Bu sayfayı yazdır

Libya'ya asker göndermenin siyasi hedefi ne?

Yazan  02 Ocak 2020

Son üç yıldır olduğu gibi 2020'ye de sınır ötesi askeri operasyonlar gündemiyle giriyoruz. Aslında olay sınır ötesini değil deniz aşırı askeri müdahaleye dönüşüyor. Anladınız. Libya'ya asker gönderilmesine ilişkin tezkereden bahsediyoruz.

TBMM yarın toplanacak ve tezkereyi görüşecek. Sayısal çoğunluğa bakılırsa sonucu belli bir oylamadan bahsediyoruz. Ama önceki yazılarımızda da söylediğimiz gibi eğer TBMM üyeleri oylayacakları tezkerenin Irak ve Suriye kuzeyinde Türkiye'ye yönelen terör tehdidine karşı terör operasyonları için asker gönderme değil bir ülkedeki iç savaşa müdahil olup savaşın tarafı olmaya yönelik olduğunu kavrayabilirlerse oylamadan başka bir karar da çıkabilir.

Libya tezkeresinin Irak ve Suriye'ye yönelik tezkerelerden farklı olduğunu tezkerenin gerekçesinden ve Cumhurbaşkanına verilmesi istenen yetkinin kapsamından anlayabiliyorsunuz.

Libya'ya asker göndermek için Türkiye'nin milli çıkarlarına yönelik her türlü tehdit ve güvenlik riskine karşı tedbir almak, Türkiye'nin Libya'daki menfaatlerine yönelik saldırıları bertaraf etmek gibi içeriğinin ne olduğu bilinmeyen kavramlar gerekçe olarak tezkere metninde ifade ediliyor.

Bunun yanında Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) tarafından talep edilen desteği sağlamak ifadesi de asker göndermenin bir gerekçesi olarak ifade edilmiştir. TBMM üyeleri UMH'nin ne talep ettiğini bilmeden bu tezkereye onay verecekler mi? Türk askeri UMH için savaşacak mı?

Tezkereye göre, Libya'ya asker gönderilmesine, harekatın ve müdahalenin nasıl yapılacağına, harekatın hudut şümul miktar ve zamanına Cumhurbaşkanı karar verecek. Bu bile Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle devletin kurumsal karar sürecini terk ettiğini gösteriyor. Böylesine karmaşık çok boyutlu bir sınır ötesi ve deniz aşırı bir askeri müdahale için karar alınmasının ve sürecin yönetilmesinin tek bir kişinin yetki ve sorumluluğuna bırakılmasının maliyeti büyük olabilir. Dolayısıyla Meclis'teki oylamada akılda tutulması gereken hususların başında bu geliyor.

Tezkere metninden anlaşıldığına göre Libya'da ateşkes, barış ve istikrarın sağlanması için UMH Türkiye'den askeri destek talebinde bulunmuş. Anlaşılan o ki Erdoğan yönetimi Libya'ya askeri müdahalede bulunmanın siyasi hedefi olarak bunu (yani Libya'da barış ve istikrarı sağlamak) belirlemiş.

O zaman şu soruları soralım:

2011'den buyana iç savaşın yaşandığı, 400'den fazla aşiretin dünya petrol üretiminin yüzde üçünü karşılayan Libya'daki çok taraflı Suriye'den bile daha karmaşık yapıda, çok sayıda iç-dış aktörün yer aldığı Libya'da Türkiye gönderebileceği sınırlı sayıda askeri güçle Libya'da barış ve istikrarı sağlayabilecek midir?

Libya'ya asker göndermenin bir terörle mücadele operasyonu değil Libya iç savaşına girmek olduğunun farkında mısınız?

Böyle bir askeri müdahale için uluslar arası ortam hazırlandı mı?

Ülkenin ekonomik durumu böyle kapsamlı bir askeri kampanyayı sürdürebilmesine uygun mu? Siyasi hedef için askeri hedefler belirlendi mi?

Asker göndermeyi planlıyorsunuz da askeri nasıl çekmeyi de planladınız mı? Yani, iyi kötü Libya'daki savaşa bir giriş stratejiniz (?) var, peki çıkış stratejinizi tespit ettiniz mi?  En iyiden en kötüye alternatif senaryoları belirlediniz mi?

Bütün bunlardan daha da önemlisi Türkiye'nin hemen sınırın dibindeki tehditler bertaraf edildi mi?

Suriye kuzeyinde PKK/YPG'nin özerk bölge oluşturması sona erdirildi mi?

İdlib'ten 2 milyonluk göçün Türkiye'ye girmesinin an meselesi olduğunun farkında mısınız? Halen Türkiye'de olan kayıtlı-kayıtsız 5.3 milyon Suriyeliyle birlikte 7 milyonu geçecek sığınmacı sayısının Türkiye'ye yol açacağı siyasi-ekonomik-toplumsal-güvenlik-demografik bedelini hayal edebiliyor musunuz?

Suriye'de, Irak'ta olup bitenleri doğru okuyabiliyor musunuz? Suriye'de, ABD-Rusya eş güdümünde özerk yapılarla dolu bir devlet yapılandırıldığını anlayabiliyor musunuz? Suriye ve özellikle Irak'ın, ABD ile İran'ın çatışma alanına döndüğünü görebiliyor musunuz? Bu çatışmanın Suriye ve Irak'ın bölünmesini hızlandırdığını, Irak kuzeyinde Barzani bölgesinin ve Suriye kuzeyinde PYD/YPG bölgesinin ayrılmalarının önünü açtığını ön görebiliyor musunuz?

Muhtemelen bu soruların yanıtları olumsuz. Çünkü olumlu olsaydı yani yanıtları bulunsaydı Türkiye'nin Libya'ya asker gönderme gibi bir serüvene sokulması düşünülmezdi bile.

Son olarak şunu söyleyelim. Savaş ciddi iştir. Aslında savaş generallere bırakılamayacak kadar hayatidir. Ama Türkiye'deki Cumhurbaşkanlığı sistemi nedeniyle bu ifadeyi şu şekilde kullanmak lazım. Savaş sadece siyasilere, hele hele tek kişiye bırakılmayacak kadar hayatidir. Umarım karar verecekler bu hususlara kulak verir, vicdanlarının yanında akıllarıyla da karar verirler.