Bu sayfayı yazdır

Rum ve Yunanlıların Türkiye’de ki Miras Hakları

Yazan  01 Ekim 2009
Bu günlerde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türkiye aleyhine aldığı bir kararla, Yunanlıların miras haklarını kabul etmiş ve AİHM, Türkiye’nin “karşılıklılık ilkesi” ile ilgili argümanlarını da reddetmiştir.

AİHM, Yannis Fokas adlı bir Yunan vatandaşı, İstanbul'da ailesinden miras kalan mülklerine ulaşamadığı gerekçesiyle açtığı davayla ilgili aldığı kararda, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin mal ve mülkiyet hakkının korunması konusunda 1. protokolün 1. maddesinin Türkiye tarafından ihlal edildiğine hükmetti.

Öte yandan Yunanistan Dışişleri Bakanı Dora Bakoyanni de, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) aldığı kararın önemli olduğunu söyledi.

"Mülkiyet haklarının çiğnendiğini belirlemesinin önemli olduğunu" ifade eden Bakoyanni, söz konusu kararla Yunan vatandaşlarının İstanbul'daki mülklerine ilişkin haklarının tanınmış olduğunu ve benzeri davalar için olumlu sonuçlara giden yolun açıldığını kaydetti.

Daha önceki benzeri davalarda olduğu gibi bunda da Yunan hükümetinin faal bir biçimde müdahil olduğunu söyleyen Bakoyanni, "Bize iletilmiş ve müdahil olduğumuz olan askıdaki diğer davalarda da olumlu sonuçlar alacağımız konusunda iyimseriz" dedi.(www.kathimerini.gr)

Bu karar, özellikle Türk uyruklu Yunan ve Rumlar için çok önemlidir. Çünkü,bu kararla bu güne kadar Türk Devletinin engellediği mülkiyet hakkının önü açılmış olacaktır.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin mülkiyet hakkını ilgilendiren bu maddesi, daha uzunca bir süre Türkiye`nin başına bela olacaktır.

AİHM, Fokas davasına benzer durumdan Türkiye'yi Kıbrıs`ta iki kere tazminat ödemeye mahkum etmişti.

Bunlardan birincisi 2004 yılında Loizidou adlı Kıbrıslı bir Rum'un Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne, Türk tarafında kalan mülkü için açtığı davadır. AİHM, bu davada Loizidou'nun Kuzey'de kalan mülküne tasarruf edememesi sebebiyle Türkiye'yi 650 bin dolar tazminata mahkûm etmişti. Yani bu karar, 74'ten sonra göç etmek zorunda kalan 200 bine yakın Rum'un hepsinin, Kuzey'de kalan mal ve mülkleri için açtıkları tazminat davalarını kazanacakları anlamı taşıması bakımdan önemliydi.

Bu davalardan bir diğeri ise, Kıbrıs vatandaşı Bayan Myra Xenides-Arestis tarafından, 4 Kasım 1998 tarihinde açılmıştır. 2 Eylül 2004 tarihinde mahkeme davanın kabul edilebilirliğini görüşmüş ve 14 Mart 2005 tarihinde davayı görüşülebilir bulmuştur.

Davacı; kendisinin Kıbrıslı Rum Ortodoks olduğu için kuzey Kıbrıs'ta Maraş bölgesinde bulunan konutuna ve diğer mülküne gitmesine ve kullanmasına Türk ordusunun engel olduğunu ve bu durumun "Avrupa İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme"nin 8. maddesi ile 14. maddesinin ve Protokol 1 Madde 1'in ihlali olduğunu iddia etmiştir. Mahkeme bu davada, suçlu bularak 65.000 Euro tazminat ödemeye mahkûm etmiştir.

Her üç davaya bakıldığında, Rum ve Yunanlıların geçmişten gelen haklarını koruma adına uluslar arası hukuk yollarını emsal teşkil edecek şekilde çok iyi kullandıkları gözükmektedir. Oysa, Kıbrıs Türk vatandaşları ile adalardan ve Yunanistan`dan zorla göç ettirilen Türklerin, haklarını arama yolları hiçbir zaman gündeme gelmemiştir. Kıbrıs ve Yunan vatandaşlarının bu davaları, sadece kendi vatandaşlarına değil, bölgede yaşayan ve zorla göç ettirilen tüm halk için emsal teşkil edeceğinden, başta sivil toplum kuruluşları olmak üzere konuya sahip çıkmaları ve mağdur olmuş Türk ve KKTC vatandaşları adına AİHM`e dava açılmalıdır.

Hukuk evrenseldir. Bu evrensellik ilkesi, Rum ve Yunan vatandaşlarına uygulanacağı gibi Türk vatandaşlarına da uygulanmalıdır.

* Dr. Murat Köylü, 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Balkanr-KıbrısAraştırmaları Bölümü Başkanı.