11 Mart 2025
21YYTE.ORG Fikir Tankı Rusya’nın hava harekatı sonuç verdi: Suriye’nin eli güçlenirken Ankara tepkili…

Rusya’nın hava harekatı sonuç verdi: Suriye’nin eli güçlenirken Ankara tepkili…

3 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
Rusya’nın 30 Eylül’de Suriye’de arlarında IŞİD, El Nusra, Ahrar-uş Şam vs gibi radikal terör unsurlarının da bulunduğu Esat karşıtı muhalefete yönelik hava harekatı hem sahada hem de siyasi-diplomatik platformda son derece ciddi değişikliklere yol açtı. Öncelikle küresel güçler ve bölge ülkeleri tarafından mali, lojistik, silah,mühimmat, eğitim, tedavi ve sair desteği verilen muhalif grupların sahada kazandıkları başarılar geri çevrildi. IŞİD’in bölge ülkelerine aracılar üzerinden petrol satarak savaşı finanse etmesinin önüne geçildi. IŞID ve diğer dinci unsurların savaş kapasiteleri ve yeteneklerine darbe vuruldu. Rusya’nın havadan, Suriye Ordusu ve İran ve Lübnan’dan milis güçlerin karadan muhaliflere yönelik etkili operasyonları Esat rejiminin stratejik bölgeleri yeniden ele geçirmesini sağladı. Yine Rusya’nın Türkiye’den Suriye’ye ulaştırılan her türlü insani ve lojistik destek ikmal hatlarını bombalayarak muhalifleri sınırdaki bazı stratejik noktalardan püskürtmesi muhaliflerin muharebe yeteneklerini iyice azalttı. Bağdat rejiminin IŞİD’in Irak’taki güvenli bölgelerine yönelik harekatları sonucunda Irak-Suriye arasında bağlantının koparılması stratejisi de IŞİD’in giderek köşeye sıkışmasına sebep oldu. Öte yandan PYD, Suriye’nin kuzeyinden batıya doğru uzanan bir hat üzerinde son derece etkili bir aktör haline geliyor. PYD’nin son dönemde adının sıkça telaffuz edilmesine IŞİD ile mücadelesinden ziyade Suriye’nin geleceğinde asıl belirleyici ülkeler olan ABD ve Rusya’nın tavrı sebep oluyor. Ankara ise Cenevre görüşmelerinde PKK’nın uzantısı olarak gördüğü PYD’nin katılmasını istemiyor. Başbakan bugünkü grup toplantısında görüşmelerde Suriyeli Kürtlerin yeralabileceğini ancak PYD terör örgütünün masada olmasını asla kabul etmeyeceklerini söyledi. Başbakan bir adım daha öteye geçerek PYD’nin olsa olsa Esat rejiminin yanında masaya oturabileceğini söyledi. Dışişleri Bakanı da benzer sözlerle Türkiye’nin resmi tutumunu ortaya koydu. AKP liderliğinin Cenevre konusunda bu kez PYD’yi tartışma konusu yapması aslında çaresizliğinden kaynaklanıyor. Nitekim Suriye’de 2011 yılında çatışmalar başladığında Esat’ın birkaç hafta içerisinde devrileceğini ve Şam’daki Emevi Camii’nde namaz kılacaklarını söyleyen AKP’li yetkililerin yaptıkları hesap bugüne kadar hiç tutmadı. Hem Esat koltuğunu korudu hem de Rusya’nın 30 Eylül’de muhalefete yönelik başlattığı harekat ile Türkiye’nin gerek cephede gerekse müzakere masasında gelişmeleri yönlendirme şansı son derece azaldı. Halbuki 2002 yılından itibaren TBMM’de okunan AKP hükümet programlarının dış politika bölümlerinde sürekli bölgesel ve küresel süreçlere karşı pasif bir şekilde beklemek yerine proaktif bir politika uygulanacağı ve her türlü gelişmenin AKP’nin hedefleri doğrultusunda şekillendirileceği iddiasında bulunulmaktaydı. Halbuki ne ABD ne Rusya yönetimi, yeterli güce ve potansiyele sahip olsalar da, kendilerini sıkı taahhütler altına sokan söylem ve davranışlarda bulunmuyorlar. Yine hiçbir gelişmiş ülkede uluslararası sorunlara karşı resmi tutumun, liderin ya da üst düzey siyasetçilerin kişisel sorunu konumuna indirgenmiyor. Böylece esasen kar-zarar hesabının belirleyici olduğu rasyonaliteye ve ulusal çıkara dayalı yaklaşımlar yerlerini liderlerin hırsları, kaprisleri, kişisel ihtiraslarından beslenen hayalperest ve maceracı hareket tarzlarına bırakacaktır. AKP liderliğinin bilerek ya da bilmeden dahil olduğu Suriye’deki kirli savaşta da barış masasında da karşı karşıya olduğu en büyük açmaz, bu konuda ulusal çıkarları parti çıkarlarına indirgemek ve kararları rasyonalite yerine kişisel ihtiraslara göre almalarıdır.
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *