Dış politikada hayra alamet olmayan adeta fırtına öncesi bir sessizlik var.
Bunun bir nedeni Türkiye’nin içe gömülmesi, 31 Mart’taki yerel seçimlere odaklanması. Önceki günkü yazımızda da söylediğimiz gibi iktidar sanal beka sorunu gibi, terör ittifakı gibi söylemlerle genel seçim havasında süreci götürse de dış politikadaki sorunların yakınından uzağından geçmeyen hamasi söylemleri seçim meydanlarında sıklıkla kullanıyor.
Türkiye’yi S-400 Alımına ABD Zorlamıştır
Türkiye; hava savunma sistemini güçlendirmek amacıyla, Rusya’dan S-400 hava savunma silah sistemlerini almaya karar verdiği günden itibaren, ABD bu alıma sıcak bakmamış ve daha da ileriye giderek dolaylı yollardan da ülkemizi bir şekilde tehdit etmekten geri kalmamıştır.
Hep söylediğimiz gibi Türkiye yönetilemeyen bir ülke konumuna geldi. Buna neden olan en temel etken 16 Nisan anayasa değişiklikleri.
“Trump Türkiye’yi ekonomik olarak cezalandıracağı konusunda çok kesin konuştu.
Türkiye F-35 uçaklarını envanterine sokmak üzere yıllar önce karar vermiş, 2002 yılında projeye dahil olmuştur ve ortaklığı bulunmaktadır. F-35 uçakları özellikleri açısından Türk Hava Kuvvetlerine büyük güç katacaktır.
ABD Başkanı oğul George Bush 2003 yılındaki Irak işgalini değerlendirirken şöyle demişti: Irak konumu ve enerji kaynaklarıyla küresel güç mücadelesinin merkezindedir.
Son bir kaç gündür, ABD’nin Türkiye’ye, Rus yapımı S-400 hava savunma sistemi alımından vazgeçerek ABD yapımı Patriot sistemlerinin alımı yönünde karar vermesi için iki haftalık süre verdiği ve Ankara'nın Rus yapımı S-400 füze savunma sistemi satın alma planını sürdürmesi durumunda F-35 programındaki ortaklığı sonlandırılacak haberleri ile meşgul iken F-35 uçağına şöyle derinlemesine bir bakış yapalım.
ABD Savunma Bakanı Shanahan’ın, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi satın alması halinde ABD’nin Temmuz ayı sonuna kadar atacağı adımları içeren mektubunun gündemi işgal ettiği bir dönemden geçiyoruz.
İçerideki seçim odaklı belirsizlik durumunu biliyoruz. Dava adı altında kişi ve parti çıkarları Türkiye’nin çıkarlarının önüne geçmiş durumda.
Prof.Dr. Alaeddin Yalçınkaya - 29-06-2022
Güç odaklarının bir kısmı dünyayı yangın yerine çevirmeye çalışırken diğer bir kısmının günü kurtarma, koltuğunu koruma, servetini güvenli köşelere aktarma telaşları karşısında Türk dünyasındaki sevindirici gelişmeleri paylaşmaya sıra gelmemektedir.
Barış Yüksel - 23 Haziran 2022
Tarihsel açıdan bakıldığında iklim değişiklikleri dünyamızın birçok coğrafyasında toplu göçler gibi nedenlere bağlı olarak insan, bitki ve hayvan popülasyonunu önemli ölçüde değiştirmiştir.
Prof. Dr. Sema Kalaycıoğlu - 23 Haziran 2022
Türkiye derinleşen, derinleştikçe köklenen bir ekonomik krizin tam ortasında. Ekonomik kriz, toplumsal dengeleri bozuyor ve barışı tehdit ediyor. Ya siyasi sonuçları?
Batın Durmaz - 22 Haziran 2022
Çin Devlet Başkanı XiJinping, 7 Eylül 2013’te Kazakistan’da Nazarbayev Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada “İpek Yolu Ekonomik Kuşağı”nıninşa edilmesini teklif etmiştir[1]. Ekim 2013’te ise Endonezya’da Deniz İpek Yolu hakkında açıklamalarda bulunmuştur[2].
Ali Can Kazak - 22 Haziran 2022
Akdeniz coğrafyasında bitkiler var olduğundan bu yana orman yangınları da söz konusu. Üstelik bu yangınların Akdeniz bitkilerinin evriminde, gençleşme ve üreme süreçlerinde önemli bir katkısı olduğu bilim insanlarınca gündeme getiriliyor.