ve 2015 yıllarında yaşayacağı seçim süreçleri sonucunda büyük ihtimalle bu “son viraj” da tamamlanmış olacaktır. Recep Tayyip Erdoğan’ın kendi şahsında bütünleşen AKP siyasal hareketi ve iktidarı bu seçimlerin sonuçlarında devlet olarak kurumsallaşacak ve mutlaklaşacaktır. Aziz Babuşçu’nun da açıkça itiraf ettiği gibi, bu inşa edilecek Türkiye ve ihya edilecek gelecek kendilerine paydaş olmuş liberaller tarafından da kabul edilmeyecektir.

O halde soru: Liberallerin kabul edemeyeceği bu Türkiye ve gelecek acep ne ola ki? Demokrasisi olgunlaşmış bir Türkiye ve gelecek mi? İnsan hak ve özgürlüklerinin her şeyin önünde geldiği bir Türkiye ve gelecek mi? Laik devlet, seküler toplum anlayışını içselleştirmiş bir Türkiye mi? Dünya tarihinde böylesi bir siyasal ve hukuksal sisteme “Hayır” diyen ya da diyecek olan bir liberal var mıdır? Aziz Babuşçu ve AKP’liler kendilerine paydaş olmuş liberallerin bunları kabul etmeyeceğini mi düşünüyorlar?

 

Peki o halde neyi kabul etmez ya da kabullenemezler AKP’nin halen paydaşı olan liberaller? Otoriterliği! Totaliterliği! Neo-[siyasal] İslamcı ya da Neo-Osmanlıcı bir devlet ve toplum yapılanmasını! Yargının siyasallaşmasını! Yasama, yürütme ve yargı erklerinin tek elde toplanmasını! Basın özgürlüğünün kısıtlanmasını! Sivil toplumun yok edilmesini! Dünya tarihinde böylesi bir siyasal ve hukuksal sisteme “Evet” diyen ya da diyecek olan bir liberal var mıdır?

Aziz Babuşçu “…inşa edilecek Türkiye ve ihya edilecek gelecek onların [liberallerin]kabulleneceği bir gelecek ve bir dönem olmayacak.” derken herhalde bunları kastediyordu salonda onu alkışlayan ya da onun gibi düşünen kör dimağlara!

 

AKP siyasal hareketi bu hedefe ulaşmak için bizzat kendi eliyle siyasal ve toplumsal sistemde planlı yapısal kırılmalar ve bunalımlar da yaratacaktır. Ve tıpkı iki savaş arası dönemde Weimar Cumhuriyeti Almanyası’nda demokratik araçları ve unsurları kullanarak iktidara gelen Adolf Hitler’in yaptığı gibi iktidarını kurumsallaştırıp mutlaklaştıracaktır. Diğer bir deyişle Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliğindeki AKP siyasal hareketi ve iktidarının yegâne siyasal hedefi, ötekisi olduğu “ulus-devlet” ve “laiklik”[ğ]i ve Cumhuriyet’in ana felsefe ve yaklaşımlarını tasfiye ederek, “Neo-Osmanlıcılık” ve “Neo-[siyasal] İslamcılık”tan beslenen otoriter hatta totaliter bir “başkanlık sistemi”ni ve ona uygun toplumsal yapıyı Cumhuriyet’in 100. yılında onun alternatifi olarak hayata geçirmektir/hayata geçirmiş olmaktır.

Böylesi bir Türkiye’nin inşa edilmesinin önüne geçmek için Türkiye Cumhuriyeti’nin kurumsal refleksleri bugün artık çok zayıf ya da hiç yok. Ama Mustafa Kemal Atatürk’ün “Bursa Nutku” tarihin derinliklerinden Türk gençliğine seslenmeye devam ediyor. Zira “Türkiye düşlerde doğmuştur, fakat rastlantılar sonucu ortaya çıkmamıştır.”[2]

 


[1]“Babuşcu: Gelecek 10 Yıl, Liberaller Gibi Eski Paydaşlarımızın Arzuladığı Gibi Olmayacak”, http://t24.com.tr/haber/babuscu-onumuzdeki-10-yil-liberaller-gibi-eski-paydaslarimizin-kabullenecegi-gibi-olmayacak/226892

[2]T. C. 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in Dış Politika Enstitüsünün 25. Kuruluş Yıldönümü Nedeniyle Düzenlenen Törende Yaptığı Konuşma, ODTÜ, Ankara, 24 Mart 2000, http://www.tccb.gov.tr/suleyman-demirel-konusmalari/492/56985/dis-politika-enstitusunun-25-kurulus-yildonumu-nedeniyle-duzenlenen-torende-yaptiklari-konusma.html

 

Doç. Dr. Bülent Şener

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Bilimsel Danışmanı

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...

Error: No articles to display