ÖZEL HARP DAİRESİ VE ALPARSLAN TÜRKEŞ GERÇEĞİ 1
 Bu sayfayı yazdır

ÖZEL HARP DAİRESİ VE ALPARSLAN TÜRKEŞ GERÇEĞİ 1

Yazan  18 Şubat 2010
Çürük kaynaklarla tarihe ışık tutulmaz 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, devletin kurumlarını yıpratarak Türk milliyetçilerini karalamak ve zan altında bırakmak alışkanlığının gazeteci Ecevit Kılıç’ın

"Özel Harp Dairesi" adlı kitabında da acımasızca sürdürüldüğüne dikkat çekti.


Çürük kaynaklarla tarihe ışık tutulamaz
Prof. Ümit Özdağ Türk milliyetçilerini karalamak ve zan altında bırakmak alışkanlığının gazeteci Ecevit Kılıç'ın "Özel Harp Dairesi" adlı kitabında da acımasızca sürdürüldüğünü söylüyor
Prof. Özdağ, gazeteci Ecevit Kılıç'ın kitabının büyük yanlışlar, tahrifatlar ve çarpıtmalarla dolu olduğunu belirtiyor.
Türkiye gündemindeki en çarpıcı başlıklardan birisi, askeri darbe iddiaları ve bununla birlikte Özel Kuvvetler Komutanlığı. Bu konularda her gün yüzlerce haber ve makale yazılı ve sanal basında çıkıyor. Eski adı Özel Harp Dairesi olan Özel Kuvvetler Komutanlığı'nın Kontrgerilla olduğu ile ilgili iddialar ise 1970'lerden buyana gündemde oldu. Bu çerçevede bir kısım basın ve yayın organı tarafından sürekli gündeme getirilen bir iddia da rahmetli Alparslan Türkeş'in Özel Harp Dairesi'nin ilk adı ile Seferberlik Tetkik Dairesi'nin kurucularından ve öğretmenlerinden oluşu ile 1970'li yıllarda MHP ile Özel Harp Dairesi/Kontrgerilla arasında bağ olduğu. Bu kadar iddiaya rağmen bu konuda yazılmış kitap sayısı ne yazık ki çok az. Ayrıca, Türk milliyetçilerinin bu iddialar konusunda şimdiye değin verilmiş çok fazla cevabı yok.
Bu konularda kapsamlı bir çalışma olma iddiası ile piyasada bulunan bir çalışmada gazeteci Ecevit Kılıç'in "Özel Harp Dairesi-Türkiye'nin Gizli Tarihi" adlı kitabı. Ecevit Kılıç'in bu kitabı konu ile ilgili tek kitap olarak tanıtılıyor, aslında çok da yanlış değil bu iddia. Kılıç'in kitabı birkaç baskı yaptı. Ancak Ecevit Kılıç'ın kitabında ileri sürdükleri ile bir süre önce değişik televizyon kanallarında Prof. Dr. Ümit Özdağ'ın ileri sürdüğü hususlar arasında bazı temel farklılıklar olduğu gözümüze çarpınca Prof. Dr. Ümit Özdağ ile bir söyleşi yaparak bu konudaki görüşlerini sorduk. Ortaya çok çarpıcı iddialar çıktı. Aşağıda bu çarpıcı söyleşiyi yayınlıyoruz.

En temel çarpıtma
- Sayın Özdağ, son günlerde özellikle de Çukurambar'da gerçekleşen ve Sayın Arınç'a suikast iddialarına kadar uzanan tartışmaların odağında olan Özel Harp Dairesi ile ilgili araştırma çok fazla değil. Bunlardan birisi belki de en fazla bilineni Ecevit Kılıç'ın "Özel Harp Dairesi-Türkiye Cumhuriyetinin Gizli Tarihi" adlı kitabı. Oysa siz bu konuda son haftalarda bu kitapta ileri sürülenlerden çok farklı bir Özel Harp Dairesi manzarası çiziyorsunuz. Neden?
Evet farklı aslında benim okuduğum kaynaklar Kılıç'ın okuduklarından çok farklı değil. Ancak Ecevit Kılıç'ın kitabı çok büyük çarpıtma ve görmezlikten gelmelerle dolu. Kılıç, kaynakları bilinçli olarak çarpıtıyor, yazılmamış şeyleri yazılmış gibi gösteriyor ve kaynak tahrifatı yapıyor. Ortaya böylece olandan farklı bir resim çıkıyor. Kılıç'ın en temel çarpıtması Özel Harp Dairesi'ni İtalyan Özel Harp Dairesi Gladio ile özdeşleştirmesi ile başlıyor. Oysa, Türkiye'de 1952'de kurulan Seferberlik Tetkik Kurulu ile İtalya'da kurulan Gladio'yu yapı ve işlev açısından özdeş örgütler olarak ortaya koyması. Oysa, karşımızda kuruluş zemini, yapı ve işlev açısından çok farklı iki örgüt var.

- Nasıl farklı, biraz açar mısınız bu konuyu?
Tabii, bu konunun iyi anlaşılması gerekiyor. Seferberlik Tetkik Kurulu/Özel Harp Dairesi ile ilgili bilinen en temel gerçek, Türkiye'nin 1952'de NATO'ya girmesinden sonra, Türk Ordusu bünyesinde "Seferberlik Tetkik Dairesi" adlı bir dairenin 27 Eylül 1952'de "Milli Savunma Yüksek Konseyi" nde görüşüldükten sonra hükümetin kararnamesi ile kurulduğudur. Kuruluş kararnamesinin altında Cumhurbaşkanı C. Bayar, Başbakan A. Menderes, Milli Savunma Bakanı, İçişleri Bakanı ve Adalet Bakanının da imzaları vardır. İtalya'da Gladio ise Amerikan istihbarat örgütü ile İtalyan askeri istihbarat örgütü arasındaki bir anlaşma çerçevesinde imzalanmıştır. Bu çok önemli bir hukuki ve politik meşruluk farkıdır.
Seferberlik Tetkik Dairesi, NATO'daki benzeri kuruluşlardan farklı olarak, içinde "İstikrar Harekatı" ve "Psikolojik Savaş" birimleri olmayan, sadece "Gayri Nizami Harp" bölümü üzerine kurulmuş bir yapıdır. Gayri Nizami Harp, üç askeri harekat türünü içermektedir. Bunlar, gerilla harekatı, mukavemet harekatı ve özel kuvvetler harekatıdır. Türkiye'de oluşan yapı, gerek örgütsel gerek stratejik anlayış açısından genel NATO modelinden büyük farklılıklar içermektedir.
İtalyan Özel Harp Örgütü Gladio, "İstikrar Harekatı", "Psikolojik Savaş", "Gayri Nizami Harp" bölümlerinin üçünü bünyesinde barındıracak şekilde oluşturulmuştur. Bu fark büyük bir öneme sahiptir. Çünkü örgütsel modeliniz sizin işlevinizi de belirler. Ecevit Kılıç ve onun gibi bir politik sonuca varmak isteyenler, bu kuruluş farkı ve örgütsel model farkını bilmelerine rağmen bilmemezlikten gelmektedirler. Çünkü bu farkı ortaya koyduğunuz zaman daha sonraki çıkarımlarınız tartışmalı hale gelir.

Sömürülmüş efsane
- Peki bu konu üzerinde tekrar duracağız, ancak öncelikle dikkatinizi çeken başka hangi hususların altını çizmek istersiniz?
Öncelikle altını çizmek istediğim husus, Türkiye'de sol hareketin büyük bir bölümüne hakim olan "Özel Harp Dairesi-Alparslan Türkeş-MHP" bağlantısı efsanesini Ecevit Kılıç'ın kitabında acımasız ve kanıtsız şekilde sömürmüş olmasıdır. Müsaade ederseniz bu konunun açığa kavuşması için Ecevit Kılıç'ın kitabından alıntılar yaparak yapılan tahrifatları, çarpıtmaları tek tek ortaya koymak istiyorum. Kılıç şöyle diyor: "Savaş sırasında Türkiye'de tanınmayan Türkeş'in adını Naziler çok iyi biliyordu. Avrupa'daki gizli örgütler üzerinde en kapsamlı araştırmayı yapan ünlü araştırmacı Daniele Ganser'e göre Nazilerin İkinci Dünya Savaşı'nda Türkiye'de bağlantılı olduğu kişi Alparslan Türkeş'ti".
Kılıç'ın bahsettiği Daniele Ganser'in "NATO'nun Gizli Orduları" adlı kitabı son derece yüzeysel, ikincil ve üçüncül kaynaklara dayalı bir çalışmadır. Kitabın Türkiye bölümü ise kullandığı kaynaklar açısından tam bir felakettir. Bu bölümde kullanılan bir çok kaynak PKK'nın Almanya'da bastırdığı propaganda kitaplarına dayanmaktadır. Nitekim, A. Türkeş ile ilgili iddiasını ileri sürdüğü 393-394. sayfalara baktığımız zaman Ganser'in bu görüşüne kaynak olarak Fikret Arslan ve Kemal Bozay'in yazdığı "Grauen Wolfe heulen wieder" adlı (Bozkurtlar yeniden uluyor) Almanya'da yayınlanan komünist ajitasyon/propaganda kitabı olduğunu görürsünüz. Böyle bir kaynağa dayanarak ortaya attığınız iddia uyduruktur. Kılıç bunu bilmiyor mu? Tabii ki biliyor ancak sözde "ünlü araştırmacı Danser" diyerek kaynağın çürüklüğünü örtmeye ve bu tespiti Ganser'in ürettiğine okuyucuyu ikna etmeye çalışıyor.

Psikolojik operasyon
Kılıç, Türkeş ile ilgili bir başka efsaneyi de özensiz bir şekilde gündeme taşıyor. 1948'de 16 Türk subayı iki ordu arasında yapılan bir anlaşma gereği "gerilla savaşı" konusunda eğitim almak üzere ABD'ye yollandı diyor. Gerçekten de 16 Türk subayı 1948 senesinde ABD'ye yollanıyor ancak subayları Genelkurmay Başkanlığı keyfi olarak seçmiyor. Yapılan İngilizce dil sınavını kazanan 16 subay yollanıyor. Subayların politik görüşlerinin seçilme ile herhangi bir ilgisi yok. Ancak Kılıç, "27. sayfada " Nazilerin Türkiye'deki bağlantılı ismi olan Alparslan Türkeş " ve s. 29'da " Alparslan Türkeş ve Turgut Sunalp'in liste başı olduğu ekip " diyerek iki çarpıtma yapıyor. Ölçüt dil sınavında yüksek puan almak için liste başı olmayı oluşturacak tek şey dil sınavından yüksek puan almak. Ancak Kılıç, burada gördüğü bir listeye atıfta bulunmuyor sadece psikolojik operasyon yapıyor.
ABD'ye yollanan 16 subay içinde 27 Mayıs'ta Milli Birlik Komitesi içinde ve Alparslan Türkeş'in politik olarak karşısında yer alan Ahmet Kılıç ve Mucip Ataklı da var. Özellikle Ahmet Kılıç, 1970'li yıllarda Türkiye'de solun önde gelen isimlerinden. Kılıç, MBK üyelerinden Suphi Karaman'ın da bu 16 subay arasında olduğunu söylüyor ki bu doğru değil.

Piyade Tekamül Kursu
ABD'ye giden 16 subay gerilla ve özel harp eğitimi mi alıyorlar. Hayır, aldıkları eğitim " İleri Piyade Tekamül Kursu ". Zaten Kılıç'ta'da Türkeş'in " Şahinlerle Dans " adlı kitabındaki anılarına dayanarak eğitimin Georgia'da Amerikan Piyade Okulu'nda gerçekleştiğini ifade ediyor. Kılıç'a göre bu okuldaki eğitim son üç ayında özel harp teknikleri öğretilmiş. Demek ki 3 ayda özel harpçi olunuyormuş!!!
Ancak Kılıç'ın A. Türkeş'e olan takıntısı burada bitmiyor. Kılıç, kitabının 40. sayfasında Fransa'da kurulan özel harp yapısından bahsederken şöyle diyor: " Elemanları tamamen Amerika'da özel harp eğitiminden geçirilen bu örgütün baş kahramanı ise Alparslan Türkeş'le benzer özellikler taşıyan Francois Grassouvre'ydi. O da İkinci Dünya Savaşı sırasında tıpkı Türkeş gibi Nazilerin yayında yer almıştır. " Kılıç, böylece bir yandan büyük bir yalanla Türkeş'i Nazi bağlantılı olarak ortaya koymakta ve ülkesi Fransa Nazi orduları tarafından işgal edilen ve onlarla işbirliği yapan Francois Grassouvre ile benzer göstermektedir. Kılıç'a bu yetmiyor. Sayfa 40'da " Portekiz'de özel harp örgütünü kuran Yves Guillon'da Türkeş gibi yüzbaşı iken ABD'de eğitim almıştır " diyerek devam etmektedir. Doğrusu çok etkileyici bir benzerlik... Aslında Kılıç, kitabın değişik yerlerinde ilgili ilgisiz konuyu Türkeş'e getirerek psikolojik savaş metni kaleme alıyor.
YARIN: TÜRKEŞ ÖZEL HARPÇİ DEĞİL...

(Kaynak: Yeniçağ Gazetesi)