Arjantin’in Ekonomisi Neden Çöktü?

Yazan  24 Haziran 2021

Yazan: Mehmet Burak Albayrak

Arjantin, Güney Amerika kıtasının en güneyinde yer alan yüz ölçümü bakımından Dünya’nın en büyük en büyük 8. Ülkesidir. Ülke nüfusu 2020 tahminlerine göre yaklaşık 45 milyondur. Başkanlık sisteminin hâkim olduğu Arjantin laik, federal bir anayasal cumhuriyettir. Başkenti Buenos Aires’dir. Ülke nüfusunun %97’lik kısmını Avrupalılar oluşturur. Arjantin 1536 yılında İspanyollar tarafından keşfedilmiştir. Bu sebebiyetle bölge nüfusunun büyük çoğunluğunu İspanyollar oluşturur. Ülkenin resmi olmamakla beraber ulusal dili İspanyolcadır. 1816 yılına dek bölgedeki İspanyol hakimiyeti sürmüştür.

Arjantin 20.yüzyılın başlarında Dünya’nın en zengin ülkelerinden biriydi. Ancak, ülkenin ekonomisi zaman içerisinde çöktü. Dünya’nın gelişmiş ülkeler sınıfından, gelişmekte olan ülkeler sınıfına düşen tek ülkesi oldu. Güncel olarak Latin Amerika’nın en gelişmiş 3. Ekonomisidir. Bu sebeple bölgesel güç olarak kabul görmektedir. Ülkenin resmi parası Arjantin peso ’sudur. Arjantin peso ’su dolar karşısında kısa sayılabilecek bir sürede %25'lere varan değer kaybı yaşamıştır. Ülke yüksek faiz oranlarında 2021 baz alındığında 3. Sırada yer alıyor. Ülkenin büyük bir kısmı yoksulluk çekiyor. Arjantin’in gelişmiş ekonomisi nasıl bu hale geldi? Bu çalışmanın amacı Arjantin’in çöken ekonomi sürecine etki eden politik faktörleri incelemektir.

Arjantin siyasal sürecini bir türlü tamamlayamayan bir ülke. Yanlış ve popülist politikalar sorunları kendiliğinden getirdi. Uzun vadeye hitap etmeyen çözümler, iktidardaki istikrarsızlık ise bu ekonomik çöküşe bir ivme kazandırdı. Arjantin günümüzde yüksek enflasyon oranları, yoksulluk, yatırımsızlık ile hala mücadele ediyor.

Çöküşe Giden Yol

19.Yüzyılın sonlarına doğru, Avrupalılar bu bölgeye olan yatırımlarını güçlendirdi. Özellikle tarımsal kaynaklara yapılan yatırımlar ülke ekonomisinde büyük bir gelişime katkı sağladı. 20.Yüzyılın başlarında Arjantin artık adeta bir cennet haline geldi. Ülke gelişen ekonomisi ile dünyanın en zengin yedinci ülkesi konumuna kadar geldi. Sürekli Avrupa etkisinde kalan ülke Güney Amerika coğrafyasında var olan bir Avrupai ülke haline geldi. Mimarisinden, sanatına hep Avrupa ezgileri taşıdı. Hatta bu dönemde zenginliği ve gelişmişliği ile Güney Amerika’nın Paris’i olarak da adlandırılmaya başladı. Bu dönemde yoğun göç almaya başladı. Avrupa’daki yeni fırsat arayışında olan birçok insan bu bölgeye göç etmeye başladı. Nüfus bakımından, ekonomi bakımından, kültür bakımından her yönüyle gelişen ülke, politik mücadeleler ile bu zenginliğini kaybetti. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra art arda yaşanan darbelerden sonra en son Juan Peron yine bir darbe ile iktidarı ele geçirdi. Bu dönemde ülke Peroncu Popülizm olarak adlandırılan bir süreç ile yönetildi. Bu süreç içerisinde sık sık askeri darbeler yaşandı.

Asıl kritik sürecin başlaması ise Peron’un devrilmesi ile oldu. Yine bir darbe ile yönetim tekrardan el değiştirdi. Gelen askeri cunta yönetimi bu süreçte Arjantin’in sonunu hazırladı. Ülkede bir istibdat yönetimi başladı. Parlamento, siyasi partiler, sendikalar, kapandı. Ülkede kapanmaz yaralar açtı ve bu durum tüm ülkenin geleceğine mal oldu. Önce askeri cunta yönetiminde ‘’ulusal uzlaşma süreci’’ adı altında faaliyetler yürütülürken ülkede 30.000 insanın ortadan kaybolduğu bir dönem yaşandı. Muhalif olan birçok insan ortadan kaldırıldı, bu insanların ölümüne ilişkin çeşitli güçlü teoriler var. Bu teorilerden bazıları insanların cesetlerinin okyanuslara atıldığı, helikopterlerden yüksek mesafelerden yere atıldığı yönünde. Arjantin halkı hala bu dönemin ağıtlarını yakıyor. Askeri cunta yönetiminin yaptığı en büyük hata ise 1982 yılında İngiltere’ye karşı başlattığı mücadele oldu.

Falkland Savaşı

Arjantin yakınlarında, Güney Atlantik’te yer alan tamamına Falkland adı verilen birçok ada mevcuttur. Bu adalar Britanya’nın sömürgecilik döneminden kalma, stratejik öneme sahip bir İngiliz denizaşırı toprağıdır. Ayrıca adaların jeopolitik konumunun yanında petrol ve yeraltı madenciliği bakımından oldukça zengindir. Arjantin’e yakın olan bu topraklara 1982 yılında Arjantin çıkartma yapmıştır. İngiltere’nin de askeri harekatla cevap vermesi ile iki ülke arasında 6 hafta boyunca süren resmi bir savaş yaşanmıştır. Arjantin tarafının teslim olması ile savaş mutlak İngiliz galibiyeti ile sonuçlanmıştır. Savaş süresince ve sonrasında İngiltere birçok yerden kendine destek bulmuştur. ABD’den lojistik ve diplomatik destek almış, uluslararası kurumları ve medyayı da yanına çekmiştir. Savaşın ardından, başta ABD ve İngiltere olmak üzere birçok ülkeden Arjantin’e karşı ambargolar koyuldu. Arjantin’in ekonomisi bu dönemde çökmüştür. Para basımlarının geldiği son nokta ile enflasyon oranları %5000’e kadar yükselmiştir.

Askeri cunta yönetimi 1983 yılında yönetimi tekrardan sivillere devretmiştir. Böylelikle ülkede tekrardan demokrasi hâkim olmuştur.

Carlos Menem Dönemi

El turco lakaplı, Suriye kökenli Carlos Menem 1989 yılında 10 yıllık süreyle Arjantin devlet başkanı seçilmiştir. Görev süresi boyunca birçok kez küresel şirketlerden rüşvet aldığı iddiasıyla gündeme gelmiştir. Arjantin’in yakın siyasi tarihi boyunca sürekli yolsuzluklar yaşaması da ekonomiye çelme takan sebeplerden biridir. Carlos Menem görev süresinde kısa sürede iyileşmeler sağlamak için, halkına gövde gösterisi yapmak adına Arjantin’e ait tüm kamu kuruluşlarını özelleştirmiştir. Bu dönemde %7 büyüme bile yaşanmıştır. Ancak,anlık çözüm olan bu özelleştirme politikası kısa sürede fayda gösterse de uzun vadede Arjantin devleti kamu kuruluşlarından hiçbir getiri sağlayamaz hale gelmiştir. Kamu kuruluşlarından kazancı olmayan ve yeni yatırım alamayan Arjantin ekonomisi ekonomide düşüş yaşamaya devam etmiştir.

2001 Krizi

Yolsuzluklar, yanlış politikalar, küresel krizler zaten sıcak paraya muhtaç olan Arjantin’de 2001 yılında derinlemesine bir kriz yaşattı. Ülkede geniş protestolara da sebebiyet veren kriz Arjantin ekonomisinde bir iflasa sebep oldu. İktidarın daha müdahaleci olmaya çalıştığı ekonomi modeli çok kısıtlı kaldı. Bu süreçte de siyasi istikrarsızlık yaşayan Arjantin tüm nüfusuyla yoğun bir yoksulluğun içine sürüklendi. Ülkede ağır işsizlik sorunu ortaya çıktı ve birçok yerde grevler başladı. Arjantin bu dönemde IMF’den tekrar tekrar borçlar istedi. Dış borçlar Arjantin ekonomisinin her yerini sardı.

Genel ve Güncel Olarak

Yirminci yüzyıla en zengin devletlerden biri olarak giriş yapan Arjantin bazı siyasal meselelerden ötürü derin bir çöküş yaşadı. Bu siyasal meselelerin başını direkt olarak etkisi ile Falkland Adaları çekiyor. Buna ek olarak, yolsuzluk, dış borçlar, siyasetteki boşluk askeri darbeler, kötü politikalar Arjantin ekonomisini temelden sarstı. Politikacılar bu duruma seyirci olarak kalınca ve bir mücadele vermeyince çöküş bir çığ gibi ivme kazanarak devam etti. Arjantin halkının yaşadığı yoksulluk, işsizlikteki rekorlar, enflasyon oranları, dış borçların artması, ülkenin getirisinin giderleri karşılayamaması artık önü alınamayacak düzeye geldi. Her ne kadar IMF politikalarını harfiyen uygulasa da Arjantin ekonomisi bir türlü nefes alamıyor. 2018 gibi yakın zamanda da iki ciddi ekonomik kriz yaşayan Arjantin artık uluslararası imajını tamamen kaybetmeye yakın. Arjantin pesosunun ise diğer para birimleri karşısında düşüşü sürüyor.Arjantin geçmişinde yaptığı politik hataları şimdi kapatmaya çalışıyor. Arjantin ile İngiltere arasındaki diplomatik ilişkiler1990 yılında normalleşmiş olmasına rağmen zaman zaman zaman zaman aynı bölgede, aynı konulardan tekrar tansiyon yükseliyor. Arjantin halkının hali ve Arjantin yakın siyasi tarihi tüm dünyaya ders niteliğinde bir mesaj veriyor.

Kaynakça

https://www.mfa.gov.tr/arjantin-kunyesi.tr.mfa

https://www.bbc.com/news/world-latin-america-27469242

https://www.mevzuatdergisi.com/2004/05a/04.htm

https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/187162

https://www.researchgate.net/publication/283119760_Arjantin_Gercegi_Mucizeden_Felakete_Suruklenis

https://www.forbes.com/sites/nathanielparishflannery/2020/12/15/political-risk-analysis-how-serious-is-argentinas-economic-crisis/

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...

Error: No articles to display