×

Uyarı

JUser: :_load: Unable to load user with ID: 116



Casusluğun Politik Mesajı

Yazan  23 Mayıs 2008
NADİM MACİT - "Birlikte yaşadığı insanların özel dünyasına müdahale etme arzusu “muhalefet kötüdür” ya da “bize muhalefet eden herkes kötüdür” hükmüne dayanır."

Bu, kendini kutsama ve diğerini aşağılama biçimidir. Aşağılık ve bayağı kişileri sindirmenin yolu onların mahrem dünyalarına hâkim olma güdüsünü beraberinde getirir. Kendini kusurdan arınmış ve kutsanmış gören kitle, bağlandığı kişinin sözlerini hikmetin eseri, davranışlarını hedefe ulaşmanın parolası olarak görür.

İslam'ın erken döneminde Hz. Ali ve Muaviye arasında siyasi gerilimin ve çatışmanın yaşandığı bilinen bir konu.Muaviye, Hz. Ali'nin taraftarı olan birisiyle şu mesajı iletir: "Git, Ali'ye de ki, benim yanımda, erkek deveye dişi dediğimde'deve dişidir' diyecek on bin kişi var."Yani kabile ve ganimet mantığı içinde yanlışa doğru diyen biçimlenmiş ve hedefe kilitlenmiş on bin kişi var. Kabileci ve cemaatçi mantığın tekil, tanımlayıcı ve şartlandırıcı dilinden geçmiş kitle için gerek dini gerekse politik alanda başında bulunan kişi ne derse o doğrudur. Biçimlendirici bir tezgâhtan geçmiş insanların devlet kurumlarında rol almaları demek sahte ulvilik ve kutsilik aşkına ötekine her yolu mubah gören bir anlayışı devreye sokar. Elbette ki bu ortamda her türlü yalan, iftira, mahrem alana müdahale ve pazarlama cihat aşkına yapılır. Çünkü bu kutsi kervana katılmayan gafil, eleştirenler ise aşağılıktır. Bu tezgâhtan geçen grupların yayın organlarına, gazetelerine lütfen bakın, bağlı bulundukları kişiye yönelik bir tane eleştiri bulamazsınız. Öyleyse şöyle dua etmekte sonsuz fayda var: Ey Rabbim! Zihinlerini kilitlemiş, aklını başkasının cebine koymuş ve her türlü pisliği ulvilik ve kutsilik adına yapabilecek bu insanların şerrinden ve fitnesinden sana sığınırım!

Bu yakarış ve dua niye? Çünkü güvenlik adına istihbarat faaliyetleri dünyanın her yerinde yapılır. Devlet olmanın, devlet olarak varlığını sürdürmenin, tehditleri belirlemenin ve karşı tavır ve strateji geliştirmenin gereği budur. Kendi insanına dönük bu faaliyet ancak özel durumlarda ve hukuki esaslara bağlı olarak yapılabilir. Bunun dışında telefon dinlemek, yargı mensuplarını izlemek, basın mensuplarının konuşmalarını kayıt altına almak kendi dışında kalan felsefi görüşlere, siyasi ve dini kanaatlere karşı meydan okumaktır. Sindirmeye çalışmaktır. Baskı altında tutmaktır. Mahrem dünyasına el atarak esir almaktır. Hukuk devletinde böyle bir şey olamaz. İslam inancında da bunun yeri yoktur: Bir insanı öldürmek nasıl haramsa bu anlamda casusluk yapmak da haramdır."Sinsi casuslar gibi ayıp aramayın / casusluk yapmayın." (Hucurât 49: 12) nehyi anılan uygulamayı reddeder. Ancak kabile / cemaat, ganimet / çıkar-şirket ağında sahte kutsallıkla meşrulaştırılmış totaliter bir yapı içerisinde anılan şekilde casusluk geçerli sayılabilir. Kutsallık zırhına bürünmüş baskı ve tahakkümün dili ve yöntemi çok tehlikeli ve ağırdır. Bağlı bulunduğu kişi attan düşerse attan düşen, grip olursa grip olan, hapşırırsa aynı tonda hapşıran, konuştuğu gibi konuşan, ağlama tonuna ve gülme tonuna uygun olarak gülen ve ağlayan bir "biçimlendirme-şartlandırma" ağında birey yoktur. Birey olmak müstakil hareket yeteneğine sahip olmak demektir. Dolayısıyla bu mantığa göre özgürlük bağlı bulunduğu lideri taklit etmektir. Oysa İslam'da teslimiyet Allah'adır. Örnek alınacak önder ve kılavuz ise son peygamber Hz. Muhammed'dir.

Uzun yıllardır iktidar uğruna böylesi yapılara yamanan, onları kullandığını sanan, ancak fena bir şekilde kullanılan siyasiler bu durumun baş sorumlusudurlar. Şimdi emir ve komuta içerisinde insanların gizli dünyalarını keşfetme, belirleme ve denetleme gücüne ulaşan bu yapılar politik mesaj veriyorlar. Çünkü böyle bir girişimin politik dildeki anlamı: İktidarın her alana yayıldığını ve her alanı belirlediğini ilan etmektir. Anayasa Mahkemesi'ne, diğer kurumlara ve topluma verilen mesaj şudur: Parti kapatmak bizim iktidarımızı önleyemez. Bir parti kapanır, başkası kurulur. Hiç önemli değil, çünkü güç olmanın ve gücü elde etmenin bütün araçları bizim elimizdedir. Bu güç, sosyolojik anlamda kurumsallaşmıştır. Geri çevrilemez. Böylesi yapay tedbirler ve önlemler bizi engelleyemez. Evet, insanların mahrem dünyasına pervasızca müdahale etmenin politik mesajı budur.

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...

Error: No articles to display